Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/289 E. 2021/209 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2020/289 Esas
KARAR NO : 2021/209

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 01/03/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı alacaklı vekili tarafından davacı aleyhine, … Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil ile davalının, davalıya ait bahçede kaz ve benzeri küçükbaş hayvan yetiştirmek amacıyla ortak girişimde bulunduklarını, davalının davacıyı dolandırması sonucu aralarındaki iş ilişkisinin sona erdiğini, bu süreçte canlı kaz ve küçükbaş hayvan alımlarına temel oluşturması ve aradaki ticari ilişkiye temal olması amacıyla davalının, davacıdan zorla boş sened aldığını, davacının aralarındaki ticari iş ilişkisine güvenerek teminat amaçlı boş sened verdiğini, gelinen bu noktada davalının hayvan almadığını gören davacının kendi cebinden hayvan alımını gerçekleştirdiğini, akabinde elinden alınan senedin iadesini talep ettiğini, davalının senedi iade etmeye yanaşmadığını, davacının da aradaki iş ilişkisi nedeniyle ısrarcı olmadığını, akabinde davalı tarafın belirtilen senedi doldurmak sureti ile 5.000 TL üzerinden takibe koyduğunu, takibe konulan senedin davacı tarafından verilen sened olmadığını, sened üzerinde oynama yapılarak müvekkilin imzasının taklit edildiğini, senede ödeme günü ilave edildiğini, bu konuda davalı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenle öncelikle davacı hakkında yürütülen icra takibinin tedbiren durdurulmasına, akabinde davacının … Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinde davalı alacaklı tarafa borçlu olmadığının tespitine ve davacı hakkında haksız bir şekilde icra takibi başlatan davalı alacaklı tarafın %20 oranından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının ihtiyacı nedeniyle davalıdan borç para istediğini, davalının davacıya 5.000 TL borç verdiğini, karşılığında takibe dayanak senedi aldığını, davacının takibe konu senedi tamamen kendi rızası ile ve bizzat doldurarak imzaladığını, takibe dayanak senedin bono vasfını taşıdığını, senedin ön ve arka yüzünde herhangi bir sözleşme ilişkisine bağlandığına ilişkin bir kayıt bulunmadığını, davacı tarafça imzalanan bononun kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içerdiğini, bononun, illetten mücerret olduğunu, davacı tarafın tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini, senedin davacıya zorla imzalatılmadığını, kaldi ki irade fesadı halinde bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafın ödeme emri tebliği üzerine borca ve imzaya itiraz etmediğini, icra mahkemesine itiraz ya da şikayette bulunmadığını, takibin kesinleşmesi ve haciz işlemlerinin yapılması üzerine eldeki davanın açıldığını, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, açılan davanın reddine, icra takibinin devamına ve davacı tarafın %20 oranından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Dava başlangıçta Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, asliye hukuk mahkemesince 27/02/2020 tarihli görevsizlik kararı verilmiş, süresinde müracaat sonrası dosya mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Davanın konusu; senede dayalı yapılan takipten ve senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitidir.
Kabul tarihi 06/12/2018 olan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 21. 22. 23. ve 24. maddeleri ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“MADDE 20- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3. Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
MADDE 21- 6102 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”
MADDE 22- 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.”
MADDE 23- 6325 sayılı Kanuna Dördüncü Bölümden sonra gelmek üzere “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığıyla Beşinci Bölüm ve aşağıdaki madde eklenmiş, diğer bölümler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Bu yasal düzenleme ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesiyle, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş, aynı yasal düzenlemenin 23. maddesinde; 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesiyle arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği açıkca ifade edilmiştir.
Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi senede dayalı menfi tespit davalarında arabuluculuğun dava şartı olduğunu ve bu durumda davadan önce arabuluculuğa başvurulmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yönünde yerleşik kararlar vermektedir. Görevsizlik kararı sonrası 13/07/2020 tarihinde arabuluculuk anlaşmazlık tutanağı düzenlenerek dosyaya sunulmuş ise de davanın görevsiz mahkemede açıldığı tarih 03/01/2020 olup, mahkememizde yürüyen dava görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan dava sonrası arabuluculuğa müracaat edilmesi arabuluculuk kanunun 18/A maddesi gözetildiğinde, arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği şeklinde yorumlanamayacağından bir başka deyişle Arabuluculuk Kanunu 18A-2. Madde de “Arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gözetildiğinde davanın dava şartı yokluğundan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
Davanın 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi 2. Fıkrası gereği dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 26,09 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına AAÜT 7/2. Madde gereği takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Artan gider avansının HMK’nın 333. maddesi gereği kararın kesinleşmesine müteakip ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı yasa hükümlerine göre Elektronik olarak imzalanmıştır.