Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/148 E. 2021/430 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/148
KARAR NO : 2021/430

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 14/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Müvekkil şirketin Rüzgar Enerji Santrali Bağlantı Hakkı İhalesine katılarak ihaleyi kazandığını, taraflar arasında 24/10/2011 tarihli RES Katkı Payı Anlaşması’nın imzalandığını, müvekkili şirketin Kocalar RES Projesi için lisans aldığını, bu lisans kapsamında dava konusu RES katkı payı tutarını içerir sözleşmenin 3. Maddesine dayalı olarak 23/01/2020 tarihli 7.053.987,90 TL bedelli faturanın gönderildiğini, faturanın sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmedeki yaptırımlara uğramamak amacıyla itirazi kayıtla 04/02/2020 tarihinde fatura bedelinin davalıya ödendiğini, davalının hesaplama metodunun sözleşmeye ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, davalı tarafından hesaplamaya esas alınan teklif mektubunun sözleşmenin yapılması ile birlikte ortadan kalktığını, teklif mektubunun sözleşmenin eki olduğuna dair sözleşmede hüküm bulunmadığını, bu sebeple davalıya fazla ödenen 3.797.083,38 TL’nin, ödeme tarihi olan 04/02/2020 tarihinden işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2.Davalı vekili savunmasında özetle; Taraflar arasında imzalanan RES Katkı Payı anlaşmasının özel hukuku aşan bir rejime tabi olduğunu, tarafların sözleşme üzerinde oynama yapma imkanı bulunmadığını, idari sözleşme niteliğinde olduğunu, bu sebeple idari yargının görevli olduğunu belirterek yargı yolu itirazında bulunmuş, davanın süresinde açılmadığını, davacının Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi kurmak amacıyla ilgili yönetmelik çerçevesinde teklif mektubu sunduğunu, teklif mektubu ile davacının teklif yılından ödemeye esas üretim yılına kadar TÜİK tarafından ocak ayında açıklanan yıllık TÜFE oranında güncelleştirerek takip eden yılın ocak ayı sonuna kadar tüm tesisin geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren 20 yıl boyunca müvekkili kuruma ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davacının teklif yılından itibaren TÜFE ile kümülatif olarak belirlenecek fiyat üzerinden ödemeyi kabul ettiğini, taraflar arasındaki anlaşma ve ilgili yönetmeliğin eki niteliğindeki teklif mektubu da nazara alınarak yapılan hesaplama doğrultusunda düzenlenen faturanın davacıya gönderildiğini, yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın öncelikle görev ve zamanaşımı, aksi halde esas yönünden reddini istemiştir.

3.Deliller: Tarafların dayandıkları tüm deliller, bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri getirtilmiş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

4.Hükme esas alınan 24/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda: Taraflar arasındaki Sözleşmenin 3. maddesi ve Yönetmeliğin 9. maddesine göre sadece faturaya konu döneme ait yıllık TÜFE oranının kullanılmasının öngörüldüğünü, teklif mektubunda ise teklif tarihinden itibaren TÜFE oranında güncelleme yapılması gerektiğinin belirtildiğini, davalının 2011 yılından itibaren TÜFE endekslerine göre güncellenen katkı payı hesabını yaptığını, davacının talebinin ise birim fiyatın sabit tutularak her yıl yapılacak güncellemede sadece katkı payı faturasına ait yılın TÜFE endeksinin esas alınarak fatura düzenlenmesi gerektiği yönünde olduğunu, sözleşmede yer alan birim fiyatın 3,12 Kr. olduğunu, 2019 yılı TÜFE oranının %11,84 olduğunu, buna göre KDV dahil ödenmesi gereken fatura bedelinin 3.256.904,52 TL olarak hesaplandığını, davalının düzenlendiği 7.053.987,90 TL’den ödenmesi gereken bu bedel düşüldüğünde, davalının davacıdan 3.797.083,38 TL fazla tahsil ettiğini, davacının fazla ödenen bu bedeli ödeme tarihi olan 04/02/2020 tarihinden işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan isteyebileceğini, teklif mektubu ve taahhütnameye göre yapılan hesaplamaya göre davacının ödemesi gereken RES katkı payı tutarının 7.053.987,90 TL olduğunu, bu hesaba göre davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığını belirtmiştir.

5.Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taraflar arasındaki RES Katkı Payı Anlaşması nedeniyle düzenlenen faturaya yönelik ödenen bedelin bir kısmının fazla bedel tahsil edildiğinden bahisle iadesi taleplidir.

Davanın tarafları arasında, 24/10/2011 tarihli sözleşmenin imzalandığı, davalı tarafça Sözleşme ve Yönetmelik kapsamında 23/01/2020 tarihli 7.053.987,90-TL’lik fatura düzenlendiği, bu faturanın dava konusu 3.797.083,38 TL’lik kısmına davacı tarafça itiraz edildiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, fatura ile talep edilen alacağın sözleşmeye uygun hesaplanıp hesaplanmadığı, aykırılık varsa miktarı noktasında toplanmaktadır.

Her ne kadar davalı tarafça görevli mahkemelerin idare mahkemeleri olduğu gerekçesi ile yargı yolu itirazında bulunulmuş ise de; davalı şirketin ana statüsünde özel hukuk hükümlerine tabi olduğunun açıkça düzenlendiği, buna göre her iki tarafında anonim şirket olduğu ve özel hukuk tüzel kişisi olduğu, taraflar arasında düzenlenen 24/10/2011 tarihli sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan fazla tahsil edilen bedelin iadesi talep edildiği dikkate alındığında, görevli yargı yolunun adli yargı yolu olduğu dikkate alınarak, bu yöndeki itiraza itibar edilmemiştir.

Türk Borçlar Hukukunda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Diğer bir ifade ile sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır.

Taraflar arasında düzenlenen 24/10/2011 tarihli RES Katkı Payı Anlaşması’nın (3). maddesi ile davacı tarafın ödemesi gereken RES katkı payı tutarının nasıl hesaplanacağı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Davaya konu faturanın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan bu Sözleşmenin (3). maddesine göre RES katkı payı hesaplanmalıdır. Mahkememizce Sözleşmenin (3).maddesine göre RES katkı payının hesaplanması ve bu yönde değerlendirilme yapılması amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; Sözleşmenin (3).maddesine göre yapılan hesaplamaya göre ödenmesi gereken katkı payının KDV dahil 3.256.904,52 TL olarak hesaplanmıştır.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmesi sonucu, davacı tarafın, taraflar arasında düzenlenen 24/10/2011 tarihli RES Katkı Payı Anlaşması’nın (3). maddesine göre dava konusu dönemde ödemesi gereken katkı payının KDV dahil 3.256.904,52 TL olduğu, buna rağmen davalı tarafça 23/01/2020 tarihli, KDV dahil 7.053.987,90-TL bedelli fatura düzenlendiği ve bu bedelin 04/02/2020’de tahsil edildiği gözetildiğinde, dava kabul edilerek, davalı tarafça fazla tahsil edilen 3.797.083,38 TL’nin, ödeme tarihi olan 04/02/2020’den işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davanın KABULÜ ile,
3.797.083,38 TL’nin ödeme tarihi olan 04/02/2020’den işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 259.378,77 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 64.844,70 TL harcın mahsubu ile kalan 194.534,07 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 64.899,10 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 70,25 TL tebligat ve posta gideri, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.070,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 126.595,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarından Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. Maddesi uyarınca 1.320 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere hakim …’nın muhalefetiyle oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/05/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
(Muhalif)
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

Muhalefet Şerhi: Res katkı paylarının istirdadında yargı yolunun belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmuş, Mahkemece 05.04.2021 tarih ve 2021/166 E. Ve 2021/226 K. Sayılı kararı ile yargı yolunun idari yargı olduğu kararına varılmıştır. Mahkeme gerekçesinde dava konusu Res katkı payı bedelinin, mülga Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına ilişkin Yarışma Yönetmeliğinden kaynaklandığı anlaşılmakta olup, bu hususta yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca yetkilindirilen … Genel Müdürlüğü’nce kamu hukuk alanında, kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen işleme karşı açılan davada Res katkı payının tazminine yönelik kısmı bakımından uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır, şeklinde hüküm kurulmuştur. 1984 yılında çıkan 233 ve 1990 yılında çıkan 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenen kuruluş; ….A.Ş. (İletim A.Ş.) adı altında teşkil olunan İktisadi Devlet Teşekkülü’nün hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, Müessese, Bağlı Ortaklık ve İştirak ve İşletmeleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektir, şeklinde tanımı yapılmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Teşekkül, taraflar arasına imzalanan sözleşmelerde kamu gücünü kullanması nedeniyle üstün statüye sahiptir. Bu nedenle Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda idari yargı yoluna tabi olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği görüşüyle karara muhalif kaldım.