Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/433 E. 2021/740 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2020/433 Esas
KARAR NO : 2021/740

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 23.09.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalının 167.500. KDV bedelli ürünlerin alım satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin ürünleri davalı şirket yetkilisi…’e teslim ederek karşılığında faturaları düzenlediğini, bu mal alım satımına dair sözleşme hazırlanarak davalıya gönderilmiş olmasına rağmen davalının sözleşmeyi imzadan kaçınarak sadece sipariş verdiğini, davalının düzenlenmiş olan toplam 1.232.582,13 TL. bedelli faturalar karşılığı 1.142.129,95 TL ödeme yaptığını, kalan 90.452,18 TL bakiye alacak için işbu davanın ikame edilmek zorunda kalındığını, bakiye alacağın tahsili için arabuluculuk müessesinden de sonuç alınamadığını, sunmuş oldukları delil ve belgelerin yeterli olmasından sebep davalı şirketin menkul, gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarına İİK 257 ve devamı maddeleri gereği ihtiyati haciz kararının verilmesi gerektiğini, yüksek yargı kararlarının da bu yönde olduğundan bahisle; davalının mal kaçırma girişimlerinin varlığından dolayı menkul, gayrimenkul malları ile 3. Şahıslardaki doğmuş ve doğacak hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalarının kabulü ile 90.452,18 TL alacaklarının fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını vekaleten arz ve talep ettikleri anlaşılmıştır.
Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, ticari mal alım satımına yönelik fatura alacağına dayalı bakiye bedel istemine ilişkindir.
Tarafların bağlı bulunduğu Vergi Dairelerine müzekkere yazılarak davaya konu faturalara ilişkin BA ve BS formlarının Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup, gelen cevabi yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekiline ve davalıya HMK. 222. maddesi gereğince akdi ilişkinin başından itibaren defter ve kayıtları mahkememize sunmaları yönünde 2 haftalık kesin süre verilmiş olup, davacı vekili tarafından defterlerin bulunduğu yeri bildiren dilekçe sunduğu, davalının defter ibrazında bulunmadığı görülmüştür.
Dosyanın Mali Müşavir bilirkişiye tevdiine karar verilerek, mahkemece yapılan uyuşmazlık tespiti çerçevesinde rapor tanzim edilmesi istenilmiş, 30/03/2021 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacının ticari defterlerinin TTK hükümleri gereği usulüne uygun şekilde tutulmuş olduğu, 2020 yılında e-defter mükellefiyetine geçtiği, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmamış olması nedeniyle incelemesinin yapılamadığı, davacı tarafından sunulan faturaların ticari defterinde kayıt altına alındığı, 2019 yılı BA-BS formlarının birbirini teyit ettiği, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan 12.03.2020 tarih ve 27.172,95 TL’si bedelli “Vade Farkı” açıklamalı faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, 2020 yılına ilişkin BA-BS formları dosyaya kazandırılmadığı için vergi dairesine beyan edilip edilmediğinin teyit edilemediği, davacının davalıdan 12.03.2020 tarihi itibariyle 90.452,18 TL alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi lehine delil teşkil edebileceği gibi, aleyhine de delil teşkil edebilir. Buna göre davacı yan kendi iddiasını ispatlamak için kendi ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, ticari defterlerindeki kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturacak nitelikte olabilir.
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile ticari ilişkiye yönelik alacaklarının tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Somut olayımızda davaya ve takibe dayanak hizmetin ifa edildiği davacı defterlerinden ve tarafların BA/BS formlarından görüldüğü, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen defter ibrazında bulunmadığı, 7251 sayılı yasanın 23. Maddesi ile değişen HMK 222. Maddesine göre taraflardan birinin defter ibraz etmemesi halinde karşı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterlerin lehine delil kabul edileceği anlaşıldığından tarafların arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve fatura konusu ürün ve malzemenin teslim edildiği, davacı tarafından ispat edilmiştir. Ödemeye yönelik ispat külfeti kendisinde olan davalı/borçlu borcun ödendiğine dair belge ibraz etmemiştir. Sunulan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatiyle söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Davacı her ne kadar fatura tarihinden avans faiz işletilmesini talep etmiş ise de; usulüne uygun temerrüt bulunmadığından hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren avans işletilerek, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın KABULÜ ile 90.452,18-TL’nin dava tarihi olan 23/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 6.178,79-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.544,70-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 4.634,09-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 12.543,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 1.544,70-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 199,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.798,60TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza