Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/156 E. 2023/364 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/156 Esas – 2023/364
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/156 Esas
KARAR NO : 2023/364

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 30/03/2023
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/03/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait markanın özgün bir marka olduğunu, kendine has kelime ve … unsurları
barındıran müvekkiline ait markanın, davalıya ait markadan her yönüyle ayrılmakta olduğunu, buna göre markalar arasında bulunan farklı unsurların, müvekkiline ait markada ve
davalıya ait markada bulunan … unsurunun baskınlığı, “…” ibaresinin
müvekkilinin ticaret unvanı oluşu ve bu unvanın tamamının markada aynı
puntolarla, “…” çekirdek unsuru ön plana çıkarılmaksızın, büyük ya da renkli
puntolarla yazılmaksızın yer almış olması, markaları taşıyan ürünlerin ayrı
dağıtım kanallarını kullanması, tüketici gruplarının farklı olması karşısında
markaların aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olamayacağı, bir marka başvurusunun diğeriyle olan benzerliği incelenirken, işaretin ihtiva ettiği
tüm unsurların beraberce bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalıya ait marka ve müvekkiline ait markanın … unsurlarının farklı
oluşu, markaların ortak olarak içerdiği “…” sözcüğü haricinde içerdikleri diğer unsurların tertip tarzları, genel görünümü ile farklılaştıkları, müvekkiline ait markanın tescil
işlemlerinin tüm marka kapsamı için devam edilmesine karar verilmeli iken itirazlarının reddedilmesi ve markanın kısmen reddine dair kararda ısrar edilmesinin hukuken uygun
olmadığını, müvekkili markası ile davalı tarafa ait marka arasında ortaklık
taşıyan “…” ibaresini gıda sınıflarında ve 35. sınıflarda barındıran başka markaların da bulunduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, davada iptali talep edilen … …
kararının hukuken yerinde olmadığını beyanla; …’nun 01.02.2023 tarih ve …
sayılı kararın iptaline, müvekkiline ait … numaralı marka başvurusunun tescil
işlemlerine devam edilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 04/04/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda reddedilen hizmetler yönünden, taraf markalarının tüketici üzerinde
oluşturduğu etkinin benzer olduğunu, davacının “… … san. tic. ltd. şti.” ibareli
markasının esas unsuru olan “…” ibaresinin, davalının redde mesnet “… … … süt
mamülleri” ibareli markasında da asli ayırt edici unsur olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve
anlamsal olarak benzerliğin mevcut olduğunu, reddedilen mal ve hizmetler açısından
mal ve hizmet benzerliği kriteri de sağlanmış olup Kurum tarafından mal ve hizmet listeleri
hususunda yapılan değerlendirmede, tescil edilmiş/tescil başvurusu yapılmış mal ve hizmet
listeleri baz alınarak değerlendirme yapılabileceğinden, somut olayda 29. ve 35.sınıfta yer alan bir kısım mal
ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkartılmış olduğunu, dava konusu kararın tüm
yönleriyle hukuka uygun olup reddedilen kısım açısından SMK 6/1 anlamında tescil engelinin mevcut olduğunu beyanla; öncelikle davanın süresi içinde
açılıp açılmadığının tespiti ile süre aşımı halinde davanın usulden reddine, esasa ilişkin olarak ise
davacı tarafın tüm talepleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili 14/04/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin, “…” unsurlu müvekkili markalarının ayırt ediciliği düşük bir kelimeden oluştuğu (bir yere/şeye sürekli giden kimse) tezini ileri sürdüğü halde, kendi başvurularında bu nitelikli sözcüğü öne çıkarmakta; işitsel ve görsel olarak markasına iş bu … kelimesi ile başlamakta olduğunu, tanımlayıcı yan unsur veya … kelimesinin önemsiz olduğunu ileri sürdüğü halde, “…” markasını markanın ilk girişinde kullanmasının çelişkili olduğunu, davacı tarafın; müvekkili şirketin markayı kullanmadığını, müvekkilinin tümüyle farklı unsurlar içeren markasına itirazda bulunan, kullanmadığı halde markaları depo eden, yedekleyen müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasında bulunduğunu, davacı tarafın bu iddiasının tamamen gerçek dışı olup, bu iddiasının ispatı ve dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin …genelinde senelerdir ticari faaliyette bulunan, sektöründe bölgesel ve ülkesel ciddi tanınırlığa ulaşmış bir firma olduğunu, davacı tarafın sair markasının tanınmışlığının da bu uyuşmazlıkla bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin … süt ürünlerini … internet sitesi üzerinden satmakta olduğunu, iş bu internet sitesi incelendiği vakit … markasının aktif şekilde kullanılmakta olduğunun görüleceğini, bu kullanımın, davacı tarafın … markasını müvekkilinin kullanmadığı iddiasını açık biçimde çürütmekte olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+… … SAN. TİC. LTD. ŞTİ” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet … sayılı marka arasında “29.SINIF:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiasının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 17.12.2021 tarihinde … sayılı “…+… … SAN. TİC. LTD. ŞTİ” ibareli, 29, 35 ve 40. Sınıfta bulunan bir kısım mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun …’nca SMK m.5/1-ç hükmü gereği kısmen reddine karar verildiği, kalan mal ve hizmetler bakımından başvurunun 12.01.2022 tarih ve 388 sayılı … yayımlandığı, davalı şirketin 28.03.2022 tarihinde …. sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1 ve m.6/3 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davacının 17.07.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davalı şirketin 05.09.2022 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, …’nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca “29.SINIF:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin reddine karar verildiği, redde mesnet olarak …. sayılı markanın gösterildiği, davacı tarafından 18.11.2022 tarihinde bu karara itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 16.12.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 02/02/2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı …’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; …. ‘nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden (…), … karar tarihi itibari ile mevcut hukuki ve fiili durum nazara alınarak yargılama yürütülmüştür. Bu nedenle dava konusu marka başvuru dosyası kapsamında kalan bilgi ve belgeler ile sınırlı olarak yargılama yürütülmüş olup, marka başvuru dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ileri sürülen bilgi, belge ve iddialar değerlendirme dışı tutulmuştur.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “29.SINIF:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri, redde mesnet marka kapsamında aynen bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; … renk ile kaplı dikdörtgen bir zemin üzerinde soldan sağa kavisli … renkli bir şeritin sağ yanında ikisi mavi, biri … renkli olan üç adet balık figürüne yer verildiği, balık figürlerinin altında … renk ile “… … SAN. TİC. LTD. ŞTİ.” ibaresine yer verildiği tespit edilmiştir.
Redde mesnet marka incelendiğinde; … renkli “…”, … renkli “…”, … renkli “…” ibarelerinin alt alta sıralandıkları, markanın üst kısmında köşeleri kavisli dikdörtgen bir zemin içinde “…+…” logosuna yer verildiği, “…” harflerinin “… …” sözcüklerinin baş harflerine atıfta bulunduğu, “M” harfi ile oluşturulan … unsurunun “…” figürüne ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı olduğu, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (…), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı olması nedeniyle davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, ancak gerek redde mesnet markanın, gerekse başvuru markasının esaslı unsurunun müşterek olarak “…” sözcüğünden oluştuğu, bu sözcüğün; “1.Gezgin, 2.Halka yardım amacıyla hizmet götüren.” gibi anlamlara geldiği (…), anlamı itibariyle söz konusu sözcüğün davaya konu mal ve hizmetleri ya da bunların karakteristik özelliklerinden herhangi birini doğrudan tanımlamadığı, davaya konu mal ve hizmetlerin bulunduğu sektörde herkes tarafından yaygın olarak kullanıldığına ilişkin marka işlem dosyasında kayıt bulunmadığı, davacı yan her ne kadar söz konusu sözcüğün 35.sınıfta birden çok kimse adına marka olarak tescil edildiğini ileri sürse de, tek başına söz konusu hususun, “…” sözcüğünün davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin bulunmadığı şeklinde yorumlanamayacağı, bu hususta davaya konu mal ve hizmetlerin bulunduğu sektöre ilişkin piyasa teamülünün önem arz ettiği, yukarıda ifade edildiği üzere; piyasada “…” sözcüğünün tanımlayıcı, tasvir edici veya zayıf karakterli olarak kullanıldığına ilişkin marka işlem dosyasında yeterli nitelik ve nicelikte delil bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu sözcüğün somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, gerek başvuru markasında, gerekse redde mesnet markada yer alan … unsurlarının “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca kelime unsurlarına göre arka planda kaldığı, başvuru markasında yer alan “… SAN. TİC. LTD. ŞTİ.” ibarelerinin gerek davaya konu mal ve hizmetleri nitelemeleri, gerekse davacının iştigal alanı ve şirket nevine ilişkin tanımlayıcı ibareler olmaları nedeniyle “…” sözcüğüne göre markasal olarak arka planda kaldıkları, redde mesnet markada yer alan “…”, “…” ve “…+…” unsurlarının da “…” kelimesine göre arka planda kaldıkları, zira; “…” ve “…” sözcüklerinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı oldukları, “…+…” ibaresinin de “… …” sözcüklerinin baş harflerine atıfta bulundukları, buna göre; somut olayda olduğu gibi, gerek karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan emtialar arasındaki yüksek benzerlik düzeyi, gerekse markaların esaslı unsurlarının yüksek düzeyde benzer oluşları nazara alındığında, daha önce redde mesnet markayı gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra başvuru markası ile karşılaştığında, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, redde mesnet markanın serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsama yaşayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayabilecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar davalı şirketin kötü niyetli olduğunu iddia etse de, davalı …’in SMK m.6/1 hükmü kapsamında ve nisbi tescil engeli bağlamında yaptığı değerlendirmede redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olup olmadığı hususunu değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle, redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olduğundan bahisle SMK m.6/1 hükmünde düzenlenen nispi tescil engelinin aşılacağından söz edilemez. Bu husus redde mesnet markanın tescili aşamasında itiraz sebebi veya tescil edilmişse açılacak hükümsüzlük davasında dava sebebi yapılabilir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç, 25,60 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 140,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 570,82 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Şirketi tarafından yapılan 64,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Şirketi ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip …
E-imza

Hakim ..
E-imza