Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/461 E. 2021/124 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2019/461 Esas
KARAR NO : 2021/124

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, 05.09.2019tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında 09/05/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığı, sonrasında sözleşmenin davalı şirket tarafından tek taraflı feshedildiği, sözleşmeden kaynaklı edimlerin hiç yerine getirilmediği, davalı şirketi, davacı şirket yetkililerinin aramalarına dahi cevap verilmediği, davacının davacı şirket sözleşmesinin kurulacağı ve yerine getirileceğine inanmakla beraber iş bu sözleşmenin kurulması nedeniyle davacı şirketin menfi müspet zararlarının söz konusu olduğu, iş bu zararların, sözleşmenin kurulması için harcadığı yol ve tesislere gidiş ücretleri, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme yapma fırsatını kaçırması nedeniyle uğranılan zararlar, sözleşmenin yerine getirilememesi nedeniyle uğranılan zararlar, borcun ifa edilmemesinden kaynaklı zarar kalemlerinden oluştuğu, Türk Borçlar Kanunu’ nun 112 ve 125. maddeleriyle Yargıtay kararlarına göre bu zararlardan davalının sorumlu olduğu, iş bu zararların tahsili amacıyla arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu, 2019/5532 başvuru numarası 2019/43125 Arabuluculuk numaralı dosya için davalı taraf görüşmede bulunduğu, anlaşma sağlanamadığı, davalı şirket ile imzalanan sözleşmeye rağmen, sözleşmenin kurulmamasından ve gerçekleşmemesinden kaynaklanan zararın tazmini için iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğu belirtilerek, fazlaya dair haklan saklı kalmak kaydıyla 09/05/2018 tarihinde imzalanan danışmanlık sözleşmesinin kurulmaması ve geçerli olmaması nedeniyle uğranılan müspet ve menfi zararların tazmini için şimdilik 5.000,00 TL’nin sözleşme tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle.; Davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın dilekçelerinin ekinde “sözleşme sureti” diye henüz imzaları tamamlanmamış ve dolayısıyla da akit haline gelmemiş metnin sözleşme diye sunulduğu, davacı tarafın dosyaya sunduğunun sözleşme taslağı olabileceği, davalı şirketin 3 imza ile temsil edildiği, söz konusu metnin üzerinde sadece bir imza bulunduğu, metinde taraf teşkili sağlanmadığı, karşı tarafın tacir olduğu, tacir olmanın yükümlülüklerinden birinin “basiretli tacir olma ilkesi” olduğu, davacı taraf, davalının imza sirkülerine sahip olup, davalının 3 imza ile temsil edildiğini bilmesine rağmen henüz imzası tamamlanmamış metne dayanarak (neden imzalandığının da bilmesine rağmen) kötü niyetli olarak iş bu davanın açıldığını belirtmişlerdir, Davalının, davacı ile sözleşme imzalamak zorunda olmadığı, davacının tacir olduğu ve sözleşmenin tekamül etmediği bildiği, davacı bahsedilen metin imzalanmış gibi hak talep etse de kendisinin bizatihi söz konusu metne göre hiçbir şey yapmadığı, davacının davasında tamamen haksız olduğu, sözleşmenin zuhur etmediği, biran için zuhur etmiş olduğu kabul edilse dahi yine davacının taleplerinin reddi gerektiği, davaya konu taslak metinde açıkça görüldüğü üzere tüm edim yükümlülüğü davacının kendisinde olduğu, davalının taslak metne göre tek yükümlülüğünün “ davacı başarılı olursa” ödeme yapma yükümlülüğü olduğu, davacı taraf, sözleşmenin davalı tarafından imzalanacağına duydukları güven sebebiyle “iş kaçırdıklarını” ve bu sebeple menfi zararlarının tazminini talep edildiğinin belirtildiği, davacının bu iddiasının dinlenilebilmesi için, hangi işi kaçırdığının ve kaçırdıklarını iddia ettikleri işi acımalarına sebep olan olayın davalının sözleşmeyi imzalamaması ile ne ilgisi olduğunu ispat etmesi gerektiği, davacı taraf bu minvalde bir delil ortaya koyamadığı, bu soyut iddiaların kabul edilemeyeceği, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla öncelikle davanın husumet yokluğu sebebi başta olmak üzere davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesi talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilmiş geçerli bir ”danışmanlık sözleşmesi” olup olmadığı, davacının davalıdan menfi ve müspet zarar tazmini talep edip edemeyeceği, davalı tarafından yetkililerce usulüne uygun sözleşme akdedilip akdedilmediği hususlarına ilişkindir.
Yargılama devam ederken davacı vekilinin 08/02/2021 tarihli dilekçesi ile yargılanmasına devam olunan iş bu davadan müvekkili şirketin feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı vekilinin 09/02/2021 tarihli dilekçesi ile yargılaması devam eden davadan, davacı vekilinin feragati taraflarınca kabul edildiğini ve görülmekte olan davaya istinaden vekalet ücreti taleplerinin olmadığını belirtmişlerdir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; feragat yetkisinin olduğu görülmüştür. HMK 311. Maddeye göre feragat kesin hüküm sonucu doğurduğundan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın Feragat Nedeniyle Reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile artan 26,09-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın vekalet ücreti talebi olmamasından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığını,
5-Arabuluculuk ücreti olarak suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-HMK 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı/vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza