Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/17 E. 2023/183 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/17 Esas – 2023/183
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/17 Esas
KARAR NO : 2023/183

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 11/01/2023
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 11/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle;
Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline
neden olabilecek düzeyde bir benzerlik
bulunmamakta olup ilgili tüketicinin farklı iki
marka karşısında olduğunu derhal
algılayabileceğini, netice olarak müvekkilinin dava konusu… sayısı ve “…+… …” şeklindeki marka başvurusunun görsel, işitsel ve kavramsal açıdan sahip olduğu bütün, bu
bütünde ortaya çıkan nihai kurumsal algının davalı yana ait redde gerekçe
şeklindeki markadan tamamen farklı olduğunu, davalı yanın markasında esasen dikkat çeken
unsurun “…” ön sesi olduğu, bu ismin ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, markadaki “…” ibaresinin davalıya ait markada soy isim olarak algılanacak biçimde yer aldığını,
dolayısıyla ortalama tüketicilerin davalı yana ait markayı “… …” biçiminde bir bütün
olarak algılayacaklarını, halbuki müvekkili markasının “… …” şeklinde
algılanacağını ve telaffuz edileceğini, müvekkili markasındaki ayırt edici … unsuru da dikkate alındığında, müvekkili markası ile davalı markası arasında iltibas ihtimalinin ortaya
çıkmayacak olduğu açık olup tüm bu hususlar gözetilmeksizin verildiği görülen aksi yönlü
dava konusu … sayılı …kararının iptali gerekmekte olduğunu beyanla; müvekkili tarafından… sayısı ile başvuru konusu edilen başvurunun
reddine dair verilen … … Kurulu’nun 09.11.2022 tarih ve … sayılı kararının
iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 27/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde Kurumları …’nun … sayılı
kararının 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesine aykırı olduğunu iddia etmekte olup bu iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, ayrıca, dava konusu markaların kapsadıkları mal ve hizmetler karşılaştırıldığında da, davacı şahsa ait başvuru markası ile diğer davalı şirkete ait itiraza mesnet markanın aynı/aynı
tür hizmetleri kapsamakta olduğunu, bu nedenlerle; davacı vekilinin iddialarının aksine; dava konusu markalar arasında,
6769 sayılı SMK’nun 6/1.maddesi anlamında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimalleri ortaya
çıkmakta olup Kurul kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Şirketi vekili 13/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut uyuşmazlığa konu davacının tescilini talep etmiş olduğu marka ile müvekkili şirket markasının SMK m. 6 uyarınca benzer olup müvekkili şirketin öncelikli tescili nedeni ile davacı markasının tescilinin mümkün olmadığını, davacı tarafından tescili talep edilen markanın müvekkili şirkete ait marka ile aynı sınıfta (43. sınıf) tescilinin talep edilmiş olduğunu, … tarafından sunulan davaya cevap dilekçesinde de … Kurulu tarafından başvurunun reddine ilişkin verilen kararın yerinde olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan …kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı …kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait… sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet …sayılı “… “…” ibareli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 10.06.2021 tarihinde … sayılı “…+… …” ibareli, 43.sınıf hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.09.2021 tarih ve 381 sayılı … Bülteninde yayımlandığı, davalı şirketin 24.11.2021 tarihinde …, …,…,…,…., …, …, …, …, …,…., …, …sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davacının 01.02.2022 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, … Başkanlığı’nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, redde mesnet olarak …sayılı markanın gösterildiği, davacı tarafından 07.07.2022 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 05.08.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren … … Kurulu’nun … sayılı …kararı ile; itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 11.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İlk olarak belirtilmelidir ki; …Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) …kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki talep de …kararının iptali istemini barındırdığından …karar tarihi olan 09.11.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak …kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” ile redde mesnet marka kapsamında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” AYNI’dır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; renk, kelime ve … unsurlarından oluştuğu, arka planda “…” figürüne yer verildiği, bu figürün hemen önünde stilize şekilde oluşturulmuş “…” sözcüğüne yer verildiği, bu sözcükte bulunan “…” harflerinin “…” figürü ile mizanpajının yapıldığı, “…” harfine sarılı şekilde “…” figürüne yer verildiği, markanın alt kısmında nispeten küçük punto ile “…” ibaresine yer verildiği tespit edilmiştir. Markanın umumi intibası dikkate alındığında; … unsurları da markaya asgari düzeyde ayırt edicilik katmakla beraber, markanın esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu, zira bu sözcüğün markasal mizanpajda büyük punto ile ve markanın ortasına gelecek şekilde oluşturulduğu, “…” ibaresinin gerek küçük punto ile markanın alt kısmında yer alması, gerekse dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere; doğanın içerisinde, geniş yapılı çadır tipi ve fakat lüks konaklamalar için kullanılan bir terim olduğu, söz konusu terim anlamı itibariyle özellikle davaya konu “Geçici konaklama hizmetleri.” bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunduğunun söylenemeyeceği, “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca … unsurlarının “…” sözcüğüne göre arka planda kaldığı, bu sözcüğün; “1.Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2.Alabalık. 3.Açık kestane renginde olan, ela (göz). 4.Kekliğin boynundaki siyah halka.” gibi anlamlarının bulunduğu (…), söz konusu anlamları itibariyle bu sözcüğün davaya konu hizmetleri veya karakteristik özelliklerinden birini tanımlamadığı, dolayısıyla somut ayırt edici niteliği haiz olduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet marka incelendiğinde; “… …” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu tespit edilmiştir. Davacı yan her ne kadar söz konusu ibarenin ad ve soyadından oluştuğunu ileri sürse de söz konusu argümana itibar edilmemiştir. Şöyle ki; redde mesnet marka sahibi davalı şirket olup, davalı şirket ile ilişkili “… …” ad ve soyadını haiz bir kimse bulunduğu ileri sürülmemiştir. Bununla birlikte; bir ibarenin ad ve soyadından oluştuğuna kanaat getirmek için muhakkak o ibare sahibinin veya sahiple ilişkili bir gerçek kişinin mevcudiyeti şart değildir. Burada önemli olan; ilgili tüketici kitlesinin söz konusu ibareyi ne şekilde algıladığıdır. Başka bir deyişle; davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin “… …” ibaresini isim ve soyisim olarak algılayıp algılamadığı somut olayda önem arz etmektedir. Buna göre yapılan değerlendirmede; davacı yan “…” ve “…” sözcüklerinin toplumda isim ve soyisim olarak yaygın olarak kullanıldığına ilişkin marka işlem dosyasına herhangi bir ispat aracı sunmamıştır. Bir bütün olarak söz konusu ibare mahkememizce değerlendirildiğinde “… …” ibaresinin ortalama tüketici kesimince isim ve soyisim olarak değerlendirilmeyeceği, aksine; “…” ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğu, bu manada redde mesnet markada ticari köken gösterme fonksiyonunu icra ettiği, bu nedenle redde mesnet markada markasal ayırt edicilik sağlayan esas unsurun “…” sözcüğü olduğu, bu sözcüğün … kökenli olup davaya konu hizmetleri veya bu hizmetlerin karakteristik özelliklerini hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı, zira söz konusu kelimenin … bir sözcük olup, ülkemiz ortalama tüketicisi tarafından toplumda yaygın olarak kullanım alışkanlığı bulunan bir sözcük olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldıklarında; markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerin aynı olduğu, karşılaştırılan mal veya hizmetler arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (…), dava konusu marka başvurusunun esas unsurunun “…” sözcüğü, redde mesnet markanın esas unsurunun “…” sözcüğü olduğu, her ne kadar redde mesnet markanın şapkalı “…” lardan oluşarak işitsel olarak “…” şeklinde telaffuz edilse de, bu farklılığın markaları birebir aynı olmaktan ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtardığı, ancak; ortalama tüketici kesiminin en azından bir kısmının markalar arasında benzerlik kuracak düzeyde markalar arasında ortak unsurların bulunduğu, buna göre; daha önce redde mesnet “… …” markasını gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları her zaman bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…+… …” markasını aynı hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu marka ile redde mesnet marka arasında ilişki kuracağı, her iki markanın da aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsamaya düşerek tüketim tercihinde bulunacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,

3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç, 25,60 TL vekalet harcı, 141,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 526,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … Şirketi tarafından yapılan 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 51,20 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin toplam 96,62 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … … Şirketi ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza