Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/526 E. 2021/524 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/329
KARAR NO : 2021/503

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/02/2012
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı /Karşı Davalı vekili özetle; davalının 01/01/2006 tarihli ortaklık sözleşmesi gereğince davacı şirketin ortağı olduğunu, sözleşmenin 3.maddesi gereğince her ortağın şirket içindeki hissesinin %25 olarak tespit edilerek payların eşitlendiğini, 21/06/2007 tarihinde davacı şirketin nev’i değişikliğine giderek … İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. unvanını alarak tescil edildiğini ve faaliyetlerine devam ettiğini, 01/01/2006 tarihli ortaklık sözleşmesinin 10.maddesi gereğince nev’i değişikliğinin kararlaştırıldığını, protokoldeki tüm maddelerin … İnşaat Sanayı Ticaret A.Ş. içinde geçerli olduğunu, 01/01/2006 tarihli … İnşaat Sanayi Ticaret Ltd.Şti’nin ilk pay dağılımı hesabında açıkça görüleceği üzere tespit edilen sermayenin her bir ortak yönünden 192.000,00-TL olduğunu, bu sermaye yapısı ortakların %25 hisse ortakları sabit kalmak kaydıyla artırıldığını, 30/06/2011 tarihi itibariyle davalının davacı şirkete sermaye koyma borcunun 555.754,00-TL olduğunu, davalının şirket ortağı olarak koymak zorunda olduğu nakdi sermaye borcu yerine, müvekkili şirkete …Parsel’de kayıtlı taşınmaz üzerinde inşa edilen binada ….dükkan vasıflı taşınmazların 23/04/2006 ve 25/04/2006 tarihli işlemler ile Tapu Müdürlüğünde müvekkiline devrettiğini, bu taşınmazların davalının sermaye borcunun tamamlandığında tarafına iade edilecek olan taşınmazlar olduğunu, davalının sermaye borcunun yerine getireceği tarihe kadar müvekkili şirketin bu taşınmazları mülkiyet ve tasarruf hakkına hukuken sahip olduğunu, ancak davalının ortağı olduğu davacı şirkete sermaye borcunu yerine getirmeyi imtina ettiği, taşınmazların davacı şirketin … ve … Bankasından çekilen kredilerin teminatı olarak gösterildiğini, her iki bankanın da kredilerin geri çağrılması nedeniyle takibe düşmemek için 4 taşınmazın kredilerin kapatılmasında kullanılacağı, satış gelirinin ise davalının sermaye borcundan mahsup edileceğinin bildirildiğini, davalının … 3.Noterliği’nden 19/07/2010 tarihinde çekmiş olduğu ihtarname ile 4 adet dükkanın bankalar nezdinde çekilecek kredinin temini maksadıyla verildiğini iddia ederek ihtarname tarihinden itibaren 15 gün içerisinde 4 adet taşınmazın tarafına devrinin sağlanmasının talep edildiğini, davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, davalının 4 adet taşınmaz ile ilgili olarak…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasından dava açtığını, bu nedenle öncelikle …. Parsel’de kayıtlı taşınmaz üzerinde inşa edilen binada ….dükkan vasıflı taşınmazların davalının ödenmeyen sermaye koyma borcu yerine davacı şirkete verildiğinin tespitine, mümkün olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak şimdilik 20.000,00-TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, açılan karşı davanın reddi talep edilmiştir.

2.Davalı vekili savunmasında özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, şirketin nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüşmesinden önce düzenlenmiş bulunan “… İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi Ortaklık Protokol’ünün” hükmünü yitirdiğini, davacı şirketin de nev’i değiştirerek Anonim Şirkete dönüşen şirketin sermaye yapısında davalıya 300.000,00-TL karşılığı %10 pay verip keyfiyeti tescil ve ilan ettirdiğini, 27/02/2009 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde de davalının payının şirketin kuruluşundan sonra da %10 da sürdürüleceğinin görüldüğünü, pay defterinin de buna uygun olmak zorunda olduğunu, paydaşların ortaklık sermayesinin %25 pay oranları sabit kalmak üzere artırılmış olduğuna ilişkin iddianın şirketin ticaret sicile tescil edilen kayıtlarında açıkça aykırı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir şirkete sermaye koyma borcu bulunmadığını, 4 adet taşınmazın kredi amaçlı olarak şirkete devredildiğini, buna yönelik olarak 08/10/2006 tarihli, 31/07/2006 tarihli, protokoller yapıldığını, bu protokollerde de belirtildiği üzere davacı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, davacı şirketin güçlü görünmesi amacıyla diğer işlemlerin gerçekleştirildiğini, 16/02/2009 tarihli yazı ile de davacı şirketin 4 adet taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılacağı, taşınmazların önceki tutanaklar çerçevesinde bila bedel temiz ve sorunsuz şekilde devredileceğinin taahhüt edildiğini, bu nedenle davacının açmış olduğu davasının reddi ile taraflar arasında 16/02/2009 tarihli protokol imzalandığını, protokolde taşınmazların iadesi şirkete verilen ödemelerin iadesi, ortaklıktaki payın ödenmesinin şekil ve şartlarının düzenlendiğini, şirkete nakit olarak 669.771,00-TL verildiğinin kabul edildiğini ve bu bedelin ödeneceğinin taahhüt edildiğini, müvekkilinin 300.000,00-TL sermaye taahhüdü bulunduğunu, 31/12/2008 tarihinde şirket hesabına 35.500,00-TL yatırıldığını, bu bedelin ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında dava konusu edildiğini, sermaye taahhüdü ile 35.500,00-TL’nin şirkete nakit olarak verilen 669.771,00-TL’den çıkarılması sonucu 334.271,00-TL davacı karşı davalı şirketten alacaklarının bulunduğunu bu nedenle 334.271,00-TL’nin yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

3.Mahkememizin …. Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 30/12/2015 tarihli … sayılı kararda; Mahkememizce bilirkişi. heyetinden alınan raporun detaylı, gerekçeli, dosya içerisinde mevcut delillerle uyumlu olduğundan hükme esas alınabilir mahiyette görüldüğünden; Asıl davanın reddine, Karşı davanın kabulüne, 334.271,00-TL’nin davacı karşı davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsili ile davalı karşı davacıya ödenmesine şeklinde karar verilmiştir.

4.Davacı vekili temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/06/2017 tarih … K. Sayılı kararında; “Asıl dava, davaya konu 4 adet taşınmazın davalı-karşı davacının davacı-karşı davalı şirkete sermaye borcu karşılığı verildiğinin tespiti olmadığı taktirde alacak istemine ilişkin olup, karşı dava ise şirkete nakit olarak verilen bedelin iadesi taahhüt edildiğinden davalı-karşı davacı tarafından şirkete nakden ödendiği bildirilen bedelden şirkete olan borçların düşülmesinden sonra kalan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı- karşı davalı şirket müdürü …’ın Cidde’de bulunmadığı zamanlarda acil ve gerekli işlerin yürütülmesi için kullanılmak üzere davacı- karşı davalı şirkete ait antetli boş kağıtların adı geçen şirket müdürünce imzalanarak davalı- karşı davacıya teslim edildiği, bu hususun davalı- karşı davacı tarafından verilen taahhütnamelerde kabul edildiği, sonrasında imha edildiğinin savunulduğu, şirket kaşesini ve şirket müdürünün imzasını taşıyan bu boş kağıtların üzerinin davalı-karşı davacı tarafından doldurularak şirketin borçlandırılmaya çalışıldığı, dolayısıyla davaya konu edilen belgelerin üzerleri sonradan davalı- karşı davacı tarafından doldurulduğundan bu belgelere itibar edilemeyeceği ileri sürülmüş; bu hususta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açığa imzanın kötüye kullanılması, özel belgede sahtecilik suçundan davalı-karşı davacı … hakkında ceza soruşturması da yapılmıştır. Söz konusu belgelerdeki imzanın şirket müdürünün eli ürünü olduğu kabulüyle dava konusu belgelere istinaden yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporu ile söz konusu belgelerdeki imzaların …’ın eli ürünü olduğu, belge inceleme biriminde mürekkep yaşının tespitine yönelik bir çalışma olmaması nedeniyle söz konusu belgelerdeki yazı ve kaşelerin oluşturulma zamanının tespitinin yapılamadığı bildirilmişse de davaya konu belgelerin üzerinin sonradan doldurulup doldurulmadığı hususunda mahkemece ayrıntılı inceleme yaptırılmamıştır. Bu suretle; ilgili soruşturma dosyası ile dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgeler nazara alınmak suretiyle, dava konusu belge asılları üzerinde söz konusu belgelerin üzerlerinin sonradan doldurulup doldurulmadığının çakışan yazı ve imzalar da değerlendirilerek belirlenmesi için yapılan itirazların da karşılanması suretiyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

5.Bozma sonrası yapılan yargılamada; Taraf vekilleri dinlendikten sonra, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda Ankara Cumhuriyet başsavcılığından soruşturma dosyasında bulunan belge asılları getirtilmiş, belge asılları üzerinde söz konusu belgelerin üzerlerinin sonradan doldurulup doldurulmadığının, çakışan yazı ve imzaların belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 23/07/2020 tarihli raporunda; “belge aslında yapılan incelemede, basılı kaşe izi ile metin yazılarının kesiştiği bölümlerde, hangisinin üstte, hangisinin altta olduğu, başka bir deyişle kaşe izinin mi, yazıların mı önce oluşturulduğu hususunda teknik bir tespite gidilemediği” belirtilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuarının 30/12/2020 tarihli raporunda; “inceleme konusu belge alt kısmında bulunan imza ile şirket kaşesinin çakışmaması sebebi ile hangisinin önce oluşturulduğu konusunda inceleme yapılamadığı, imza ve kaşenin çakıştığı belgede ise hangisinin önce oluşturulduğunun tespit edilemediği” belirtilmiştir.

Bu kapsamda tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava, davaya konu 4 adet taşınmazın davalının davacı şirkete sermaye borcu karşılığı verildiğinin tespiti, olmadığı taktirde alacak istemine ilişkin olup, karşı dava ise alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava konusu taşınmazların davacı şirkete davalı tarafından taahhüt edilen sermayenin teminatı olarak verilip verilmediği, davalının davacı şirkete sermaye borcu bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, karşı dava da ise davalı karşı davacı tarafından davacı karşı davalı şirkete nakdi ödeme yapılıp yapılmadığı, nakdi ödeme yapılmış ise sermayeye koyma borcu düştükten sonra davalı karşı davacının davacı karşı davalı şirketten bakiye alacağının bulunup bulunmadığı hususlarına yönelik olduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen rapor ve ek raporda da belirtildiği gibi; davaya konu tapu kayıtlarının incelenmesinde …n maliki bulunduğu 23, 25 ve 26 numaralı dükkanların 20/04/2006 tarihinde ve …’in maliki bulunduğu 24 numaralı dükkanın ise 25/04/2006 tarihinde satış yoluyla davacı şirket adına tescil edildiğini, davacı şirketin unvan değişikliği yaptığını, taşınmazlar üzerine … A.Ş.lehine 31/05/2007 tarihinde ipotek konulduğunu, … İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nin 01/10/2006 tarihli 1 numaralı tutanak düzenlediğini, o tutanakta, bu tutanağın 01/01/2006 tarihinde yapılan ortaklık protokolünün eki olup ortaklar arasındaki özel şartları kapsadığı; şirketin üzerine kayıtlı bulunan Ankara ili Çankaya ilçesindeki 4 adet dükkanın … firması adına görülmesine rağmen şirket içi ortaklardan …’ın kendi malı olduğu, diğer şirket içi ortakların adı geçen dükkanlarda kesinlikle hiçbir hisselerinin bulunmadığı, diğer 3 ortağın bu 4 dükkandan hiçbir şekilde hak talebinde bulunamayacakları, bu dükkanların tüm inisiyatifinin …’a ait olduğu hususlarının belirlendiğini, bu nedenle tutanakta yer alan mutabakata göre davaya konu gayrimenkullerin davacı şirkete iade edilmek üzere devredildiği ve davalının davacı şirkete sermaye borcuna karşılık olarak mahsuben devredilmediği kanaatinin oluştuğunu, 31/07/2006 tarihli sözleşme – protokol taahhütnamesinin incelenmesi sonucu; davaya konu 4 adet taşınmazın davacı şirket adına görülmesine rağmen taşınmazların şirket içi ortaklardan …’ın şahsi malı olduğu, taşınmazların bila bedel devredildiği, davacı şirket tarafından davaya konu taşınmazların sonradan …’a devredileceği, devrin gayesinin bankalar nezdinde davacı şirketin güçlü görünmesini sağlamak olup iyi niyet çerçevesinde yapılan bu devir işleminin başka bir amacı içermediği, davacı şirket ve diğer ortakların dava konusu taşınmazlar üzerinde herhangi bir haklarının bulunmadığı, aynı zamanda davacı şirket yöneticilerinin ve diğer ortakların bu protokolün garantörü olduğu, belli bir süre sonra dükkanların dördününde bedelsiz olarak …’a devrinin gerçektireleceği ve taşınmazların tümünün kullanım hakkının …’da olduğunun belirtildiği, 08/10/2006 tarihli protokolün incelenmesi sonucu davaya konu dükkan vasıflı 4 adet taşınmazın bila bedel davacı şirkete devredildiği, taşınmazların gerçekte …’a ait olduğu ve şirket tarafından daha sonra bila bedel devredileceği, şirketin Anonim Şirket olması ortaklık yapısının değişmesi ve …’ün de şirkete ortak olarak girmesinden ötürü …’ün adı geçen taşınmazlarda diğer ortaklar gibi herhangi bir hissesinin bulunmadığı, her ne kadar öz varlık devri sonucunda dava konusu gayrimenkullerin Anonim Şirkete aynı sermaye olarak devredilmiş ise de dava konusu gayrimenkullerin tür değiştirme ile kurulan Anonim Şirkete devrinin de iade edilmek üzere yapıldığının anlaşıldığını, tüm protokollerin incelenmesi ve yapılan tespitlere göre davaya konu 4 adet dükkan vasıflı taşınmazların davacı şirkete yapılan devrinin davalının sermaye borcuna karşılık yapılmadığını, dava konusu gayrimenkullerin şirkete devrinin iade şartı ile yapıldığı, sermaye borcuna mahsuben yapılmadığını, kaldı ki nakdi sermayenin nakden ayni sermayenin aynı olarak ifası gerektiğini, şirkete ayni sermaye taahhüdüne ilişkin usule uygun bir işlem olmadığından ayni sermaye olarak kabul edilemeyeceğini, şirketin 01/07/2006 tarih ve 18 numaralı ortaklar kurulu kararı ile nev’i değiştirerek Limited Şirket nev’inden Anonim Şirket nev’ine dönmesine karar verildiğini, Ankara Ticaret Sicil Memurluğunca 26/07/2006 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yapılan ilanda şirket sermayesinin 3.000.000,00-TL olduğu, bu sermayenin her biri 10,00-YTL kıymetinde 300.000 adet hisseye ayrıldığı, davalının hissesinin 30.000 olup hisse tutarının 300.000,00-TL bulunduğunu, şirket yönetim kurulunun 31/07/2006 tarih 2006/1 sayılı kararında da davalı …’ın 30.000 hissesinin bulunduğu, nominal değerinin 300.000,00-TL olduğu, Ankara ….Noterliği’nce 28/07/2006 tarih …. yevmiye numara ile tasdikli davacı şirkete ait ortaklar pay defterinde davalı …’ın 4 numaralı ortak olarak beheri 10,00-TL bedelli 30.000 adet hisse ile 300.000,00-TL sermaye ile şirkete ortak olduğu, davacı şirkete ait 2009 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesi bilanço gelir gider tablosuna göre 2008 yılında 545.974,69-TL olan ödenmemiş sermaye tutarının 2009 yılında ödendiği, 31/12/2009 tarihi itibariyle ortaklarca ödenmemiş sermaye borcu bulunmadığının görüldüğünü, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinde şirketin yevmiye ve envanter defterinin açılış tasdikinin usulüne uygun yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmadığını, şirkete ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığını, 31/12/2009 tarihi itibariyle 500-Sermaye hesabında ortakların ödenmemiş sermaye bakiye borçlarının bulunmadığı, davalı …’ın taahhüt etmiş olduğu 300.000,00-TL sermaye borcunun tamamının ödenmiş bulunduğu, davacı şirket ile davalı arasındaki alacak borç ilişkisinin 331.04 – Ortaklar ( … ) Cari hesabında izlendiği, davalının dava tarihi itibariyle davacı şirkete cari hesap bakiyesinden dolayı 31/12/2007 tarihinden itibaren herhangi bir borç ve alacağının bulunmadığını, 01/01/2006 tarihli ortaklık protokolü başlıklı belgeye göre davacı şirketin Limited Şirket nev’inde iken ortaklarının …, …, … ve … olduğu, davalı şirkete ait ticaret sicil dosyasına göre davalı şirketin ortaklarının … ve … olduğunu, şirketin pay defterinin incelemeye sunulmadığını, davalı …’ın ve …’ın 01/01/2006 tarihi itibariyle davacı şirketin hissedarı olduğuna dair ticaret sicil dosyasında herhangi bir kayda rastlanmadığını, davalının davacı şirketin hissedarı olduğuna ilişkin tescilinin 21/07/2007 tarihinde yapıldığını, bu tarihten önce önceki bir tarihte davacı şirket adına hukuki işlem yapmasına olanak bulunmadığını, 21/06/2006 tarihinde yapılan nev’i değişikliği ile davacı şirketin Limited Şirket olan tüzel kişiliğinin sona erdiğini, bu tarihten sonra Anonim Şirket olarak faaliyet sürdürmeye başladığını, bu nedenle 01/10/2006 tarihinde … İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.olarak tutanak düzenlenmesinin mümkün bulunmadığını, daha önce Limited Şirket ortağı olmayan davalının 21/06/2006 tarihinde yapılan nev’i değişikliği ile Anonim Şirket’in %10 hisse ile ortağı olduğunu, 01/10/2006 tarihli tutanakta yer alan her ortağın hissesinin %25 olarak korunacağı ve bu durumun … İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nin … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye dönüşümü sonrasında da korunacağı hükmünün herhangi bir geçerliliği bulunmadığını, dosyaya sunulan ve gayri resmi ortaklık protokolünde imzası bulunan ortaklarca imzalanan sermaye bilançosu da ortakların yaptıkları ödemeleri ve katkı paylarını göstermekte olup 30/10/2006 tarihi itibariyle davacı şirketin sermaye bilançosuna göre şirket ortaklarının ödedikleri nakdi ve ayni sermaye tutarlarının … 780.267,00-YTL, … 641.735,00-YTL, … 350.250,00-YTL , … 173.230,00-YTL olmak üzere toplam 1.945.482,00-YTL olarak belirlendiğini, davacı şirketin ticari defterine göre sermaye miktarının ise … 1.530.000,00-YTL, … 840.000,00-YTL, … 300.000,00-YTL, … 300.000,00-YTL ve … 30.000,00-YTL olmak üzere toplam 3.000.000,00-YTL şeklinde olup sermaye bilançosunda kayıtlı sermaye miktarı ile ticari defterde kayıtlı ve tescil edilmiş sermaye miktarları arasında herhangi bir uyum bulunmadığını, davalı …’ın 30/10/2006 tarihi itibariyle 300.000,00-YTL olan kayıtlı sermaye borcunun 350.250,00-YTL olarak fazlası ile ödemiş olduğunun görüldüğünü, davacı şirketin gayri resmi olarak oluşturulmuş ortaklık ilişkisine dayalı olarak belirlenen %25 sermaye taahhüdünün ödenmeyen kısmı için Türk Ticaret Kanunu’na göre talepte bulunmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, davalı açısından anlam ifade etmeyen protokolün 3.1 paragrafında belirtilen taşınmazların davacı şirkete davalı … tarafından sermaye borcu karşılığında devredildiğine dair herhangi bir ifadeye de rastlanmadığını, 31/07/2006 tarihli sözleşme 08/10/2006 tarihli protokol – tutanak başlıklı belgelerden de anlaşılacağı üzere davaya konu taşınmazların davalı …’ın davacı şirkete nakit olarak koymayı taahhüt ettiği Sermaye koyma borcu yerine verilmediğinin anlaşıldığını, davacı şirket tarafından çekilen ihtarlarda da taşınmazların davalı …’ın sermaye koyma borcu yerine nakit sermaye konuluncaya kadar davacı şirkete taşınmazların devredilmiş olduğunun ikrar edildiğini, 31/12/2009 tarihli genel mizan ile davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlara göre davalı …’ın sermaye tutarının 300.000,00-TL olup sermaye borcunun ödendiği, bakiye herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edildiği, davacı şirketin davalıdan talep edebileceği herhangi bir sermaye taahhüt borcu bulunmadığını, karşı dava ile ilgili olarak davacı karşı davalı şirketin yönetim kurulu başkanı yardımcısı olan … tarafından davalı karşı davacı …’a gönderilen 16/02/2009 tarihli yazıda ” Şirket ile ilişiğinin gayri resmi olarak bu tarihten itibaren kesildiği , şirket yönetim kurulu ve ortaklar kurulu kararınca şirkete aktarılan nakit tutarlar toplamından az olmamak üzere verildiği tarihten başlamak üzere en geç 2010 yılı içerisinde geri ödeneceği, akabinde şirket hisselerinin taraflarca şirket hissedarlarından veya belirleyecekleri kişi veya kurum tarafından resmi olarak kendilerinden devralınacağı, 4 adet dükkanın bila bedel temiz sorunsuz şekilde devrinin sağlanacağı, şirket tarafından geri ödenecek nakit ödeme tutarının 669.771,00-TL olarak belirlendiğini, davacı şirketin nev’i değişikliği ile Anonim Şirkete dönüştüğünden muavin defter kayıtlarının şirketçe resmi muhasebe kayıtları dışında tutulan gayri resmi muhasebe kayıtları olduğunu, bu muhasebe kayıtlarına göre davalı karşı davacının davacı şirketten 319.521,00-TL alacaklı olduğunu ve şirket yetkilisinin bu alacak miktarını kabul ettiğini, söz konusu belgedeki imzanın Ankara C.Başsavcılığının 2011/43527 Soruşturma dosyasından alınan rapora göre şirket yetkilisine ait olduğunun tespit edildiğini, davalı karşı davacının yapmış olduğu toplam ödemenin 669.771,00-TL olup davalı karşı davacının sermaye borcunun 300.000,00-TL olduğunu ve Ankara …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında dava konusu edilen 35.500,00-TL ödeme ile mahsup edildiğinde davalı karşı davacı …’ın davacı karşı davalı şirketten 334.271,00-TL alacaklı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan raporun detaylı, gerekçeli, dosya içerisinde mevcut delillerle uyumlu olduğundan hükme esas alınabilir mahiyette görüldüğünden, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, 334.271,00-TL’nin davacı karşı davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsili ile davalı karşı davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Asıl davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, dava dosyasında peşin ve ıslah harçtan alınan 324,70 TL harçtan mahsubu ile artan 265,40 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı … yararına takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalı …’a ödenmesine,

2-Karşı davanın KABULÜ İLE 334.271 TL’nin davacı/karşı davalı şirketten dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davalı/karşı davacı …’a ödenmesine,
a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 22.834,05 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan 4.964,00 TL harcın mahsubu ile kalan 17.870,05 TL harcın davalı şirketten alınıp, Hazineye gelir kaydedilmesine,
b)Davacı tarafından yapılan 4.985,15 TL harç giderinin davalı şirketten alınıp davacı …’a ödenmesine,
c)Davacı tarafça yapılan 89,00 TL tebligat ve posta gideri, 650 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 739 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacı …’a ödenmesine,
d)Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı … yararına takdir edilen 31.848,97 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacı …’a ödenmesine,

3-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemeye yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)