Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/44 E. 2023/373 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/44 Esas – 2023/373
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/44 Esas
KARAR NO : 2023/373

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 30/01/2023
KARAR TARİHİ : 19/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dünyanın 5 kıtasında 32 ülkesinde GSM operatörlüğü yapan en büyük …. operatörlerinden biri olduğunu, dünyada Aralık 2011 itibarıyla 439 milyon abonesi bulunduğunu, …’nin ikinci büyük mobil iletişim şirketi olduğunu ve Ekim 2014 verilerine göre 21.112.000 abonesi bulunduğunu, müvekkili şirketin yoğun emek ve etkin tanıtım faaliyetleri sonucu tüketiciler nezdinde “…” kök ibareli seri markaların müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, dava konusu “… …” ibareli marka başvurusunun müvekkiline ait “…” ibareli markalarla iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin pek çok marka ile kullanılan ve ayırt edicilik katmayan bir ibare olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkiline ait seri marka olarak algılanabileceğini, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının itibarından haksız avantaj elde edeceğini ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 15/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenimin, tümüne hâkim olan görünüş ve ayırt ediciliğini vurgulayan imajın, ibarelerin ayırıcı birçok unsuru içeren bütününde odaklandığını, markaların ilk bakışta kolay ayırt edilemeyecek şekilde benzediğinden ve iltibasa sebebiyet verileceğinden söz edilemeyeceğini, markaların kavramsal ve görsel bakımdan farklı markalar olduklarını, taraf markalarındaki ortak ibare olan “…” ibaresinin … “…” anlamına gelen ve herkesin kullanımına açık olan bir ibare olduğunu, dava konusu markada “…” ibaresinin “…” ibaresi ve … ile birlikte kullanıldığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar benzer olmadığından davacının haksız rekabet ve markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceği iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının kötü niyet iddiasını ispat edemediğini, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 20/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin son tüketiciye ürün veya hizmet satan bir firma olmadığını, sektöründe ajans hizmetleri, … derece açı ile detaylı fotoğraf çekimi, reklam ajansı hizmetleri ve prodüksiyon hizmetleri sunduğunu, taraf şirketlerin hedef müşteri kitlesinin farklı olduğunu, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin müvekkili şirketin ticari unvanında da geçtiğini, dava konusu markanın davacı markası ile benzerlik içermediğini, başvuru konusu sınıfların davacı markalarından farklı olduğunu, markaların halk nezdinde karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığını, davacının tanınırlığa ve seri markaya dayalı iddialarının mesnetsiz olduğunu, “…” ibaresinin … “…” anlamına geldiğini, herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, davacının ibareyi tekeline almasının mümkün olmadığını, … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde;
Dava konusu … sayılı marka başvurusu, 35 / 38 / 41. sınıflar için tescil edilmek üzere 29.09.2020 tarihinde yapılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, ….. 09.11.2020 tarih ve …. sayılı kararıyla 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca kısmen reddedilmiş olup, başvuru kapsamından “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin çıkarılmasına karar verilmiştir. Dava konusu marka başvurusu, kapsamında kalan emtialar yönünden 12.11.2020 tarihli … sayılı …’nde yayımlanmıştır. Dava konusu başvurunun yayımına davacı şirket tarafından “benzerlik/karıştırılma ihtimali”, “… Sözleşmesi kapsamında tanınmışlık”, “tanınmışlık” ve “kötü niyet” gerekçeleri ile itiraz edilmiştir. İtiraza dayanak gösterilen markalar; …. sayılı markalardır. Davalı şirket tarafından itiraza karşı görüş bildirilmiştir. Davacı şirketin yayıma itirazı … tarafından 27.09.2021 tarih ve … sayılı karar ile reddedilmiştir. Davacı şirket … kararına itiraz ederek, itirazlarının yeniden değerlendirilmesini ve marka başvurusunun reddini talep etmiştir. İtiraz üzerine verilen ve dava konusu yapılan 29.11.2022 tarihli … sayılı … kararı ile davacı itirazları reddedilmiştir. Dava iki aylık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 23.12.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu, 35, 38 ve 41. Sınıf hizmetlerde tescillidir. Davacıya ait markalar ise hali hazırda 38 ve 41. Sınıfta yer alan hizmetlerde tescillidir. Bununla birlikte, dava konusu marka kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetler ile davacı markalarında yer alan hizmetler birbirinden farklıdır. Dava konusu marka kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmet, 25. Sınıf ürünlerin satışı hizmetlerini içermekte iken, davacı markalarında yer alan 35. Sınıf hizmet, genel olarak 09 ve 16. Sınıf malların satışına özgülenmiştir. Dolayısıyla, taraf markaları 35. Sınıf bakımından farklıdır.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan 38. ve 41. Sınıf hizmetler bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, dava konusu marka kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetler bakımından ise taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Davaya konu marka başvurusu; “…” ibaresi ile, … unsurunun sol kısmında konumlandırılmış “açık bir kapı” şeklinden oluşmaktadır. Dava konusu markada yer alan unsurların oluşturulmasında … ve siyah renkler kullanılmıştır. “…” ibaresi, … “…” kelimesidir. Dava konusu marka “…-üç-yüz-alt-mış” şeklinde okunmaktadır. “…” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesi ile ortaya yeni bir anlam çıkmamıştır. Açıklanan sebepler çerçevesinde davalıya ait markanın tüketici nezdinde marka algısı yaratan unsuru bir bütün halinde “…” ibaresidir.
Davacıya ait dayanak markaların bir kısmı …, bir kısmı ise …+… ibarelerinden oluşan karma markalardır. Karma markalar, … kare bir fon üzerine beyaz renk ile yazılı “…” kelimesinden oluşmaktadır. Davacının bir adet markasında ise siyah kare fon kullanılmış “…” ibaresi beyaz, “+” işareti … renk ile yazılmıştır. “…” kelimesi, … bir rengin adıdır. Davacıya ait … markaları ise, siyah ya da … renk ile yazılmış ve “…” kelimesi ile çeşitli kelimelerin birlikte yazımından oluşmaktadır. Davacının önceki tarihli gerekçe markaları incelendiğinde, markalarının tamamının, dava konusu markada olduğu gibi “…” ibaresine farklı kelimeler eklenerek oluşturulduğu, “…” ibaresini içeren marka serisi yaratıldığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda yer verilen tablodan görüldüğü üzere; davacının markalarının tamamı “…” ibaresinin yanında ayırt edici niteliği olmayan, tanımlayıcı/nitelendirici “…” gibi ibareleri ihtiva etmektedir. Bu markalarda ortak unsur olan “…” ibaresinin, markalardaki ön plandaki ayırt edici unsur, yani esas unsur olduğunu söylemek mümkündür.
“…” ibaresi, basit bir … … olup, herkes tarafından bilinmesi muhtemel bir renk adıdır. Renklerin ayırt edici niteliği düşük olmakla birlikte, dava konusu edilen hizmetler bakımından, … rengin herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Davacıya ait markaların bir kısmının salt “…” ibaresinden oluştuğu gözetildiğinde, davacı markalarının esas unsuru niteliğinde olan “…” ibaresinin makul düzeyde ayırt edici niteliğinin bulunduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “…” ise, bir sayı olup, ilk izlenim olarak, … derece açıyı akla getirmektedir. Zira, … sayısı, tam açının karşılığı olan ölçüdür. “…” sayısı, genel olarak ayırt ediciliği düşük bir ibaredir. Zira … nezdinde başvurusu halinde/tescilli, “…” ibaresini barındıran 1000’e yakın marka mevcuttur.
Dava konusu markanın esaslı unsurlarından birinin “…” ibaresi, davacı markalarında genel olarak esaslı unsurunun “…” olduğu, davacıya ait bir kısım markalarda ise …+….”) şeklinde olduğu görülmektedir. Davacının markaları “…+…” şeklinde oluşturulmuş birer seri marka ailesi niteliğindedir. “…” ibaresinden sonra gelen …, “…” ibaresine göre ayırt edici niteliği bulunmayan kelimelerdir.
Karşılaştırılan markalarda esas unsur olan “…” ile “…” kelimeleri incelendiğinde, “…” esas unsurunun “…” ibaresinde birebir aynı olarak mevcut olduğu görülmektedir. “…” ibaresinde yer alan “…” sayısı, tam açıyı ifade eden bir sayı olup, marka başvurularında sıklıkla kullanılan bir sayı olup, ayırt edici niteliği düşüktür. “…” sayısı, markalarda birebir aynı olan “…” ibaresinin yaratmış olduğu benzerliği ortadan kaldıracak, yani markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte değildir. Bu sayı, markaların esas unsurlarını “birebir aynı” olmaktan çıkarmakta, ancak “markaların benzer olması” durumundan kurtaramamaktadır. Aksine, davacının seri markaları ile aynı şekilde oluşturulmuş (…+…) bir marka niteliğindedir. Potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Dava konusu markanın, davacının seri markaları arasına karışarak, fark edilmeyeceği, seri marka ailesine dahil bir marka olarak algılanacağı değerlendirilmiştir.
Davacının “…”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…” ibareli markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimal dahilindedir. Bu nedenlerle; yani karşılaştırılan markaların esas unsurlarının birbirlerine yakın, benzer kompozisyona sahip olduğu, somut olayda karşılaştırılan markaların görsel açıdan benzer olduğu değerlendirilmektedir.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu yakın benzerlik, duysal/fonetik/işitsel ve anlamsal açılardan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir. Tarafların markalarında ortak olan “…” ibaresinin aynı olan okunuşu, davalı şirketin markasında bu ibareye eklenen “…” sayısının davacı markalarında olduğu gibi kelimenin sonunda yer almasının “…” ibaresinin fonetik olarak baskın karakterini ortadan kaldırmaması, karşılaştırılan markaların işitsel açıdan yakın benzer olmalarına sebebiyet vermektedir.
Taraf markaları arasında; 38 ve 41. Sınıf bakımından sınıfsal olarak ayniyet bulunmaktadır. Bu nedenle, karşılaştırılan markaların esas/tek unsuru olan “…” ve “…” ibareleri arasındaki “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklanan görsel ve işitsel yakınlığın, bir taraftan da davacının “…” ibareli seri markalarında “…” ibaresi yanında tanımlayıcı/niteleyici kelimeleri/ekleri ihtiva etmesi ve bu “kategorileme yönteminin davalı şirketin “…” ibareli markasının da, davacının “…” ibaresini içeren markalarının bir serisi olarak ele alınması olasılığını ve karıştırılma ihtimalini artırdığı değerlendirilmiştir. Davacının “…” ibareli markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalı şirketin “…” ibareli markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ve karıştırması ihtimali mevcuttur. Dava konusu markada “…” ve “…” kelimesi/sayısı birleşik yazılmasına karşın ortaya yeni bir anlam çıkmamış, … ve sayı ayrı ayrı varlığını korumuştur. Bunun sebeplerinden biri de, dava konusu markada, “…” ve “…” ibarelerinin farklı renk ile yazılmasıdır. Buna ilaveten; davacının markaları ile davalı şirketin dava konusu edilen markası aynı hizmetlerde kullanılacak olduğundan, ortalama tüketicinin söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini doğurduğu, bu durumun halkı yanıltabileceği, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünebilecekleri, davalı şirketin tescil talebinin, davacının tescilli markaları kapsamında yer alan emtialar açısından, davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği, sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alıp davacı markaları kapsamlarındaki hizmetlerle aynı/aynı tür olan “38. Sınıf: Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. 41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı taraf, yayıma itiraz dilekçesi ekinde “… markasının kullanımını tevsik eden belgeler” başlığı ile 50 sayfadan oluşan belge sunmuştur. Sunulan belgelerin büyük bir kısmının … adresinden 04.02.2014 tarihinde alınan ekran görüntüleri olduğu, bir kısmının … olduğu, bu belgelerin … markasının kullanımını gösterir belgeler olmakla birlikte, tanınmışlığı gösterir belgeler olmadığı, sunulan belgelerin devamında ise çeşitli internet sayfalarından 04.02.2014 tarihinde ekran görüntüsü olarak alınan haberler olduğu tespit edilmiştir. Sunulan belgelerin, markanın 2014 yılında kullanımını gösterdiği, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “38. Sınıf: Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. 41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” mal ve hizmetler bakımından … sayılı … kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “38. Sınıf: Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. 41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” mal ve hizmetler bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 179,90 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 51,20 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 593,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.369,52 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 2.184,76 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 2.184,76 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 51,20 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 25,60 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiye 25,60 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2023

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza