Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/360 E. 2021/752 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/360 Esas
KARAR NO : 2021/752

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –

VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. … ….
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili tarafından verilen 08.07.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: Alacaklı … borçlu… İnş. ve Tic. Ltd. Şti.’ne irsaliyeli faturalardaki işleri yaptığını, bu faturaların toplam bedelinin 620.740,23 TL olduğunu, bunun 575.740,23 TL’sinin ödendiğini, ancak bakiye kalan 45.000 TL’nin davalı tarafça ödenmediğini, davalı itiraz ettiği meblağı ödediğine dair herhangi bir belge de sunmadığını, Davacı ve davalının ticari defterlerinin incelendiğinde de işlerin satış ve teslim tarihlerinin görüleceğini, davalı şirketin yaptığı itirazında; gecikme faizi olarak talep edilen miktar yönünden hangi tarihten hangi tarihe kadar ve hangi orandan faiz hesaplandığının belirtilmediğinden bahisle faize de itiraz edildiğini, faturaların irsaliyeli faturalar olduğunu, faizin başlama zamanı satılanın alıcıya fiilen veya hükmen teslimi tarihinde muaccel bulunduğunu, satış bedeline muacceliyet gününden başlayarak faiz yürütülebileceğini, söz konusu faturalara ait düzenleme ve sevk tarihlerinden sonra davalı tarafından irsaliyeli faturalara itiraz edilmediğini, bu durumda müvekkil edimini ifa etmiş sayılmakta ve alacağı muaccel hale gelmiş bulunduğunu, iş bu nedenlerle talep edilen faizin hukuka uygun olduğunu, ayrıca karşı tarafin başvurduğumuz arabuluculuk faaliyetlerine mazeretsiz ve bildirimsiz olarak katılmadığını ve anlaşmama ile sonuçlandığını, açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın 420’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi talebi ile iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından verilen 17.09.2019 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili alacağının icra ödeme emrinde de iş bu dava dilekçesinde de bunun bir tür bakiye alacağının olduğunun belirtildiğini, takip dayanağının kesilen tüm faturaların toplam alacağı olduğunu, bunun karşısında davalı tarafın bize yaptığı tüm ödemeleri alacağımıza mahsup edip kalanı 45.0000 TL üzerinden takibin başlatıldığını, ilgili daire ile davalı şirket arasında belirlenen hiç bir ilişki işbu dava konusuna girmediğini, idare ile ilgili olarak düzenlenen, imzalanan ve konuşulan tüm işlerin, idare ile davalı şirket arasında olduğunu, müvekkil şirketin alt yüklenici olarak yalnızca davalı şirket ile sözleşilen işleri yapıp testim etmekle mükellef olduğunu, iş bu irsaliyeli faturalara 8 günlük süre içinde hiçbir itiraz da olmadığını, ilgili teknik şartnamede müvekkil imzasının olmadığını, alt yüklenici olarak 15.12.2014 tarih ve 15002 nolu faturada ki tüm işlerin yapılmış olduğunu, ilgili personelin SGK primlerinin müvekkil tarafından karşılandığını, irsaliye faturanın altında yer alan imzalar malın teslimiyle ilgili olduğunu, burada ki imzaların irsaliye faturayı kapalı faturaya çevirmediğini, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ki kesin hesabın henüz görülmediğini, ilgili teknik şartnamedeki tüm işin görülüp hizmetlerin sunulduğunu, davalı şirket alacağının miktarının bilindiğini, icra takibinde miktarın açıkça belirlendiğini, bunan yanında ferilerinin de hesaplanabilir olduğunu, nihai olarak karşı taraf vekilinin savunmalarından anladığımız Bursa Osmangazi Belediyesi işinde müvekkil olmadığı ancak bu işte alt yüklenici olarak ilgili teknik şartnamedeki işin büyük çoğunluğunu müvekkil şirketin yaptığını, bunun yanında müvekkil şirketinde bu işleri yaptırdığı alt yüklenicilerin olduğunu, kimisi işini yapmadığı için onlarla davalık olduk ve davalık olunan işin değeri KDV hariç 117.185,00 TL olduğunu, ilgili dava kesinleşmiş olup müvekkil şirket tarafından kazanıldığını, ayrıca bu davada davalı şirket sahibi …’da tanık olarak müvekkil lehine ifade verdiği, beyan edilmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili tarafından verilen 02.09.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Takibe dayanak 5 nolu hakedişe istinaden kesildiği iddia edilen 15.12.2014 tarih ve 15002 nolu 41.300,00.-TL tutarındaki faturanın olduğunu, ancak, davacının huzurdaki davası evleviyete, hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, Bursa Osmangazi Belediyesinin “Bursa Osmangazi Belediyesi Mevcut Kent Bilgi Sistemi ile Bütünleşik Adres Bilgi Sistemi Verilerinin Sahadan Güncellenmesi ve Mekana Dayalı Belediye Gelirlerinin Artırılması Hizmet Alım İşi”nin müvekkil şirket tarafından yüklenilmiş olduğunu, idare ile 13.11.2012 tarihinde sözleşme akdedilmesini müteakip, söz konusu işin bir kısmı davacı şirkete yaptırılmış ve davacının bu kapsamda yaptığı tüm işlerin bedeli banka marifetiyle yapılan ödeme belgelerinden de tespit edileceği üzere zamanında ve eksiksiz olarak ödendiğini, takibe dayanak olarak gösterilen 13.12.2014 tarih ve 15002 nolu 41.300,00-TL tutarındaki faturanı ise müvekkilin idareye düzenlediği 5 nolu hak edişe istinaden kesildiğinin anlaşıldığını, 5 nolu hak edişin (b), (c) ve (d) maddelerinde belirtilen işler ise müvekkil şirket tarafından (bünyesinde çalışan Harita Teknikerleri ve Şehir Planlamacısı marifetiyle) yapılmış ve idarenin onayına sunulmuş olup, idarenin kabulü ile sonuçlandığını, dolayısıyla, müvekkil şirket tarafından 5 nolu hak edişle ilgili olarak davacıdan hiçbir mal ve hizmet satın alınmamış ve bu hak edişle ilgili olarak davacı tarafından hiç bir işin yapılmadığını, bu nedenle müvekkilin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, takip konusu faturanın davanağı olan 5. nolu hakedişe göre yapılacak işlerin neredeyse tamamının harita mühendisi ve harita teknikerlerinin bilfiil sahada çalışmasını gerektiren işler olduğundan SGK’ya yapılmış bir bildirimin bulunmadığını, davacının hiçbir mal satmadan, hiçbir iş görmeden, hiçbir hizmet sunmadan dayanaksız bir fatura düzenlemek suretiyle alacak talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, kaldı ki, davacı tarafından 5 nolu hakedişle ilgili olarak ne müvekkili şirkete ne de idareye yapılmış iş mal ve hizmet teslimatının da olmadığını, ancak aradan yaklaşık 4 yıl geçtikten sonra davacı tarafından, tamamen kötüniyetli olarak Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2017/23080 esas sayılı dosyasından üstelik kapalı olan iş bu faturaya dayalı olarak takip başlatıldığını, davacının 45.000,00 TL olduğunu iddia ettiği alacağına (takip dayanağı olarak gösterilen fatura 41.300,00.-TL olmasına rağmen) nasıl ulaşıldığının da anlaşılamadığını, faturanın VUK’nun 231/5 maddesine göre işin yapılmasından sonra en geç 7 gün içinde düzenlenmesi gerektiğini, somut olayda ise fatura, hak edişin düzenlenmesinden 11 ay sonra, kesin kabul yapılmasından ise 6 ay sonra düzenlenmiş olup, bu nedenle gerçeği yansıtmadığını, faturanı düzenlenmesi imalatın yapıldığı ve teslim edildiğini kanıtlamayacağını, davacının likit olmayan bir alacak için icra inkar tazminatı talep etmesinin de hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu edilen fatura likit bir alacak olarak kabul edilmesi mümkün bulunmayan bir fatura olduğunu, kesinleşmemiş bir faturaya dayanarak yapılmış bir icra takibine itiraz edildiği dikkate alındığında icra inkar tazmınatına hükmedilmemesi gerektiği hususunun açık olduğunu, açıklanan nedenlerle; müvekkil şirketin davacıya hiç bir borcu bulunmadığından haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı aleyhine % 20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi, talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava; faturaya dayalı alacak nedeniyle itirazın iptali davasıdır. Dava 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu “Madde 67 – (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini haizdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.05.2019 tarih ve 2017/19-823 Esas, 2019/553 E. Sayılı kararında ” faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.

Dosyaya sunulan ve takibe dayanak olan faturalar incelenmiş, faturaların davalıya teslim edilip edilmediğine dair bilirkişi incelemesi de yaptırılmıştır. Davalı tarafından faturaların teslim alındığına dair herhangi bir imza ya da kayda rastlanılamamıştır. Bu haliyle davacının faturaları kesinleşmemiştir.
Tarafların defter incelemeleri yaptırılmış, her iki tarafın defterlerinin de usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılmıştır. Davacının takip konusu faturalara dayalı işi teslim ettiğine dair kesin delil bulunmamakla yapılan işin şüpheli olduğu anlaşılmıştır. Bu haliyle davacının dava konusu faturalara dayalı alacağı bulunduğu ispatlanamamıştır. Bu durum bilirkişi heyet raporu ile de tespit edilmiştir. Bu nedenle davacının takip konusu fatura tutarları kadar
02/07/2021 tarihli bilirkişi heyetinden alınan rapordan özetle, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin dosyasında rastlanmadığı, davalı şirkete ait ticari defterlerin, usulüne uygun tasdik ettirilip işlendiği, muhasebe kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu, HMK ve TTK’ya uygun olduğu, davaya konu tüm faturaların davalının yevmiye defterine kayıtlandığı, d) Yukarıda 8 inci maddede alıntı yapılan davacının ticari defter incelemesine ait Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğine sunulan 04.1 1.2020 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmı ile tarafımızca yapılan ve 12 inci maddede ayırıntılı olarak arz ve izah edilen davalının ticari defter incelemelerinin birlikte değerlendirmesi neticesinde: Davacının ticari defter kayıtlarında, davacının davalıdan 45.000,00 TL’lik alacaklı olduğu, ancak davalının ticari defter kayıtlarında bu alacak miktarının 10.000,00 TL olduğu anlaşılmış olup, aradaki 35.000,00 TL’lik farkın ise yukarıda 12/c maddesinde izah edildiği üzere davalı şirketin davacı şirkete “35.000,00 TL’lik merkez kasa / cari hesap kapama” açıklamalı yevmiye kaydından kaynaklandığı anlaşılmış olmakla birlikte, fiili olarak 35.000,00 TL’nin nakden davacı şirkete ödenip ödenmediği hususunda açık bir değerlendirme yapılamamıştır. Teknik Şartnamenin 6.3, 6.5 ve 6.7 maddelerdeki iş kalemlerine ilişkin teknik şartnamede Harita Teknikeri veya Harita Mühendisi çalıştırma zorunluluğu teknik şartnamede açıkça belirtilmesi gerekmekte olup; dava dosyası içerinde İşe ilişkin teknik şartnameye rastlanılamadığı için, Harita Tekniker veya Harita Mühendisi çalıştırılmasına ilişkin değerlendirme yapılamamıştır. Teknik Şartnamenin 6.1.4, 6.3, 6.5, 6.7 maddelerindeki işlemlerin hem davacı hem davalı tarafından yapılıp yapılmadığına dair dosya ve ekleri incelendiğinde herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır. ” şeklinde kanaat bildirmişlerdir.
Gerek Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporu, gerek mahkememizce alınan bilirkişi raporları açık ve ayrıntılı olup, hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalının kötüniyet tazminatı talebinin taraflar arasında ticari ilişki bulunması nedeniyle reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 709,19-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 6.650,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2021
Katip …

Hakim …

BU BELGE, GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR