Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/204 Esas – 2023/502
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/204 Esas
KARAR NO : 2023/502
HAKİM : ….
KATİP :….
DAVACI : ….
….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 2- ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….
Av. ….
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/04/2023
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/04/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sayısı ile …. .sınıf ürün ve hizmetleri kapsar şekilde tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı yanın müvekkili başvurusuna yönelik itirazlarının … tarafından reddedildiğini, ancak … sayılı … kararı neticesinde kabul edildiğini, müvekkili başvurusu kapsamından 09. Sınıf mallar ve 36. Sınıftaki Sigorta hizmetleri, Finansal ve parasal hizmetlerinin çıkartıldığını, …. sayılı markalar yönünden kullanım ispatı taleplerinin dikkate alınmamasının usule aykırı olduğunu, davalı yanın markalarının … sözcüğü ile birlikte iç içe geçmiş dört hilalden ibaret bir … ya da logodan oluştuğunu, davalının beş markasındaki sözcük unsuru, bir bütün olarak “…” ve “…” kelimelerinden ve bütüncül izlenimde etki bırakacak düzeyde ayırt edici olan bir logodan oluştuğunu, “…” kelimesi, tanımlayıcı ve bir şekilde tescil edilmiş olsa bile, ayırt ediciliği oldukça zayıf bir ibare olduğunu, … nezdinde “…” ibaresinin batı dillerindeki karşılığını oluşturan, “…” sözcüğünün, kısmen yazım karakteri özelleştirilerek ve bir takım görsel ilaveler yapılarak şekline getirilmiş formunun dahi tescil edilemeyeceği yönünde karar verildiğini, “…” sözcüğü, 36. Sınıftaki finansal ve parasal hizmetler ile bankacılık hizmetleri bakımından da doğrudan tanımlayıcı olduğunu, finansman yöntemlerinin literatürde artık, geleneksel ve … finans yöntemleri olarak temel iki başlık altında sunulduğunu, müvekkili markasında ise “…” sözcüğünün “….” ibareleri ve diğer görsel unsurlarla bir araya gelerek kullanıldığını, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesinin yetişkinlerden oluştuğunu, özellikle de sadece mobil telefonla ulaşılabilecek dijital ortamda sunulan bankacılık hizmetleriyle yazılım alt yapısı sağlama hizmetlerinin farklılığını hemen algılayabilecek niteliklere sahip olduklarını, parasal ve finansal hizmetlerle, yazılım alt yapısı sağlayan uygulamayı indirmek ve tercih etmek için ayrılacak süre ile dikkat ve özen yüksek seviyede olacağından, ortalama tüketicilerin davalı markalarıyla müvekkili başvurusu konusu işaret arasında karıştırılma riski bulunmayacağını, iddia ederek … sayılı … kararının iptalini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı … vekili 11/05/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; SMK’nın 6/1 maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği hükme bağlanmış olup; SMK 6/1 anlamında bir tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için, markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, taraf markalarını yan yana görecek olan ortalama tüketicilerin, başvuru markası kapsamından çıkartılan yüksek derecede benzer olan mal ve hizmetler yönünden kolaylıkla yanılgıya düşebilecekleri, iltibas tehlikesi doğabileceği düşünülmekte olduğunu, bu nedenle SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin önlenmesi amacıyla verilmiş olan … kararında bir isabetsizlik bulunmadığını, davacı … aşamasında tanınmışlık ve kötü niyet ile ilgili iddialarını ise yeterli bilgi ve belge ile ispat edemediğini beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 23/05/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili markalarının toplumsal tanınmışlığının bulunduğunu, başvuru konusu marka ile müvekkili banka adına tescilli markalar arasında ortak olan kelimenin “…” olduğunu, müvekkili banka açısından “…” kelimesinin tek başına ayırt edici işlev kazandığını, anılan ibarenin bankacılık sektöründe bankalara … olduğunu değil, müvekkilin tanınmasını sağlayan adının, … olduğunu vurguladığını, başvurucunun … kelimesi ile benzerliğin ortadan kalkmış olduğu iddiasının soyut olduğunu, kaldı ki davacının fiili kullanımlarında bu kelimeye dahi yer vermediği kullanımlarının olduğunu, müvekkili açısından ayırt edici olan … kelimesinin yanına … getirmiş olması başvurunun benzerliğini ortadan kaldırmadığını, davacının dijital cüzdanları bir araya getirme -para yükleme- hesap ödeme gibi finansal aktivitelerde bu markayı kullandığını ve dahası tüm bankaların mobil uygulamalarının yer aldığı platformlarda aynı kategorilerden çalıştığını, ortalama bir tüketicinin başvuruya konu markanın da müvekkile veya iştiraklerinden birine ait olduğunu pek tabi düşünebileceğini, taraf markaları arasında hali hazırda kullanım ispatı talebine konu olmayan tescilli markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerin zaten kesiştiğini, bu nedenle kullanım ispatı talebinin incelenmemesinin usul ekonomisi açısından uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet …. sayılı markalar arasında “9.SINIF: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları.Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri.Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları.Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri.Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler).Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları.Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar.Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller.Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları.Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil).Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar.Dekoratif mıknatıslar.Metronomlar. 36.SINIF: Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler.” mal ve hizmetleri bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, özel ve teknik hususlara ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Başvurucunun 22.10.2021 tarihinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.11.2021 tarih ve 385 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirketin 22.12.2021 tarihinde …. sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, başvurucu şirketin 10.02.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde …. sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davalı yanın 14.06.2022 tarihli marka kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, davalı şirketin 23.08.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, başvurucunun 14.09.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın kısmen kabulüne ve “SINIF KODU : 09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları.Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri.Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları.Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri.Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler).Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar.Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller.Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları.Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil).Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar.Dekoratif mıknatıslar.Metronomlar. SINIF KODU : 36 Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler.” mal/hizmetlerinin başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verdiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmünü ve …. sayılı markaları mesnet gösterdiği, bu kararın davacı marka vekiline 27.02.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; başvuru kapsamından çıkartılan ve iş bu davaya konu olan 09 ve 36. sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı, davalı yana ait redde mesnet markalar kapsamında aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür mal ve hizmetler olup taraf markalarının kapsamları itibariyle ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmaksızın, benzer tüketici kitlelerine yönelik, benzer ihtiyaçları karşılayan, birbiri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilir, satış ve sunum biçimleri benzer mahiyetteki yönelik kapsadıkları değerlendirmesi yapılması mümkündür.
Taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan mal ve hizmetlerden 09. sınıftaki bilgisayar çevre malzemeleri ve donanımları, bilimsel çalışmalara yönelik malzemeler, elektrikli-elektronik ürünler, nitelikteki mesleklere yönelik koruyucu aksesuarlar, gözlükler vb. mallara yönelik emtiaların günlük hayatta sık ve rutin olarak satın alınmayan, başka bir ifadeyle günlük tüketime uygun nitelikte emtialardan olmadığı, bu tür malların anlık kararlar ile satın alınmadığı, bununla birlikte toplumun genel bir kesim tüketici grubu tarafından bu mallardan faydalanılması mümkün olmakla birlikte tüketicinin bu mallardan yararlanımı öncesinde çoğu zaman asgari bir araştırmada bulunarak malın kendisi ve hatta üretici firması hakkında asgari bilgi edinmeye çalıştığı, keza yine benzer bir değerlendirmenin 36. sınıftaki finansal hizmetler yönünden de yapılabileceği, bu hizmetlerin kişilerin malvarlığını etkileyebilecek sonuçlar doğuracağından, tüketicilerin alelade bir şekilde bu hizmetlerden yararlanmayacakları, bu sınıftaki bir kısım hizmetlerin niteliği itibariyle önem verilen, çoğunlukla nadiren ve büyük özenle seçilen, ücreti yüksek, bir kısmı hayati önem taşıyan hizmetler oldukları, dolayısıyla uyuşmazlık konusu hizmetlerin büyük bir bölümü açısından ortalama bir tüketicinin marketten bir gıda ürünü satın alırken sarf edeceği dikkatin çok daha üstünde bir dikkat, algı ve seçicilik ile hareket edecek bir tüketicinin grubunun, uyuşmazlık açısından yapılacak iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği, bununla birlikte ilgili grup açısından dahi nihai anlamda ve rasyonel bir bakış açısıyla ilgili tüketici kitlesinin de geniş bir gruptan oluşacak olması nedeniyle her bir tüketicinin eş dikkat düzeyinde hareket etmesi beklenebilir olmayacağı, bu tüketicilerin hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacakları yönünde bir yorum yapılmasının isabetli olmayacağı kanaatine varılmıştır.
“…” şeklindeki başvurunun hiçbir figüratif unsur taşımayan, iki sözcüğün birlikte kullanımı ile oluşturulmuş bir sözcük grubu markası olduğu, markanın ön sesinde yer alan “…” kelimesinin dilimize İngilizce’den geçmekle birlikte yerleşik hale gelmiş, günlük dilde kullanımı bulunan ve “Seçenek, farklı, karşı” gibi sözcük anlamları bulunan bir sözcük olduğu, markadaki ikincil sözcük unsuru olan “…” kelimesinin ise bilinen bir anlama sahip olmadığı, ancak tüketici tarafından ilk anda “…” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun fark edilebileceği, “…” kelimesinin telefon, bilgisayar gibi elektronik cihazlarda “uygulamalar” için “…” sözcüğünün kısaltması olarak kullanıldığı, günümüz şartlarında birçok tüketicinin, özellikle cep telefonlarının neredeyse tamamen smartphone/akıllı telefonlara dönüşümü sonrasında hayatımıza giren binlerce uygulama çeşidi nedeniyle “…” ibaresinin bu anlamına aşina olan tüketiciler olarak kabul edilebilecekleri, bu nedenle dava konusu markada da “…” şeklindeki algılayacağı kelimeye bu sebeple “… uygulama/… …” gibi bir anlam yükleyecek olduğu değerlendirilmiştir. Marka örneğinin mevcut kullanımında “…” kelimesinin, ilgili tüketici nezdinde, markasal nitelikte bir algıyı tüketiciye daha yoğun vereceği, tüketicinin “…” şeklinde yazılmış ibareye bu yönde bir anlamı ikincil düzeyde atfedeceği değerlendirilmiştir.
Redde mesnet markaların; “… “+…” ibarelerinden oluştukları, söz konusu markaların tamamında “A” harfi stilize bir karakter ile yazılmış “…” kelimesinin hakim/esas unsur olarak kullanıldığı, bu kelimenin yanında “….” gibi ticaret hayatında ve özellikle de finansal hizmetlerde herkesin kullanımına açık kalması gereken, bütünsel ayırt ediciliğe katkıları olmayan yardımcı unsurlara yer verildiği, yine her bir markada da yine birbirine dönük şekilde ikili gruplar halinde hilal figürlerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş logoların yer aldığı, davalı markalarının genelinin bordo renkte olduğu görülmekle birlikte beyaz/siyah/bordu renklerde versiyonlarının da bulunduğu görülebilmektedir. Davalı markalarının ayırt edici esas unsuru da “…” kelimesidir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (….), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin aynı veya aynı tür olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, markalarda müşterek olarak bulunan “…” sözcüğünün dava konusu mal ve hizmetler bakımından somut ayırt edici olduğu, doğrudan söz konusu mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerini tanımlamadığı, söz konusu sözcüğün sahip olduğu anlam itibariyle ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir ibare olduğu mahkememizin de kabulünde olmakla birlikte, “…” sözcüğünün ayırt ediciliğinin düşük olması olgusunun, her hal ve şartta ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini bertaraf edecek bir etmen olarak yorumlanamayacağı, zira; karıştırılma ihtimali incelenirken önceden tescil edilmiş markaların geçerliliğinin sorgulanamayacağı ve tescilli ulusal markanın belirli derecede ayırt ediciliğinin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, nitekim …. “…” kararında da, bu markanın hükümsüz kılınmadığı sürece koruma altında olacağı ve “Akıllı” ibaresini içeren markaların benzer kabul edilmesi ve zayıf markalara da asgari bir koruma sağlanması gerektiğinin vurgulandığı, somut olayda bu minvalde yapılan incelemede; karşılaştırılan markalarda müşterek olarak bulunan “…” sözcüğü dışındaki unsurların markaları birbirinden farklılaştırmaya yeter derecede ayırt ediciliklerinin olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, yukarıda izah edildiği üzere, başvuru markasında yer alan “…”, redde mesnet markalarda yer alan “…” gibi ibarelerin, “…” sözcüğüne göre ayırt edici etkilerinin daha fazla olduğunun söylenemeyeceği, zira tanımlayıcı kelime unsurları oldukları, yine redde mesnet markalarda yer alan “…” unsurunun da, markaların genel görünümünde ön plana çıkmadığı ve “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi dikkate alındığında, arka planda kaldığı, dolayısıyla, gerek başvuru markasında, gerekse redde mesnet markalarda, umumi intiba olarak, müşterek “…” sözcüğünden kaynaklı olarak, ilgili tüketici kesimi nezdinde benzerlik bulunduğu olgusunun, farklı ek unsurlarla bertaraf edilemediği, buna göre; somut olayda olduğu gibi, gerek karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan emtialar arasındaki yüksek benzerlik düzeyi, gerekse markaların esaslı unsurlarının benzer oluşları nazara alındığında, daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin ve nispeten dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, daha sonra başvuru markası ile karşılaştığında, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, redde mesnet markaların serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsama yaşayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökenleri işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayabilecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 64,00 TL vekalet harcı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 251,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.174,80 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından sarf edilen 64,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2023
Katip ….
E-imza
Hakim ….
E-imza