Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/482 E. 2021/250 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/482
KARAR NO : 2021/250

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
G.K.YAZILDIĞI TARİH: 10/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı/karşı davalı vekili iddiasında ve savunmasında özetle; müvekkilinin, davalı şirket kurulmadan yaklaşık 1,5 yıl önce almış olduğu ruhsat ile davalı şirketin faaliyette bulunduğu madencilik alanından daha geniş kapsamlı olarak maden, jeotermal ve doğal mineralli sular alanlarında faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin işletme konusunun madencilik olması sebebiyle, jeotermal ve doğal mineralli sular alanlarında faaliyette bulunmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin, … … ihalesine girmeden ruhsat sahasının haklarının müvekkili tarafından elde etmeye çabaladığı gerekçesiyle müvekkilini sahtekarlık ve bilgi çalmakla suçlayan ihtarını dava dışı …’e gönderdiğini, söz konusu ruhsatın, davalı şirketin faaliyet alanı olan madencilik ile ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirket adına alması gereken ruhsatı kendi adına almasının söz konusu olmasının ve davalı ile yapılan protokolde müvekkili adına ruhsat almaktan vazgeçmesinin söz konusu olmadığını, protokolden önce ruhsat alındığını, davalı şirketin jeotermal kaynakla ilgili ruhsatın iptali ve diğer istemlerini içeren noter ihtarını dava dışı …’e keşide etmesinin ve müvekkili hakkında güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık ve haksız rekabetten savcılığa suç duyurusunda bulunmasının tek sebebinin, müvekkilinin kendisine ait ruhsatlı sahada yatırım yapmasını engellemek ve ruhsatı iptal ettirdiği takdirde, ruhsatı ve ruhsatlı sahayı ele geçirmek olduğunu belirterek, davalının eyleminin haksız rekabet olduğunun tespitini, 500.000 TL manevi tazminat ile maddi tazminat talebiyle ilgili davalarının belirsiz alacak davası olduğundan, asgari 2.000 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 502.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, karşı davaya yönelik savunmasında ise; davalı şirkette 05/04/2016-31/01/2017 tarihleri arasında çalıştığını, ihtilafa konu ruhsatın ise 22/05/2017 tarihinde alındığını, davacının, davalı şirket kurulmadan önce madencilik alanından daha geniş alanda faaliyette bulunduğunu, davalı şirketle yaptıkları 22/11/2015 tarihli protokolde, önceden çalıştığı alanda faaliyet göstermeyeceğinin yer almadığını, davalının …’den ruhsat alınması konusunda talimatı olmadığını, karşı davacının arama ruhsatı alınmasına yönelik masrafları karşılamasının ve imkanlarının kullanılması iddiasının doğru olmadığını belirterek, karşı davanın reddini istemiştir.

2.Davalı/karşı davacı vekili savunmasında ve iddiasında özetle; Müvekkilinin haksız rekabetinin olmadığını, davacının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden dolayı …, Bolu İl Özel İdaresi ve Ankara C.Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, yasal haklarını kullandığını, bu başvurulardan dolayı davacının zararının doğmadığını, davacının, müvekkili şirketin hissedarı ve Grup şirketlerinde 2015-2017 yılları arasında yetkili olarak çalıştığını, müvekkili şirkette çalışırken değerli ruhsat sahaları kazandırma görevi üstlendiğini, bu süreçte tüm masrafları müvekkili şirket tarafından karşılanan keşif turları yaptığını ancak bu sahaları kendi adına aldığını, bunu müvekkilinden gizleyenerek, müvekkilinin parasını ve kaynaklarını kullanarak yaptığını, davalı şirketin faaliyet alanının madencilik ve jeotermal olduğunu, davacının hukuk dışı faaliyetleri ile haksız kazanç peşinde olup, bu davayı açma amacının müvekkili şirketi zarara uğratmak olduğunu, müvekkilinin herhangi bir haksız rekabeti olmadığını, davacı yanın haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden dolayı şikayette bulunulduğunu, davacı ile 2015 yılı ortalarında müvekkiline maden sahaları bulunmasında, etüt edilmesinde ve ticari işletmeye başlanması için hizmet verilmesi konusunda anlaşıldığını ve bunun karşılığında 28/07/2015-12/12/2016 tarihleri arasında 351.236,60 TL ödeme yapıldığını, davacının vereceği hizmetleri karşılığında %10 hissenin bila bedel devredildiğini, 05/04/2016 tarihinde sigortalı çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin davacıyı Ağustos-Eylül 2015’de karbondioksit saha çalışmasında görevlendirdiğini, tüm masrafları karşıladığını, davacı/karşı davalının, davalı şirket adına danışmanlık şirketine ihale başvurusu talimatı verdiğini, 14/11/2017 tarihinde müvekkili şirketin 3335703 nolu sahayı 104.000 TL bedelle …’den aldığını, ruhsatın henüz kendilerine teslim edilmediğini, davacının, müvekkilinin bilgisi dışında, izinsiz şekilde müvekkilinin ER 3335703 nolu ruhsat sahası için harcadığı emeği, masrafları, yaptırdığı jeoloji etütlerini ve gizli bilgilerini kullanarak, 22/05/2017 tarihinde kendi nam ve hesabına jeotermal ruhsatı aldığını, müvekkilinin karbondioksit saha ruhsatı almasını engelleyerek işletmesini zarara uğrattığını, böylelikle davacı/karşı davalının TTK 54. maddesi kapsamında rekabet kurallarını ihlal ettiğini beyanla, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile davacı/karşı davalının haksız rekabetinin tespitine, haksız rekabetin men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, belirsiz alacak davası olarak davacı/karşı davalının haksız rekabeti sebebi ile müvekkili şirketin uğradığı 150.000 TL maddi zarar ve 250.000 TL manevi zararın haksız rekabet tarihinden işleyecek avans faizi ile davacı/karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.

3.Deliller:Tarafların dayandığı deliller, bu kapsamda davalı şirketin şikayetine ilişkin C.Başsacılığı soruşturma evrakı, Enerji Bakanlığı kayıtları celbedilmiş, tarafların bildirdiği tanıklar dinlenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapor ve tarafların itirazlarını karşılar ek rapor aldırılmıştır.

4.Tanık beyanları: Davacı tanığı …, “Davacının babası olduğunu, davacının yaklaşık 10 yıldır madencilik sektöründe çalıştığını, emekli olunca kendisinin de davacı ile birlikte çalışmaya başladığını, davacı ile davalı şirket arasında 16/04/2016 tarihinde yapılan protokol ile adi ortaklık benzeri bir sözleşme yapıldığını, tarihi tam olarak hatırlamamakla birlikte davacının 2017 yılı Aralık ayına kadar davalı şirket ile çalıştığını, daha sonra ayrıldığını, protokole istinaden Bolu ilinde davalı … Madencilik adına hiçbir faaliyeti olmadığını, bu şirket ile ilişkisi sona erdikten sonra yaklaşık dört ay kadar sonra Bolu ilinde araştırma yaptığını, arama ve işletmeye yönelik ruhsat aldığını, bunun belli bir süre ve aşamayı gerektirdiğini, aldığı ruhsat ve yaptığı çalışmalarla davalı … Madenciliğin ilgisinin olmadığını, davacının jeotermal ruhsatını davalı … Madencilik’ten ayrıldıktan sonra kendi adına aldığını, arama ve işletme ruhsatlarını aldığı tarihi tam olarak hatırlıyamadığını, ancak işletme ruhsatının kesin olarak … Madencilikten ayrıldıktan sonra alındığını, iki ruhsat arasındaki süreyi hatırlıyamadığını”,

