Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/112 E. 2022/67 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2019/112 Esas
KARAR NO : 2022/67

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … ….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/03/2019
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı yan arasında ticari ilişki bulunduğunu, ticari iş sonucu 31.03.2016 Tarihli A seri 143010 sıra nolu KDV dahil 13.240,98 TL’lik ve 23.03.2016 Tarihli A seri 828902 sıra nolu KDV dahil 7.235,25 TL’lik 2 adet fatura kesilmiş olduğunu, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davacı tarafından 20.12.2018 tarihinde Ankara … Dairesi’nin 2018/14920 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, icra takibine dair ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesine müteakip, borçlunun borcu ödemekten kaçınmış ve vakit kazanmak amacıyla kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi neticesinde takibin durmuş olduğunu, davalının kötü niyetli ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin her geçen gün zararının arttığını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davalı şirketin davacıya 14.858,43 TL borçlu olduğunun ve takibe haksız olarak itiraz ettiğinin görüleceğini, alacağın likit olduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı’na müzekkere yazılarak taraflara sit BA-BS formlarının istenilmesini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalı /borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptalini, borçlunun alacağın %020’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, ticari ilişkiye dayalı fatura alacağına yönelik başlatılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerine müzekkere yazılarak takibe konu faturaya ilişkin BA/BS formlarının gönderilmesi istenilmiş gelen müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekiline ve davalıya Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222. Maddesi uyarınca ticari defterlerini ibraz etmek üzere süre verilmiş, davacı vekilinin müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulunduğu adresi ve irtibat kurulacak kişiyi bildirdiği, usulüne uygun tebliğe rağmen davalı tarafın beyanda bulunmadığı görülmüştür.

Dosyanın konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye tevdi ile tarafların iddia ve savunmalarını karşılar, mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktaları ile sınırlı olmak üzere varsa davacının alacağının tespitinin yapılması için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış gelen bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
12/10/2020 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 2016 döneminde hizmet satışına dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, taraflar arasındaki hizmet alım-satım ilişkisinin TL para birimi üzerinden kurulduğu, satışı yapılan hizmet ile ilgili düzenlenen faturaların davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile uyumlu olduğu, 2016 Mart ayı BS formu ile de tutarlı olduğu ancak davacı şirket ile davalı şirket arasında yazılı mutabakatın mevcut olmadığı, davacı tarafın 31.12.2018 tarihi itibariyle davalıdan olan alacak bakiyesinin 28.099.39 TL olduğu, İcra takibine konu edilen 143010 numaralı 13.240,98 TL tutarlı faturanın 7.623,18 TL’lık kısmının talep edildiği, Davacı tarafın, icra takibine konu edilen 23.03.2016 tarih, 328902 no.lu faturadan dolayı 7.235,25 TL, 31.03.2016 tarih, 143010 no.lu faturadan dolayı (taleple bağlı kalınarak) 7.623,18 TL alacaklı olduğu ve davalı taraftan 18.12.2018 takip tarihi itibariyle toplam 14.858,43 TL faturaya dayalı alacağının bulunduğu, takip ve dava konusu faturaların davalı yana tebliğine ilişkin belgelerin davacı tarafça ara kararına rağmen sunulmadığı, inceleme sırasında ibraz edilmediği ve icra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair belgenin dosyada mevcut olmadığı, Mahkemece 19.11.2019 tarihli duruşmada tesis edilen 42 nolu ara kararı ile davanın icra takibindeki asıl alacak yönünden devamına karar verildiğinden faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının, davalının icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesine ilişkin talepleri ile masraf, vekalet ücreti taleplerinin ve dava dosyasında aslı mevcut olmayan ancak fotokopisi bulunan sözleşmelerde davacı şirket ile davalı şirket imzalarının hukuki değerlendirmesinin Mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
22/10/2021 tarihli duruşmada taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK 150 maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, davacı vekilinin 25/10/2021 tarihli dosyanın yeniden işleme konulması talebi ile dosya yeniden işleme konulmuştur.
2004 sayılı İİK 67. Maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm,“bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi lehine delil teşkil edebileceği gibi, aleyhine de delil teşkil edebilir. Buna göre davacı yan kendi iddiasını ispatlamak için kendi ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, ticari defterlerindeki kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturacak nitelikte olabilir.
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile ticari ilişkiye yönelik alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine davalının asıl alacağa yönelik itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı borçlunun takip dosyasında borca ve ferilerine yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür. Somut olayımızda davaya ve takibe dayanak hizmetin ifa edildiği davacı defterleri, fatura içeriğinden ve vergi dairesinden gelen BS formlarıyla görüldüğü, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen defter ibrazında bulunmadığı, 7251 sayılı yasanın 23. Maddesi ile değişen HMK 222. Maddesine göre taraflardan birinin defter ibraz etmemesi halinde karşı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterlerin lehine delil kabul edileceği anlaşıldığından tarafların arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve hizmetin ifa edildiği, davacı tarafından ispat edilmiştir. Ödemeye yönelik ispat külfeti kendisinde olan davalı/borçlu borcun ödendiğine dair belge ibraz etmemiştir. Sunulan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatiyle söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Davacı tarafından faturaya dayalı başlatılan takipte, takibe konu bedelin davalı tarafından ödenmediği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalının Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 2018/14920 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 14.858,43-TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve alacak miktarının likid olduğu anlaşılmakla davacının tazminat talebinin yerinde olduğu görülerek hükmedilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 2018/14920 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 14.858,43-TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine,
2-Hükmolunan 14.858,43-TL’nin %20’si olan 2.971,69-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.014,98-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 253,75-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 761,23-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T.’ yegöre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 44,40-TL Başvuru Harcı, 253,75-TL Peşin/nisbi Harcı, 800,00-TL Bilirkişi ücreti, 196,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.294,15TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza