Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/381 E. 2021/681 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/381
KARAR NO : 2021/681

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … ….

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin merkezi İzmir’de bulunan kimyasal temizlik malzemeleri üreten ve ürettiği bu ürünleri İzmir de dahil olmak üzere Türkiye genelinde pazarlayan bir limited şirket olduğunu, davalının müvekkili şirkette 11/10/2010 tarihinden itibaren satış temsilcisi olarak çalışmakta iken 15 yılık sigortalılık ve 3600 günü prim şartını yerine getirerek işten ayrıldığını, davalının işe başlamadan önce müvekkili şirket ile iş sözleşmesi imzaladığını, bu iş sözleşmesi uyarınca davalının çalışma bölgesinin Ankara olduğunu, davalının iş akdini bu şekilde sonlandırdıktan sonra dava dışı …isimli firmada çalışmaya başladığının ve halen çalıştığının haricen öğrenildiğini, dava dışı şirketin müvekkili şirket ile aynı iştigal konusuna sahip bulunduğunu, kimyasal temizlik malzemeleri üreten ve pazarlayan bir şirket olduğunu, davalının hem sadakat borcuna hem de rekabet etmeme borcuna aykırı davrandığını, davalı işçinin iş akdi sona erdikten sonra rekabet yasağına aykırı davranmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 ABD fiili ödeme gününden merkez bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olan cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca 1 yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek faizi oranında faiz yürütülerek davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın işçi ile işveren arasında düzenlenen hizmet akdine dayalı olduğunu, davanın İş Mahkemelerinde çözülmesi gerektiğinden mahkemenin görevli olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, müvekkilinin satış elamanı yada satış temsilcisi olmadığını, davacının geçmişte veya bugün müşterisi olan davalının davacının temsilcisi olarak bilen hiçbir firma ile ya da gerçek kişilerle hiçbir düzeyde irtibatı olmadığını, davacının müşteri ve müşterilerinin müvekkilinin dava dışı şirkette çalıştığını bilecek durumda olmadığını, müvekkilinin görev tanımının bu iddialarını kanıtladığını, resen tespit edilecek nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; rekabet yasağının ihlal edildiği iddiasına dayalı taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”, aynı Kanunun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı”düzenlemesi yer almaktadır. Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafın da tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olup bu durum Türk Ticaret Kanununun 5.maddesinde belirtilen “aksine durum” ibaresi kapsamında kalmaktadır. Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 2021/3076 Esas 2021/9789 karar sayılı ilamı; “İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, rekabet yasağı sözleşmesine dayalı, cezai şart istemine ilişkindir. İş mahkemeleri, Ticaret mahkemelerine göre daha özel yetkili mahkemeler olmakla, yukarıda değinilen Yargıtay kararı uyarınca da mevcut dosyada uyuşmazlığın kaynağının iş sözleşmesi olduğu, Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Görevli mahkeme Ankara İş Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın HMK 114. ve 115. maddesi gereğince usulden reddine,
2-HMK’nun 20. maddesi gereği, Mahkememiz kararının kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dosyanın kesinleştirilerek görevli mahkemeye gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin HMK331/2 maddesi gereğince görevli mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili, davalı ve vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)