Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/67 E. 2023/384 K. 01.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/67 Esas – 2023/384
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/67 Esas
KARAR NO : 2023/384

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 10/02/2023
KARAR TARİHİ : 01/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/09/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin küçük ev aletleri üretim ve pazarlaması alanında … ve yurt dışında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin faaliyetlerini “…” markası altında uzun yıllardır devam ettirdiğini, dava konusu markanın yayınına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın …. kabul edildiğini, davalı şirketin itirazı üzerine … sayılı … kararı ile ret kararının kaldırılmasına karar verildiğini, kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, markaların aynı malları kapsadığını ve iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konusu “… …” ibareli markanın müvekkiline ait “…” markasının bir alt markası olarak algılanabileceğini, dava konusu markanın başına eklenen “…” ibaresinin markayı değiştirmediğini, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve marka tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 22/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında benzerlik veya karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markaların tüketici zihninde ilişkilendirmeye yol açmayacağını, dava konusu markanın “… …” ibaresinden oluştuğunu, davacı markalarında ilave ayırt edici şekil ibarelerinin yer aldığını, kullanılan renklerin farklı olduğunu, markalar arasındaki farklılıkların karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalini bertaraf ettiğini, … kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … A.Ş. vekili 15/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … A.Ş. tarafından yapılan marka başvurusunun müvekkili şirket tarafından devralındığını, davacı şirketin itiraza mesnet gösterdiği markalarda yer alan “…” ibaresinin ayırt edici nitelikte olmadığını, müvekkili markasında bulunan “…” ibaresinin markaya farklı bir bütünsel izlenim kazandırdığını, taraf markalarının farklılaştığını, markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığını, “… …” ibaresinin “…” anlamına gelen bütünleşik bir ibare olduğunu, bu haliyle markanın tüketici algısında itiraza mesnet markalardan tamamen farklı olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararını iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Dava dışı şirketin 17.04.2021 tarihinde “… …” ibareli … sayısı ile marka tescil başvurusunda bulunduğu, …’nca 28.06.2021 tarih ve 375 sayılı …’nde başvurunun yayınlandığı, davacı şirketin 30.08.2021 tarihinde SMK m.6/1 hükmü kapsamında … sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz dilekçesi sunduğu, dava dışı şirketin 22.10.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dava konusu marka başvurusunun dava dışı şirket tarafından davalı şirkete devredildiği, devrin 29/12/2021 tarihinde sicile kaydının yapıldığı, …’nca itirazın kısmen kabulüne karar verilmiş edilmiş olup, marka başvurusu kapsamından bir kısım malların çıkartılmasına karar verildiği, redde mesnet olarak … sayılı markaların mesnet gösterildiği, bu karara karşı davacı tarafından 29.03.2022 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 10.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusuna iade edilen; 9, 16, 20, 21 ve 26.sınıfta yer alan emtiaların tamamı, davacının itirazı üzerine … kararı ile başvurudan çıkartılan emtiaların tamamını kapsadığından, söz konusu emtiaların tamamı iş bu davanın konusunu oluşturmaktadır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamına iade edilen ve iş bu davanın konusu oluşturan emtialar; 9, 16, 20, 21 ve 26. sınıfta yer almaktadır. Davacıya ait itiraza mesnet markalar ise; 07, 08, 09, 10, 11, 12, 15, 16, 21 ve 37. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescillidir.
Bilirkişi raporunda yer verilen tabloda koyu renk ile işaretlenen emtialar, aynı emtiaları göstermektedir. Buna göre; taraf markaları arasında 09, 16 ve 21. sınıf bakımından ayniyet olmuştur. Dava konusu marka kapsamında yer alan ve itiraza konu olan 20 ve 26. sınıf emtialar ise, itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür olmadığı gibi benzer/ilişkili de değildir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan ve itiraza konu olan 09, 16 ve 21. sınıf emtialar bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı/aynı tür veya benzer olması” şartının sağlandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu; kapsamında herhangi bir şekil ya da renk unsuru içermeyen bir kelime markasıdır. Dava konusu marka; “… …” ibaresinden oluşmakta olup, kelimelerin tamamı aynı satırda aynı punto ile yazılmış, herhangi bir kelime ön plana çıkarılmamıştır. Dava konusu marka başvurusu, … bir cümle olup, birebir çevirisi “…” şeklindedir. Dava konusu marka başvurusu, bir bütün olarak esas unsur niteliğindedir.
Davacı şirkete ait itiraza mesnet markalar ise; “…” ibaresi ile bir “kral tacı” şeklinden oluşan karma nitelikte markalardır. Davacının iki adet markası arasındaki tek fark, renklerdir. Markalardan biri kırmızı diğeri ise siyah renk ile oluşturulmuştur. “…” ibaresi, … “kral” anlamına gelmektedir. Davacı markalarının esas unsuru “…” ibaresidir.
Taraf markaları arasındaki uyuşmazlık; “…” kelimesinin ortaklığından kaynaklanmaktadır. “…” ibaresi, anlamlı bir kelime olmakla birlikte, dava konusu edilen emtialar ile bir ilişki içerisinde değildir. Bununla birlikte, düşük düzeyde … bilgisine sahip olan kimselerin dahi bildiği bir … kelimedir.
Davacının markaları “…” kelimesini içermekte ise de, dava konusu marka başvurusunda kullanılan “…” kelimesi ile, farklı bir kelime grubu oluşturulmuş, “…” kelimesinden anlam olarak uzaklaşılmış ve bir cümle kurulmuştur. Dolayısıyla, taraflara ait markalar kavramsal olarak benzer olarak değerlendirilmemiştir.
Taraf markaları, “…” kelimesinin ortaklığı nedeniyle, düşük seviyede görsel ve işitsel olarak benzer olarak değerlendirilmiştir. Fakat bu seviyede benzerliğin, markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağı ayrıca değerlendirilmelidir. Benzer bir uyuşmazlıkta, …. sayılı ilamında, “…” markaları ile “…” ibareli markanın benzer olmadığına yönelik “davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli ve … kararında geçen diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı” şeklindeki yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan 09, 16 ve 21. sınıf emtiaların, davacının itiraza mesnet kabul edilen markaları kapsamında yer alan emtialar ile aynı/aynı tür olduğu, dava konusu marka ile davacı şirkete ait markaların “…” kelimesini ortak olarak içerdiği, bu ortaklığın düşük seviyede de olsa markaları görsel ve işitsel olarak benzer kıldığı, dava konusu markada herhangi bir şekil unsuru bulunmadığı, davacının markalarında ise bir şekil unsurunun bulunduğu, dava konusu markada ise farklı kelime unsurlarının yer aldığı, bu nedenle markaların bütünsel olarak farklılaştığı, ayrıca taraf markaları arasında anlamsal olarak da benzerlik bulunmadığı, dava konusu markada “…” kelimesinin farklı kelime grupları ile bir cümle içerisinde kullanıldığı, dava konusu marka başvurusunda “ …” ibaresi bir bütün olarak esas unsur iken, davacı şirket markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu markada “…” kelimesinin markanın son unsuru olduğu, dolayısıyla soldan sağa okunan bir dilde, markanın başında yaratılan bu farklılığın markaları farklılaştırdığı, taraf markalarının esas unsur bakımından da farklılaştığı, dava konusu markada “…” kelimesinin ön plana çıkarılmaması ve bir bütün olarak anlamlı bir ibare olması nedeniyle bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, bütün olarak bakıldığında dava konusu markanın davacının markalarından uzaklaştığı, markaların bütünsel olarak ilişkilendirilebilir olmadığı, “…” ibaresi gibi orijinal olmayan bir ibareyi ortak olarak içeren taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tüketicinin taraf markalarını benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 51,20 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 210,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.166,42 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … A.Ş. tarafından sarf edilen 51,20 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/09/2023

Katip …
E imza

Hakim …
E imza