Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/248 E. 2023/381 K. 28.08.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/248 Esas – 2023/381
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/248 Esas
KARAR NO : 2023/381

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/05/2023
KARAR TARİHİ : 28/08/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/05/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve Tic. A.Ş sektörün en eski aktörlerinden biri olarak 1998
yılında online alışveriş pazarına artı değer katmak ve internet kullanıcılarının her sektördeki ihtiyaçlarını en
geniş ürün yelpazesi ve en iyi hizmet kalitesiyle karşılamak için yola çıkmış ve bugün …’de 46,5 milyon
kayıtlı üye sayısı ve aylık ortalama 246 milyon ziyaret ile online alışveriş sektöründe lider konuma
ulaşmış olduğunu, müvekkili, sahibi bulunduğu … alışveriş sitesi üzerinden e-ticaret
faaliyetleri gerçekleştirmekte ve bu kapsamda tüketicilere satıcı sıfatıyla doğrudan kendisi ürün ve hizmet
satışı yaptığı gibi aynı zamanda aracı hizmet sağlayıcı sıfatı ile üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini tüketicilere
ulaştırmak için gerekli alt yapı ve platformu sağlamakta olduğunu, davalı şahsa ait “…” markasının, müvekkili adına tescilli … ve … markaları ile
ayırt edilemeyecek derecede benzer olup halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet
verir nitelikte olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu ve yoğun
kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik vasfını haiz olduğunu, … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer
olan … markasının tesciline izin verilmesi halinde, müvekkilinin emek ve zaman
harcayarak itibar edindirdiği markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine
neden olacağını, öncü ve toplumda saygınlığı yakalamış müvekkilline ait …. markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan …
ibaresinin tesadüfen seçildiğinin düşünülemez olduğunu, davalı yana ait … ibareli marka başvurusu …
anlamında haksız rekabet oluşturmakta olduğunu beyanla; … 24.03.2023 tarih ve
… sayılı kararının iptali ile … sayılı … ibareli marka başvurusunun
tescile uygun olmadığının tespiti ve işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise
hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesinini talep etmiştir.
Davalı … vekili 08/06/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında
iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, bu nedenle başvuru markasında belirtilen mal/hizmetlerin tüketicilerinin davacı ve
davalı markalarının aynı ticari kaynağa veya ticari-ekonomik yönden birbiriyle bağlı
firmalara ait olduğunu düşünmeyecek kadar makul düzeyde bilgili, dikkatli, gözlemci ve
özenli olduğu dikkate alındığında “…” ibareli başvuru ile davacıya ait “…”
ibaresini içeren itiraz markalarının karıştırılabilecek veya ilişkilendirilebilecek derecede
benzer markalar olmadıklarının ortada olduğunu, iki marka arasındaki belirgin farklar karşısında,
tüketiciler, iki farklı marka karşısında olduklarının farkına varabilecekler, markaların
farklı üreticilere ait markalar olduklarını anlayabilecekler ve bu nedenle üreticileri
arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, bu doğrultuda davalı
başvurusunun konusu olan işaretin, davacıya ait tescilli markaya “…” ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde benzediğinden ve bu suretle iltibasa
sebebiyet vereceğinden söz edilmesinin olanaksız olduğunu, ilgili tüketiciler tarafından, dava konusu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan
gelen ve birbirinden farklı markalar olarak algılanacağı; davalı ile itiraza gerekçe olarak
gösterilen markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali
dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını; başvuru konusu
marka ile davacıya ait markaların yukarıda açıklanan farklılıkları ve markaların
kapsamındaki malların/hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi bütün olarak
değerlendirildiğinde, dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını ve bu nedenle
aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … 16/06/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle husumet itirazında bulunduğunu, taraf sıfatı bulunmadığını, Kooperatif adına sadece işlemlerin çabuk yürümesi ve bürokrasinin önüne geçilebilmesi adına şahsi olarak başvuruları üstlenmiş olduğunu, davanın kooperatif yönetimine açılması gerektiği kanaatinde olduğunu, sınırlı sorumlu … adına tarafınca yapılan başvurunun; … adı ile 07.02.2022 tarihinde yapılmış olduğunu, ancak marka alma sürecinin tamamlanmamış olduğunu, sadece başvuru yapılmış olup, marka için ücret dahi yatırılmamış olduğunu, üstelik almak istediği markanın “…” olup, dava açan firmaya ait olduğu iddia edilen … burada vs. ile ilgisi olmadığını, herhangi bir taklit amacı olmaksızın davacı firmadan habersiz ve bağımsız … olarak, … ürünlerini bir çatı altında toplamak adına üstlendikleri bir marka olması adına seçilen “…” ismi ile bir marka kurmak istediklerini ve sadece başvuru yaptıklarını, bu konuda davacı ile başvuru yaptıkları … isminin herhangi bir ilişkisi, benzerliği ve taklitçiliği söz konusu dahi olmadığını, tarımsal faaliyet ve gıda üretimi yapan ve …’da faaliyet gösteren üreticiler olduklarını, 02.09.2021 tarihinden itibaren aktif bir şekilde faaliyet sürdürmekte olduklarını ve aktif bir şekilde gıda üreticisi olarak çevresindekiler tarafından saygı gören ve bilinen bir kuruluş olduklarını, bu şekilde bir davanın kazandıkları güveni ve itibarı zedelediğinin de aşikar olduğunu, başvuru yaptığı isim ile davacı tarafın markası arasında benzerlik olmadığını, çağrışım bile yapmadığını, beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Mahkememizce ön inceleme duruşması icra edilmeden evvel; davacı vekili 21/08/2023 tarihli dilekçesi ile; açmış oldukları davadan feragat ettiklerini, feragat doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin sunmuş olduğu vekaletnamede açıkça feragate yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. (HMK m.307) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ya da mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK m.309/2) Somut olayda davacı vekili dilekçe ile feragat beyanında bulunduğundan feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu m.22 hükmü gereği peşin alınan 179,90 TL’den alınması gereken 269,85/3*1=89,95 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile arta kalan 89,95 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, aksi halde hazineye irad kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.6 hükümleri uyarınca hesaplanan 7.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 89,95 TL karar ve ilam harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 409,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 704,45 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m.341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.28/08/2023

Katip ….
E-imza

Hakim ….
E-imza