Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/276 E. 2023/477 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/276 Esas
KARAR NO : 2023/477

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … ….
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … -….
VEKİLİ : Av. … – ….

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/06/2023
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 07/06/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait marka başvurusu ile itiraz eden davalı şirketin markasının aynı ya da benzer olmadığını, … tarafından yapılan değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, mal ve hizmetlerin benzerliği ve tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali hakkında yanlış değerlendirme yapılmış olduğunu, taraflarına ait ve marka tescil başvurusu talep edilen ‘…’ markası ile davalı şirkete ait ‘… … …’ markasının … tarafından aynı veya benzer olduğu kanaatine varılmış olduğunu, tescili istenen markanın yalnızca “…” sözcüğünden oluşmamakta olduğunu, yanında halkalar halinde birbirine geçmiş bir logo ile yer almakta olduğunu, ayrıca sözcükte yer alan “i” harfinin üzerinde bulunan yıldızın yalnızca bir sembolden ibaret olmadığını, bilindiği üzere “…” tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla kullanılmış olduğunu, bu kapsamda eklemiş oldukları yıldız sembolünün geri kalan sözcük ve işaretlerle bir bütün arz etmekte olduğunu, iki marka arasında görsel anlamda herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davalı … … Ltd. Şti. tarafından iki marka arasındaki iltibasın öncelikle iki sözcük arasında bulunduğu yönünde itiraz edilmiş olduğunu, iki markanın da yalnızca kullanılan sözcükten ibaret olmadığını, ‘Bilge’ anlamına gelen ‘…’ kelimesinin kendi başına da ayırt edicilik sağlamayacağı yönünde cevaplarda bulunulmuş olup akabinde ise ‘…’ ibaresini taşımakta ve tescillenmiş olan markaların art arda verilmiş olduğunu, müvekkiline ait marka ile itiraz eden davalı şirketin markasının aynı ya da benzer olmadığını, … tarafından yapılan değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, aynı nice sınıflarında tescilli olacağı gerekçesiyle tüketici nezdinde iltibasa yol açacağı söylenen iki markanın, hitap ettikleri tüketici profillerinin birbirinden farklı olduğunu beyanla; …’nun 31.05.2023 tarihli …. sayılı kararının iptaline, … numaralı marka tescil başvurusuna konu ‘…’ markasının tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı … vekili 12/06/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Gerek başvuru markasında, gerekse kısmi redde mesnet markada asıl, marka algılaması yaratan baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu, başvuru markasında ayırt ediciliğe katkı sağlayabilecek derecede farklı/güçlü unsurların da mevcut olmadığını, diğer taraftan ibarelerin benzerliği ile birlikte, başvuru markasının kapsamındaki bir kısım mal/hizmetlerin, kısmi redde mesnet markanın kapsamında bulunan mal/hizmetlerle aynı/benzer nitelikte olduğunu, markaların kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması koşulu da mezkur markalar açısından kısmen gerçekleştiğinden, söz konusu markalar bakımından SMK m.6/1 hükmündeki karıştırma ihtimaline ilişkin koşulların gerçekleşmiş olduğunu beyanla; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali isteminin reddine, davacının, aleyhlerine olan sâir taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … ŞİRKETİ vekili 04/09/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmaya ait “… … …” markasının … (…) nezdinde … numaralı başvuru ile 09.02.2022 tarihinde tescil edildiğini, davacının marka başvurusu ile müvekkili firmaya ait önceki tarihli tescilin esaslı olarak “…” unsurundan oluşmakta olup ortalama tüketicilerin mevcut görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik dolayısıyla markaları birbiriyle karıştıracağını, müvekkili şirketin marka başvurusu ile redde mesnet gösterilen markanın kullanım alanlarının birebir aynı olduğunu, davacının davaya konu “…” ibareli markası ile müvekkili firmaya ait “… … …” markasındaki asli unsurların birebir aynı kelimelerden meydana geldiğini, 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 kapsamında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin üst düzeyde olduğunu, ortalama tüketici kitlesinin bu iki markayı birbirinden ayırt etmesinin mümkün olmadığını, markaların kullanım alanlarının da örtüştüğünü beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet … sayılı “…+… … …” ibareli marka arasında “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 45.SINIF: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda … hizmetleri dahil).Güvenlik hizmetleri.Evlendirme büroları hizmetleri.Cenaze hizmetleri.Giysi kiralama hizmetleri.Yangın söndürme hizmetleri.Refakat etme hizmetleri.İş güvenliği konularında … hizmetleri.Sosyal ağ oluşturma hizmetleri.” hizmetleri bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “…+…” ibareli 26.01.2022 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.06.2022 tarih ve 398 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirketin 27.06.2022 tarihinde … sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davacının 26.09.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın …’nca kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 45.SINIF: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda … hizmetleri dahil).Güvenlik hizmetleri.Evlendirme büroları hizmetleri.Cenaze hizmetleri.Giysi kiralama hizmetleri.Yangın söndürme hizmetleri.Refakat etme hizmetleri.İş güvenliği konularında … hizmetleri.Sosyal ağ oluşturma hizmetleri.” hizmetlerinin çıkarıldığı, davacının 03.02.2023 tarihinde karara itirazda bulunduğu, yapılan itirazı değerlendiren … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.06.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve iş bu davaya konu olan “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 45.SINIF: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda … hizmetleri dahil).Güvenlik hizmetleri.Evlendirme büroları hizmetleri.Cenaze hizmetleri.Giysi kiralama hizmetleri.Yangın söndürme hizmetleri.Refakat etme hizmetleri.İş güvenliği konularında … hizmetleri.Sosyal ağ oluşturma hizmetleri.” hizmetleri, redde mesnet … sayılı marka kapsamında aynen bulunmaktadır. Dolayısıyla karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerin ayniyet düzeyinde benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; siyah renkli kare zemin üzerinde altın sarısı renginde iç içe geçmiş dairesel kesitlerden oluşan … unsuru ile bu unsurun hemen sağında yer alan “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…”; İngilizce bir sözcük olup, Türkçe; “Bilge, Akıllı, Bilgili” gibi anlamlara gelmektedir. Anlamı itibariyle “…” sözcüğü davaya konu hizmetleri doğrudan tanımlamamaktadır. Bu nedenle somut ayırt edici niteliği haizdir. “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca, iç içe geçmiş dairesel kesitlerden oluşan … unsuru, “…” sözcüğüne göre arka planda kalmaktadır. “…” sözcüğünde yer alan “i” harfinin üzerindeki noktanın yıldız şeklinde olmuş olmasının markanın genel görünümüne farklı bir ayırt edicilik katmadığı, söz konusu yıldız figürünün “i” harfinin üzerinde bulunan noktası olarak algılandığı, umumi intiba olarak dava konusu markanın esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirkete ait redde mesnet marka incelendiğinde; içi koyu sarımtırak dairesel zemin üzerinde stilize “W” harfine yer verilerek logo şeklinde mizanpajı yapılan … unsurunun altında “… …” ibarelerine eşit punto ile yer verildiği, bu ibarelerin altında ise küçük punto ile “…” ibaresinin yer aldığı tespit edilmiştir. “…” ibaresi gerek küçük punto ile yazılmış olması, gerekse ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilen “…” anlamına gelen İngilizce bir sözcük olması nedeniyle markanın tali unsuru konumunda olduğu, yine “…” ibaresinin de Türkçe “GRUP” anlamına gelen ve ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilen bir sözcük olması nedeniyle somut ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca, yukarıda tasvir edilen … unsurunun, “…” sözcüğüne göre arka planda kaldığı, umumi intiba olarak redde mesnet markanın da esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerin aynı oldukları, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (….), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki hizmetlerin aynı olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, ancak gerek redde mesnet markanın, gerekse başvuru markasının esaslı unsurunun “…” olarak görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyde benzer oldukları, buna göre; her ne kadar davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin bilinç ve dikkat düzeyi vasat emtia alıcısına göre yüksek düzeyde olsa da, bu tüketici kesiminin her hal ve şartta markalar arasında ilinti kurmayacağı şeklinde çıkarımda bulunulamayacağı, somut olayda olduğu gibi, gerek karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan hizmetler arasındaki yüksek benzerlik düzeyi, gerekse markaların esaslı unsurlarının yüksek düzeyde benzer oluşları nazara alındığında, daha önce redde mesnet markayı gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan söz konusu tüketici kesiminin dahi daha sonra başvuru markası ile karşılaştığında, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, redde mesnet markanın yeni versiyonu zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsama yaşayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökenlere işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayabilecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar tarafların farklı ticari alanlarda iştigal ettiklerini ileri sürse de, dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği tarafların fiili ticari faaliyet alanları nazara alınarak mal-hizmet benzerliği karşılaştırması yapılamayacağı, başvuru markasından çıkartılan hizmetler ile redde mesnet marka tescil belgesi kapsamında yer alan hizmetler nazara alınarak mal-hizmet karşılaştırmasının yapılması gerektiği ve mahkememizce de bu şekli ile değerlendirme yapıldığı nazara alınarak, davacı yanın söz konusu argümanına itibar edilmemiştir.
Davacı yan her ne kadar başkaca marka tescillerini iş bu davaya mesnet göstermişse de, her bir markanın kendisini oluşturan unsurlar nazara alınarak ilgili tüketici kesimi nezdinde oluşturduğu umumi intibadan hareketle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği anlaşılmakla; başvuru markasından farklı umumi intibayı haiz markaların iş bu davaya emsal alınması mümkün görülmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 64,00 TL vekalet harcı, 477,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 900,80 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … ŞİRKETİ tarafından sarf edilen 38,40 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ŞİRKETİ’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza