Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/523 E. 2022/628 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/523
KARAR NO : 2022/628

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ …

DAVALI : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … – […

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 24/10/2022

Mahkememizde görül davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.DAVACI VEKİLİ İDDİASINDA ÖZETLE;
Müvekkili şirket ile davalı …..A.Ş. aralarında bulunan ticari ilişki kapsamında Müvekkiline ait piyasa değeri yaklaşık 6.000.000 TL, irsaliye değeri ise 4.234.315 TL olan çeşitli çap ve ebatlarda “tij sondaj borularının” kullanım çerçevesinde mülkiyeti davacı şirkette kalmak kaydıyla, ekte sundukları sevk irsaliyelerinde belirtilen tarihlerde davalı … şirketine teslim edildiğini, boruların sevk irsaliyesi karşılığında emanet olarak … Şirketinin zilyetliğinde olduğunu, faturalandırma yapılmadığını ve taraflar arasında herhangi bir satış işleminin gerçekleşmediğini, takip eden süreçte davalı … şirketi tarafından müvekkile yazılan çeklerin karşılıksız çıkmaya başladığını, davalı şirketin sık sık adres değiştirdiğini, kendilerini zarara uğratan davalı şirket yetkilileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulunulduğunu, Müvekkili şirketce yapılan araştırma sonucunda müvekkil şirkete ait tij malzemelerinin davalı EOS Şirketine ait bir depoda saklandığının tespit edildiğini, davalı şirketler arasında bağlantı olduğunu belirterek, müvekkil şirketin davalıya sevk irsaliyesi karşılığında teslim ettiği 5913 adet tij sondaj borularının davalı ya da davalılardan alınarak taraflarına iadesine, tijlerin aynen iadesinin mümkün olmaması halinde, taraflarına ait bu malların değerinin şimdilik 100.000 TL’lik kısmının davalılardan alınarak taraflarına ödenmesini talep etmiştir.

2.DAVALI … TURKUAZ SONDAJ A.Ş. VEKİLİ SAVUNMASINDA ÖZETLE;
Taraflar arasındaki ilişkinin davacının iddia ettiği gibi ödünç sözleşmesi olmadığını, dava konusu edilen tij’in sarf malzemesi niteliğinde sondaj borusu olduğunu, kullanılmakla işlevini tamamladığını, yeniden kullanılmasına imkan olmadığını, bu sebeple kullanım ödüncü sözleşmesine konu edilemeyeceğini, taraflar arasında yazılı ya da sözlü herhangi bir ödünç sözleşmesinin bulunmadığını, davacının ödünç olarak verildiğini öne sürdüğü, sevk irsaliyesi karşılığı faturalandırılmadığını iddiasını aksine davacı tarafından faturalandırıldığını, 31.01.2019 tarihli, 1.418.980,68 TL bedelli, 31.01.2019 tarihli, 2.426.202,72 TL bedelli ve 31.01.2019 tarihli 1.162.252,80 TL bedelli toplam 3 adet e-faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, davacının ticari defter kayıtlarında mevcut olduğunu, son irsaliye tarihinden sonra davacıya 6.100.000 TL ödeme yapıldığını, davacının kendilerine satış yaptığını, satış bedelinin nakden ve çekle ödendiğini, davacının taahhütlerini tam yerine getirmemesi sebebi ile müvekkilinin ceza ödemek zorunda kaldığını, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, dava açılmadan önce dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yapılmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, aksi durumda zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, kabul görmemesi durumunda ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

3.DAVALI EOS SONDAJ MAKİNE A.Ş. VEKİLİ SAVUNMASINDA ÖZETLE;
Davanın konusu itibari ile müvekkil şirket ile diğer davalıya karşı birlikte dava açılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin dava konusu ile hukuki ya da fiili herhangi bir irtibatı bulunmadığını, davacının dava konusu ettiği taleplerden müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalı arasında hukuki ya da ticari herhangi bir ilişki bulunmadığı gibi, davacının varlığını iddia ettiği tijlerin müvekkilinde olmadığını, müvekkili şirketinde tij üreticisi olduğunu, davacı ve diğer davalı ile herhangi bir ticarette bulunmadığını belirterek, davanın husumetten, zamanaşımı nedeni ile reddini, aksi halde esastan reddini istemiştir.

4.İDDİA, SAVUNMA VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HÜKME ESAS GEREKÇE;
Dava; TBK.’nun 379 ve devamı maddelerine dayalı kullanım ödüncü sözleşmesine konu boruların iadesi, olmadığı taktirde bedelinin tahsili taleplidir.

Tarafların dayandığı tüm deliller, Ankara CBS’nın 2019/104758 sayılı soruşturma evrakı celbedilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları ve dosyaya sunulan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

Hükme esas alınan 13/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı Epicon AŞ.nin dosyaya sunduğu ve davalıya ödünç verdiğini iddia ettiği 3 adet irsaliyedeki malzeme miktarının toplam 5.441 adet olduğunu, davacının iddiasının ise 5.913 adet olduğunu, Davalı … A.Ş. tarafından, dava konusu malzemelerin kendisine satıldığına dair dava dosyasına sunduğu faturalar ile irsaliyeler karşılaştırdığında, faturalar üzerindeki irsaliye no ve irsaliye tarihlerinin, dava konusu teslimi yapılan ürünler kapsamındaki irsaliyelerin numaraları ve tarihleri ile uyumlu olmadığı, ibraz edilen irsaliye ve faturalarda ödünç verildiğine dair not veya bir ibare de bulunmadığı, ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalı … AŞ’den 8.090.638,49 TL alacaklı göründüğü, davalının ticari defterlerine göre ise davacının davalıdan 8.051.162,37 TL alacaklı göründüğü, taraf defterlerinin birbirini teyit etmediği ve aradaki farkın 39.476,12 TL olduğu” belirtilmiştir.

Davacı tarafın şikayeti üzerine dava konusu borularla ilgili davalılar hakkında Ankara CBS’nın 2019/104758 sayılı soruşturması sonucunda KYOK verildiği anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin yemin teklifi üzerine, davalı … A.Ş. Temsilcisi 29/09/2022 tarihli celse duruşmaya katılarak, “dava konusu boruların kullanım ödüncü sözleşmesi kapsamında, mülkiyeti davacıda kalmak kaydıyla kendilerine teslim edilmediğine” dair yemin etmiştir.

Somut olayda tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket, dava konusu boruların, davalılardan … A.Ş.’ye kullanım ödüncü sözleşmesi kapsamında verildiğini, akabinde iade edilmediğini, boruların EOS’un deposuna götürüldüğü iddiası ile boruların iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılardan … AŞ. Vekili, davacı ile aralarında satış sözleşmesi olduğunu, dava konusu boruların kendilerine satıldığını ve bedelinin ödendiğini savunmuş, diğer davalı ise davacı ve diğer davalı ile aralarında ticari ilişki olmadığını, boruların kendilerinde olmadığı savunması ile her iki davalıda davanın reddini istemiştir. Burada uyuşmazlığın çözümünde davalı … vekilinin savunmasına nazaran ispat yükünün kimde olduğunun tespiti önemlidir.

İkrar içeriği itibariyle basit, vasıflı ya da bileşik nitelikte olabilir. Basit ikrarda karşı tarafça ileri sürülen vakıanın doğru olduğu herhangi bir şart bildirilmeksizin kabul edilmektedir. Vasıflı ikrarda karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte onun hukuki niteliğinin ileri sürülenden başka olduğu bildirilir. Bileşik ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle birlikte ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen vakıa ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. Öğreti ve uygulamada ağırlıklı olarak bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla böyle durumlarda ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekle iddiasını ispatlama yükümlülüğünün karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir (Yargıtay HGK’nın 09.06.2004 tarih ve 2004/4-362 E. – 2004/347 K. sayılı kararı).

Somut olay değerlendirildiğinde, davalı davaya konu boruların gönderildiğini ikrar etmiş ancak bunun davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir hukuki nedenle gönderildiğini savunmak suretiyle vakıanın hukuksal nedeninin ileri sürülenden farklı olduğunu savunmuştur. Buna göre davalının savunması vasıflı ikrar niteliğindedir. Vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğünün ikrar eden tarafta değil, vakıayı ileri süren tarafta olduğu gözetildiğinde somut olayda ispat yükü davacıda olup davacı dava konusu boruların kullanım ödüncü kapsamında verildiğini ve iadesi gerektiğini ispat etmelidir. Davacı dava konusu boruların kullanım ödüncü kapsamında verildiğini soyut iddiası dışında, yazılı ve kesin delille ispatlayamamıştır. Bu sebeple her iki davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davanın her iki davalı yönünden REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında alınan 102.465 TL peşin ve tamamlama harçtan mahsubu ile artan 102.384,30 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 298.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara ödenmesine,
5-HUAK 18A/13. maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
6-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)