Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/309 E. 2022/933 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
… GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/309
KARAR NO : 2022/933

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından … E. sayılı
dosyası kapsamında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine müvekkilleri
tarafından yapılan itirazın … sayılı dosyası
kapsamında davanın kısmen reddine karar verildiğini, müvekkilleri aleyhine neticelenmiş
olan davanın istinaf edildiğini,
dava konusu kapsamında arabuluculuk müessesesine başvuruda bulunulmuş olmasına
karşın anlaşma sağlanamadığını, müvekkilleri tarafından kefil sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmelerinin borçlu şirket tarafından
ödenerek kapatıldığını, müvekkillerinin kefilliğinin sona erdiğini ve bu nedenle herhangi bir
borçlarının kalmadığını,
müvekkillerinin, davalı … arasından imzalanan
24.04.2013 tarihli 1.100.000,00 TL tutarlı kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin devamı
niteliğindeki 13.10.2015 tarihli 2.500.000,00 TL tutarlı Kredi Sözleşmelerini kefil sıfatıyla
imzaladıklarını, müvekkillerinin kefil olduğu 24.04.2013 ve bu kredi sözleşmenin devamı niteliğindeki
13.10.2015 tarihli iki kredi sözleşmesine ilişkin borcun davalı banka ile Limitel İnş. Bil.İlet.
San. ve Tic. Ltd.Şti. arasında imzalanan KGF kefaletli yenileme (tecdit) sözleşmesi
niteliğindeki ve müvekkillerinin ne kefil ne de borçlu olarak imzalarının bulunmadığı nı,
25.05.2018 tarihli 3.500.000,00 TL tutarlı Kredi Sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi ile
ödenip borcun kapatıldığını, KGF tarafından ödeme yapılmasına ve borç kapatılmış
olmasına rağmen müvekkillerinin halen davalı bankaya borçlu görünüyor olmalarının
müvekkillerinin hukuka olan güvenini zedelediğini, dava dışı şirket ve yetkilisi ile … A.Ş. arasında yargılaması kesinleşen davada da Mahkeme
tarafından bankanın KGF alacağının bu davanın konusu olmadığının belirtildiğini,
Dava dışı…tarafından 23.05.2018 tarihinde dava
konusu borcun ödendiğine dair kayıtların dilekçe ekinde sunulduğunu,
müvekkillerinin kefil olduğu 24.04.2013 ve 13.10.2015 tarihli iki kredi sözleşmesini sona
erdiren yenileme (tecdit) niteliğindeki 25.05.2018 tarihli kredi sözleşmesinde müvekkillerinin
ne kefil ne de başka bir sıfatla imzalarının bulunmadığını, dolayısıyla müvekkillerinin kefillik
sıfatları olmadığından önceki iki sözleşmedeki kefalet ve ipotek sorumluluklarının sona
erdiğini,
Müvekkillerinin ilk iki sözleşmedeki kefilliklerinin üçüncü sözleşmenin yenileme (tecdit)
niteliğinde olması ve bu sözleşme kapsamında kullanılan kredi ile ilk iki sözleşmenin
borcunun ödenerek kapatılmış olması nedeniyle müvekkillerinin taşınmazları üzerindeki
ipoteğin sona erdiğini, bu nedenle ipoteğin fekki gerektiğini,
yargıtay Kararları uyarınca, müvekkillerinin kefil oldukları birbirinin devamı netilğinde olan
24.04.2013 ve 13.10.2015 tarihli kredi sözleşmelerindeki borçların şirket tarafından ödenerek
kapatıldığını, 25.05.2018 tarihli kredi sözleşmesinde ise müvekkillerinin imzaları olmadığı
gibi kefillik sıfatlarının da bulunmadığını, dolayısıyla müvekkillerinin davalıya herhangi
borçları bulunmadığını,
İhtiyati tedbir talebinin ve adli yardım talebinin kabulü yönünde taleplerinin bulunduğunu belirterek;
Öncelikle ihtiyati tedbir ve adli yardım talebinin kabulüne,
Müvekkillerinin davalıya herhangi bir borçlarının olmadığının tespitine,
Müvekkili …’un taşınmazları üzerindeki ipoteklerin fekkine,
Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava değerinin belirtilmesi ve Eksik Harç İkmali : Davacı vekili mahkememizce tesis adilen 17.03.2022 tarihli celsenin 1 no’lu ara kararı uyarınca mahkememize sunduğu 29.04.2022 tarihli beyan dilekçesi ile; davacı … ve davacı … yönünden yönünden dava değerini 1.596.239,63 TL olarak belirlemiş, davacı … yönünden belirlediği dava değeri üzerinden eksik harcı ise 22.06.2022 tarihinde ikmal etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle gösterilen dava değeri oranında harcın davalı tarafından tamamlanması, aksi
halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini,
Davacıların iptalini ve borçlu olmadıklarını tespit edilmesini talep ettikleri takibin ipotek takibi
olduğunu ve ipotek borcunun varlığının ispatlandığını, davacıların kefalet sorumluluğu
yönünden başlatılan bir takip mevcut olmadığından her iki davacı açısından da kefalet
sorumluluklarının bulunmadığı yönünden açılan menfi tespit davasında hukuki yarar
bulunmadığını, bu nedenle kefalet sorumlulukları yönünden açılan menfi tespit davasının
hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerektiğini,
… sayılı dosyası ile takip edilen alacağın kefillerin
kefalet borcu olmayıp asıl kredi borçlusunun kredi borcu olduğunu, alacağın varlığı ve
tutarının Mahkeme kararı ile sabit olduğunu,
Müvekkili Bankadan kredi kullanan dava dışı asıl kredi borçlusu …
Sanayi Tic. Ltd. Şti.nin borcunu zamanında ödememesi nedeniyle borçtan sorumlu
bulunanlara hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini ve ihtara rağmen ödenmeyen borç
nedeniyle temerrüt oluştuğunu, ödenmeyen Banka alacağının tahsili için kredinin
teminatında olan ipoteklerin paraya çevrilmesi için … 4.İcra Müdürlüğünün 2018/11302
E. nolu takibin başlatıldığını, takibe konu edilen tutarın asıl kredi borçlusu Limitel firmasından
olan alacaklar olu ipotekli taşınmaz malikleri … ve …’un ise borçtan
ipotek verdikleri taşınmazların ipotek yükü ile sorumlu olduklarını, Başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte asıl kredi borçlusu Limitel Şirketi ile
birlikte ipotekli taşınmaz malikleri olana … ve dava dışı …’un ipotek
veren sıfatıyla takibe dahil edildiklerini, ipotekli taşınmazın maliklerinin takipteki borçtan
yalnızca ipotek verdikleri taşınmaz dahilinde sorumlulukları bulunduğunu, davacı …
Oğuzhan Durgut’un ise takipte taraf olmadığını, zira kendisinin firma lehine ipotek
vermediğini,
davacılar … ve …’un aynı zamanda asıl borçlu Limitel
firması lehine müteselsil kefil sıfatıyla bir kısım sözleşmelere de kefalet imzası ile kefil
olduklarını, ancak bu borçlulara kefaletlerinden kaynaklı olarak açılmış bir takip
bulunmadığını, davacının dava konusu ettiği takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip
olması nedeniyle davacılardan …’un ipotek veren sıfatıyla sorumlu olduğunu,
davacıların kefaletlerinin geçerli olup olmadığı, sona erip ermediğinin ipotek sorumlulukların
yönünden bir önemi bulunmadığını, kefaletleri mevcut ve geçerli olup imzaladıkları sözleşme
kapsamındaki borçlardan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını, takip ile talep edilen
tutarın limitel firmasının kredi borcu olup talep edilen tutarın davacıların kefalet
sorumluluğunu gösteren bir tutar olmadığını, başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip nedeniyle kendilerine tebliğ edilen icra
emrine karşı asıl kredi borçlusu Limitel firması ile birlikte ipotek veren malikler Derya
Durgut ve … tarafından … 7.İcra Huk. Mah. 2018/828 E. sayılı dosyası ile
itiraz edilerek takibin iptalinin talep edildiğini, takip talebindeki alacak tutarına da itiraz
edildiğini, Mahkemece tüm itirazların reddedilerek alacak hesabı yönünden bilirkişiden rapor
alındığını, bilirkişinin yaptığı hesap doğrultusunda icra emrindeki asıl alacağın 1.596.239,63
TL olarak düzeltilmesine karar verildiğini, işbu mahkeme kararı ile de ioteğin paraya
çevrilmesi yoluyla takipte talep edilen alacak tutarının tespit edildiğini, Mahkeme kararı ile
hükme bağlanan alacak tutarının işbu mahkemede tekrar dava konusu yapılmasının hukuka
aykırı olduğunu, zira icra mahkemesinin kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiğini,
alacak hesabı yönünden işbu mahkemede hesap yapılması uygun olmayıp derdestlik
itirazının mevcut olduğunu, ipotekli takibe konu edilen alacağın varlığı ve tutarının Mahkeme
kararı ile belirlindiğini ve kesinleştiğinde de kesin hüküm niteliğinde olacağını, takip tarihi
itibariyle talep edilen alacağın varlığının yerinde inceleme yetkisi olan ve tüm belgeleri
inceleyen bilirkişilerce hazırlanan rapor ve mahkeme kararı ile ispat edildiğini, borçluların
itirazlarının yerinde olmadığının ve borcun sona ermediğinin tespit edildiğini, Dava dilekçesi ile iddia edilen borcun şirket tarafından ödeme ile kapatılmış olduğu
iddiasının aksinin mahkeme kararı ile kanıtlanıp takipte alacaklı olunduğunun tespit
edildiğini, basiretli bir tacir olan ve kamu bankası niteliğine haiz müvekkili bankanın tahsil ile
kapanmış bir borcu takibe konu etmesinin imkan dahilinde olmadığını,
İpotek resmi senetlerinde ipoteğin kredi lehtarı Limitel firmasının tüm sebeplerden doğmuş
doğacak tüm borçlarının teminatı olmak üzere verildiğinin açık olduğunu, ipotek
sorumluluğunun kefalet sorumluluğundan ayrı ve bağımsız olduğunu, kanunen ipotek verme
ehliyetine sahip herkesin ipotek verme yetkisine sahip olup asıl borca kefil olma şartının
mevcut olmadığını,
Davacılar hakkında kefaletleri nedeniyle açılmış bir takip bulunmadığını, …’un
maliki olduğu taşınmazların ipotek yükü ile sorumlu olduğunu, …’un ise
ipotek sorumluluğu bulunmayıp işbu davanın açılmasında hukuki yararı dahi bulunmadığını belirterek;
Öncelikle eksik yatırılan ve tamamlanmayan harç nedeniyle davanın usulden reddine
ve/veya davanın açılmamış sayılmasına,
Bankaca davacıların kefalet sorumlulukları yönünden açılmış bir takip bulunmadığından,
davacıların işbu kefalet sorumlulukları yönünden açtıkları menfi tespit davasını açmakta
hukuki yararları bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine,
Borçlusu olmadıkları iddia edilen 2018/11302 E. sayılı takip borcunun … 7. İcra
Hük. Mah. 2018/828 E. sayılı mahkeme kararı ile sabit olması nedeniyle derdestlik
itirazının kabulü ile davanın usulden reddine,
Esasa girilmesi halinde, davacıların borçlu olmadıklarını iddia ettikleri ipotekli takibe
konu olan ve geçerliliği mahkeme kararı ile sabit olan borçtan, ipotek sorumluluğu
dahilinde borçlu olmaları nedeniyle davanın esastan reddine,
Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
-Sözleşmeler: Dava dışı Limitel İnşaat Bilişim İletişim Sanayi Tic. Ltd. Şti. arasında 24.04.2013
tarihinde 1.100.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşmede dava dışı … ile davacı …’un müteselsil kefaletleri
bulunduğu, Kefalet akitleri; kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefaletin müteselsil olduğu hususlarının kefillerin el
yazısı ile yazılmak suretiyle Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesindeki şekil şartlarına
riayet edilmek suretiyle akdedilmiş olduğu, kefalet limitinin 1.100.000,00 TL olarak beyan ve kabul
edildiği anlaşılmaktadır.

-Dava dışı Limitel İnşaat Bilişim İletişim Sanayi Tic. Ltd. Şti. arasında 13.10.2015
tarihinde 2.500.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede dava dışı … ile davacılar … ve Ahmet Oğuzhan
DURGUT’un müteselsil kefaletleri mevcut olduğu, kefalet akitleri; kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefaletin müteselsil olduğu hususları kefillerin el
yazısı ile yazılmak suretiyle Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesindeki şekil şartlarına
riayet edilmek suretiyle akdedilmiş olduğu, kefalet limiti 2.500.000,00 TL olarak beyan ve kabul
edilmiş olduğu, …’un kefaletine ilişkin olarak eşi …’un 13.10.2015 tarihinde
muvafakati alındığı anlaşılmaktadır.
– Dava dışı Limitel İnşaat Bilişim İletişim Sanayi Tic. Ltd. Şti. arasında 25.05.2018
tarihinde 3.500.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede dava dışı …’un müteselsil kefaletleri mevcut olup bu sözleşmede
Ahmet DURGUT ile …’un kefalet imzaları bulunmadığı,
Kefalet akdi; kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefaletin müteselsil olduğu hususları kefillerin el
yazısı ile yazılmak suretiyle Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesindeki şekil şartlarına
riayet edilmek suretiyle akdedilmiş olup şirket ortağı ve yöneticisi sıfatına haiz olması
nedeniyle kefalete ilişkin eş muvafakati alınmasına yasal gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.
-İpotek Resmi Senedi: Davacı … adına kayıtlı;
… İli Sincan İlçesi Sincan Mahallesinde kain gayrimenkul üzerine 15.10.2012 tarihinde
24264 yevmiye numarası ile davalı Banka lehine 1. Dereceden 200.000,00 TL,
Zonguldak İli Merkez İlçesi, Kozlu Merkez Mahallesinde kain gayrimenkul üzerine
17.12.2013 tarihinde 11994 yevmiye numarası ile davalı …
300.000,00 TL,

çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibinde;
1.714.12,32 TL
banka alacağının, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 57 oranından işleyecek faizi ile birlikte
tahsil edilmesi, 682.985,00 TL tutarındaki gayrinakdi alacağın depo edilmesi, kısmi ödemede TBK: md. 100
hükmü gereğince ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmesi, tahsilde tekerrür etmemek kaydı
ile talep edilmiş olduğu,
…’un maliki olduğu gayrimenkuller üzerindeki 200.000,00 TL, 300.000,00 TL, 500.000,00 TL
ve 1.000.000,00 TL tutarlarındaki ipotek resmi senetleri ile …’un maliki bulunduğu gayrimenkul
üzerindeki 600.000,00 TL tutarlı ipotek resmi senedi takip dayanağı olarak beyan edildiği anlaşılmaktadır.
-Bankacı Bilirkişi kök ve ek raporu : Bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen kök ve ek raporlarda özetle; davacı …’un davaya konu ipoteğin
paraya çevrilmesi suretiyle takipte ipotek veren sıfatıyla sorumluluğunun devam ettiği, 25.05.2018 tarihli sözleşmede imzası bulunmayan davalı kefillerin anılan sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan taksitli ticari krediden sorumlu tutulamayacağına
kanaat getirilmesi halinde, davacı …’ın, yalnızca borçlu cari hesap kredilerinden kaynaklı borçlardan kefaleten sorumlu tutulması gerekecek olup bu hale binaen hesaplamada takip tarihine göre sorumlu olacağı tutarın;
toplam 31.703,42 TL olarak kabulü gerekeceği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE

Dava, davacılar tarafından, davalı bankaya karşı açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, Bankacı bilirkişiden kök ve itirazlar üzerine ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kök ve ek raporları dosya kapsamına uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; Davacılar vekilince açılan dava ile; Müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından … E. sayılı
dosyası kapsamında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde bulunulduğunu ancak müvekkilleri tarafından kefil sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmelerinin borçlu şirket tarafından
ödenerek kapatıldığını, müvekkillerinin kefilliğinin sona erdiğini ve bu nedenle herhangi bir
borçlarının kalmadığını,
müvekkillerinin,
24.04.2013 tarihli ve bu sözleşmenin devamı
niteliğindeki 13.10.2015 tarihli kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla
imzaladıklarını, 25.05.2018 tarihli Kredi Sözleşmesinde ise imzalarının yer almadığını, önceki iki sözleşmedeki kefalet ve ipotek sorumluluklarının sona erdiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, öncelikle davacı … yönünden davanın açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı, davacıların kefaletlerinin yasal mevzuata göre geçerli olup olmadığı, borcun ödenerek kapatılıp kapatılmadığı, buna göre davacıların kefaletlerinin sona erip ermediği, kredi sözleşmeleri kapsamında davalı bankanın alacağının varlığı ve miktarına ilişkindir.

Davacı … yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacı vekilince açılan dava ile davacı …’un kredi sözleşmelerinde yer alan kefaletinin geçerli olmadığı, eş muvafakatinin alınmadığı, kefalete ilişkin olarak Borçlar Kanunu’nda öngörülen şekil şartlarına
riayet edilmediği belirtilerek kefaletin geçersizliğine dayalı olarak eldeki davanın açıldığı yine davacının
24.04.2013 tarihli ve 13.10.2015 tarihli kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla
İmzası bulunmakta ise de 25.05.2018 tarihli Kredi Sözleşmesinde imzasının yer almadığı bu nedenle daha önceki kredilere dayalı olarak tarafınca tesis edilen ipoteğin de geçersiz /temelsiz kaldığı ileri sürülerek, davacı aleyhine başlatılan … esas sayılı takip dosyasında (ipoteğin paraya çevrilmesi talepli) borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi için eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta ise de;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da ifade edildiği ve dosyaya kazandırılan ipotek resmi senedinde de anlaşılacağı üzere; davalı bankaca başlatılan icra takibinde davacının şahsi kefaletine dayanılmaksızın, ipoteğin
paraya çevrilmesi suretiyle icra takibi başlatılmış olduğu, İpotek resmi senetlerinde, ipoteklerin herhangi bir Genel Kredi Sözleşmesine de özgülenmediği, dolayısıyla tüm sözleşmelerden ve diğer sebeplerden kaynaklı olarak davalı Bankaya olan borçların
teminatını oluşturmak üzere ipoteğin tesis edilmiş olduğu, davacının ipotek veren sıfatıyla sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla, davacı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı … Yönünden yapılan değerlendirmede;
Öncelikle değerlendirilmesi gereken husus davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Dosya içerisine kazandırılan … 4..İcra Müdürlüğü 2018/11302 esas sayılı takip dosyasında (ipoteğin paraya çevrilmesi talepli) davacı aleyhine takip başlatılmamış olduğu, davalı vekilince davacının bu nedenle eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı savunulmuş ise de; davalı banka tarafından davacı adına gönderilen Beşiktaş 17. Noterliğinin 27.07.2018 tarih 58008 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının kefil sıfatıyla imzaladığı kredi sözleşmeleri kapsamında ihtarname tarihi itibariyle toplam 1.581.499,19 TL nakit borcun bulunduğu belirtilerek kat ihtarının tebliğ edilmiş olduğu, davacı vekilince açılan dava ile az yukarıda ifade edildiği üzere davacının kefil sıfatıyla imzaladığı kredi sözleşmelerine atıf yapılmak suretiyle menfi tespit talebinde bulunulmuş olduğu, buna göre eldeki davanın açılmasında davacı yönünden hukuki yarar bulunduğu anlaşılmakla davalı bankanın bu yöndeki itirazına hukuki değer atfetmek olanaklı görülmemiştir.
Davacı vekilince dayanılan hukuki sebep dikkate alınarak, davacı … yönünden dava değerini belirlemek ve belirlenecek tutar üzerinden eksik harcı yatırmak üzere davacı vekiline süre verilmiş, verilen ara karar uyarınca, davacı vekilince sunulan 29.04.2022 tarihli beyan dilekçesi ile dava değerinin 1.596,239,63 TL olarak belirlendiği ve bu tutar üzerinden eksik harcın ikmal edildiği anlaşılmıştır .
Dosya kapsamında (3) adet Genel Kredi Sözleşmesinin bulunduğu, davacının yalnızca 13.10.2015 tarihli sözleşmede müteselsil kefaletinin bulunup, kefalet akti, kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefaletin müteselsil
olduğu hususlarının kefillerin el yazısı ile yazılmak suretiyle imzalanmış olduğu, bu bağlamda T.Borçlar Kanunu’nun
583. Maddesinde düzenlenen şekil şartlarına riayet edildiği ve kefaletin geçerli bulunduğu, ne var ki; dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı Banka arasında akdedilmiş 25.05.2018 tarihli 1.500.000,00 TL tutarlı taksitli ticari kredi sözleşmesinde davacının kefaletinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; davalı bankaca 24.04.2013 tarihli 1.100.000,00 TL
tutarlı ve 13.10.2015 tarihli 2.500.000,00 TL tutarlı iki adet Genel Kredi Sözleşmesi mevcut ve bu
sözleşmelerin limiti karşılayabilecek düzeyde, anılan sözleşmelerin limiti dahilinde söz

konusu taksitli ticari krediyi kullandırma imkanına sahip iken, dava dışı asıl borçlu şirket ile 25.05.2018
tarihinde yeni bir kredi sözleşmesi imzalamış bulunduğu, yerleşik yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, sözleşme kefilinin, kefaletinin bulunmadığı sözleşmeye
istinaden kullandırılan kredilerden sorumlu tutulamayacağı, buna göre davacının yalnızca kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı 13.10.2015 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında sorumlu tutulabileceği kanaatine varılmıştır.
Bu doğrultuda, davalı banka tarafından davacıya keşide edilen 27.07.2018 tarihli ihtarname tarihi itibariyle davacının borçlu bulunduğu tutarın tespiti bakımından bankacı bilirkişiden ek rapor alınmış, bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen 28.10.2022 tariki ek raporda; davacının belirtilen tarih itibariyle sorumlu olduğu tutarın 28.028,88 TL olduğu belirtilmiş olmakla, bu tutarın 27.07.2018 tarihli ihtarnamede belirtilen 1.581.499,19 TL’den mahsubu ile bakiye 1.553.279,02 TL yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, davacının, davalı bankaca keşide edilen… yevmiye numaralı ihtarnameye konu kredi sözleşmelerinden dolayı 1.553.279,02 TL borçlu olmadığının tespitine,

a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 106.104,49 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan 27.260,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 78.844,49 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,

b)Davacı tarafından yapılan 27.314,40 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c)Davacı tarafça yapılan 138,50 TL tebligat ve posta gideri, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.638,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.594,40 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,

d)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 172.262,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
e)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebinin reddine,

2-Davacı … yönünden açılan davanın reddine,
a) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında alınan 27.260 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 27.179,3‬ TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

c)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 172.262,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
d)HUAK 18A/13 maddesi ile HAAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
e)HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır