Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/9 E. 2022/288 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/9 Esas – 2022/288
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/9 Esas
KARAR NO : 2022/288

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 10/01/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Gıda 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu, davalı kurumun, davalı yanın “…” ibareli marka başvurusuna karşı gerçekleştirdikleri itirazları hukuka aykırı biçimde reddettiğini, müvekkilinin “…” ibaresini ilk kez 2007 yılında tescil ettirmiş ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını arttırmış olduğunu ve arttırmaya devam etmekte olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının zayıf/tanımlayıcı marka olarak kabul edilebilmesinin yerleşik yüksek mahkeme içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını, kurumca gerçekleştirildiği iddia edilen “bütünsel inceleme” biçiminin yüksek mahkeme kararları, hukuk ve kanunla uyumlu olmadığını, iş bu dava konusu “…” markası ile müvekkili şirketin “…” markalarının aynı sınıfta yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsamakta olduğunu, ortalama gıda tüketicisinin işbu dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarını benzer olarak algılayacağını, davaya konu “…” markasının müvekkili adına tescilli “…” ibareli markalar ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu beyan ederek; Davalı TÜRKPATENT’in 12.11.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının 05’inci sınıfta yer alan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” mallar ile 30’uncu sınıfta yer alan mallar yönünden iptaline, bahse konu markanın tescil edilmesi halinde belirtilen mallar bakımından hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 23/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda, markalardaki ortak olmayan unsurlar birbirlerine benzemediklerinden, markaların bütün olarak ortaya çıkardıkları izlenim, aynı veya yüksek düzeyde benzer olmadığı gibi tamamen farklı olduğunu, taraf markalarının tüketicilerin dikkatinin yoğunlaştığı başlangıç kısımlarının birbirinden farklı olması ve söz konusu farklılığın markaların bütünüyle bıraktığı izlenimi önemli ölçüde farklılaştırması nedeniyle de markaların benzer olduğu iddiasının yerinde olmadığını, taraf markaları mal ve hizmetlerin benzerliği açısından değerlendirildiğinde, başvuru markası kapsamında yer alan bazı mal ve hizmetler davacı markalarının kapsamında yer alsa da; davacı markaları ile başvuru markasının kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması halinin başvuru markası bakımından bir tescil engeli oluşturabilmesi için 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca markaların benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının da birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığından davacının bazı markaları ile başvuru markasının kapsamındaki bazı ve mal ve hizmetlerin aynı/benzer olduğundan bahisle tescilinin reddinin hukuken mümkün olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … YAŞAM GIDA SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “5.SINIF: Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2020/66514 nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı şirket markasının yukarıda belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresini 03, 05 ve 30. sınıflarda bulunan emtiaların tescili amacıyla 19.06.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/66514 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.07.2020 tarih ve 352 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 09.09.2020 tarihinde 2013/60855, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 02.11.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, dilekçesinde 2013/60855 sayılı markaya ilişkin olarak tüm mal ve hizmetler yönünden kullanmama def’i ileri sürdüğü, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 25.05.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 15.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Yargılama safahati içinde dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
YİDK kararının iptali istemi bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada da YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK karar tarihi olan 12.11.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.11.2021 tarih 2018/11-84 E 2021/1401 K sayılı kararında belirtildiği üzere; aynı veya aynı tür olmayan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı hususunun, söz konusu mal ya da hizmetlere ilişkin sektörden bilirkişinin yer aldığı bilirkişi incelemesi ile çözümlenebileceği hususu da dikkate alınarak mahkememizin 15/06/2022 tarihli duruşmasında tesis edilen 7 nolu ara karar uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bu hususta bilirkişi ücreti için eksik 2.000,00 TL’yi mahkeme veznesine yatırması gerektiği hususu duruşmada hazır davacı vekiline ihtar edilmiştir. Davacı yan kendisine verilen iki haftalık kesin süre içinde eksik delil avansını mahkeme veznesine yatırmamış, yasal süre sona erdikten sonra 13/09/2022 tarihinde eksik avansı ikmal etmiştir. Ancak mahkememizin 12/10/2022 tarihli duruşmasına katılan davalı TÜRKPATENT vekili, davacı yanın yasal süre sona erdikten sonra ikmal ettiği delil avansına ve buna bağlı olarak bilirkişi incelemesine muvafakat etmediğini açıkça beyan etmiştir.
HMK m.324/1 ve 2 hükmüne göre; taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
Delil avansının süresi içerisinde yatırılmamasının yaptırımı, tarafın dayandığı delilden vazgeçmiş sayılması, yani o delil incelenmeden karar verilmesidir. (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.936) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/02/2018 tarih 2017/15-422 Esas 2018/114 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Delil avansının yatırılmaması hâlinde, bu yükümlülüğün üzerine düştüğü tarafın o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilerek, yargılamaya devam edilir ve o delille ispatlanacağı düşünülen vakıa ispatlanamamış sayılır. Böyle bir durumda hâkim, mevcut delil durumuna göre karar verir.
Somut olayda bilirkişi ücreti olarak belirlenen eksik 2.000,00 TL delil avansını ikmal etmek üzere davacı vekiline iki hafta kesin süre verildiği, belirtilen süre içerisinde eksik delil avansının ikmal edilmemesi halinde uygulanacak yaptırımın davacı vekilinin yüzüne açıkça ihtar edildiği anlaşılmıştır. Davacının, kendisine verilen kesin süre sona erdikten sonra eksikliğini giderdiği delil avansına, davalıların açıkça muvafakat etmedikleri anlaşılmıştır.
Mahkememiz tarafından HMK hükümlerine uygun bir usul işlemi yapılmış olup delil avansının, kesin süre içinde yatırılmadığı, bu durumda HMK m.324/2 hükmü açık olup davacının bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılacağının Kanunun amir hükmü olduğu, yorumla ya da başka bir yolla bu hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, süresinden sonra yatırılan delil avansına rağmen, HMK m.324/2 açık hükmü gereğince davacının bilirkişi incelemesi talebinin reddine karar verilmiştir. Yargılama dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgeler ışığında incelenerek sonuçlandırılmıştır.
Buna göre davaya konu marka işlem dosyası mahkememizce re’sen incelendiğinde;
İtiraza mesnet yapılan 2013/60855 sayılı markaya ilişkin olarak ileri sürülen kullanmama def’ine karşı, davacının söz konusu markayı tescilli olduğu emtialar bakımından ciddi surette kullandığına ilişkin kullanım evrakı sunmadığı dikkate alındığında, SMK m.19/2 hükmü uyarınca söz konusu markanın SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak incelemeye mesnet olamayacağı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları, itiraza mesnet 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı markaların kapsamlarında yer alan 30.sınıftaki emtialar ile aynı/aynı türdür.
Ancak; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alıp dava konusu yapılan “5.SINIF: Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları, itiraza mesnet markaların kapsamlarında aynı veya aynı tür olarak bulunmamaktadır. Söz konusu emtiaların, itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan emtialarla benzer olup olmadığı hususu yukarıda yer verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca genel hayat tecrübesi veya hakimin hukuk bilgisi ile çözümlenemeyecek özel ve teknik bir konudur. Bu emtiaların itiraza mesnet markaların kapsamlarındaki emtialar ile benzer olduğu hususunda ispat külfeti 6100 sayılı HMK m.190/1 ve 4721 sayılı TMK m.6 hükümleri uyarınca davacı tarafa düşmektedir. Davacı taraf süresi içinde delil avansını ikame etmediğinden bilirkişi incelemesi isteminden vazgeçmiş sayıldığından üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, başka bir deyişle; “5.SINIF: Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtialarının, itiraza mesnet markaların kapsamlarındaki emtialar ile benzer olduğunu ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet olup kullanmama def’ine tabi olmayan markalar incelendiğinde; “…”, “….” ibarelerinden oluştukları tespit edilmiştir.
Hemen belirtilmesi gerekir ki; dava konusu “5.SINIF: Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtialarının itiraza mesnet markaların kapsamlarındaki emtialar ile benzer olduğu ispatlanamadığından, söz konusu emtialar bakımından markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamındaki “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtialar ile itiraza mesnet olup yukarıda ifade edilen markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı veya aynı tür oldukları, davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğu, her ne kadar söz konusu ibare bitişik şekilde yazılsa da, gerek “…”, gerekse “…” kelimelerinin anlamlı iki sözcük olduğu, “…” kelimesinin İngilizce olup “Gülüş, Tebessüm, Gülümsemek.” gibi anlamlara geldiği, “…” kelimesinin “Uygun, Formda, Zinde.” gibi anlamlara geldiği, buna göre; “…” markasını gören ortalama tüketici kesiminin bu markayı “… …” olarak algılayacağı, başka bir deyişle, markanın genel görünümü içinde yer alan “…” kelimesinin kavramsal çağrışımını markanın genel görünümü içinde kaybetmediği, dolayısıyla; daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, ayırt edici unsurlarının gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu yukarıda yer verilen emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, söz konusu markayı davacıya ait markaların serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında yukarıda yer verilen emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.06.2022 tarih 2020/11-317 E 2022/1040 K sayılı “….” kararlarında da, bu markaların, davacıya ait “…” ibareli markalarla iltibas tehlikesi oluşturduğu kabul edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddolunması ve davalı TÜRKPATENT’in kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENTe verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 3/4 olarak kabulüne,
7-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı, 80,50 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 195,70 TL yargılama giderinin 3/4 ü olan 146,78 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 48,92 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2022