Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/149 E. 2021/569 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/149
KARAR NO : 2021/569

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 14/07/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH: 10/08/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; müvekkiline ait şirketin mevcut adresinde …, … ve … bayiliği yaptığını, bitişiğinde bulunan … AVM’nin 2010 yılının Temmuz ayında davalı şirket tarafından satın alındığını, davalı şirketin 2010 yılının Kasım ayında taşınmazda bulunan binanın yıkım ve temel kazma işlemine başlandığını, söz konusu işlemler yapılırken gerekli önlemlerin alınmadığını, set çekilmediği için müvekkiline ait taşınmazın inşaat tarafındaki kısmının duvarının yıkıldığını, çöktüğünü, elektrik ve telefon kabloları ile su borularının temel kazma işlemi sırasında koparıldığını, buna ilişkin .. Hukuk Mahkemesinin … D.iş Esas sayılı dosyası ile tespit yaptıklarını, buna ilişkin hukuki işlem haklarını saklı tuttuklarını, davalı şirketin iki yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen inşaatı bitiremediğini, kaba inşaatı dahi tamamlayamadığını, 1,5 yıl boyunca inşaat üzerine çivi çakılmadığını, ülke çapındaki son ekonomik krizin aşılması neticesinde müvekkilinin 2009-2010 yıllarında hedeflenen satış oranlarını yakaladığını, davalı şirketin inşaat işine başlaması üzerine satışların %70’lere varan oranlarda düştüğünü, bu düşüşün başlıca sebebinin inşaata konulan paravanlar yüzünden müvekkili firmanın görünmemesi ve yola kadar taşan inşaat işinin çoğu zaman müvekkil firmanın yolunu kapatması olduğunu, bütün bu hallerin müşterilerde müvekkili firmanın kapandığı yönünde intiba oluşturduğunu, ayrıca yapılan inşaatın satış gelirleri dışında servis gelirlerine de zarar verdiğini, taşınmazın yıkılması neticesinde araç servis kısmının hasar gördüğünü, servis rampasının yıkıldığını, serviste verimli bir çalışma yapılamadığını, servis müşterilerinin de aynı şekilde firmanın kapandığını düşündüklerini, bu nedenle iki yılı aşkın bir zamandır devam eden inşaat çalışmalarından kaynaklı firmanın satış gelirleri ile servis gelirlerinin düşmesinden ötürü fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak 2.000-TLyoksun kalınan kârın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf, davayı ıslah ederek 03/02/2015 tarihinde kazanç kaybına yönelik talebini 2.500 TL’ye yükseltmiştir.

2.Davalı vekili savunmasında özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili şirketin … AVM’nin sahibi olduğunu, müvekkili tarafından … Parsel sayılı taşınmazda bulunan bina yıkılmadan önce davacı şirketin faaliyette bulunduğu binanın tam olarak görünür vaziyette bulunmadığını, binanın yıkılmasından sonra davacının faaliyet gösterdiği binanın tümüyle ortaya çıktığını, inşaat sırasında elektrik , telefon kabloları ile su borularının zarar verildiği iddiasının yerinde bulunmadığını, kendilerinin herhangi bir zarar verici eylemde bulunmadıklarını, hiçbir zaman davacı firmanın önüne paravan çekilmediğini, davacı firmanın giriş ve çıkışına engel olacak hiçbir eylem ve işlem yapılmadığını, yoldaki göçük ve çökmelerin nedeninin … olduğunu, inşaat sebebiyle davacı şirketin faaliyet gösterdiği binanın önündeki yolun hiçbir zaman kapatılmadığını, davacı şirkete ait servis yolunun bulunduğu yer ve konum itibariyle müvekkiline ait inşaattan etkilenmesinin söz konusu olamayacağını, davacı tarafın sözünü ettiği rampanın servis için kullanılan rampa olmadığını, inşaat ruhsatının 27/04/2012 tarihinde alındığını, davacı tarafın bayilik hizmeti yanında servis hizmeti verdiğini, inşaatın satış geliri değil servis gelirine de zarar verdiği iddiasının yerinde bulunmadığını, bu iddianın genel yaşam deneylerine ve yaşamın olağan akışına uygun olmadığını, iddianın soyut nitelikte olduğunu, davacı şirketin faaliyette bulunduğu binanın maliki bulunmadığını, aktif dava ehliyetinin olmadığını, davanın 1 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

3.Mahkememizin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 02/07/2015 tarihli kararda;”…. davacı tarafça davalının 2010 – 2012 yılları arasındaki inşaat çalışmalarından ötürü müvekkilinin satış, servis ve yedek parça gelirlerindeki düşüşten ötürü yoksun kalınan kâr için eldeki dava açılmıştır. Mahallinde yapılan keşif sonucu bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda belirtildiği ve mahkememizinde kabulünde olduğu üzere; davalı şirketin ….Parseldeki taşınmazı üzerindeki bina ile birlikte 09/07/2010 tarihinde satın aldığı, Yenimahalle Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğü’nün 08/04/2011 tarih ve 06/05/2011 tarihli yazıları gereğince dava konusu …. Parselde proje hilafının kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan imalatların yıkılarak kaldırılmasının istendiği, davalının Yenimahalle Belediye Başkanlığı’na müracaat ederek 23/05/2011 tarihli yıkım ruhsatı aldığı ve 27/05/2011 tarihi itibariyle kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan imalatların yıkıldığı, davalının 28/04/2011 tarihinde dava konusu taşınmaz için yapı ruhsatı izni aldığı, davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarından 2010 ve 2011 yılına ait defter ve kayıtların açılış tasdiki olmasına rağmen Noter kapanış tasdikinin bulunmadığı, ticari defter ve kayıtların sahibi lehine delil olma özelliği bulunmadığı, 2012 yılına ait ticari defter ve kayıtların ise açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde Noterce yapıldığı, sahibi lehine delil olduğu, 2012 yılı itibariyle yedek parça satışlarının 2011 yılına göre %7 oranında artış gösterdiği, 2012 yılı yıllık araç satış tutarının 2011 yılına göre %24 oranında artış eğilimi gösterdiği ve 2012 yılı servis hizmetlerinin 2011 yılına göre %12 oranında artış eğilimi içerisinde olduğu, davalının yapı ruhsatı aldığı ve inşaata başladığı tarihler arasında … Genel Müdürlüğü ile …’ ın alt yapı çalışmaları yaptığı, yapılan alt yapı çalışmalarının davacının iş kaybına etkisinin daha fazla olabileceğinin tespit edildiği, bu hale göre davacının davalının kendi parselindeki inşaat çalışmasından ötürü araç satışı, servis ve yedek parça gelirlerinde inşaat çalışması esnasında inşaatın paravan ile kapatılarak davacıya ait iş yerinin görünmesinin engellenmesi, yolun kapatılmasından dolayı düşüş olduğundan ötürü yoksun kalınan kâr talep edilmiş ise de; davacının davasını somut deliller ile ispatlayamadığından davacının davasının usul ve yasaya uygun olarak hazırlanan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu ve ek rapor doğrultusunda reddine karar vermek gerekmiş” şeklinde karar verilmiştir.

4.Davacı vekili temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2017 tarih … K. Sayılı kararında;”…. Davacı dava dilekçesinde, davalı şirket tarafından yan parselde inşaata başlanması üzerine 2010 ve 2012 yılları arasında satış ve servis gelirlerinde azalma olduğunu belirterek bu döneme ilişkin zararın karşılanması talebinde bulunmuştur. Bilirkişiler tarafından, yıkım işleminin 2011 yılının Mayıs ayında gerçekleştirildiği ve 2010 yılının, yıkım işleminden önceki döneme ait olduğu gerekçesiyle sadece 2011 ve 2012 yılı arasındaki satış ve servis gelirleri yönünden inceleme yapılmıştır. Bu inceleme yöntemi dosya kapsamı ile uyumlu olmamıştır. Şu durumda mahkemece, yıkım işleminin 2011 yılının mayıs ayında gerçekleştirilmesi nedeniyle yıkım öncesi dönem olan 2010 yılı ve 2011 yılı mayıs ayına kadar geçen dönem ile yıkım sonrası dönem olan 2011 mayıs sonrası satış ve servis gelirlerinin kıyaslanması ve bu döneme ilişkin ticari defterlerin incelenmesi ile davacının bu döneme ilişkin maddi zararının bulunup bulunmadığının saptanması gerekir. Şu durumda, mahkemece belirtilen hususlarda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

5.Bozma sonrası yapılan yargılamada; Taraf vekilleri usulüne uygun olarak dinlendikten sonra, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, davacının vergi kayıtları getirtilmiş, davacının bayisi olduğu firmalardan 2010, 2011 ve 2012 yılında Türkiye genelinde araç satış, yedek parça satış ve servis hizmetlerine ilişkin kayıtlar getirtilmiş, bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.

