Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/960 E. 2022/342 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
… GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/960
KARAR NO : 2022/342

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ …

DAVALI : … – … …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 19/12/2016
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; müvekkilinin davalıya takibe konu bono sebebiyle herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı ile kambiyo evrakı düzenlenmesini gerektirir şekilde ticari bir ilişkisinin bulunmadığını, davalının müvekkili aleyhine birçok takip başlattığını, davalı ile dava dışı ve davalının gayriresmi ortağı … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, davalı hakkında tefecilik iddiasıyla … 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1860 esas sayılı dava dosyasıyla kamu davası açıldığını, diğer soruşturmaların da devam ettiğini, davalı ile ortağının ortak bir irade ile müvekkilinden kandırarak aldıkları imzalı boş evraklar ile yine teminat amaçlı gösterilerek irade fesadıyla müvekkilini aldatarak alınan ipoteklerle, davaya konu bono sebebiyle müvekkilinden toplamda 1.302.000,00 TL talepte bulunulduğunu, davalının emlak işi yapan bir komisyoncu olduğunu, müvekkili tarafından tapu maliklerine ödeme yapıldığından tüm taşınmazların müvekkili adına tescil edildiğini, tescil edilen taşınmazlar sebebiyle müvekkilinin tapu maliklerine borcu bulunmadığını, davalının tapu maliki de olmadığını, alacağı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının vekaleten satışı gerçekleştirdiği veresenin satışını gerçekleştirdiği hisse bedelini talep edebileceğini, ancak tapu tescilinden sonra alacak kalmadığından vekaleten tapunun devrini yapan davalının daha sonra elinde tuttuğu evrak ve bono ile tüm taşınmazların bedelinden fazla bir miktarda alacak iddiasında bulunduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır Almanya’da yaşadığını, Türk Hukuk Sisteminde ipotek, bono gibi kavramları bilmediğini, açığa atılan imzanın başına ne gibi sonuçlar doğuracağını bilemediğini, davalının bunu fırsata çevirmek amacıyla müvekkilinden sırf aracı olduğu 199.000,00 TL’ye karşılık açığa atılmış imzaların bulunduğu 2 adet boş kağıt, üzeri boş fakat imzalı 1 adet bono aldığını, ayrıca takibe ve davaya konu bonoda düzeltmeler yapıldığını, bu nedenle senedin bono niteliğini kaybettiğini, davalı ile ortağı tarafından düzenlenen ve sonradan varlığı iddia edilen borç kabul beyanı adı altındaki ikinci belgeyi de kabul etmediklerini, müvekkilinin takibe konu bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili savunmasında özetle; Müvekkili tarafından borçlu aleyhine 453.000,00 TL bedelli bonoya istinaden … 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/28148 sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, senedin vade tarihinin tahrifatı ve senedin zaten boş olarak teminat senedi olarak verildiği iddiasıyla icra takibinin iptali, davalının tazminata mahkum edilmesi istemiyle … 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulunulduğunu, 2016/361 esas sayılı dava dosyasında; davacının senedin sahteliğine yönelik bir suç duyurusunda bulunulmadığı tespit edildikten sonra tarafların dilekçelerinde ileri sürdükleri delillerin toplandığını, “Borç Kabul Beyanı” başlıklı belge altındaki imzanın davacı borçluya ait olup olmadığının davacıya sorulduğunu, davacının imzayı kabul ettiğini, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 16/11/2015 tarihli “Borç Kabul Beyanı” başlıklı belgede açıkça davaya konu senede atıfta bulunularak senetten doğan borcu davacının şartsız olarak kabul ettiğini, davacı vekilince bu belgedeki imzanın davacıya ait olduğu, ancak belgenin boş olarak imzalandığını, davalının da belgeyi kendisinin hazırladığını ancak davacı tarafından okunup imzalandığını beyan ettiğinden, İİK’nın 170/a md. 3. fıkrasında borcun kısmen ve tamamen kabulü halinde kambiyo bakımından şikayet hakkının kullanılamayacağı belirtilerek tahrifat ve teminat sebebiyle bono vasfında bulunmadığı ileri sürülen senedin tanzim tarihinden sonra borç imzası ikrar edilen belgeyle kabul edildiğinden, bu kabulden sonra kambiyo şikayetinde bulunulamayacağından şikayetin reddine karar verildiğini, davacının sahtecilikten dolayı bir şikayeti söz konusu olmadığını, davacının borcu da kısmen kabul ettiğini, borcun kısmen veya tamamen kabul edilmesi nedeniyle ve her ne şekilde olursa olsun borç kabul edilmiş ise takibin tahrifat nedeniyle takibin iptali talebinin reddedilmesi gerektiğine ilişkin birçok Yargıtay kararı bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Deliller: Tarafların dayandıkları tüm deliller, ceza dosyası ve icra takip dosyası getirtilmiştir.

4. Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava; İcra takibine konu yapılan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti taleplidir.

Davacı, icra takibine dayanak yapılan bononun, boş kağıda açığa atılan imzanın kötüye kullanılarak düzenlendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının iddialarını kabul etmeyerek, davanın reddini istemiştir.

… 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1860 Esas sayılı dosyasında, dosyamız davacısının şikayeti üzerine dosyamız davalısının aralarında bulunduğu sanıklar hakkında tefecilik yapmak suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanıkların beraatine karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Ceza mahkemesinde davacının şikayeti üzerine yapılan yargılamalar sonucunda, davalı hakkında beraat kararı verildiği, davacının dava konusu bononun iradesi sakatlanarak elinden alındığı, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, bedelsiz olduğu konusundaki iddialarını ve takibe konu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığını yazılı ve kesin delillerle ispat edemediği kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davanın REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında alınan 23.908,85 TL peşin ve tamamlama harçtan mahsubu ile artan 23.828,15 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 81.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)