Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/336 E. 2021/498 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
… GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/336
KARAR NO : 2021/498

DAVA : Alacak, Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/11/2002
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak ve Tazminat davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; müvekkili ile davalı kooperatif arasında davalı kooperatife ait 84 adet villa inşaatının yapımına yönelik eser sözleşmesi düzenlendiğini, kooperatiften 121.108,35 TL alacakları bulunduğunu, diğer davalıların kooperatifin eski yöneticileri olup, yöneticilikleri sırasında müvekkiline 176.288,31 TL ödenmiş gibi gösterip zimmetlerine geçirdiklerini, gerçekte müvekkiline böyle bir ödeme yapılmadığını, belirtilen sebeplerle müvekkili müzayaka halinde iken davalı kooperatifle bir tasfiye protokolü yaptığını, bu protokol ile müvekkilinin, eski kooperatif yöneticisi olan diğer davalılara karşı olan hakları saklı kalmak kaydıyla, kooperatifin müvekkiline 20.000,00 TL ödeme yapması ve çelik kalıpları iade etmesi koşullarıyla kooperatifi ibra ettiğini, kooperatifin protokol ile taahhüt ettiği 20.000,00 TL’nin 12.225,00 TL’sini ödemediği gibi, çelik kalıpları da iade etmediğini, kooperatif yöneticileri hakkında açılan ceza davasına da müdahil olduklarını, diğer davalı kooperatif yöneticilerinin zimmetine geçirdiği parayı kendisi lehine hüküm altına aldırarak sebepsiz zenginleştiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın zarar tarihinden itibaren sözleşmede kararlaştırılan aylık % 10 faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, çelik kalıpların aynen iadesine veya bedellerinin ödetilmesine, Ağır Ceza dosyasında kooperatif lehine diğer davalılar aleyhine tahsiline karar verilen 654.402,08 TL üzerine temlik konulmasına karar verilmesini istemiştir.

Davacı vekili 16/06/2003 tarihli dilekçesi ile talep ettiği çelik kapı bedelinin 10.000,00 TL olduğunu belirtmiş, harcını ikmal etmiştir.

2.Davalı …, davetiye tebliğine karşın davaya yanıt vermemiştir.

3.Davalı … vekili savunmasında; Zamanaşımı def’inde bulunduğunu, çelik kalıpların kooperatiften istenebileceğini, ibra nedeniyle ödeme makbuzlarının bir önemi kalmadığını, ödeme makbuzlarındaki imzanın davacı şirket yetkilisi Nevzat Yüzgeç’e ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

4.Davalı kooperatif vekili savunmasında; Zamanaşımı def’inde bulunduğunu, taleplerin kimlere ne miktarda yöneltildiğinin belli olmadığını, ibranamenin muteberliğine ilişkin iddianın BK 31. maddesi uyarınca dinlenebilir bulunmadığını, çelik kalıpların faturası her ne kadar satıcı firma tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş ise de, kalıp bedellerinin kendilerince ödenmiş olduğunu, bu nedenle kalıpların iadesinin gerekmediğini, ödenmesi gereken 20.000,00 TL’den 8.415,00 TL’nin muhtelif tarihli makbuz, dekont ve banka talimatları ile ödenmiş olduğunu, 1.743,87 TL’nin davacının aldığı çimento bedeline karşılık satıcı firmaya müvekkilince ödendiğini, 4.500,00 TL’nin de davacının kooperatif kefaletiyle kullandığı kredi borcu için müvekkilince ödendiğini, buna göre davacının kooperatiften sadece 5.341,12 TL alacağı kaldığını, bunun da SSK ilişiksizlik belgesi getirilince ödeneceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

5.Mahkememizin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen 12/05/2010 tarihli, … sayılı kararda; Davacı yüklenici ile davalı kooperatif arasındaki eser sözleşmesi sabit ve çekişmesiz olup, bunlar arasında hukuki ilişkinin tasfiyesi hususunda, 12.09.1998 tarihli “tasfiye sözleşmesi ve ibranamedir” başlıklı belge düzenlenmiştir. Davacı yan sözkonusu belgenin müzayaka halinde düzenlendiğini ileri sürmüş ise de; davacı tacir olup TTK’nun 20/2 maddesi hükmü uyarınca bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmek durumundadır. Davacının tacir olması gabin iddiasını ileri sürmesine engel değil ise de müzayaka halinin değerlendirilmesinde davacının tacir olmasının da dikkate alınması gereklidir. Davacının ileri sürdüğü vakıalar ekonomik müzayakayı ortaya koyacak nitelikte görülmediği gibi davalı kooperatifin davacıyı istismar kasdı ile hareket ederek protokolü imzalattırdığı, davalı kooperatifin sömürme kastı bulunduğu da ispat edilemediğinden protokolün gabin nedeniyle geçersiz sayılması mümkün görülmemiştir. Bu itibarla davacı yüklenici, işsahibi davalı kooperatiften sadece tasfiye protokolü çerçevesinde talepte bulunabilir. Esasen; davacı ile kooperatif arasında düzenlenmiş bulunan 12.9.1998 tarihli 3 Nolu İbra ve Kesin Tasfiye Hakediş Raporunda davacının 3 nolu ibra kesin hakediş tutarının 20.000,00 TL olduğu, 1 ve 2 nolu ödenen hakediş tutarının 81.144,34 TL olduğu belirtilmektedir. Davacı; 31.12.1997 tarihinde 81.144,34 TL tutarlı alacağı için kapalı fatura düzenlemiş olup düzenlemiş olduğu kapalı fatura da bu miktar alacağını kooperatiften tahsil ettiği yolunda karine teşkil eder. Davacının, bu karinenin aksini aynı güçte delillerle ispat etmesi gerekir ki, bu nitelikte delil sunabilmiş değildir. Netice itibariyle davacı yüklenici davalı kooperatiften sadece protokol çerçevesinde talepte bulunabilecektir. Mahkememizce bilirkişilerden alınan rapor ve ek raporlardan; davacının tasfiye protokolünde kooperatifçe taahhüt edilen 20.000,00 TL’nın 5.341,12 TL’sı haricindeki kısmını kooperatiften tahsil ettiği, davalı kooperatifçe davacı adına SSK’ya ilişiksizlik belgesi için ödenen 1.715,57 TL’de mahsup edilince davacının 3.625,56 TL alacağı kaldığı, yine tasfiye protokolünde davacıya bedelsiz olarak verilmesi taahhüt edilen kalıpların davacıya verilmemesi dolayısıyla bunların % 50 oranında yıprandıkları da dikkate alınarak saptanan 1.704,30 TL değerinin de davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, davalı kooperatif yönünden bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davadan önce davalı kooperatif usulünce temerrüde düşürülmüş olmadığından dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmiştir. Sözleşmedeki aylık % 10 faiz hükmü sözleşmeye son verilmesi nedeniyle artık uygulanamayacağından dava tarihinden itibaren avans faizine hükmetmek gerekmiştir. Manevi tazminat isteği de, koşulları gerçekleşmediğinden kabul edilmemiştir.
Davacının diğer davalılar hakkındaki isteğine gelince; davacı 2.12.1998 tarihli ifade tutanağında; kendisine 40.000,00 TL dışında ödemede bulunulmadığını belirtmektedir. O halde kendisinin de kabul etmekte olduğu 1-2 nolu hakediş tutarı 81.144,34 TL’den bu ödeme miktarı düşüldüğünde diğer davalı kooperatif eski yöneticilerinden talep edebileceği miktar 41.144,34 TL’den ibarettir. Ancak; bu tutarı davalı kooperatif yöneticilerinin zimmetlerine geçirdiği ceza yargılaması sonucu kesinlik kazanmamıştır. Zira: Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 15.11.2007 tarihli bozmasında “hakediş ve tahsil makbuzlarının kooperatif parasının zimmete geçirilmesi için mi yoksa yapılan giderlerin harcama yerlerini gösterebilmek amacıyla mı düzenlenmiş olduğu” hususunun araştırılması istenmiş olup hükmüne uyulan bu bozma ilamı sonrası alınan 6.4.2009 tarihli bilirkişi raporunda ve oluşturulan kararda bu yönde bir saptamada bulunulmadan, aksine; bu hususun incelenmesinin bir önemi kalmadığına işaret edilerek 170.819,00 TL kooperatif parasının sanıkların zimmetinde olduğundan bahisle sanıkların mahkumiyetine karar verilmiştir.
Bu hali ile davalı kooperatif eski yöneticileri aleyhine hukuk mahkemesini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından sözetmeye olanak yoktur.
Bu durumda sair deliller incelenmek suretiyle davacının, davalı kooperatif yöneticilerinden bir hak talep edip edemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir.
İşbu davada maddi tazminat isteği 5.000,00 TL ile sınırlıdır. Dava ıslah edilmiş değildir. Davacı; 31.12.1997 tarihinde 81.144,34 TL tutarlı alacağı için kapalı fatura düzenlemiştir. TTK’nun 23/1’nci maddesi uyarınca ticari işletmesi gereği bir mal satan, imal eden veya bir iş gören yada menfaat sağlayan tacir, talep üzerine fatura düzenlemek ve bedel ödenmiş ise bu hususu faturada göstermek zorundadır. Davalı yanın dayandığı fatura da 21.12.1948 tarih ve 6 nolu Ankara Ticaret Odasının teamül kararı kapsamında kapalı faturadır. Kararlılık kazanmış yargısal uygulamayla örf-adet kaidesi olarak benimsenmiş bulunan sözkonusu teamül kararı uyarınca faturanın kapalı olarak düzenlenmesi bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Kapalı olarak düzenlenen faturada ayrıca bedelin ödendiği yolunda bir kaydın mevcut olmaması önem arzetmez. Bu itibarla savunmaya dayanak yapılan faturanın kapalı olarak düzenlenmiş bulunması fatura muhteviyatı işler bedelinin davacıya ödendiğini göstermektedir. Davacının, bu karinenin aksini aynı güçte delillerle ispat etmesi gerekir ki, bu nitelikte delil sunabilmiş değildir. Bu itibarla davacının diğer davalılardan da eser sözleşmesi kapsamında yapmış olduğu işler dolayısıyla bir talepte bulunması mümkün değildir. Esasen 12.9.1998 tarihli 3 Nolu İbra ve Kesin Tasfiye Hakediş Raporunda davacının 3 nolu ibra kesin hakediş tutarının 20.000,00 TL olduğu, 1 ve 2 nolu ödenen hakediş tutarının 81.144,34 TL olduğu belirtilmektedir. Davacı; bahse konu miktarlardan 20.000,00 TL alacağı için kooperatifle tasfiye ve ibra protokolü yapmıştır. İbranamedir başlıklı belgede 41.100,00TL’yi davalılarımızdan tahsil edeceğini belirtmektedir. Yani 20.000,00 TL’lik kesim için davalı yöneticilerden bir hak talebi yoktur. Kooperatif yöneticilerinden olan talebini 81.144,34 TL olan hak ediş tutarının 41.100,00 TL’na inhisar ettirmektedir. Fakat; 81.944,34 TL için gerek yukarıda belirtildiği şekilde kapalı fatura düzenlemiş olması gerekse kendi imzasının da bulunduğu 12.9.1998 tarihli 3 Nolu İbra ve Kesin Tasfiye Hakediş Raporunda 81.944,34 TL’nin “ödenen tutar” olarak belirtilmesi karşısında bu tutarlar için talepte bulunması kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir, gerekçesi ile; Davacının davalı kooperatif hakkında açmış olduğu davanın manevi tazminat isteği yönünden reddine, yapılan işe ilişkin alacak talebi yönünden kısmen kabulü ile 3.615,56 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline, çelik kalıplarla ilgili istihkak talebinin kısmen kabulü ile 1.704,30 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline, kooperatif yönünden fazlaya ilişkin isteğin reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine” karar verilmiştir.

6.Davacı ve davalı kooperatif vekilinin temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin …K. Sayılı kararında; “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ile davalı iş sahibi kooperatif vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenici ile davalı iş sahibi kooperatif arasında imzalanan 12.09.1998 tarihli tasfiye sözleşmesi ve ibraname başlıklı sözleşmenin 1. maddesinde davacı yüklenici, belge tarihine kadar olan hakedişlerle ilgili davalı iş sahibi kooperatif tüzel kişiliğini ibra etmiş ise de; eski yönetim kurulu üyeleri ile ilgili olarak kendisine yapılmış görünen ödemelerin yapılmadığını ileri sürerek onlar hakkındaki cezai ve hukuki haklarını ve tazmin taleplerini saklı tutmuştur. Bu nedenle söz konusu tasfiye sözleşmesi ve ibraname ile gerçek kişi davalıların ibrası söz konusu olmadığı gibi, söz konusu ibranamenin 1. maddesine göre 81.144,34 TL’lik kapalı fatura bedelinin gerçekten ödenmiş olmasından dolayı değil, kooperatifin ibra edilmiş olması sebebiyle düzenlendiği anlaşıldığından, davacının kooperatifin davalı olan eski yöneticilerini ibra ettiğinin kabulü ve bu halde kapalı faturanın ödemeye karine teşkil etmesinden yararlanmaları mümkün değildir. Bunun yanında kooperatif yöneticileri olan gerçek kişi davalılar hakkında Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin bozmadan sonra … esas sayısını alan dosyasında zimmet suçundan kamu davası açıldığı ve halen derdest bulunduğu da anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece öncelikle davacının 5.000,00 TL’lik maddi tazminat talebi içinde taahhüt edilip de ödenmeyen bakiye iş bedeli, iade olunmayan çelik kalıplar bedeli, kendisine ödenmesi gerektiği halde kooperatif eski yönetiminin zimmetine geçirerek ödemediği bedel ile zimmetlerine geçirdikleri rakamın üzerinde kalan imalât ve işlere yönelik bedellerde bulunduğundan, davacıya maddi tazminatı oluşturan bu alacak kalemlerinin her biri ile ilgili ne miktar istemde bulunduğu açıklattırılarak, BK’nın 53. maddesine göre ceza mahkemesinin, maddi vakıaların subutuna ilişkin kararı hukuk hakimini de bağlayacağından bozmadan sonra en son … esas numarasını alan Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın sonuçlanması ve kesinleşmesi beklenerek, ceza dosyasında inceleme yapılmamış ise, davacının gerçek dışı olduğunu iddia ettiği kooperatifçe kendisine ödeme yapıldığını gösteren makbuz ve belgelerin sıhhati konusunda araştırma yaptırılıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir” şeklinde karar verilmiştir.

7.Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada; Davacıdan 5.000 TL olan maddi tazminat istemine ilişkin talebini maddi tazminatı oluşturan alacak kalemlerinin her biri ile ilgili ne miktar istemde bulunduğu açıklaması için süre verilmiş, davacı vekili 21/10/2013 tarihli dilekçesinde, dava dilekçesindeki talebini aşar şekilde açıklaması üzerine,14/04/2021 tarihli celse yeniden süre verilmiş, davacı vekili bu ara kararına istinaden sunduğu dilekçesinde; imalat ve işlere ilişkin 3.625,56 TL, taahhüt edilip ödenmeyen iş bedeli 687,22 TL, kooperatif eski yöneticilerince zimmetine geçirilen bedel olarak 687,22 TL olmak üzere toplam 5.000 TL maddi tazminat talep ettikleri açıklanmıştır.

Davalı/kooperatif yöneticilerinin yargılandığı Ankara …. ACM’nin … Esas numaralı dosyasında verilen 10/05/2013 tarihli ve … sayılı kararda; “resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı süresi dolduğundan düşürülmesine, davalı/sanıklar … ve …’nın zimmet suçundan mahkumiyetine karar verildiği, Yargıtay’ca onanması ile kararın 14/01/2016 tarihinde kesinleştiği, ceza yargılamasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalıların yöneticisi olduğu kooperatifte 25 adet tahilat makbuzunun, dosyamız davacısı/katılanın imzası taklit edilerek,41.000 TL’nin zimmetine geçirildiğinin tespit edildiği, kararın gerekçesinde de bu vakıanın kabul edildiği görülmüştür.

Yargıtay bozma ilamında her ne kadar iade olunmayan çelik kalıplar bedeli, 5.000 TL maddi tazminat içerisinde sayılmış ise de, davacının buna ilişkin talebini maddi tazminat dışında istediği ve 16/06/2003 tarihli dilekçesi ile talep ettiği çelik kapı bedelinin 10.000,00 TL olduğunu belirtip, harcını ikmal etmiştir.

Bu kapsamda tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce bilirkişilerden alınan rapor ve ek raporlardan; davacının, tasfiye protokolüne göre kooperatifçe taahhüt edilen ödenmeyen 687,22 TL ile imalat ve işlere ilişkin 3.625,56 TL alacağı kaldığı, yine tasfiye protokolünde davacıya bedelsiz olarak verilmesi taahhüt edilen kalıpların davacıya verilmemesi dolayısıyla bunların % 50 oranında yıprandıkları da dikkate alınarak saptanan 1.704,30 TL değerinin de davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, davalı kooperatif yönünden bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davadan önce davalı kooperatif usulünce temerrüde düşürülmüş olmadığından dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmiştir. Sözleşmedeki aylık % 10 faiz hükmü sözleşmeye son verilmesi nedeniyle artık uygulanamayacağından dava tarihinden itibaren avans faizine hükmetmek gerekmiştir.

Ceza mahkemesinin kesinleşen kararında kabul edilen maddi vakıaya göre, kooperatif yöneticisi olan davalılarca zimmetine geçirilen davacının alacağı olan paradan, kooperatifinde sorumluluğu olduğu kabul edilerek, taleple bağlı kalınarak 687,22 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteğine ilişkin de, koşulları gerçekleşmediğinden talebin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Çelik Kapı bedeline yönelik davanın KISMEN KABULÜ İLE 1.704,30 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
2-Maddi tazminata yönelik DAVANIN KABULÜ İLE imalat ve işlere ilişkin bedel miktarı olan 3.625,56 TL, taahhüt edilip ödenmeyen iş bedeli 687,22 TL olmak üzere toplam 4.312,78 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
3-Kooperatif eski yönetimi tarafından zimmete geçirilen bedel miktarı olan 687,22 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacının manevi tazminat talebi ile fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
5- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 457,97 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan 274,96 harcın mahsubu ile kalan 183,01 TL harcın davalılardan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 274,96 TL harç giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan 1.043,7 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 699,73 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı kooperatif yararına takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı kooperatife ödenmesine,
10-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)