Hükme esas alınan 13/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı şirketin Haziran-2010 tarihi ile yıkımın yapıldığı Mayıs-2011 arası süre ile Haziran-2011, Mayıs-2012 arası süre kıyaslandığında, araç satışlarında 2.464.158,72 TL tutarında azalma olduğu, Mermerler AŞ’nin satışlarında meydana gelen %84 azalmanın,%72,17’lik kısmının Türkiye genelinde satışlarında meydana gelen azalmadan meydana geldiği, %11,83’lük düşüşe davalının sebebiyet verdiği, yedek parça satışlarında 420.832,58 TL azalma olduğu, servis hizmetlerinde herhangi bir azalma olmadığı belirtilmiştir.

Davacı vekili Yargıtay bozması sonrası, 11/04/2019 tarihli dilekçesi ile, açtıkları belirsiz alacak davası kapsamında HMK 107/2. Maddesi kapsamında, müddeabihi 392.186,36 TL’ye çıkarttıklarını belirtmiş, harcı ikmal etmiştir.

Somut olayda yukarıda belirtilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin, araç satışı, servis hizmeti veren iş yerindeki ticari faaliyetinin, davalının yaptığı AVM inşaatı sebebiyle engellendiğinden bahisle, uğranılan kar kaybının davalıdan tahsili amacıyla dava açılmıştır.

Mahkememizde yapılan ilk yargılamada, davacının uğradığını iddia ettiği zararın, davalının inşaatı sebebi ile meydana geldiğinin ispatlanamaması sebebiyle dava reddedilmiş, davacı vekilinin temyiz başvurusu sebebi ile Mahkememiz kararı eksik inceleme sebebi ile Yargıtay’ca bozulmuştur.

Bozma sonrası yapılan yargılamada, davacının bayisi olduğu firmalardan Türkiye genelinde yıkım öncesi dönem olan 2010 yılı ve 2011 yılı mayıs ayına kadar geçen dönem ile yıkım sonrası dönem olan 2011 mayıs sonrası satış ve servis gelirlerine ilişkin kayıtlar getirtilmiş, bu döneme ilişkin davacının satış ve gelirindeki azalma bilirkişi heyeti aracılığı ile inceletildiğinde, davacının belirtilen dönemde servis hizmetinde azalma olmadığı, araç satışında 2.464.158,72 TL gelirinin azaldığı, azalmanı oranının %84 olduğu, bunun %72,17’lik kısmının Türkiye genelindeki azalmadan kaynaklandığı, davalının inşaatından kaynaklanan azalmanın %11,83 olduğu, buna göre ( 2.464.158,72 TLx11,83/84=)347.035,68 TL davalıdan kaynaklanan sebeple araç satış bedelinde azalma olduğu, davalının25/01/2020 tarihli dilekçesinde de kabul edildiği üzere araç satışındaki kar oranı olan %12,50’ye göre davacının 43.379,46 TL araç satışından mahrum kalınan kârının olduğu, yedek parça satışındaki gelirde 420.832,58 TL azalma olduğu, %20 oranındaki karlılığa göre yedek parça satışındaki kâr kaybının 84.166,52 TL olduğu, buna göre davacının toplam kâr kaybının 127.545,98 TL olduğu anlaşılmıştır.

Davacı, ilk dava açtığında dava konusu kâr kaybının miktarını 2.000 TL olarak belirtilmiş, 03/02/2015 tarihinde davayı ıslah ederek kazanç kaybına yönelik talebini 2.500 TL’ye yükseltmiştir. Davanın ıslahından sonra, HMK 107/2. maddesi kapsamında müddeabihin değerinin belirtilmesi usulen mümkün değildir. Bu sebeple davanın 2.500 TL üzerinden kabulü ile bu miktarın dava tarihi olan 02/10/2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davanın KABULÜ İLE; 2.500 TL’nin dava tarihi olan 02/10/2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 4.964,87 TL’den mahsubu ile kalan 4.905,57 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 80,45 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 435,2 TL tebligat ve posta gideri, 5.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.435,2TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)