Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/133 E. 2023/475 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/133 Esas
KARAR NO : 2023/475

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -… ….
VEKİLLERİ : Av. …
….
Av. … ….
Av. … ….
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : 2- … -… …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/03/2023
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/03/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sayılı … ve … sayılı … markalarının sahibi olduğunu, davalı şahsın … nezdinde … başvuru numaralı “…’’ başvurusuyla kötü niyetli başvuruda bulunduğunu, ilgili markanın yemek tarifleri paylaşımında bulunan internet sitesi olduğunu, başvurucunun internet sitesi/… kanalı incelendiğinde markanın 5 yıldan fazla bir süredir aktif bir şekilde kullanılmadığını, buna rağmen yapılan başvurunun hukuka aykırı olduğunu, başvuru sahibinin davacı şirket markaları gibi yemek tarifleriyle kolayca nasıl yemek hazırlamayı gösteren bir siteyi/… kanalını davacının uygulama ve marka kullanımından sonra tekrar faaliyete sokmaya çalıştığını ve bu durumun davacı şirketin haklarına zarar verdiğini, davacının marka tescillerine rağmen, “…” markası için … başvuru numarasıyla yapılmış olan başvuru kurum tarafından olumlu değerlendirilerek yayım kararı verildiğini ve yapılan itirazların reddedildiğini, oysa davacının markalarıyla aynı ve benzer nice kodlarıyla tescillenen, marka isimlerinin de benzer olduğu “…” markası, “…”, “…” markalarının fikri ve sinai haklarını ihlal ettiğini, markaların ve kapsamındaki hizmetlerin benzer olduğunu ve tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açacağını, davacının markanın gerçek hak sahibi olduğunu, marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve davacı markalarının tanınmış olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici bir marka olduğunu, “…” ve “…” markalarının salt gıda hizmeti barındırmadığını, app/uygulamanın markaları olduğunu, ilgili uygulamada dünyaca ünlü şeflerin hazırladığı tariflerin tüketicilerle paylaşılması, ilgili tariflerin hazırlanabilmesi için tüketicilere ücret karşılığı gıda tedariği hizmeti sunulduğu ve ünlü şeflerin tabaklarının direkt sipariş olarak verilebildiği bir uygulama olduğunu iddia ederek, … numaralı … kararının iptaline karar verilmesi istemi ile iş bu davayı ikame ettiği tespit edilmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 28/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markaların bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bu bakımdan markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, davaya konu marka ve itiraz gerekçesi markalarda ortak olan tek unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici niteliği düşük bir ibare olduğunu, markaların düşük ayırt edici niteliği haiz unsurlarının ortak olduğu durumlarda işaret benzerliği incelemesinde ortak olmayan unsurlar ve genel izlenimin dikkate alındığını, uyuşmazlık konusu “…” ibaresinin sektörde yaygın olarak kullanımı olan ve yine çok sayıda farklı firmanın markalarında bir bileşen olarak kullanılan bir ibare olduğunu, kelimenin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, ayrıca söz konusu markaların bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle, ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, kötü niyetin ispatlanamadığını ve bu nedenle kurum kararının yerinde ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 29.04.2021 tarihinde “…” ibareli … sayılı marka başvurusunda bulunduğu, …’nca SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükmü gereği marka tescil başvurusunun kısmen reddine karar verildiği, kalan emtialar bakımından başvurunun 27.08.2021 tarih 379 sayılı …’nde yayımlandığı, muteriz dava dışı 3.kişinin 26.10.2021 tarihinde …, … sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, hükmü uyarınca yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 02.11.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi sunduğu, ileri sürülen itirazın …’nca reddedildiği, muteriz dava dışı 3.kişiden itiraza mesnet markaları devraldığı anlaşılan davacının … kararına karşı 10.08.2022 tarihinde SMK m.6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri uyarınca yeniden itirazda bulunduğu, itirazı değerlendiren … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 21.01.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacı markaları 35 ve 39. Sınıflarda tescilli iken davalı markasının kapsamında …. Sınıfta yer alan hizmetler mevcuttur. İhtilaf konusu markaların kapsamında yer alan hizmetler aynı değildir. Markalar 35 ve 39. Sınıfı barındırmakla birlikte, her ikisinde yer alan hizmet tanımları birbirinden farklıdır. Nitekim, aynı sınıfta yer alan hizmetler farklı alt gruplara dahil olup birbirlerinden uzaklaşabilmektedir. Davalı markası 35. Sınıfta reklamcılık hizmetlerini kapsamakta iken, davacı markaları; uygulamalar aracılığıyla ticari bilgi ve tavsiye sağlama hizmetlerini kapsamaktadır.
Ancak, 6769 sayılı SMK 6/1 madde hükmü kapsamında markaların kapsadıkları mal ve hizmetler arasında yalnızca ayniyet bulunması aranmamakta; mal ve hizmetlerin benzer olduğu durumda da karıştırılma ihtimalinin mevcut olabileceği belirtilmektedir. Bu bakımdan, markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin benzerliği hususunun incelenmesi gerekmektedir.
Buna göre yapılan incelemede; davalı markasında yer alan “kurye hizmetleri” ile davacı markasında yer alan “Bilgisayar ve mobil cihazlar için oluşturulan yazılım ve uygulamalar aracılığıyla çeşitli kafe ve restoranlarca sunulan yiyecek ve içecek hizmetlerinin, müşterilerce satın alınması akabinde yiyecek ve içeceklerin müşterilere ulaştırılması hizmetleri.” benzerdir. Zira; söz konusu her iki hizmet de iletinin ulaştırılması mahiyetindedir ve benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaktadır.
Dava konusu hizmetlerin satın alınmasına ilişkin süreçte; alelade mallara oranla daha fazla zaman harcanacaktır. Bu nedenle dava konusu hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin görece dikkatli ve bilinçli olduğu söylenebilecektir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; kırmızı ve sarı renkler ile oluşturulmuş ve stilize şekilde yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; kırmızı renkli “…” ve kırmızı ile siyah renklerden oluşturulmuş “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davalı şirkete ait marka kapsamında yer alan “Kurye hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamında 39.sınıfta yer alan hizmetler arasında benzerlik bulunduğu, davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, bu sözcüğün “Bir besin maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek bir duruma getirmek.” anlamına gelen “…” sözcüğünün emir kipi hali olduğu, söz konusu sözcüğün; yiyecek ve içecek emtiaları, bunların satışı, yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından, kavramsal algısı nedeniyle ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir marka olduğu söylenebilirse de, 39.sınıfta yer alan “yazılım ve uygulamalar aracılığıyla yiyecek ve içecek hizmetlerinin müşterilere ulaştırılması/kurye” hizmetleri bakımından, söz konusu hizmetlerin kendisini veya karakteristik özelliklerinden herhangi birini doğrudan tanımlamadığından veya bunları doğrudan telmih edici etkisi bulunmadığından ayırt ediciliğinin düşük olduğunun söylenemeyeceği, dava konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğu, “kolay” sözcüğünün “…” sözcüğünü nitelediği, bu nedenle davaya konu markanın esas unsurunun da “…” sözcüğü üzerinde toplandığı, buna göre; daha önce davacıya ait “…” ve “…” markalı 39.sınıfta yer alan hizmetlerden yararlanan, vasati emtia alıcısına göre nispeten dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin dahi, daha sonra davaya konu “…” markasını, 39.sınıfta yer alan “Kurye hizmetleri.” üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, itiraza mesnet markaların serisi farz ederek tüketim tercihinde bulunabileceği, başvuru markasının farklı yazım stili ile yazılmış olmasının markaları birbiri ile benzer olmaktan uzaklaştırmadığı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında “Kurye hizmetleri.” bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
…. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; …. sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının sunduğu deliller … markalarının aktif olarak kullandığını gösterir deliller olmakla birlikte, markanın tüketici nezdinde refleks olarak akla geldiği kanaatini uyandıran, tanınmışlık için kanaate esas teşkil etmeye yeterli görülmesi mümkün deliller değildir. Bu halde davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde, davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Kurye hizmetleri.” bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddolunması ve davalı …’in kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 179,90 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 89,60 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 622,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.436,92 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 2.218,46 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 2.218,46 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,

Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza