Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/146 E. 2021/38 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2019/146 Esas
KARAR NO : 2021/38

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :28/03/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, davalı/borçlu tarafından müvekkili şirkete boru ve boru parçaları siparişi verildiğini, davalı tarafından imzalanan teklif mektubunda kesin vade süresinin açıkça belirtildiğini ve davalı tarafından kabul edildiğini, tekliflerin kabul edilmesi ile birlikte fatura konusu malların borçlu tarafından irsaliye ile teslim alındığını ancak fatura bedellerinin davalı tarafından davacı şirkete ödenmediğini, yapılan şifahi görüşmelere karşın faturaların ödenmemesi nedeniyle davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takip dosyasına haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davanın kabulü ile davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkili şirkete gönderilen malların 12.09.2018 tarihli teklif mektubuna konu olduğunu ve uyuşmazlığın 20.09.2018 tarihli CAN2018000004594 numaralı 10.772,81 TL bedelli fatura alacağına dayandığını belirttiğini, söz konusu teklif mektubunun ve faturanın taraflarına ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğini yine işbu dava kapsamında taraflarına tebliğ edilen dava dilekçesi ekinde de iletilmediğini, taraflar arasında boru ve boru parçaları satımına ilişkin olarak anlaşma yapıldığını, davacının bu nedenle boru ve boru parçalarını müvekkili şirkete teslim borcu altına girdiğini, satıcının satım sözleşmesindeki en önemli borcun, satış konusunu her türlü ayıptan ari olarak alıcıya teslim etmek olup aksi halde satıcının ayıptan sorumluluğunun doğduğunu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. Maddesine göre, Davacı tarafından müvekkili şirkete teslim edilen malların ayıplı olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını, işbu nedenle de davacının müvekkilinden fatura bedelini talep etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki ticari mal alım satım ve hizmet alımı ilişkisine istinaden düzenlenen faturaya dayalı davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının celbi sağlanmış, dosyamız arasına alınmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 11/02/2019 tarihinde 10.772,81 TL asıl olmak üzere toplam 10.910,94 TL yönünden takip başlatıldığı, borçlunun 19/02/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durdurulduğu görülmüştür.
Tarafların bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak takibe dayalı fatura yönelik BA-BS formlarını nmahkememize gönderilmesinin istenilmiş gelen cevabi yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davalıya HMK 222 şerhli davetiye çıkarılmasının istenilmesine, davalı tarafça süresinde defter ibrazında bulunulduğu takdirde dosyanın konusunda uzman Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilerek tarafların iddia ve savunmalarını karşılar ve mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık çercevesinde rapor tanzim edilmesinin istenilmiş, Talimat Mahkemesinden gelen cevabi yazıda ; verilen iki haftalık süre içinde davalı tarafın defterlerini sunmadığı, herhangi bir beyanda bulunmadığının görüldüğü belirtilmiştir.
Dosyanın Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile davacının ticari defter ve kayıtlarında akdi ilişkinin ne şekilde yer aldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, ticari defterlerinde uyuşan ve uyuşmayan kayıtların neler olduğu, Vergi Dairesi’nden gelen müzekkere cevapları da değerlendirilerek ve mahkemece yapılan uyuşmazlık tespiti çerçevesinde rapor tanzimi istenilmiş, 05/11/2020 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi Raporunda Özetle: davacı defter kayıtlarına göre, 2018 yılında toplamda 3 adet fatura ile davalı firmaya 16.837,54 TL’ lik fatura düzenlendiği, davalının bu faturalar karşılığında 5.352,01 TL’lik çek ve 712,72 TL’lik havale ile toplam 6.064,73 TL ödeme yaptığı, geriye 10.772,81 TL lık borcu kaldığının tespit edildiğini, Gelir İdaresi Başkanlığı Sincan Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya kazandırılan Ba Bs formlarında, Bs Formunda; davacının davalıya 2018 yılı Eylül ayında 1 Adet belge ile 9.129.00 TL KDV hariç fatura düzenlediğini, davacı tarafından yine 2018 yılında düzenlenen diğer 2 adet fatura, kdv hariç beyan limiti olan 5.000,00 TL nın atında kaldığı için Bs formunda yer almadığını, Ba formunda; davalının davacıdan 2018 yılı Eylül ayında 1 Adet belae ile 9.129.00 TL KDV hariç fatura aldığı tespit edildiğini, Ba ve Bs formlarında da, davacı ve davalı kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü, yani icra takibine konu faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olduğunu, davacı tarafından 12.09.2018 tarihli 184342 nolu Teklif mektubunun davalı tarafından kaşe ve imzalanarak onaylandığını, Teklif Mektubundaki bilgilere göre, PE3-232 HF KANGAL mavi ve turuncu renk ürün olarak toplam 9500 mt, mt b.fiyatı 0,961 TL + kdv olarak 10.772,81 TL KDV dahil teklif edildiğini, siparişle birlikte 120 günlük çek verileceği, İzmir bergama şantiye teslimi olduğu, nakliyenin davacıya ait olduğu, vadesinde ödenmeyen mal bedeline aylık % 5 temerrüt faizi işletileceği belirtildiğini, sonuç itibariyle; teklif konusu ürünlerin 18.09.2018 tarihli A-214958 seri nolu irsaliye ile davalı firmaya teslim edildiğini, davacı ve davalı Ba-Bs formlarında icra takibine konu 10.772,81 TL’lik faturanın her iki firmada da beyan edilerek bildirildiğini. davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünlerle ilgili herhangi bir AYIP bildiriminde yada ihtarında bulunulmadığının tespit edildiğini belirtmiştir.
2004 sayılı İİK 67. Maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi lehine delil teşkil edebileceği gibi, aleyhine de delil teşkil edebilir. Buna göre davacı yan kendi iddiasını ispatlamak için kendi ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, ticari defterlerindeki kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturacak nitelikte olabilir.
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile ticari mal alım satımına ilişkin alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine davalının yaptığı itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı borçlunun takip dosyasında borca ve ferilerine yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür. Somut olayımızda davaya ve takibe dayanak ürün ve malzemenin davalıya teslim edildiği fatura içeriğinden ve vergi dairesinden gelen BA/BS formundan görüldüğü, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen defter ibrazında bulunmadığı, 7251 sayılı yasanın 23. Maddesi ile değişen HMK 222. Maddesine göre taraflardan birinin defter ibraz etmemesi halinde karşı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterlerin lehine delil kabul edileceği anlaşıldığından tarafların arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve hizmetin ifa edildiği, davacı tarafından ispat edilmiştir. Her ne kadar davalı teslim edilen ürünler konusunda ayıp iddiasında bulunmuş ise de takip ve dava öncesinde ayıp ihbarına yönelik herhangi bir bilgi ve belge dosyaya ibraz edilmediğinden ayıp yönündeki iddialarına, TBK’ nın 89. Maddesi uyarınca da yetki itirazına itibar edilmemiştir. Ödemeye yönelik ispat külfeti kendisinde olan davalı/borçlu borcun ödendiğine dair belge ibraz etmemiştir. Sunulan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatiyle söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Davacı tarafından faturaya dayalı başlatılan takipte, takibe konu 10.772,81TL bedelin davalı tarafından ödenmediği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalının … Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 10.772,81 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve alacak miktarının likid olduğu anlaşılmakla davacının tazminat talebinin yerinde olduğu görülerek hükmedilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
1-Davanın KABULÜ ile davalının … Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 10.772,81 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-Hükmolunan 10.772,81 TL’nin %20’si olan 2.154,56 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 735,89-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 129,43-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 606,46-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 44,40-TL Başvuru Harcı, 129,43-TL Peşin/nisbi Harcı, 800,00-TL Bilirkişi ücreti, 1.601,20-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.575,03TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davalı …’nden alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/01/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza