Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/770 E. 2021/873 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/770
KARAR NO : 2021/873

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … – ….
: 2- … – … …
3- … – … …
4- … –

DAVALILAR : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – ….
: 2- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAHİLİ DAVALI : 3- … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 01/02/2011
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH: 18/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Davacıların, davalı… .’nin hissedarları olduklarını, dava konusu taşınmazında davalı… A.Ş.’ye ait olup, 15.10.2005 tarihli “Hisse Senedi Karşılığı Gayrimenkul Devir Sözleşmesi” başlıklı adi yazılı sözleşme ile 4.000 adet
hisse senedi karşılığında, 313.000.000,00 TL bedelle diğer davalı … Ltd. Şti. ‘ne satıldığını ve bu satışa ilişkin olarak, davalı…A.Ş. tarafından 27.10.2005 tarih ve 1627 nolu faturanın düzenlendiğini, dava konusu taşınmaz için takdir edilen muhammen bedelin 750.000,00 TL olduğunu, ayrıca, 15.10.2005 tarihli sözleşmenin, alıcı olarak davalı … Ltd. Şti. adına mesul müdür … tarafından, satıcı olarak da diğer davalı…A.Ş. tasfiye kurulu üyeleri … tarafından imzalandığını, davalı … Ltd. Şti.’nin hissedarlarından olan ve mesul müdür olarak sözleşmeyi imzalayan …’in aynı zamanda diğer davalı…A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildiğini, bütün bunlardan taşınmazın satışının muvazaalı olduğunun açık bir şekilde belli olduğunu, davalı … Ltd. Şti.’nin, satış bedeli olan 313.000.000,00 TL’nin 13.000.000,00 TL’sini davalı…A.Ş.’de bulunan 2.000 hissesini vermek suretiyle kalan 300.000.000,00 TL’yi de 26.04.2006 tarihinde Türkiye Finans Katılım Bankasının 253939 noLu tasfiye memurları … hesabına ödediğini, tasfiye memurlarında şirket parasının şahsi hesaplarına geçirilmesinin dosyaya sunulan iddianamede suç olarak sayıldığını, dava konusu taşınmazın, belirlenen muhammen bedelin çok altında cüz’i bir bedelle davalı şirkete satılarak devredildiğini, … A.Ş.’nin diğer taşınmazlarının da bu şekilde adi yazılı sözleşme ile çok cüz’i bedellerle satıldığını, tasfiye memurlarının kendi aralarında anlaşarak…A.Ş.’ye ait olan taşınmazları kendilerinin veya yakınlarının ortak olduğu şirketlere değerinin çok altında satarak şirketin içini boşalttıklarını ve taşınmazlara yok pahasına sahip olduklarını, zaman içerisinde tasfiye memurlarının aralarında anlaşmazlık çıktığını ve tasfiye memuru olan …. ‘nın diğer tasfiye memurları … hakkında Ankara C. Başsavcılığının 2005/69172 sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu ve tüm gerçeklerin bu şikâyet dosyası ile açığa çıktığını, tüm bu tespitleri içeren bilirkişi raporları doğrultusunda açılan davada Ankara …Ceza Mahkemesinin 2007/257 E. Sayılı dosyasında tasfiye memuru olan sanıkların görevi kötüye kullanmak suçundan cezalandırılmalarına karar verildiğini, Ankara …Ceza Mahkemesi dosyasında alınan Bilirkişi Raporu ve verilen kararla da sabit olduğu üzere davalı…A.Ş. tasfiye memurlarının görevlerini kanuna uygun olarak yapmadıklarını, satışı gerçekleştiren tasfiye memurlarının şirkete ait hisselerin değerini keyfi olarak belirledikleri gibi, şirkete ait taşınmazı muhammen bedellerinin çok altında satarak şirketi zarara uğrattıklarını, her ne kadar taşınmazlar için yapılan ilanların göstermelik olduğunu, bu durumun müvekkili davacıların menfaatlerini haleldar ettiğini, tasfiye halindeki şirketlerde şirket aktiflerinin toptan satılabilmesi için genel kurul kararı gerektiğini, böyle bir kararın bulunmadığını, Anonim Şirketlerde hisse senedi karşılığı taşınmaz satışlarının, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi anlamına geldiğini, bu durumun TTK m. 329 hükmüne aykırı olduğunu, birden fazla tasfiye memuru bulunması halinde birlikte hareket kuralının geçerli olduğunu, dava konusu taşınmazın davalı … Ltd. Şti.’ne satışının kanuna aykırı ve hükümsüz olduğunu, hukuken sonuç doğurmasının mümkün olmadığını iddia ederek, dava konusu taşınmazın davalı … Ltd. Şti. adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın diğer davalı… ve İhtiyaç Mad. A.Ş. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı…vekili savunmasında özetle; Tasfiye halinde olan davalı şirketin tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek üzere dava konusu taşınmazların muhammen bedelinin tespit ettirildiğini; taşınmazın satılarak paraya çevrilmesi için de tasfiye memurlarınca gazetelere ilan verildiğini, ancak gazetelere ilan verilmesine rağmen, dava konusu taşınmaza, …Ltd. Şti. dışında alıcı çıkmadığını, başkaca uygun fiyat veren olmadığını, bunun üzerine …Ltd. Şti. İle yapılan pazarlık sonucunda taşınmazın satışı için bir “ön sözleşme“ yapıldığını ve bilahare de taşınmazın tapu ferağlarının verildiğini, tasfiye memurlarınca yapılan işlemlerin, ana sözleşmeye, kanuna ve genel kurul kararlarına uygun olduğunu, TTK’nun 443. maddesine göre, genel kurul aksine karar vermiş olmadıkça, tasfiye memurlarının şirketin aktiflerini pazarlık suretiyle satabileceklerini, bu hüküm gereğince, tasfiye memurlarının, şirket aktiflerini paraya çevirmek zorunda olduklarını, tasfiye memurlarının birlikte hareket ettiklerini, şirket ana sözleşmesinde “şirket tarafından verilecek belgelerin veyapılacak sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, şirketi ilzama yetkili iki kişinin imzasını taşımasının yeterli olduğu” nun hükme bağlandığını, yapılan ön sözleşmelerde tasfiye memurlarından ikisinin imzasının bulunduğunu ve sonradan asıl ve gerçek satışların, şirketin en yetkili organı olan genel kurulda görüşülerek karara bağlandığını, tasfiye memurlarının, bir kısım yetkilerinin ana sözleşmeden, bir kısım yetkilerinin kanundan ve bir kısım yetkilerinin de genel kurul kararlarından doğduğunu, tasfiye memurlarının bu yetkilerini ana sözleşmeye, kanuna ve genel kurul kararlarına uygun olarak kullandıklarını, yapılan her işlemin de, genel kurulca onaylandığı ve tasfiye memurlarının “ ibra “ edildiğini, kaldı ki tasfiye memurları görevini kötüye kullanmış olsalar bile, bu hususun taşınmazın tapu kaydının iptalini gerektirmediğini ve iptal sebebi de olmadığını, şirket aktiflerinin satışının, toptan satış şeklinde yapılmadığını, satışların toptan satış olarak mütalaa edilebilmesi için, tüm taşınmazların aynı kişiye bir defada satılmış olması gerektiğini, oysa yapılan satışların, ayrı ayrı zamanlarda ve değişik kişilere yapıldığını, tasfiye memurlarınca yapılan tüm satışların, şirketin “en yetkili organı“ olan genel kurul tarafından onaylandığını ve yapılan tüm bu satışlardan dolayı tasfiye memurlarının ibra “edildiklerini ve yapılan tüm satışların kesinleştiğini, TTK’nun “Şirket Organlarının Durumu” başlıklı 440. madersine göre, şirket tasfiyeye girmiş olsa bile, tasfiye sırasında da şirket genel kurulunun, varlığını ve “şirketin en yetkili organı” olma vasfını devam ettirdiğini, davacı ortaklardan, şirket genel kurulu kararları aleyhine süresi içinde iptal yoluna gidilmemiş ve şirket genel kurul kararları kesinleşmiş ve tüm ortakları bağlayıcı olduğundan, davacıların dava açma hakları olmadığı gibi, davalarını bu genel kurul kararlarına dayandırmaları da mümkün olmadığından, davacıların bu yöne ilişkin iddialarının da yasal dayanağı bulunmadığını, bahsedilen ceza dosyasının temyiz aşamasında olduğunu, henüz mahkumiyet kararının kesinleşmediğini, Ceza Mahkemesi kararının gerekçesi incelendiğinde, şikayete konu işlemler ayrıntılı bir şekilde incelendikten sonra, hüküm kısmında, tasfiye memurlarına şikayete konu işlemlerden sadece, tasfiye memurlarının göreve başladıktan sonra 2003 yılından soruşturma tarihine kadar genel kurul toplantısını yapmadıkları, tasfiye başlangıcında TTK’nun 444/1. maddesi hükmüne göre bilanço hazırlamadıkları, şirket varlıklarının gerçek değerini tespit etmeyerek ve anonim şirketteki tüm aktifler paraya çevrilmeden dağıtım yaptıkları, gerekçesiyle sanıkların mahkumiyetine karar verildiğini, ceza davasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacıların iddia ettikleri konuların hiçbirisinde hukuka aykırılık ve suç teşkil eden eylem tespit edilmediği gibi, bu iddialara dayanılarak tasfiye memurlarının mahkumiyeti yoluna gidilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … Ltd.Şti. Vekili savunmasında; Davalı …’nın Genel Kurulunda taşınmazın satışının onaylandığını, genel kurul kararının iptali için açılan davanın reddedildiğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacıların 3. Kişi konumunda olduklarını, haklarının ihlal edilmediğini, bu sebeple dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını, satış tarihi itibari ile dava haklarının zamanaşımına uğradığını, satış bedelinin banka aracılığı ile ödendiğini, dava konusu iddiaların müvekkili ile ilgili olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Dahili davalı … vekili savunmasında;Müvekkilinin davacının iddialarından tamamen habersiz ve iyi niyetli olarak dava konusu taşınmazı satın aldığını, davacıların müvekkilinin taşınmazı muvazaalı olarak devraldığına ilişkin hiçbir iddiada bulunulmadığını, tapuya güven ilkesi gereği taşınmazı satın aldığını, davacı ile diğer davalılar arasındaki tapu kayıtları dışındaki ilişkileri bilmesinin mümkün olmadığını, tapuya güvenen ve iyi niyetli olan müvekkilinin, mevzuat gereği mülkiyet hakkını kazanmasına engel bir durum bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3.Deliller: Tarafların dayandığı tüm deliller, tapu kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

4.Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, tasfiye memurlarınca muvazaalı ve mevzuata aykırı olarak satış yapıldığı iddiası ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacıların ortağı olduğu şirket adına tescil istemine ilişkindir.

Davacılar, ortağı oldukları…A.Ş.’ye ait dava konusu taşınmazın yasal prosedüre aykırı olarak, muvazaalı şekilde, değerinin altında olacak şekilde diğer davalı … Ltd.Şti’ne satıldığı iddiası ile taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davalı…adına tapuya tescilini istemiş, davalılar, davacıların iddialarını kabul etmeyerek, satışın mevzuata uygun olarak, iyi niyetle yapıldığını, taşınmaz bedelinin ödendiğini savunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki ihtilafın, davalılardan…A.Ş.’ye ait dava konusu taşınmazın, diğer davalı … Ltd. Şti.’ne satış işleminin muvazaa sebebiyle iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Dosyada bulunan kayıtlar ve bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme sonucunda tespit edilenlere göre; Davalılardan tasfiye halinde olan…Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Pazarlama A.Ş.’ye ait dava konusu (Ankara ili, … İlçesi, Demetlale Mahallesi, 13824 Ada, 5 nolu parselde bulunan 58 nolu) bağımsız bölümün diğer davalı … Ltd. Şti.’ne hisse satışı konusunda 15.10.2005 tarihli “Hisse Senedi Karşılığında Gayrimenkul Devri Sözleşmesi” akdedildiği, sözleşmenin devreden Tasfiye Halinde…A.Ş. adına … Mobilya adına Mesul Müdür … tarafından imzalandığı, devir sözleşmesinde; Satış bedelinin 313.000.000,00 TL/4.000 adet hisse senedi olarak belirlendiği, satış bedeline karşılık 4000 adet hisse senedi mukabilinde satılmış olduğunun belirlendiği, 2000 senedin tasfiye kurulunca teslim alındığı, 2000 senet bedeli olarak da 20.04.2006 tarihine çek alınacağının kararlaştırıldığı, bu devir nedeniyle hisse senedi hamilinin, sahip olduğu hisse bedellerinin karşılığının tamamını almış olacağı ve başkaca hiçbir hak talebinde bulunmayacağının kararlaştırdığı, … Tapu Müdürlüğünde düzenlenen 17.01.2012 tarih ve 1961 yevmiye nolu Resmi Senete göre, taşınmazın, davalı … Mobilya Kırtasiye Tekstil İmalat İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı iken, hissesinin tamamını 500.000 TL bedelle …’e satıldığı, satış bedelini nakden ve tamamen aldığı, taşınmaz için tasfiye aşamasında yaptırılan, … Gayrimenkul Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş 12 Mayıs 2003 tarihli ekspertiz raporuna göre; taşınmazın zemin ve bodrum katlara haiz bağımsız bölüm olduğu, 385 m2 zemin ve 555 m2 bodrum kat kullanım alanlı olduğu, açık tek cephesinin bulunduğu, 25 yıllık bina olduğu, yıllık maddi getirisinin 30.000,00 TL bulunduğu, zemin katın m2 rayiç bedelinin 1.000,- TL/m2, bodrum katı m2 rayiç bedelinin 250- TL/m2 olabileceği, sonuçta taşınmazın toplam rayiç bedelinin 525.000,00 TL ve acil satış bedelinin de 400.000,- TL olabileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.

Davacının, muvazaa iddiasını gayrimenkulün satış bedelinin rayiç bedelinden düşük olmasına ve alıcı şirketi temsilen sözleşmede imzası bulunan …’in aynı zamanda diğer davalı…A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçilmesine dayandırdığı anlaşılmaktadır.

Bilirkişi heyetinin yaptığı incelemede dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 15/10/2005 itibariyle 1.238.496 TL olabileceği hesaplanmıştır.

Somut olayda tüm bu husular değerlendirildiğinde; Davacılar taşınmazın muvazaalı olarak, gerçek değerinin altında satıldığı iddiası ile bu davayı açmıştır. Taşınmazın satış tarihi itibariyle bilirkişilerce tespit ve takdir edilen değeri, taraflar arasındaki satış bedelinin üzerinde olmakla birlikte, gerçek değerle satış bedeli arasındaki fark bulunması muvazaanın kabulü için tek başına yeterli değildir. Muvazaa, ayrıca başka delillerle ispat edilmelidir. Benzer şekilde davalı … Ltd. Şti.’nin hissedarlarından olan ve mesul müdür olarak sözleşmeyi imzalayan …’in aynı zamanda diğer davalı…A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçilmiş olması da, başkaca delil bulunmadan satışın muvazaalı olduğunun kabulü için yeterli değildir. Dava konusu taşınmaz satışına onay verilmesine ilişkin 03/02/2007 tarihli Genel Kurulun iptali için Mahkememizin 2007/244 E. Sayılı dosyasında açılan davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Buna göre muvazaa iddiası davacı tarafça ispatlanamadığından, açılan davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 11.108,70 harçtan mahsubu ile artan 11.049,40 TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına takdir edilen 54.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara ödenmesine,
5-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)