Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/20 E. 2023/444 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/20 Esas – 2023/444
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/20 Esas
KARAR NO : 2023/444

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 2- ….
VEKİLLERİ : Av. ….
….
Av. ….

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 13/01/2023
KARAR TARİHİ : 20/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 13/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 1980 yılından beri yürüttüğü ticari faaliyetleri kapsamında ….. tarafından yıllık olarak yayınlanan raporlarda yıllardır …’deki ilk 500 firma arasında yer aldığını, davacı tarafından fabrikada üretimi yapılan dökme demirden mamul ham ve işlenmiş parçaların otomotiv, beyaz eşya, hidrolik, demiryolu, inşaat, tesisat sektörlerinde kullanılmakta olduğunu, gerek ülkede gerek ülke dışında satışı yapılan bu parçaların her birinin üzerinde davacının “…” markasının bulunduğunu, davalı firmanın …. başvuru sayılı “…” ibareli markasının tesciline davacının önceki tarihlerde tescil edilmiş olan …. sayılı “…”li markalarına dayalı olarak dosyaladığı itirazların diğer davalı … tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira taraf markalarının görsel, işitsel ve umumi intiba açısından yakın benzer olduğunu, markalarda “…” harflerinin ortak olarak geçtiğini, dava konusu edilen markanın 06. Sınıfa giren emtialarda tescil edilmesi halinde taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, “…” harflerinin davacının ticari unvanının ayrıcı unsurunun baş harfleri olup davacının faaliyet gösterdiği demir döküm sektöründe uzun yıllardır davacı tarafından kullanıldığını ve tanıtıldığını, davacının yoğun ve ciddi emekleri ve yatırımları sayesinde bu markanın davacı ile özdeşleşmiş hale geldiğini, davacının markasının sadece “…” ürünleri kapsamında tescilli olmayıp 06. ve 11. Sınıflara giren tüm emtiaları kapsadığını, nitekim 06. ve 11. sınıfta sayılan mallar arasında “…”in özel olarak geçmemekte olduğundan ek emtia olarak “…” alanında da tescil alındığını, ayrıca davacının bugün itibariyle ticari olarak “…” üretimine ağırlık vermesinin tescilinin bulunduğu 06. ve 11. Sınıflardaki diğer mallar için tescilli markasını kullanmayacağı anlamına da gelmediğini, davacının markası ile birebir aynı ibareyi ihtiva eden markanın aynı sektörde tescil edilmek istenmesinin davalı firmanın kötü niyetinin ve davacının tanınmış markasından haksız faydalanma saikinin açık bir tezahürü olduğunu, davacının “…”li markasını tescil ettirdiği 1994 yılından günümüze kadar aktif bir biçimde kullandığını, davacının marka işlem dosyasına sunmuş olduğu belge ve delillerin davacının eskiye dayalı kullanımını ve markasının tanınmışlığını ispat etmeye yeter deliller olduğunu, nitekim somut olaya emsal nitelikte olan “…” ibareli bir markanın tescili ile ilgili olarak yargıya intikal etmiş olan bir uyuşmazlıkta …. sayılı dosyası tahtında davacının iddialarının haklı bulunduğunu, bu kararın ….. sayılı kararıyla da onandığını iddia ederek, … …’nın dava konusu edilen 03.11.2022 tarihli ve … sayılı kararının iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 01/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının … nezdindeki itirazlarına mesnet aldığı …sayılı markası ve SMK m. 6/1, 6/3 ve 6/5 hükümleri dışında huzurdaki davada başka iddialara dayanamayacağını, zira …’in, markanın tescili esnasında sunulan bilgi ve belgelerle sınırlı olmak üzere ve incelemenin yapıldığı tarihteki hukuki duruma göre değerlendirme yapılmakla yükümlü olduğunu, kaldı ki dava konusu edilen markanın kapsamından SMK’nın m. 6/1 hükmü gereğince çıkartılmamış olan emtialar yönünden somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, ayrıca somut olayda davacının SMK m. 6/3 ve m. 6/5 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu da ispat edemediğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … Ltd. Şti. vekili 14/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında iltibas tehlikesi olduğundan bahsedebilmek için markaların benzer olmasının yeterli olmadığını, markaların kullanılacağı emtiaların da benzer olması gerektiğini, somut uyuşmazlıkta ise davalının markasını tescil ettirmek istediği emtiaların davacının tescilli markalarının kapsamına girmediğini, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, her ne kadar davacı taraf davalının markasını tescil ettirmek isterken kötü niyetli olduğunu ileri sürmüş ise de davalının basiretli bir tacir gibi harekete ederek tescil ettirmek istediği emtiaların alanında benzer bir marka olup olmadığını kontrol etmiş olduklarını, davacı tarafından hiçbir somut delil veya ispata ilişkin bir belge sunulmadığından haksız ve hukuka aykırı ikame edilen davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı ….. Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahibi olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ….. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli … sayılı başvuru ile 06.sınıfta yer alan emtiaların tescili amacıyla başvuruda bulunduğu, …’nca 17.05.2021 tarih ve 372 sayılı …’nde başvurunun yayınlandığı, davacı yanın …. sayılı markalarına ve 6769 sayılı SMK’nın m. 6/1, m. 6/3 ve m. 6/5 hükümlerine dayalı olarak yayına itiraz dilekçesi sunduğu, …’nca itirazın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı yanın yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 13.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; …. ‘nun yerleşmiş uygulamasına göre …. kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (….) Eldeki talep de salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 03.11.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka başvurusundan 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca “Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar. Metalden hırdavatçı (nalburiye) eşyası: vidalar, çiviler, cıvatalar, somunlar, pimler, pullar, dağcılar için metal pitonlar, zincirler, metal mobilya bağlantıları ve tekerlekleri, sanayide kullanılan metal tekerlekler, kapı ve pencere kolları, metal menteşeler, ispanyoletler, metal kilitler, kilit anahtarları, metalden anahtar taşıma halkaları, metalden makaralar.” emtialarının re’sen çıkartıldığı tespit edilmiştir.
Buna göre, dava konusu marka kapsamında kalan ve iş bu davaya konu olan emtialar; “Değerli olmayan maden cevherleri. Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Eleme, filtreleme ve benzeri amaçlar için yapılmış metalden malzemeler. Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller. Metalden havalandırma, ısıtma, kanalizasyon, telefon, yeraltı elektrik ve iklimlendirme tesisatları için havalandırma kanalları, menfezler, menfez kapakları, bacalar, baca şapkaları, menhol (baca) kapakları, ızgaralar. Metalden mamul işaretle gösterme, yönlendirme, belirtme, tanıtma amaçlı malzemeler: tabelalar, panolar, plakalar, metalden ışıksız trafik yönlendirme işaretleri. Madeni para kasaları. Metalden mamul demiryolu malzemeleri: raylar, ray bağlantıları, makaslar. Madeni iskele babaları ve şamandıraları, madeni dubalar, deniz taşıtları için çapa demirleri. Döküm işleri için madeni kalıplar (makine parçası olanlar hariç). Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri; adi metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Metalden mamul kapaklar, şişe kapakları. Madeni direkler, madeni dikmeler, madeni inşaat iskeleleri, madeni kazıklar, madeni kuleler. Kaldırma, yükleme ve nakil için madeni paletler, madeni halatlar, yük kaldırma ve taşımada kullanılan madeni askılar, bağlar, kolonlar, kuşaklar, bantlar ve şeritler. Araç tekerlekleri için metal takozlar. Taşıtlar için metalden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı).” şeklindedir.
Davacı, dava konusu marka başvurusunun, yukarıda belirtilen emtialar bakımından …’nde yayınlanması üzerine yapmış olduğu yayıma itirazda; … ve … sayılı markalarını itiraza mesnet göstermişse de …’nın, davacının itirazlarına ilişkin vermiş olduğu ret kararı üzerine yapmış olduğu yayıma itirazın yeniden incelenmesi aşamasında; itiraza mesnet olarak salt … sayılı markayı mesnet göstermiştir. Başka bir deyişle; ….. sayılı itiraza mesnet marka bakımından yapmış olduğu değerlendirmeye davacı yanın itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle; eldeki uyuşmazlıkta itiraza mesnet … sayılı marka baz alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacının itirazına mesnet gösterdiği … sayılı markası, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenen emtialar yönünden tescilli değildir. “… (Polietilen ve diğer ham maddelerin karışımından ortaya çıkan, torna ya da enjeksiyon tekniği ile üretilen boru çapından daha geniş ve boyutlarına göre içleri bakır, prinç, nikel ya da alaşımlı teller ile sarılmış ek parçalara, yani; boru sistemlerinde düz boru veya boru bölümlerini bağlamak, farklı boyutlara veya şekillere uyum sağlamak ve sıvı akışını düzenlemek gibi amaçlar için kullanılan bağlantı parçalarına/adaptörlere verilen addır.)” malzemesinin yani bir boru bağlantı parçasının dahil olabileceği “metalden hırdavatçı (nalburiye) eşyası” veya “boru bağlantı parçaları” emtia grubunun dava konusu edilen markanın kapsamında zaten yer almadığı görülmektedir.
Bunun haricinde; dava konusu marka kapsamında kalan ve iş bu davaya konu olan emtialar ile davacıya ait itiraza mesnet marka kapsamında yer alan emtiaların; benzer/türdeş/ilintili emtialar olduğu söylenememektedir. Zira bunlar, benzer alıcı çevresine hitap etmezler, benzer ihtiyaçları gidermezler, son kullanıcıları ve hedeflenen alıcı profilleri farklıdır, satış kanalları farklıdır, birbirleri yerine ikame imkanları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri yoktur ve benzer markaları bu farklı emtialarda kullanılırken gören alıcıların markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurması mümkün değildir. Dolayısıyla; dava konusu edilen markanın kapsamında kalan ve iş bu davaya konu edilen emtiaların hiçbiri açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği söylenememektedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; taraf markalarında esas/tek unsur olarak kullanılan “…” harflerinin ayniyetinden hareketle markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yakın benzer olduğu değerlendirilmiştir. Ancak; davacının markasının tescilli olduğu emtia ile davalının markasının kapsamına giren emtiaların benzer/türdeş/ilintili emtialar olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca bu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin dikkat/özen/seçicilik seviyelerinin düşük olmadığı, bu sebeplerle de söz konusu emtialarda “…”li işaretlerin markasal hüviyette farklı firmalar tarafından kullanılması halinde alıcıların bu markalar altında sunulan emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma/yanılma ihtimalinin bulunmadığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayacakları, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünmeyecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (….)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı taraf; dava konusu edilen “…” ibaresinin, davalının markasının tescili kapsamına giren emtialarda, kendisi tarafından … genelinde kullanıldığını ve bu şekilde gerçek hak sahipliğinin doğduğunu tevsik eden herhangi bir delili, marka işlem dosyasına sunmuş değildir. Aksine, davacı taraf “…” markasını sadece “…” emtiasında kullandığını beyan etmekte ve delilleri ile de bu hususu teyit etmektedir. Ancak dava konusu edilen markanın kapsamında “…” ile benzer/türdeş emtialar yer almamaktadır. Bu nedenle somut olayda SMK m.6/3 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının marka işlem dosyasına sunduğu delillerden, davacının “…” markasının, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen, …/nalburiye eşyası/boru bağlantı parçaları dışında kalan 06. Sınıfa giren emtiaların hitap ettiği sektörlerdeki bilinirliği, bu markaya ve markanın tanıtımına yapılan yatırımlar, bu markanın piyasa payı anlaşılamadığından, bu markanın bu sektörlerde “tanınmış” olduğunun söylenmesi mümkün görülmemiştir. Kaldı ki; somut olayda SMK m.6/5 hükmü gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalı tarafın davaya konu markasının, davacının markasının “tanınmışlığı”ndan haksız yarar sağlaması, “tanınmış marka”nın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından en azından birinin oluşmuş/oluşma ihtimalinin yüksek olması gerekir. Taraf markaları, benzer bulunmuş ise de, taraf markalarının benziyor olması, davacının markasının “…” emtiası yönünden bilinir bir marka olması halinde dahi, SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların “otomatikman” gerçekleştiği veya gerçekleşebileceği anlamına gelmez. Tanınmışlığın varlığı koşulu sağlanmışsa, inceleme, önceki/tanınmış markanın zarar görecek şekilde etkilenmesi koşulu ile devam etmelidir. Bu koşulun gerçekleşme ihtimali, haklı sebeplerle ve mantıklı argümanlarla ortaya konulmalıdır. Öyle, ki; davalının markasının tescil edilmesi halinde, hayatın olağan akışı içinde SMK 6/5 maddesinde sayılan durumların ortaya çıkmasının gerçekten olası olduğu yönünde bir kanaat hâsıl olmalıdır. Bütün bu nedenlerle; dava konusu edilen markanın kapsamına giren emtialar yönünden, SMK m.6/5 hükmünde aranan durumların somut olayda gerçekleştiğinin/gerçekleşme ihtimali olduğunun ispatlanamadığı, kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 89,60 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 155,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.149,82 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Ltd. Şti. tarafından sarf edilen 25,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2023

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza