Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/200 E. 2023/512 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/200 Esas
KARAR NO : 2023/512

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … ….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 19/04/2023
KARAR TARİHİ : 24/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 19/04/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” ibareli markayı tescil ettirmek için davalı … nezdinde dosyaladığı başvurunun SMK m.5/1(b) ve (c) hükümleri gereğince markasal hüviyette ayırt ediciliği bulunmadığından ve tanımlayıcı olduğundan bahisle kapsamına alınmak istenilen 05. Sınıfa giren bir kısım emtialar açısından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira söz konusu ibarenin 1999 tarihinden beri nizasız ve fasılasız bir şekilde, reçeteli satılan bir ilacın markası olarak davacı tarafından kullanıldığını, bu ilacın …’nın geri ödeme listesinde yer aldığını, davacının ilk olarak 10.10.2002 tarihinde “….” ile “… ” isimli …’dan ithal ettiği ürüne reçeteli ilaç olarak ruhsat aldığını, davacının bu ilacın 2003 yılından beri …’nin her yerinde reçeteli satılan ve kanda potasyum yüksekliğinin tedavisinde renal yetmezlikli diyaliz hastalarında kullanıldığını ve hayati öneme sahip olduğunu, ilgili çevrelerde … tedavisi denince akla ilk gelen ilaç markası olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen markanın halihazırda zaten ayırt edicilik ve tanınmışlık kazanmış olduğunu, deliller meyanında sunulan …. verilerinden de davacının “…” markalı ilacının pazardaki payının piyasaya sunulduğu günden itibaren sürekli yükseliş gösterdiğini, halihazırda pazar payının rakiplerine göre açık ara önde olduğunu, ilaç markalarına ayırt edicilik kazandıran unsurun doktorun reçetesi olduğunu, bu sebeplerle dava konusu edilen ibarenin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunduğunu ve tanımlayıcı da olmadığını, markada geçen “…” ibaresinin ilaç sektöründe markalarda ayırt edicilik sağlama amacıyla kullanıldığını, “…”un da vücudun ihtiyaç duyduğu bir mineral ve elektrolit olarak bilindiğini, sodyum ile birlikte çalışarak sıvı dengesini sağladığını, “…” markasının tıpta “kanda … yüksekliği” anlamına gelen “…” isminden türetildiğini, ilaç isimlerinde etken maddenin veya tedavi edilen hastalığın isimlerinden türetilen markaların ufak eklemeler veya çıkartmalarla marka olarak tescil edilmesinin uygunluğu yönünde inşa olunmuş emsal … kararlarının da bulunduğunu iddia ederek, … …’nın 20.02.2023 tarihli ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 03/05/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6769 sayılı Kanun’un 5/1-b maddesindeki tanımlamadan marka olarak tescil edilecek olan bir sözcüğün hem ayırt edici bir niteliği olmasının hem de ayırt ettiği mal ve hizmetler açısından ayırt edici niteliğe sahip olması gerektiğinin anlaşıldığını, buradaki ayırt edicilikten kastın markanın, ürünün kendisinden ve yine ürünün adından farklı bir işaret, sözcük veya isim olması ve kolayca tanınır nitelikte bulunması gerektiğini, markanın kullanılacağı emtianın özgün yapısına bağlı olmadan algılanabilmesinin, üzerinde kullanılacağı ürünlerden bağımsız olmasının gerektiğini, somut olaya konu markanın, kısmi redde konu emtialar bakımından ilgili tüketiciler tarafından belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmamakla birlikte, markanın asli işlevi olan belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremediğini, aynı zamanda tasviri/tanımlayıcı bir ibare de olduğunu, dava konusu markada “…” ibaresinin başkaca kelime, renk ve şekil unsurlarıyla kullanılmamış olmasının işaretin bu niteliğini daha da pekiştirdiğini, davacının … nezdindeki işlem dosyasına markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığına dair yeterli delil sunmamış olduğunu, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun somut ayırt edici olup olmadığı, tanımlayıcı olup olmadığı, kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel ve teknik hususlara ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “…” ibareli 12.05.2022 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı yanın 14.11.2022 tarihinde itirazda bulunduğu, yapılan itirazı değerlendiren …. ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 24.02.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (….) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (…)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(….)
6769 sayılı SMK m.5/2 hükmüne göre; Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
Hükme göre ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir ürünün veya hizmetin adı ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil, bir firmanın mal veya hizmeti olduğu algılaması ortaya çıksın. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşmakta, ikinci bir anlam kazanmaktadır. (….)
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi raporunda tespit edilen maddi vakıalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtiaları bakımından tescil başvurusuna konu edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen “…” işareti; renk ve şekil unsurlarından yoksun bir kelime markasıdır. İşarette “-” ayracıyla birbirlerine bağlanmış, düz yazı karakterinde siyah renkli küçük harflerle yazılmış “…” ve “…” ibareleri tek unsur olarak kullanılmıştır ve bütünleşik algısı itibariyle, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinin bir bütün olarak markanın esas unsuru olduğu değerlendirilmektedir. Bu kelime öbeğinde geçen “…” ibaresi; “karşı, zıt, karşıt, aykırı”, “…” ibaresi ise; atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C’de eriyen, 15 °C’de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan olan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir element (simgesi K)” anlamına geldiği, insan vücudu açısından ele alındığında, potasyum; enzimlerin işlevlerinde, hücre bölünmesi ve büyümesinde, DNA sentezinde, kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının dengelenmesinde, reflekslerin düzenlemesinde, kalbin düzgün çalışmasında, ödem oluşumunun önlenmesinde, asit ve baz dengesinde ve sıvı-elektrolit dengesinde görev aldığı, bu ibarenin bütünleşik olarak kullanıldığı “…” kelime öbeği de, Türkçe’de yerleşik anlamı olan iki kelimenin bütünsel olarak anlam ifade eden bir biçimde bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş ve herkes tarafından ilk bakışta aynı zihinsel algıyı yaratan bir sıfat tamlaması olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir ifadeyle; bu markada geçen sözcüklerin ne anlama geldiğinin ilk bakışta kavranması ve davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketicide doğrudan bir algı uyandırması, bu algının da “potasyum oranını düşüren/bertaraf eden şey” ile ilgili olduğu hususu, ek bir zihni çabaya gerek kalmaksızın, doğrudan söylenebilecektir. Zaten davacı taraf da, “…” işaretini, kanda … yüksekliği anlamına gelen “…”yi önleyen bir ilaç üzerinde markasal hüviyette kullandığını ifade ve tevsik etmektedir. Bu nedenle de, marka başvurusunun kapsamına alınmak istenen “tıbbi müstahzar” olarak özetlenebilecek tıbbi içerikli ürünler yönünden markasal hüviyette somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bundan ziyade “sunulan ürünün fonksiyonuna/işlevine ve temel özelliğine işaret eden bir kelime öbeği” olduğu değerlendirilmektedir. Davaya konu 5/1 alt sınıfta yer alan bu emtialar da “tıbbi müstahzar” olarak adlandırılabilecek emtialar olduğundan, davaya konu marka başvurusunun SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı ve SMK m.5/1-c hükmü uyarınca tasviri nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın marka işlem dosyasına ibraz ettiği evrak, kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanıldığı iddiası bakımından incelendiğinde;
1-“…” markalı ürünün ruhsatlanması dahil, piyasaya arzı sürecine ilişkin 2002-2018 yılları arasında …. ’nün davacı ile yapmış olduğu yazışmaların örnekleri,
2- İlki 2010 yılına ait olmak üzere, davacının “… …” markalı ürünlerinin satışına ilişkin düzenlenmiş 5 adet fatura örneği,
3-“…” markalı ürünlerin fiyat listeleri,
4-2008-2022 yılları arasında ülke çapındaki depolara “…” ürünlerinin satışlarını gösteren tablo,
5-“…” ürünlerinin rakip ürünler karşısında ki konumunu gösteren IMS verileri,
6-…. sayılı gerekçeli kararının örneği,
7-“…” markalı ilaçların kutu görselleri ve tanıtım materyallerine yer verildiği müşahede edilmiştir.
Davacının … marka işlem dosyasına sunduğu bu belge ve delillerden; davacının “…” işaretini, marka başvurusunun yapıldığı tarihten çok önceki bir tarih olan 2002 yılından itibaren, “…” tedavisine yönelik ilaçlarda markasal hüviyette kullandığı, bu kullanıma konu ürünlerin … verilerine göre 2009 yılından beri piyasanın lideri olduğu ve “… tedavisi” denince akla davacının “…” ürününün geldiği ve bu yüzden de “…” ibaresinin “ilaç” sektöründe davacı ile özdeşleştiği ve ayırt edici niteliği haiz hale geldiği görülmektedir. Ancak, söz konusu kullanımlar; davacının markasının reddedildiği emtialardan sadece “İnsan sağlığı için ilaçlar” emtiasına ait kullanımlar olduğundan, söz konusu emtialar özelinde, markasal anlamda hukuken korunması gereken ekonomik bir değer oluştuğu, marka işlem dosyasına sunulmuş olan delillerden netlikle anlaşılabildiğinden, “İnsan sağlığı için ilaçlar” emtiaları özelinde, SMK’nın 5/2 maddesinde düzenlenen “kullanım sonucu ayırt edicilik kazanılması” koşulunun somut olayda oluştuğu, davaya konu sair emtialar bakımından bu koşulun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; “İnsan sağlığı için ilaçlar.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “İnsan sağlığı için ilaçlar.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddolunması ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 179,90 TL peşin karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.805,50 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.902,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.902,75 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza