Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/74 E. 2022/264 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/74 Esas
KARAR NO : 2022/264

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 03/03/2022
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/03/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, fırıncılık ve unlu mamuller sektöründe 2013 yılından bu yana “…” markasıyla faaliyet gösteren bir ticari işletme olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını, 21.10.2014 tarihinden bu yana 2013/97999 tescil numarasıyla 30. ve 43. mal sınıfları nezdinde tescilli olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın, hukuken korunması mümkün olmayan markaların korunmasına yol açan bir karar vermiş olduğunu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun, hiçbir somut gerekçe göstermeksizin Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kararını yerinde görmüş ve itirazlarını reddetmiş olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun kararlarının “Hukuk Güvenliği” ve “Belirlilik” ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkili şirkete ve davalıya ait markalar arasında, mal ve hizmetler arasında benzerlik olmaması nedeniyle ayrıca karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik bulunmadığını, müvekkiline ve davalıya ait markalar arasında görsel bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin “… Baklava” markası ile davalının markaları arasında biçimsel bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin “… Baklava” markası ile davalının markaları arasında kavramsal olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurumu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından çıkarılan Marka İnceleme Kılavuzu’nda belirlenen ölçütlere aykırı olarak karar vermiş olduğunu, müvekkili şirketin ve davalının malları aynı kullanım yöntemine ve amacına yönelik olmadığını, müvekkili şirketin ve davalının satışa arz ettiği mallar, benzer ihtiyaçları karşılamamakta olup birbirinin yerine ikame edilmesi veyahut birinin diğerini tamamlamasının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin “… Baklava” markasıyla üretimini ve satışını yaptığı baklava ürünü ile davalının üretimini yaptığı dondurma ürünü arasında ortak hammadde ilişkisi bulunmadığını, ayrıca hammadelerin birleşimi sonucu ortaya çıkan mamul maddeler arasında da benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirket ve davalı, farklı alıcı çevrelerine hitap etmekte olup birbirleriyle rekabet etme olanaklarının bulunmadığını, müvekkili şirket ve davalı, ürünlerinin satışındaki dağıtım kanallarının aynı olmadığını, müvekkili şirketin “… Baklava” markası, davalının markalarından ayırt edicilik gücü daha yüksek bir marka olduğunu, davalının ticari itibarı, müvekkili şirketin markasına zarar verecek nitelikte olduğunu, davalının markaları, iddia ettiği üzere “tanınmış marka” olmayıp müvekkili şirketin markasından daha az bilinirliği olan markalar olduğunu, müvekkili şirket “… Baklava” markasını, davalıya ait markaların tescil tarihinden daha önce kullanmaya başlamış olduğunu, davalı markalarının kullanılmadığını, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 31.01.2022 tarihli ve …. sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 17/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu markanın kapsamında yer alan 35. sınıfa dahil hizmetler açısından her iki markanın karıştırılması ve markalar arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesinin doğması ihtimali bulunmakta olup 6769 sayılı SMK nın 6/1 maddesi anlamında benzerliğin olduğunun açık olduğunu, bu nedenle YİDK kararının hukuka uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 12/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Y.İ.D.K., kararında, özetle; “davacının başvurusu ile müvekkilin tescilli markaları arasında “bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek benzerlik” gerekçe olarak gösterilmekte olup, davacının itirazının gerekçesiz olarak reddedildiğine dair iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin “…” ibaresinin esas unsur olduğu tescilli markaları bulunmakta olup, davacının marka başvurusunda da tüketici algısına sunulan ve karıştırılma ihtimali yaratan esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, bir an için “…” ile “…” kavramları arasında bir inceleme ve karşılaştırma yapıldığında ise görülecektir ki; her iki sözcüğün terminolojik kökeninin de aynı ve/veya benzer olduğunu, …, Arapça kökenli olup, “kök, soy” anlamına gelmekte olduğunu, Arapça kökü “Aşl” olduğunu, … ise “soylu” anlamına gelmekte olup, kök ve soy kavramlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu, “…” da soylunun oğlu anlamına gelmekle, markalar arasında kavramsal benzerlik olduğunun kuşkusuz olduğunu, davacı, müvekkili hakkında geçmişte çıkan bir haberden yola çıkarak, müvekkilin ticari itibarının kötü olduğundan bahisle, müvekkili şirket markalarının bilinirliğinden ve ticari itibarından faydalanmasının söz konusu olamayacağını beyan etmekte olduğunu, uyuşmazlık konusu, müvekkili hakkında geçmişte çıkan bir gazete haberi olmayıp, dava dilekçesinde bu hususa yer verilmesi davacının davasındaki kötüniyetine işaret etmekte olduğunu, davacı, müvekkili markalarının ticari itibarı olmadığı savında samimiyse, pek tabidir ki müvekkili markalarına iltibas yaratan “…” markasını kullanmaktan imtina edebilir olduğunu, müvekkilinin kendi işletme ve isim geçmişi itibarıyla markalarını koruma ve kullanmaktaki kararlılığının ortada olduğunu, müvekkili markaları sektöründe ve bölgesinde bilinmekte olup, müvekkilin, kuşaktan kuşağa aktarılmış, geçmişe dayalı ve itibar sahibi bir aile işletmesi olduğunu, müvekkilinin “tanınmış marka” sahibi olduğu yönünde bir beyanı olmadığını, davacının beyanlarının gerçek dışı ve yanıltıcı olduğunu, davacının bu yöndeki iddiasının -bir an için doğru olduğunun kabulünde dahi – hukuki bir değeri ve geçerliği bulunmamakta olup, davaya kendi lehine bir etkisi olmasının beklenemez olduğunu beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği 2022-M-637 sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/90833 sayılı “… Baklava+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davalı şahsa ait redde mesnet markalar arasında davaya konu hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü kullanmama def’i, müktesep hak, birlikte varolma, gerçek hak sahipliği, kötü niyet iddialarının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin 11.08.2020 tarihinde 2020/90833 sayılı “… Baklava+Şekil” ibareli, 35.sınıfta bulunan bir kısım hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.10.2020 tarih ve 358 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davalı şirketin 10.12.2020 tarihinde 2018/115948, 2019/85135, 2019/85130, 2019/85128, 2020/84867, 2020/84861, 2007/41190, 2007/41189 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların incelenmesi sonucunda marka başvurusundan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.
mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin çıkarıldığı, redde mesnet olarak 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmünün ve 2019/85135, 2019/85130, 2019/85128, 2020/84867, 2020/84861 sayılı markaların gösterildiği, bu karara karşı davacının 14.10.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2022-M-637 sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 02.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada da YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK karar tarihi olan 31.01.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.
mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile,
Redde mesnet 2019/85135, 2019/85130, 2019/85128 sayılı markalar kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”,
Redde mesnet 2020/84867 sayılı marka kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez, Etli – Etsiz Çiğköfte” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”,
Redde mesnet 2020/84861 sayılı marka kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Etli- Etsiz Çiğköfte, Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri aynı veya aynı türdür. Zira bunlar; aynı tür tüketici kesimine hitap ederler, aynı tür ihtiyaçları karşılarlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, aynı tür hizmet sektörüne yöneliktir.
Dava konusu 2020/90833 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; “… Baklava+Şekil” biçiminde karma bir marka olduğu, “…” ibaresinin markanın esaslı unsuru olduğu, “Baklava” kelimesinin davaya konu hizmetler bakımından markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı, “u” harfinin çiçek şeklinde figüratif karakterli olduğu, ancak markanın genel görünümü içinde bu figüratif unsurun “u” harfine karşılık geldiğinin hemen ve ilk bakışta anlaşılabildiği tespit edilmiştir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; “….” kelimelerinin davaya konu hizmetler bakımından markasal ayırt ediciliklerinin bulunmadığı, redde mesnet markaların esaslı unsurlarının “…” veya “…” sözcükleri olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; kapsamlarındaki hizmetlerin aynı veya aynı tür oldukları, redde mesnet “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile dava konusu “…” esas unsurlu markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları, ancak görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer oldukları, bu nedenle, daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz edemeyen, gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusu ile davaya konu hizmetler üzerinde karşılaştığında, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet markalar ile ilişkilendirebileceği, bu markayı redde mesnet markaların serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan önceki tarihli markasından kaynaklı olarak davaya konu marka başvurusuna ilişkin olarak müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürdüğünden bu husus aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan … unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; davacı yanın müktesep hak iddiasına mesnet gösterdiği önceki tarihli markası 2013/97999 sayılı “…” ibareli markadır. Ancak bu marka, davaya konu 35.sınıfta yer alan hizmetler bakımından tescili olmayıp, 30 ve 43.sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından tescillidir. Davaya konu hizmetler, davacıya ait 2013/97999 sayılı tescilli markasının kapsamı altında bulunmadığından davacı yanın 2013/97999 sayılı markasının iş bu davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasına mesnet olamayacağı kanaatine varılmış, davacı yanın müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Davacı yan, davaya konu “…” markasının önceden beri kullanıldığını ileri sürdüğünden, davacı yan marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında “birlikte var olma” koşulunun mevcut olup olmadığı hususu aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (Bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 03.06.2013 T, 2012/8617 E 2013/11464 K)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, iş bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (Gün, Buket (2019) Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, 2019, Onikilevha, s.211-214).
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2018/2050 E 2019/7034 K sayılı kararında da;”Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (Buket Gün, Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, Oniki Levha Yayıncılık, 2019) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir.” şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; davacı yanın, dava konusu marka başvurusunu, davaya konu hizmetler üzerinde uzun süreli tescilsiz kullanımının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı yanın marka işlem dosyasına ibraz ettiği 14.10.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi ekindeki faturalar; davacı yanın 35.sınıfta perakendecilik hizmeti yaptığını göstermemekte, aksine, 30.sınıfta imal ettiği “baklava” emtialarına ilişkin faaliyette bulunduğunu göstermektedir. Nitekim söz konusu faturalar detaylı olarak incelendiğinde; davacının “baklava” emtiasının imalatında kullanılan yağ, yumurta gibi ürünleri üçüncü kişilerden satın aldığı, davacının imal ettiği emtiaları üçüncü kişilere sattığı, bu nedenle davacının perakendeci olarak değil, imalatçı olarak imal ettiği “baklava” emtialarını üçüncü kişilere sattığı tespit edilmiştir. Belirtilen nedenlerle somut olayda birlikte var olma koşulunun mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar davalı markalarının kullanılmadığını ileri sürmüşse de, marka işlem dosyasında redde mesnet markaların kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürmemiştir. Kaldı ki; redde mesnet markaların tamamı, dava konusu marka tescil başvuru tarihi itibariyle en az 5 yıldır tescilli değillerdir. Bu nedenle davacı yanın dava aşamasında ileri sürdüğü kullanmama def’i argümanına itibar edilmemiştir.
Davacı vekili her ne kadar gerçek hak sahipliği ve davalı şahsın kötü niyetli olduğunu ileri sürse de, bu hususlar somut olayda davalı kurumun SMK m.6/1 hükmü uyarınca tespit ettiği nispi tescil engelini bertaraf edecek kabiliyette değildir. Davacı yanın bu iddiaları, redde mesnet markaların hükümsüzlüğü davalarında veya redde mesnet marka başvurularının tescili aşamasında itiraz veya hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülebilirse de, somut olaydaki gibi dava konusu marka başvurusu bakımından davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü uyarınca redde mesnet markaları baz alarak yaptığı değerlendirmede bu hususları değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı davacı tarafça ikmal edildiğinden ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı, 133,00 TL posta, masrafı olmak üzere toplam 328,90 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza