Emsal Mahkeme Kararı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/534 E. 2022/98 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
ANKARA GEREKÇELİ KARAR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/534
KARAR NO : 2022/98

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : MÜFLİS … – İFLAS İDARESİ
VEKİLİ : Av. …..

DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … …

DAVALI : 2- … – … …

DAVA : Adi Ortaklığın Feshi ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 02/10/2012
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
G. K.YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1.Davacı vekili iddiasında özetle; Davalılardan … İnş. San. Tic. Ltd. Şti’den almış olduğu üç adet bonodan dolayı alacaklı olduğunu, borçlunun müvekkili şirkete vermiş olduğu 25/12/2009 düzenleme tarihli 25/02/2010 vadeli 1.000.000 TL bedelli bir bononun protesto edilmesine rağmen ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3254 takip numaralı dosyası ile takibe konulduğunu, borçlunun hacze yetecek miktarda malının bulunamadığını, davalı borçlu … İnş. Ltd.Şti. ile diğer davalı …Yapı Taah. İnş. Ltd. Şti.’nin, “Toki Afyon 400 Yataklı Devlet Hastanesi” işinin yüklenicisi olarak adi ortaklık oluşturduklarını, bu adi ortaklıktan borçlu şirketin payına düşen yıl sonu kâr payı ve tasfiye payına haciz konulması için Toki Başkanlığına talep gönderildiğini, Toki tarafından hacze itiraz edildiği için haciz konulamadığını, davalı adi ortaklığın tasfiyesine izin verilmesi amacıyla Ankara … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/66 Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın yargılama sonucunda takip alacaklısı müvekkilinin borçlu … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine başlatılan takip çerçevesinde tasfiye işlemlerini başlatmak ve kayyum tayin ettirmek üzere yetki verildiğini belirterek, davalıların taraf olduğu adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile, ortaklığın tasfiyesine, ortaklık mal, alacak ve haklarının tespiti ile mal varlığına dahil edilmesini, borçlu şirketin kar payı ve tasfiye payı üzerine dava sonuna kadar ihtiyati haciz konulmasını ve borçlu şirket yerine tasfiyeye katılması için Adi Ortaklığa kayyum tayin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı … İnş Ltd. Şti. vekili savunmasında özetle; şirket ortağı ve müdürü …’in şirketi borçlandırmak amacıyla dava dayanağı bonoyu verdiğini, şirket onayının olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

3.Davalı …Yapı Ltd. Şti. vekili savunmasında özetle; Davanın muvazaalı açıldığını, diğer davalı … İnş Ltd. Şti’nin taşınmazlarının muvazaalı devredildiğini, müvekkilinin %51 hisse ile pilot ortak olduğunu, diğer davalı şirket müdürü …’in muvazaalı hareket ettiğini, mal varlığını muvazaalı olarak yakınlarına satış gösterdiğini beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.

3. Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve borçlu şirketin kar payının belirlenerek, haczi taleplidir.

Adi ortaklığın tasfiyesinde; Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilânço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır.
Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; “Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.”.
Aynı Yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise ” Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.” hükmü yer almaktadır. Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK’ nun 642. md.)
Keza, aynı Yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” hükmünü ihtiva etmektedir.

Somut olayda; yukarıda belirtilen yasal düzenleme kapsamında tasfiye işlemlerine başlanılması için gerekli olan “tasfiye avansını” yatırması için davacı iflas idaresi vekiline 22/09/2021 tarihli celse yasal ihtarat yapılarak 1 ay kesin süre verilmesine rağmen, davacı vekilince verilen kesin sürede iflas avansı yatırılmamıştır. Dava şartlarını düzenleyen HMK.’nin 114/1-g maddesinde “Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması” dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre davacı tarafça verilen kesin sürede tasfiye avansı yatırılmaması sebebi ile açılan davada HMK.’nin 114/1-g maddesinde belirtilen dava şartı bulunmadığı kanaati ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1-Açılan davanın HMK 114/1-g ve 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL başvuru harcı ve 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahil edilerek Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Açılan davada kendisini vekille temsil ettiren davalı … İnşaat yönünden AAÜT’ne göre belirlenen 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)