Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/76 E. 2023/403 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/76 Esas – 2023/403
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/76 Esas
KARAR NO : 2023/403

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 15/02/2023
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 15/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şahsın … sayılı “… … … …” ibareli 29 / 30 / 35 / 43. sınıflarda tescil için yaptığı marka başvurusunun yayınına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazlarının davalı Kurum tarafından reddedildiğini, ret kararının hatalı olduğunu, müvekkili şirketin 1961 yılından bugüne özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait “…” markasının … nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, yine bu markanın … nezdinde 23.02.2000 tarih ve … no ile tescil edildiğini, müvekkili şirketin “…” ibaresi dışında birçok başka marka yarattığını ve bu markaları da tüketici nezdinde bilinir, tanınır hale getirdiğini, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markalarının ilk defa müvekkili tarafından kullanılan ve tüketici kitlelerince tanınan markalar olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” esas unsurlu çok sayıda marka bulunduğunu, ayrıca “…” ibaresini içerir … başvuru numaralı endüstriyel tasarımının da bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait markayı doğrudan içerdiğini, davalı şahsın “…” asli unsuruyla birlikte seri marka oluşturmaya çalıştığını, davalı şahsın … sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın davalı Kurum tarafından kabul edildiğini, dava konusu markanın 29, 30, 35 ve 43. sınıflarda tescil edilmek istendiğini, müvekkili şirketin itiraza mesnet markalarının 05, 29, 30, 32. sınıflarda tescilli olduğunu, markalar kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı/benzer ve doğrudan bağlantılı nitelikte olduğunu, söz konusu malların aynı amaca yönelik olduğunu, birbirini tamamlayıcı niteliği haiz olduğunu, üretici, nihai tüketici ve dağıtım kanalları bakımından ayniyet taşıdığını, dava konusu başvurunun tescili halinde tüketici nezdinde iltibas yaratacağını, ilgili tüketici kitlesinin algılama ve dikkat düzeyi düşük tüketicilerden oluştuğunu, hazır gıda ürünlerinin kullanıcıları arasında nispeten bilinçli tüketim algısının daha düşük olduğu sarih olan çocukların da bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının serisi olarak algılanabileceğini, davalı şahsın marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkiline ait tanınmış markalardan haberdar olmadığının söylenemeyeceğini, dava konusu marka başvurusunda yer alan … unsurunun yalnızca dekoratif bir unsur olarak kullanıldığını, ayırt edici niteliği bulunmadığını, dava konusu marka işaretinin ayırt edici niteliği haiz ve marka özgü bir tasarım veya işaret olmadığını, markanın kullanıldığı işletmenin ön cephesinin bir fotoğrafından ibaret olduğunu, müvekkiline ait markaların zayıf marka niteliğinde olmadığını, “…” ibaresinin tescilli olduğu hizmetler bakımından tanımlayıcı olmadığını, ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının 29 ve 30. sınıfın tamamı ile 35. sınıf içerisinde yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetler” hizmet sınıfının altında mevcut; 29., 30. ve 32. sınıfın tamamı ve 43. sınıf içerisinde yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden iptaline, … sayılı markanın tescili halinde yukarıda sayılan mal/hizmetler yönünden hükümsüz sayılmasına ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 24/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Tüketicilerin taraf markalarının kaynaklarının farklı olduğunu anlayabileceğini ve markaları ilişkilendirmeyeceğini, markaların kapsadığı hizmetler açısından benzer olarak algılanması ya da karıştırılma ihtimali doğmasının mümkün olmadığını, dava konusu markanın “…. şeklinde oluşturulduğunu, davacı markalarının salt sözcük markası olduğunu, davalı markasının … unsurunun ortasında “buğday” figürü bulunduğunu, dairenin etrafında ise “… …” sözcük unsurunun yazılı olduğunu, … unsurunun devamında ise “… …” ibaresinin eklendiğini, dava konusu markada “…” kelimesinin ikileme şeklinde kullanılarak slogan bir ibare oluşturulduğunu, “…” ibaresinin tek başına ön plana çıkarılmadığını, …, renk kombinasyonları, sözcük kullanımlarının esas unsur konumunda olduklarını ve markanın genel izleniminde büyük farklılıklar yarattıklarını, başvuru markasında kullanılan “…” ibaresinin “aşırılığa kaçmamak” anlamında kullanıldığını, davacı markalarında davalı markasında kullanılan …, renk gibi unsurların oluşturduğu bütünselliğin bulunmadığını, davacı markalarında kullanılan “…” ibaresinin “tat alma duyusu” ile ilgili olduğunu, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve genel görünümleri itibarıyla birbirlerinden farklı olduğunu, markaların birbirinin serisi olarak algılanmayacağını, “…” ibaresinin tescil edilmek istenen sınıflar açısından ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, davacının kötü niyet iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 29/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in 10 yıldan uzun süredir gastronomi alanında faaliyet gösterdiğini, ülkemizin tanınmış ve bu alanda ödüllü yemek kitabı yazarı, aşçı eğitmeni, akademisyen ve TV programı sunucusu olduğunu, “…” temelli yemekleri ülkemiz ve dünya çapında tanıtma çalışmaları yürüttüğünü, müvekkilinin 29, 30, 35 ve 43. Sınıf mal ve hizmetler yönünden yaptığı “… … … … + …” unsurlu marka başvurusuna konu işaret ve … unsurunun esasen müvekkiline ait restoran işletmesinde birebir kullandığı tanıtıcı işaretin aynısı olduğunu, müvekkilinin bu işareti marka başvurusundan önce 2019 yılından itibaren kullandığını ve işaretin gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili marka başvurusu ile davacının gerekçe gösterdiği markalar arasında 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi anlamında karıştırma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin SMK 5/1-c maddesi anlamında tanımlayıcı bir ibare olduğunu, tek başına marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, SMK 5/1-b maddesi anlamında tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden somut ayırt edicilikten yoksun bir ibare olduğunu, SMK 5/1-d maddesi uyarınca gıda ürünleriyle yiyecek ve içecek hizmetleri yönünden ibarenin tek başına kullanımının kimsenin tekeline bırakılabilmesinin mümkün olmadığını, davacının itiraza mesnet gösterdiği markaların bir kısmının müvekkili marka başvurusundan sonraki tarihli olduğunu, önceki tarihli olanların tamamında “…” ibaresinin vasıf bildirici olarak markada yer aldığını, markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, davacı markalarının tescil kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden ciddi surette kullanıldığının ispat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu marka başvurusunun daha önce başvuruya konu edilen 2019/9936 sayılı “… hikayeler” ibareli ve … sayılı “… …” ibareli markaların bileşkesinden oluştuğunu, davacının kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının Kısmen İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “29.SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı ” … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davalı şahsın müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda yer verilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden özel veya teknik hususlara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “… …” ibareli 06.02.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.08.2021 tarih ve 379 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 25.10.2021 tarihinde …. sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 25.05.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …. sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 18.07.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafça hükümsüzlük davasına mesnet olarak gösterilen; … sayılı markalar ise dava konusu marka başvurusundan sonraki tarihli olduğundan aşağıda yapılacak incelemede dikkate alınmamıştır.
… Kararının İptali İstemi Bakımından Yapılan Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırmasında;
İş bu davanın konusunu 29 ve 30. sınıfın tamamı ile 35. sınıf içerisinde yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetler” hizmet sınıfının altında mevcut; 29., 30. ve 32. sınıfın tamamı ve 43. sınıf içerisinde yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri oluşturmaktadır.
Davacının, itiraz aşamasında gerekçe olarak gösterdiği markalar 30. Sınıf emtialarda tescillidir. Dolayısıyla, 30. sınıf emtialar bakımından, taraf markaları arasında ayniyet oluşmuştur.
Dava konusu marka kapsamında yer alan ve işbu davaya konu edilen (30 sınıf emtiaların satışına yönelik) 35. Sınıf hizmetler ile davacıya ait markalar kapsamında yer alan 30. Sınıf emtialar ilişkili mal ve hizmetlerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur.
Dava konusu marka kapsamındaki diğer emtialar ve 43 üncü sınıf yönüyle, dava konusu başvuruda kalan emtiaların temelde gıda emtiaları olmalarına dayalı olarak taraf markaları arasında düşük/orta düzeyli bir benzerlikten bahsedilebilir. Örneğin, dava konusu marka kapsamındaki “patates cipsleri”, “süt ürünleri” ve “fındık fıstık ezmeleri, tahin” de davacı markaları kapsamındaki 30 uncu sınıfın aynı sıra ile 15 inci alt sırasındaki mısır cipsleri, 03 üncü sırasındaki pastanecilik ürünlerinden olan sütlü tatlılar, 10 uncu alt sıradaki çikolata ürünleri ve son alt sıradaki pekmez, birbiri ile rekabet halinde olabilen, bir arada satılan ya da genelde birbirini tamamlayan ürünler olmasına dayalı olarak, özellikle de işaretlerin karıştırılma riskinin yüksek olduğu durumlarda dolaylı karıştırmaya konu olan ürünlerdir. Dava konusu başvuruda mevcut, 43. Sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ise; davacı markaları kapsamındaki 30. Sınıfta yer alan mallar ile ilişkilendirilebilir. Şöyle ki; 43. Sınıfta yer alan yiyecek ve içeceklerin sağlanması hizmetleri, esas olarak restoran veya kafeterya ve snack bar gibi yerlerde verilen yemek hizmetlerini ya da benzer hizmetleri kapsar. Bu hizmetler, yiyecek ve içecekleri doğrudan tüketime sunmak için tasarlanmıştır. Yiyecek ve içeceklerin bir restoranda tüketiliyor olması, ticari mallar aralarında benzerlik bulmak için yeterli bir neden değildir (örneğin restorandaki tuz). Bununla birlikte, belirli durumlarda bu mal ve hizmetler tamamlayıcı olabilir. Özellikle, yiyecek ve içeceklerin tedarikinin ve bu tür malların imalatının aynı teşebbüs tarafından aynı ticari marka altında sunulması şeklindeyse, tüketiciler sorumluluğun aynı teşebbüste olduğunu düşünebilirler (örneğin; kahve dükkanlarında kendi ürettiği kahve ürünlerinin satışı-servisi, dondurma salonlarında kendi ürettiği dondurmanın satışı-servisi, barlarda bira). Bu gibi durumlarda, bir dereceye kadar benzerlik vardır.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Yapılan Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırmasında;
Davalı şahıs vekili dava aşamasında kullanmama def’i ileri sürdüğünden bu husus ön sorun olarak incelenmiştir.
6769 sayılı SMK m.25/7 uyarınca; kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Somut olayda, dava tarihi 15.02.2023 olup, … sayılı marka hariç, davacının gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında gerekçe olarak gösterdiği tüm markalar, dava tarihinde en az 5 yıldır tescillidir. Dolayısıyla, davalı taraf, … sayılı marka hariç, davacının gerekçe olarak gösterdiği markaların kullanıldığının ispatlanmasını talep edebilir.
Davacı taraf, dava tarihinden önceki 5 yıl içinde (15.02.2018-15.02.2023) markalarını kullandığını ispatlamalıdır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru tarihinde, davacının markaları en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru tarihinde de markalarını kullandığını ispatlamalıdır.
Sonuç olarak, davacının markalarını ispatlaması gerektiği tarihler; 15.02.2018-15.02.2023 ve 06.02.2015-06.02.2020 tarihleridir.
Davacı taraf, kullanıma ilişkin olarak, dava aşamasında aşağıdaki belgeleri dosyaya ibraz etmiştir:
• Ambalaj görselleri,
• Ürün kataloğu-2011, 2012 ve 2015 tarihli (toplam 17 sayfa),
• Faturalar (106 sayfa): 2007-2019 tarih aralığına ilişkin faturalarda çok çeşitli ürün yer almaktadır. Faturaların büyük bir çoğunluğunda “…” markası yerine “….” şeklinde kısaltma kullanılmıştır. Bu ürünlerin “…” markasının kısaltması olduğu değerlendirilmiştir.
• Gıda Üretim İzni Belgeleri (…” markasına ilişkin olup, 2006 tarihlidir.),
• Gümrük beyannameleri: 92 sayfa, 2007-2009 tarih aralığına ilişkin,
• Dış mekan reklam görselleri,
• Reklam faturaları: 2006-2007 tarih aralığına ilişkin,
• 8 adet reklam filmi videosu: Reklamların üçünün video isminde 2010 tarihi bulunmaktadır.
Sonuç olarak; davacının sunduğu belgelerin büyük bir çoğunluğu, ispat tarihleri dışında olmakla birlikte, sunulan faturalar incelendiğinde; “… …” ve “…” markasını “kraker” emtiası üzerinde kullandığı, bu kullanımların ambalaj görselleri ile desteklendiği değerlendirilmiştir.
Davacının kullanım ispatına tabi olmayan … sayılı markası 30. Sınıfta tescillidir. Davacının kullanım ispatına tabi olan markaları ise (kullanımı ispatlanan) “kraker” emtiası bakımından tescillidir.
… karar iptali davası bakımından yapılan ayniyet/benzerlik değerlendirmesi, hükümsüzlük davası bakımından da geçerlidir.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan 30. Sınıf emtia yönünden ayniyet, (30. Sınıf emtia satışına yönelik) 35. Sınıf hizmet bakımından, taraf markaları arasında ayniyet/benzerlik şartı oluşmuştur.
Gerek … karar iptali davası gerekse hükümsüzlük davası bakımından, dava konusu marka kapsamında yer alan diğer emtialar ve hizmetler, davacı markaları kapsamında yer alan emtialar gibi, birer gıda ürünü yada hemen tüketim için hazırlanmış gıda ürünlerinin servisi/masa düzeninde satış hizmetidir. Dava konusu marka başvurusu, bir kısım gıda emtiaların satışı hizmeti bakımından tescil edilmek istenmektedir. Taraf markalarında yer alan emtiaların birer gıda ürünü olması sebebiyle, aralarında düşük/orta düzeyli benzerlik/ilişki olduğu kabul edilebilir. Fakat bu seviyede bir benzerliğin, işaretler arasındaki benzerlik seviyesi ile dengelenerek, karıştırılma ihtimali yol açıp açmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; kelime, … ve renk unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, içinde gıda ürünlerinin bulunduğu dışarıdan çekilmiş bir işletme fotoğrafı üzerinde sol üst kısımda daire şeklinde tabela içinde “… …” ibaresine yer verildiği, yine bu daire içinde sarı renkli buğday başağını andıran bir figüre yer verildiği, işletme tabelası şeklinde oluşturulan kompozisyonda “… …” ibaresine yer verildiği, markanın genel görünümü makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde incelendiğinde; markanın esaslı unsunun işletme tabelası şeklinde oluşturulan “… …” ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Zira; davaya konu emtialar gıda, gıda ürünlerinin satışı ve yiyecek-içecek hizmetlerine ilişkin olduğundan, içinde gıda ürünlerinin sergilendiği işletme fotoğrafının ayırt ediciliği bulunmamaktadır. “… …” ibaresi “logo” vasfı ile ve buğday başağını andırır figür ile işletme tabelasında yer almakta olup, ortalama tüketici işletme tabelası şeklinde oluşturulan “… …” ibaresini, bulunduğu konum itibariyle esaslı unsur olarak algılayacaktır.
Davacıya ait markalar ise, üç farklı gruptan oluşmaktadır. Davacının iki adet markası sadece “…” ibaresinden oluşurken, iki adet markası bir krakerin ambalaj görselini içermektedir. Davacıya ait diğer markalar ise, “…” kelimesinden sonra gelen ve ürünün çeşidini belirten bir kelime unsuru (çilekli, fındıklı, muzlu, çikolata fındık, çikolata çilek, çikolata muz) ve en sonda konumlanan “… …” ve “… …” kelimelerini içeren markalardır. “…” markası, davacının tanınmış markasını oluşturduğundan, çatı marka niteliğindedir. Benzerlik değerlendirmesi, çatı marka gözetilmeksizin yapılmalıdır. Davacı markalarında yer alan “çilekli, fındıklı, muzlu, çikolata fındık, çikolata çilek, çikolata muz” kelimeleri ise, ürünün çeşidini belirten kelimeler olup tali unsur niteliğindedir. Davacı markalarının esas unsuru “…”, “… …” ve “… …” ibareleridir. Davacının salt “…” kelimesini içeren iki adet markası da bulunmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde benzer olduklarının söylenemeyeceği, zira; davaya konu markanın esaslı unsurunun “… …” ibaresi olduğu, “…” sözcüğünün başvuru markasında tek başına ayrıca esaslı unsur niteliğinin bulunmadığı, “… …” tamlamasının bir bütün halinde kavramsal ayırt ediciliğinin oluştuğu, “… …” ibaresinin, “… …” tamlamasına göre markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı, davacı markalarının esas unsurlarını oluşturan “…”, “… …” ve “… …” ibarelerinin umumi intiba olarak dava konusu markanın esas unsuru ile aynı veya benzer olduğunun söylenemeyeceği, slogan marka başvurusu nedeniyle iltibas değerlendirmesine ilişkin olarak …. vermiş olduğu bir kararında; “….” ibareli marka ile itiraza mesnet markayı oluşturan “…” ibareli marka arasında benzerlik bulmadığı, slogan markası içerisinde yer alan “…” kelimesinin tek başına ayırt ediciliğinin bulunmadığı, diğer kelime unsurları ile birlikte bir bütün olarak algılandığı, slogan içerisinde yer alan ancak slogan içinde ayrıca ayırt ediciliği bulunmayan bu kelime nedeniyle iltibas tehlikesinin oluşmayacağının kabul edildiği (….), somut olayda da buna benzer bir durumun mevcut olduğu, buna göre; daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu markayı, davaya konu mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
…. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Yargılamanın sonucuna etki etmemekle birlikte; davalı şahsa ait … sayılı markanın geçersiz olduğu, 2019/99636 sayılı markanın 20/12/2021 tarihinde tescil edildiği, tescil tarihi ile iş bu dava konusu marka başvurusu arasında en az beş yıl süre bulunmadığından, davalı şahsın önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak iş bu davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hakkının bulunduğu, ileri bir tahkikat yapılmasına gerek kalmaksızın, söylenemeyecektir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede;
… kararının iptali davası bakımından; davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik …’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük davası bakımından;
Davacının, dava aşamasında tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
• Ambalaj görselleri
• Ürün kataloğu-2011, 2012 ve 2015 tarihli (toplam 17 sayfa)
• Faturalar (106 sayfa): 2007-2019 tarih aralığına ilişkin faturalarda çok çeşitli ürün yer almaktadır. Faturaların büyük bir çoğunluğunda “…” markası yerine “….” şeklinde kısaltma kullanılmıştır. Bu ürünlerin “…” markasının kısaltması olduğu değerlendirilmiştir.
• Gıda Üretim İzni Belgeleri (…. markasına ilişkin olup, 2006 tarihlidir.)
• Gümrük beyannameleri: 92 sayfa, 2007-2009 tarih aralığına ilişkin
• Dış mekan reklam görselleri
• Reklam faturaları: 2006-2007 tarih aralığına ilişkin
• 8 adet reklam filmi videosu: Reklamların üçünün video isminde 2010 tarihi bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacının dava aşamasında dosyaya sunduğu belgelerin, genel olarak markanın kullanımını göstermeye yarayan belgeler olduğu, tanıtıma ilişkin olarak kabul edilen reklam filmi videolarının ve reklam faturalarının 2006, 2007 ve 2010 yıllarına ait olduğu, yakın tarihe ilişkin tanıtıma ilişkin dosyada bulunmadığı, sunulan tanıtım belgeleri eski tarihli olmakla birlikte esasen tanınmışlığın ispatı için de yeterli olmadığı, dosyaya yeterli derecede belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği yeterli belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25,500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 51,20 TL vekalet harcı, 325,00 TL posta-tebligat masrafı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.281,42 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 25,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2023

Katip …
E imza

Hakim …
E imza