Davalı tanığı …; “her iki tarafa da danışmanlık yaptığını, 29/09/2015 tarihinde davacının koordinatları kendisine gönderip, … Madencilik adına ihaleye çıkartılması için talepte bulunmasını istediğini, usulüne uygun olarak başvuruyu davalı şirket adına yaptıklarını, 2017 yılında ihale listesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğünce ilan edildiğini, Aralık ayında ihale yapıldığını, ihale evraklarını da firma olarak kendilerinin hazırladığını, taraflar arasında fikir ayrılığı olduğunu, davacı …’nin ihale yapılıp … Madencilik üzerine kaldıktan sonra Jeotermal işi için müracaatta bulunduğunu, … Madencilik üzerine alınan ihalenin 3. grup karbondioksit ruhsatı olduğunu, jeotermal araması için ayrıca ruhsatlanması gerektiğini, ruhsatlandırmayı İl Özel idaresi yaptığını, jeotermal arama müracaatının kendileri tarafından yapılmalığını, davacının başka bir firmayı vasıta kıldığını, davalı şirket adına ruhsat düzenlenmesi ihaleden 8 ay geçtikten sonra güvenlik soruşturmasından geldiğini, davacı tarafından, ihalenin iptali istemiyle … Madenciliğe verilen ruhsat için … hasım göstererek dava açtığından güvenlik soruşturmasından döndüğü halde ruhsat düzenlenmediğini, mahkeme sonuçlandıktan sonra arama ruhsatı düzenlendiğini, sahada davacının araştırma yaptığını, sondaj yaptığını, karbondioksit çıktığını, jeotermal çıkmadığını, bu işlerin yapılması için gerekli maddi kaynağın kim tarafından sağlandını bilmediğini, davalı şirkete verilen karbondioksit ruhsat arama alanı ile davacının il özel idaresinden aldığı jeotermal ruhsatının aynı alan üzerinde çakışdığını, yapılan sondajlar neticesinde jeotermale değil karbondioksite ulaşıldığını davacını kendisi ile yaptığı paylaşımlar nedeniyle bildiğini, hatta bu konuda gazete haberleri çıktığını,”

Davalı tanığı – Mehmet Özen; “Kendisinin Bakanlıktan lisanslı … Mühendislik San. Ltd. Şti.’nin proje koordinatörü olduğunu, davacıyı ve davalı şirketi teknik konularda yaptığı danışmanlıktan dolayı tanıdığını, davacının, 4. Grup Kömür Sahalarına ilişkin davalı şirkete ruhsat sahalarına ilişkin yerleri bildirdiğini, bu konuda ARGE çalışmasının … Madencilik tarafından davacıya yaptırıldığını, davacının verdiği talimat üzerine davalı … Madencilik adına Bolu ili 3. Grup karbondioksit ihale başvurusu yapıldığını, Genel Müdürlüğün yaptığı ihaleyi davalı … Madenciliğin kazandığını, 2012 yılında çıkan Genelge uyarınca Enerji Bakanlığı tarafından güvenlik soruşturması amaçlı ihale onayı süreci yapıldığını, davalı … Madencilik adına ihalenin onaylandığını, bu ihaleden sonra davacının Bolu ilinde özel idareye jeotermal ruhsat başvurusu yaptığını, bu ruhsatın aynı sahada farklı ruhsat olduğunu, bu süreç sonrasında mahkeme süreci yaşandığını, sonrasında Bakanlığın … Madencilik adına 3. Grup Karbondioksit arama ruhsatını verdiğini, davacının, … Madencilik adına arazide çalışma yapıp yapmadığı konusunda kendilerine gelen bir bilgi olmadığını, teknik olarak karbondioksite ilişkin çalışma göz ile fiziken yapılamayacağını, ihale sürecinde … Madencilik ve o şirket adına davacı ile çalışmalarını olduğunu, bahsettiği mahkeme sürecinde ruhsat verilmediği için sahada taraflarca herhangi bir çalışma yapılamayacağını, davacı tarafın yaptığı ruhsat ve işletme çalışmalarından dolayı zarara uğrayıp uğramadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını”

Davalı tanığı …; “kendisinin görevinin karbondioksit fabrikası kurmak olduğunu, davacı ve davalıya karbondioksit konusunda bilgi verdiğini, taraflar arasındaki ilişkiyi bilmediğini”
Beyan etmiştir.

4.Hükme esas alınan bilirkişi kök raporu ve itirazları karşılar ek raporda özetle; Dava konusu olayda taraflara ait ruhsatların arama ruhsatı olduğu, tarafların arama alanlarının bir kısmının çakıştığı, davacının ruhsatının jeotermal arama ruhsatı, davalının ise maden arama ruhsatı olduğu, 656 sayılı Kanun uyarınca arama faaliyeti sonucunda kaynak cevhere göre hangisinin işletileceğine ülke ekonomisine ve kamu yararına faydalı olduğuna karar verileceği, buna ilişkin kurul kararı kesinleşemeden hangi ruhsatın öncelikli olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, SGK kayıtlarına göre davacının, davalı şirkete sigorta girişinin 05/04/2016, çıkışının ise 31/01/2017 olduğu, davacının henüz sigorta girişi yapılmadan önce davalı şirketin ortağı ile yaptığı protokolde ruhsat sahasına ilişkin bir ibarenin olmadığı, bu protokolün düzenlenmesinden önce davalı şirket kayıtlarına göre, 31/08/2015 tarihinde davalı şirket tarafından davacıya “masraf” adı altında bir çok kalemde para gönderilmeye başlandığı, buna göre taraflar arasındaki ilişkinin ruhsat başvuru tarihinden önce olduğu, davacı yanın öncelik hakkı bulunan ruhsat alanının tespit edilemediği, Enerji Bakanlığının 21/03/2019 tarihli cevabi yazısına göre davalı şirketin arama ruhsatı hakkının doğduğu ancak dava sürecinden dolayı ruhsatın verilemediği, davacı yanın arama ruhsatı kapsamında kaynak varlığı ortaya çıkartılamadığı için kaynak çatışmasının söz konusu olmadığı, davacının davalı şirkete hizmet verdiği, aracı şirkete koordinatları gönderip davalı şirket adına ihale işlemlerini başlattığı ve 2017 yılında davalı tarafından ihalenin alındığı, davacının bu arada ruhsatı alıp, Ankara 4. İdare Mahkemesinde açtığı davada davalının ruhsatının iptalini istediği, buna göre davalı şirketin davacı ile rekabet etmeye yönelik bir eyleminin bulunmadığı, davalı şirketin kurumlara gönderdiği ihtarname ve suç duyurusunun, davacının eylemlerine karşı yasal hakkının kullanımı kapsamında kaldığı, buna karşın davacının, yanında çalıştığı, hizmet verdiği davalı şirkete karşı sadakat borcu kapsamında rekabete girmemesi gerektiği, davacının çalıştığı süre içerisinde davalı şirketin imkanları ile elde ettiği bilgileri kendi menfaatleri için kullanarak ruhsat başvurusunda bulunduğu ve 22/05/2017 tarihinde kendi adına arama ruhsatı aldığı, davalı şirketin ihaleyi kazanması üzerine, davacının davalı ile haksız rekabete girdiği, açtığı dava ile ihalenin iptaline çabaladığı, davacının açtığı dava sebebi ile davalıya arama ruhsatının tahsis edilmediği, madenlerden hangisinin aranacağı ve ne miktar cevher çıkacağı belli olmadığından, davacının haksız rekabeti dolayısı ile davalının zararının hesaplanamadığı, davacının eylemi nedeni ile fazladan yapılan masrafa ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bu sebeple TBK’nun 50/2. Maddesine göre hakkaniyete göre hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
5.İddialar, savunmalar ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Asıl ve karşı dava, TTK’nun 56. maddesinde düzenlenen haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi ve manevi zararın tazmini davasıdır.

Asıl dava davacısı, davalının ihale makamına yaptığı şikayet ve başvurular ile dürüstlük kuralına aykırı davranarak haksız rekabet yaptığını iddia etmiş, davalı ise yasal haklarını kullandıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir. Karşı davada ise, davalı/karşı davacı, kendi şirketlerinde çalışan davacı/karşı davalının, davalı şirketin imkanları ile elde ettiği bilgileri kendi menfaatleri için kullanarak, kendi adına arama ruhsatı alarak haksız rekabet yaptığını belirtmiş, karşı davalı, iddiaları kabul etmeyip davanın reddini istemiştir.

Somut olayda yukarıda belirtilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; Asıl davada, tarafların arama ruhsatına sahip olduğu, ruhsata istinaden arama alanlarının bir kısmının çakıştığı, davalı şirketin, arama yapmak istediği sahaya yönelik davacı tarafından açılan dava sebebi ile ruhsat alma hakkı olmasına rağmen ruhsatı alamadığı, davalı şirketin, bu kapsamda Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne ve Bolu İl Özel İdaresine yaptığı başvuruların “hak arama” özgürlüğünün sınırları dahilinde olduğu, kendisini ilgilendiren ihaleye karşı yasal hakkının kullanılması kapsamında kaldığı, haksız rekabetin oluşmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.

Karşı dava yönünden ise; bilirkişi raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, SGK kayıtlarına göre davacının, davalı/karşı davacı şirkete sigorta girişinin 05/04/2016, çıkışının ise 31/01/2017 olduğu, davacının henüz sigorta girişi yapılmadan önce davalı şirketin ortağı ile protokol yaptığı, davalı şirket kayıtlarına göre bu protokolün düzenlenmesinden önce, 31/08/2015 tarihinde davalı şirket tarafından davacıya “masraf” adı altında bir çok kalemde para gönderilmeye başlandığı, buna göre taraflar arasındaki ilişkinin ruhsat başvuru tarihinden önce olduğu, tanık beyanlarında da belirtildiği üzere, davacının koordinatları gönderip, davalı … Madencilik adına ihaleye çıkartılması için talepte bulunduğu, başvurunun davalı şirket adına yapıldığı, taraflar arasında fikir ayrılığı olduktan sonra davacının, ihale yapılıp … Madencilik üzerine kaldıktan sonra Jeotermal işi için müracaatta bulunduğu anlaşılmıştır. TTK 55/c-1. maddesinde, “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendirme veya başkalarına bildirme” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buna göre davacı/karşı davalının, davalı/karşı şirkette çalışırken, onun adına ruhsat alınması çalışmaları sırasında, davalı şirketin maddi imkanlarını da kullanarak elde ettiği bilgi ve birikimi kullanarak, kendi adına ruhsat alması eylemi haksız rekabet olarak kabul edilmiştir.

“Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
İsteyebilir” (TTK md.56/1).

“Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” (TBK md. 50/2).

Davalı şirketin ihaleyi kazanması üzerine, davacının davalı ile haksız rekabete girdiği, açtığı dava ile ihalenin iptaline çabaladığı, davacının açtığı dava sebebi ile davalıya arama ruhsatının tahsis edilmediği, böylelikle davalı karşı davacının maddi zararının oluştuğu, madenlerden hangisinin aranacağı ve ne miktar cevher çıkacağı belli olmadığından, davacının haksız rekabeti dolayısı ile davalının zararının hesaplanamadığından, TBK’nun 50/2. maddesine göre olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak 80.000 TL olduğu kanaati varılmıştır.

Davacı/karşı davalının yukarıda açıklanan haksız rekabeti sebebi ile davalı/karşı davacı manevi zarara uğradığından, taraflarının sosyo ekonomik durumu, manevi zararın oranı dikkate alınarak, davalı/karşı davacı lehine 80.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

Buna göre asıl davanın reddine, karşı davada, karşı davalının TTK 55/1-c maddesinde düzenlenen ” başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak ” sureti ile haksız rekabetinin tespitine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 80.000 TL’nin ruhsat tarihi olan 22/05/2017 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 80.000 TL’nin ruhsat tarihi olan 22/05/2017 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Asıl davanın REDDİNE,

2-KARŞI DAVADA;
a) Karşı davalının TTK 55/1-c maddesinde düzenlenen ” başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak ” sureti ile haksız rekabetinin tespitine,
b) Karşı davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE 80.000 TL’nin ruhsat tarihi olan 22/05/2017 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine,
c) Karşı davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE 80.000 TL’nin ruhsat tarihi olan 22/05/2017 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine,
d) Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,

3- ASIL DAVA YÖNÜNDEN
a) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 8.572,91 TL harçtan mahsubu ile artan 8.513,61 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı/karşı davalıya iadesine,
b) Davacı/karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c) Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı/karşı davacı yararına takdir edilen 42.150,00 TL vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya ödenmesine,

4- KARŞI DAVA YÖNÜNDEN:
a) Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken 5.464,80 TL nispi karar ve ilam harcından, dava dosyasında peşin alınan 2.562 harcın mahsubu ile kalan 2.902,80 TL harcın davacı/karşı davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
b) Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken 5.464,80 TL nispi karar ve ilam harcından, dava dosyasında peşin alınan 4.270 harcın mahsubu ile kalan 1.194,80 TL harcın davacı/karşı davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
c) Davalı/karşı davacı tarafından yapılan 6.867,90 TL harç giderinin davacı/karşı davalıdan alınıp, davalı/karşı davacıya verilmesine,
d) Davalı/karşı davacı tarafça yapılan 2.500 bilirkişi ücreti giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.500 TL’sinin davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya ödenmesine, bakiye giderin davalı/karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
e) Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı/karşı davalı yararına takdir edilen 19.150 TL vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya ödenmesine,
f) Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı/karşı davalı yararına takdir edilen 25.250,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davalıdan alınarak davacı/karşı davalıya ödenmesine,

5-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesini müteakip yatırana iadesine,

Dair, taraf vekillerinin ve davacının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
E imzalıdır
Üye …
E imzalıdır
Üye …
E imzalıdır
Katip …
E imzalıdır