Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/13 E. 2023/438 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/13 Esas
KARAR NO : 2023/438

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : 1- … – ….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : 2- ….
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 09/01/2023
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 09/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin markasının “…” ibaresinden oluşmakta olduğunu, “…” markasının, …. kayıtlarında açıkça görüldüğü üzere müvekkili tarafından başvurusu yapılan tek marka olduğunu, müvekkilinin “…” markasına itiraz eden davalı “… … ” firmasının …’de tanınan/bilinen bir firma ve marka olmadığının orta düzeyde tüketiciler nezdinde sabit olduğunu, … … ’nin …’de marka başvurusunun bulunmamakta olduğunu, marka sahiplerine sadece seçtikleri ülkelerde geçerli olabilecek haklar verilmekte olduğunu ve bu anlamda tescillerin etkisinin ulusal düzeyde sınırlı kalmakta olduğunu, davalı … … tarafından üretilen ürünlerin hiçbiri …’de orta düzeydeki tüketiciler nezdinde bilinir ürünler olmadığını, bilinirlikten, markanın tanınmışlık düzeyinde olmasa da yurt içinde belirli bir bilinirlik seviyesine ulaşmasının anlaşılmakta olduğunu, müvekkili marka tescil başvurusunun … tarafından yalnızca 6769 sayılı SMK m.6/9’da yer alan “kötüniyet” gerekçesiyle reddedilmesinin doğru bir karar olmadığını, müvekkilinin tamamen özgün olarak oluşturduğu marka başvurusunda iddia edildiği şekilde davalı … … markasının tanınmışlığından yararlanarak haksız fayda sağlaması mümkün olmadığından kötü niyet gerekçeli Kurum kararının kabul edilemez olduğunu, davalıya ait olduğu iddia edilen markanın … açısından tanınır bir marka olmadığını beyanla; davalı ….’nun 09.11.2022 Tarih, …. Sayı ve … sayılı … Kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 26/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şahıs vekili, dava dilekçesinde …’nun … sayılı kararının 6769 sayılı Kanunun 6/9 maddesine aykırı olduğunu iddia etmekte olup bu iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, somut olayda, diğer davalı şirkete ait “…” ibareli, başvuru tarihinden önce, başvuruya konu mallar ile aynı/aynı tür mallarla ilgili olarak çeşitli ülkelerde ve … nezdinde geçerli olacak şekilde tescilli marka olduğunu, dava konusu markalarda; harfi harfine aynı olan ibare “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin ayırt edicilik yönünden değerlendirildiğinde; söz konusu ibare, özgün ve ayırt ediciliği yüksek bir ibare durumunda olduğunu, dava konusu başvuru markasının kapsadığı mal ve hizmetlerle, itiraz gerekçesi markanın kapsadığı mal ve hizmetler aynı/aynı tür olduğunu, başvuru markasının tescil edilmesi halinde, başvuru sahibi ile itiraz sahibi şirket aynı sektörde faaliyet göstereceğini, markaların kapsadığı mal ve hizmet benzerliği ve dava taraflarının aynı sektörde faaliyet gösterecekleri değerlendirildiğinde başvurunun iyiniyetli bir başvuru olmadığını, dava konusu somut olayda; itiraz sahibi diğer davalı şirket, “…” markalı ürünlerini …’deki tedarikçilerine de ürettirdiğini sunduğu belgeler ile kanıtlamış olduğunu, davacı vekilince dosyaya sunulan mahkeme kararlarında ise, bu durumun tam tersine, itiraz sahiplerinin markalarının …’de kullanıldığını ispatlayamadıkları için söz konusu kararların verildiğinin görülmekte olduğunu beyanla; 09/11/2022 tarih ve … sayılı … kararının iptali isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili 21/06/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…” markasını …’de uzun yıllardır kullanmakta olduğunu, davacı yanın marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davaya konu marka, davalı müvekkili şirketin markasının birebir aynısı olduğunu ve birebir aynı 25. sınıfta yer alan eşyalar için tescil ettirilmek istendiğini, “…” markası, davalı müvekkili şirket … …’ in kurucusu “…”’un adı ve soyadından oluşturulmuş olduğunu, son derece orijinal ve özgün bir marka olduğunu, davalı müvekkili şirketin “…” markasını ülkemizde de yoğun şekilde kullandığını, bir kısım “…” markalı ürünlerini ülkemizden tedarik ettiğini, davacı yanın, “…” markasını tesadüfen başvurduğuna dair savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davacı yanın dava dilekçesinde, davalı müvekkili şirketin kurucusunun adı ve soyadından oluşan markanın aklına ne şekilde geldiği, markanın doğası hakkında hiçbir açıklaması da bulunmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu bakımından davacının kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şahsın 04.06.2021 tarihinde “…” ibareli … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.07.2021 tarih ve 376 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı yanın 26.08.2021 tarihinde 6769 sayılı SMK’nın m.6/3, m.6/4, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davacı yanın 06.09.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca SMK m.6/3 ve m.6/9 hükümleri uyarınca kabul edildiği, marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 06.07.2022 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davalı şirketin bu itiraza karşı 05.09.2022 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile SMK m.6/3 hükmü bağlamında yapılan itirazı kabul ederek bu sebebi ret gerekçesinden çıkardığı, ancak SMK m.6/9 hükmü bağlamında yapılan itirazı reddettiği, sonuç olarak; itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 10.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
…. kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
….’nun 16.07.2008 tarih …. sayılı kararında; başvuru sahibinin, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi hali, kötü niyetin varlığı bakımından önemli bir kriter olarak görülmektedir. Karara konu olayda …; “…Davalının giysi üretiminde bulunan ve tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, bu itibarlı müdebbir bir tacir gibi davranmasının gerektiği, kullanacağı işaretin her hangi bir kişiye ait olup, olmadığını araştırmasının gerektiği, ihtilaf konusu ibarenin her hangi bir anlamı olmayan harfler ve rakamlardan oluşması nedeniyle, davacı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu nedenle iyi niyetli sayılamayacağı, davalının fantezi bir ibare olan … ibaresini tescil ettirmesinin, faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markasından faydalanma kastını gösterdiği, davacının bu işaret üzerinde öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu, bu nedenle davalının kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiği…” şeklinde değerlendirmede bulunarak, tescile konu markanın orijinal ve anlamsız bir kelime olup olmaması, başvuru yapan kimsenin ticari hayatta etkinliğinin bulunup bulunmaması, marka olarak seçilen işaret dolayısıyla faydalanma kastı bulunup bulunmadığı gibi hususları da kötü niyetli marka başvuruları bakımından değerlendirme kriteri olarak kabul etmiştir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; …’nun yerleşmiş uygulamasına göre (…. kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (….) Eldeki talep de salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 09.11.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Davacının, … sayılı “…” ibareli markayı 04.06.2021 tarihinde, 25.sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından tescil ettirmek için davalı kuruma başvuruda bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin … menşeli tüzel kişi olduğu, ticaret ünvanında “…” ibaresini kullandığı, “…” markasını ilk olarak 1963 yılında …’da tescil ettirdiği, tescili kapsamında 25.sınıfta yer alan emtiaların da bulunduğu, sonrasında söz konusu markanın … aracılığıyla bir çok ülkede ve … nezdinde Topluluk Markası olarak 25.sınıfta yer alan emtiaları da kapsayacak şekilde tescil edildiği, söz konusu tescillerin iş bu davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önceki tarihlere denk düştüğü, yine iş bu davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önce, davalı şirketin “…” markalı giyim ürünlerini …’de mukim muhtelif şirketlere fason üretimi yaptırdığı, dolayısıyla; davalı şirketin gerek ticaret ünvanını kullanarak, gerekse “…” markası ile …’de yer alan tekstil firmaları ile ticari ilişki içerisine girdiği, bu nedenle tekstil sektöründe davalı şirketin ve “…” markalı hazır giyim ürünlerinin bilindiği veya en azından bilinmesi gerektiği, “…” ibaresinin davaya konu 25.sınıfta yer alan emtialar bakımından ayırt ediciliği oldukça yüksek, orijinal bir sözcük olduğu, davacının tescil başvurusuna konu ettiği … sayılı “…” ibareli markanın, davalı şirketin “…” markası ve ticaret ünvanı ile faaliyet gösterdiği hazır giyim sektörü ile aynı/aynı tür emtialar üzerinde tescil ettirilmek istendiği, davacının tekstil sektöründe faaliyet göstermek üzere iş bu marka başvurusunu tescil ettirmek istediği dikkate alındığında, basiretli tacir gibi davranma külfeti altında bulunan davacının, faaliyet göstermek istediği sektörde, davalı şirketin bulunduğunu ve “…” markalı önceki tarihli ticari faaliyetlerinin bulunduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde, davalı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer “…” markasını tescil ettirmek istemesinin ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı, davacının iş bu markayı tesadüfi olarak tescil başvurusuna konu ettiğinin söylenemeyeceği, dolayısıyla davacının kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından, … kararının iptali istemli iş bu davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 77,00 TL posta-tebligat masrafı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 200,00 TL yurt dışı tebligat harcı, 2.790,00 TL tercüme ücreti olmak üzere toplam 3.497,82 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … tarafından yapılan 89,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … …ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza