Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/72 E. 2022/227 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/72 Esas – 2022/227
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/72 Esas
KARAR NO : 2022/227

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 02/03/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1992 yılından bu yana süpermarket ve hipermarketlerde yapılan perakende ticaret faaliyeti ile iştigal ettiğini, müvekkiline ait “…” markasının 1999 öncesinde tescilsiz kullanıldığını, 01.07.1999 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde 35. sınıfta kullanılmak üzere tescil edildiğini, müvekkili şirketin 2006 yılından bu yana şube tabelalarında ….tescil numaralı “… …” ibareli markayı kullandığını, müvekkili şirketin perakende sektöründe Türkiye’de ilk 10 zincir içerisinde olduğunu, şubelerinde aylık ortalama 4.500.000 ziyaretçi sayısı ile bilinen bir hizmet markası olduğunu, müvekkili şirketin ayırt edici ve esas unsuru olan “…” ibaresini aktif ve yoğun bir biçimde kullanarak ve bu unsuru değiştirmeksizin seri markalar yarattığını, müvekkili şirketin “….com.tr” ve “….com.tr” adresleri üzerinden sipariş alarak Türkiye’nin her yerine ulaştığını, ayrıca önde gelen online alışveriş sitelerinden de satış yaptığını, başta Ortadoğu olmak üzere pek çok ülkeye de ürünlerini ihraç ettiğini, müvekkili şirketin sosyal medya platformlarında da aktif olduğunu, davalı şirketin 30. sınıfta tescil edilmek üzere yapılan 2020/30791 sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkiline ait … nolu “… …” ibareli markalarının da 30. sınıfta tescilli olduğunu, aynı emtiada kullanılan ve “…” ibaresini içeren davalı ürününün tüketici nezdinde müvekkili şirkete ait “… …”, “… clean” ve “… …” ürünlerinden biri olduğu algısı oluşacağını, davalı markası ile müvekkili şirket markalarının karıştırılma ihtimalinin yüksek ve yoğun olduğunu, müvekkili şirket markalarının bir kısmının kelime, bir kısmının şekil, bir kısmının da karma marka olduğunu, tüm markalarının ortak unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı şirket markasında “…” ibaresinin ön planda yer aldığını, müvekkili markaları ile dava konusu markanın görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu, markaların altındaki mal ve hizmetlerin benzer kanallardan dağıtıldığını ve benzer tüketici kesimini hedeflediklerini, davalı markasının müvekkili şirket seri markalarından biri izlenimi uyandıracağını ve davalının haksız rekabetine sebebiyet vereceğini, “…” ibaresinin mağazacılık hizmetleri açısından ayırt edici nitelikte bir ibare olduğunu, müvekkili şirket faaliyetleri sonucu ibareye markasal ayırt edicilik kazandırıldığını, bir çok dosyada yapılan bilirkişi incelemelerinde müvekkili şirket markasının sektörel tanınmışlığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin “…” esas unsurunu barındıran toplam 24 markası bulunduğunu, yabancı kökenli bir kelime olan “…” ibaresinin Türkiye’de ayırt edici niteliğe sahip olduğunu beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, davalı şirkete ait 2020/30791 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 10/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasını gören ortalama dikkate sahip ve işaretleri yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intiba ile davacı markalarının bıraktığı intibaın aynı olmadığını, markaların aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını, başvuru markası olan “… …” ibaresinin tamamen spesifik hale getirildiğini ve ayırt ediciliği sağladığını, taraf markalarında kullanılan “mutlu” anlamına gelen “…” ibaresinin ticari yaşamda sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu, itiraz dilekçesinde öne sürülen eskiye dayalı kullanım iddiasına ilişkin yeterli bilgi, belge, delil ile desteklenmediğini, davacının tanınmışlık gerekçesi bakımından SMK m. 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığını, davacının m. 6/6 kapsamındaki hak sahipliği yönündeki iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Gıda Maddeleri İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti., dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2020/30791 nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.5/1-ç gereğince iltibas ve SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… …” ibaresini 30. sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 11.03.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/30791 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 20.07.2020 tarihinde 2010/46486, 2010/70138, 2011/57602, 2011/93850, 2018/99521 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5 ve m.6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 10.08.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 04.05.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 24.05.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 17.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 13.03.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2020/30791 sayılı marka kapsamında yer alan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet; 2010/46486, 2011/57602, 2011/93850, 2018/99521, 2012/99242, 2014/75161, 2014/71536, 2012/05935 ve 2019/113713 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile vurgulanan emtialar AYNI, altı çizgili olarak vurgulanan hizmetler BENZER’dir.
Davaya konu marka başvurusu, herhangi bir şekil unsuru içermeyen, aynı satırda aynı punto ile yazılmış “… …” ibaresinden oluşan kelime markasıdır. Dava konusu markada yer alan kelimeler beyaz zemin üzerine, siyah renk ile yazılmıştır. Dava konusunu oluşturan kelimeler, İngilizce kelimeler olup, “…” ibaresi “mutlu”, “…” ibaresi ise “gülümseme, tebessüm” anlamına gelmektedir.
Davacı yanın itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaları incelendiğinde; “şekil+… …”, “… views”, “happyus” , “… …”, “… snacks”, “… premium” ve “…” şeklinde genel olarak “…+kelime” şeklinde kelime gruplarından oluştuğu ve ayrıca sadece “…” markasından ibaret markaların sahibi olduğu tespit edilmiştir. Davacı markalarında yer alan “…” ibaresi İngilizce’de “merkez”, “views” ibaresi “manzaralar”, “…” ibaresi ise “tatlı” anlamını haizdir. Davacının bir kısım markalarında, sarı renkli gülen yüz ifadesinden oluşan bir şekil unsuru yer almaktadır. Davacıya ait bir adet marka ise, “H” harfini taşıyan bir şekil markasıdır. Davacıya ait “şekil” ibareli marka ile dava konusu marka, karşılaştırma konusu yapılamayacak derecede farklıdır.
Davacının bilirkişi raporunda yer alan tabloda görüleceği üzere; “…” ibaresini barındıran markaları incelendiğinde ise, “…” kelimesine eklenen tali unsurlar ile “… …”, “… …” “… US”, “… VIEWS”, “… PREMIUM”, “… …” şeklinde bir seri marka ailesi yaratıldığı, bu serinin “…+kelime” şeklinde olduğu, bir diğer deyişle davacı markalarının “…” kelimesinin etrafında marka ailesi oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının salt “…” ibareli kelime markasının da sahibi olduğu tespit edilmiştir. “…” ibaresi, “mutlu” anlamına gelen ve İngilizce olmasına karşın Türkiye’de anlamı yaygın olarak bilinen kelimelerdendir. Anlamlı bir kelime olması nedeniyle orijinal bir ibare gibi ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu söylenemez. Fakat somut olayda, “…” ibaresi davanın konusunu oluşturan emtialar bakımından doğrudan tanımlayıcı bir kelime olmadığı ve dolayısıyla marka vasfının bulunduğu, marka olarak tescilli olması nedeniyle tescilli markalara sağladığı tüm inhisari haklardan asgari düzeyde de olsa yararlanma hakkına sahip olduğu değerlendirilmiştir.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar ile dava konusu marka arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı evvel emirde söylenmelidir.
İlişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bakımından ise; taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davacıya ait 2010/46486 sayılı “… …”, 2011/57602 sayılı “… …”, 2011/93850 sayılı “…”, 2018/99521 sayılı “Şekil+… …”, 2012/99242 sayılı “Şekil+… …”, 2014/75161 sayılı “… VİEWS”, 2019/113713 sayılı “Şekil+… Premium” markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerle dava konusu 2020/30791 sayılı “… …” markası kapsamında yer alan emtiaların aynı veya benzer oldukları, “…” ibaresinin “Mutlu” anlamına gelen ve ticaret hayatında yaygın kullanım alanı bulunan, bu nedenle ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir sözcük olduğu, ancak davacının “…” kelimesi çevresinde farklı kelimelerle birlikte seri marka ailesi oluşturduğu, davacının seri marka ailesi oluşturmuş olması olgusunun SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi değerlendirmesi yapılırken somut olayın özelliğine göre gözetilmesi gereken bir unsur olduğu, buna göre; daha önce yukarıda yer verilen davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı 30.sınıf veya 35.sınıf kapsamındaki 30.sınıfta yer alan mal ya da hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, ayırt edici unsurlarının gözü ve kulağında kalan imajı ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… …” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtiaların sıklıkla tüketilen, gündelik ihtiyaçları gideren, toplumun her kesimine hitap eden temel ihtiyaçları gideren, görece ucuz olma özellikleri nedeniyle bu ürünleri satın almak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, davaya konu markayı, davacıya ait markaların serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, davacının oluşturduğu seri markaların genel görünümü dikkate alındığında, dava konusu markada yer alan “…” kelimesinin markaları birbirinden uzaklaştırmaya yeter derecede ayırt ediciliğinin bulunduğunun söylenemeyeceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla yukarıda belirtilen markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede;
YİDK kararının iptali istemi bakımından; davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davacının, dava aşamasında tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
1-Marka tescil ve yenileme belgeleri,
2-Vergi levhası,
3-2018 tarihli marka değerleme raporu,
4-Satış rakamlarını içerir excel listesi,
5-2021 tarihli kargo gönderim sayılarını ve gönderim yapılan illeri içerir liste,
6-N11, Trendyol satış sayfaları,
7-Reklam ve tanıtım giderleri açıklamalı excel listeleri,
8-Facebook’a yapılan ödemeleri gösterir faturalar,
9-Tanıtımlara ilişkin faturalar,
10-Gümrük Beyannameleri ve faturalar,
11-Bilirkişi raporları,
12-YİDK kararları,
13-Haberler,
14-Teşekkür belgeleri,
15-Uluslararası marka tescil belgeleri,
16-Ürün katalogları.
Yukarıda yer verilen evrak bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı yana ait “… …” ibareli markanın “mağazacılık sektörü” bakımından tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış olduğu sektör ile davalının markası kapsamında yer alan ve genel olarak “gıda sektörü”ne ait emtiaların birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle, davalıya ait markanın, davacıya ait “… …” ibareli markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinden herhangi birinin mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 91,00 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.275,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … Gıda Maddeleri İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2022