Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/70 E. 2022/292 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/70 Esas – 2022/292
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/70 Esas
KARAR NO : 2022/292

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/03/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1992 yılından bu yana süpermarket ve hipermarketlerde yapılan perakende ticaret faaliyeti ile iştigal etmekte olduğunu, … markasının 1999 öncesinde tescilsiz kullanılmış olduğunu, 01.07.1999 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde 35. sınıfta tescil edilmiş olduğunu, … markası ile adını duyuran müvekkili şirketin, şube tabelalarında 2006 yılından buna TÜRKPATENT nezdinde 2006 41398 sayı ile tescilli “… CENTER” markasını kullanmakta olduğunu, müvekkilinin İstanbul, Kocaeli, Balıkesir başta olmak üzere toplam 5 ilde 193 şubesi ve 4957 çalışanı bulunduğunu, müvekkil şirketin son olarak 40’ı aşan mağazası bulunan ve sektörde tanınan bir diğer marketler zinciri olan …’ı da bünyesine katmış olduğunu, perakende sektöründe Türkiye’de ilk 10 zincir içerisinde yıllık 40.000.000 üzerinde fiş sayısıyla, şubelerinde aylık ortalama 4.500.000 ziyaretçi sayısı ile bilinen bir hizmet markası olduğunu, müvekkilinin, ayırt edici ve esas unsur olan “…” ibaresini aktif ve yoğun bir biçimde kullanarak ve bu unsuru değiştirmeksizin seri markalar yaratmış olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının ve seri marka ailesinin değeri, sektörel ve ulusal bazda hazırlanan 2018 yılı “Marka Değerlenme Raporuna” göre, 29.289.149,00 Euro olduğunu, müvekkilinin kazanılmış hakları haiz olduğu tüm markalarını merkez ve şube işyerlerinde, tanıtım ve reklam vasıtalarında, ürünlerinde, internet sitesinde, basılı evrak ile her türlü ticari evrak ve yazışmalarında aktif olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin, “….com.tr” ve “….com.tr” adresi üzerinden de sipariş almakta olduğunu ve bu siparişleri Türkiye’nin her yerine ulaştırdığını, “….com.tr” web sitesinin yıllık ziyaretçi sayısının ortalama 5.000.000 olduğu, … ve … Center’ı marka ve firma olarak tanıtan, güncel ve sosyal bilgiler sunan, internet üzerinden şubelerdeki gibi alışveriş yapılması imkanı sağlayan “….com.tr” web sitesinin yıllık ortalama 700.000 ziyaretçisi bulunduğunu, Türkiye genelinde ….com.tr olarak; 2017 ve 2018 yıllarında toplam 569.000 adet siparişin müşterilere ulaştırıldığını, 2019 yılı sipariş sayısının 820572, 2020 yılı sipariş sayısının 71.053 olduğunu, toplam cirosunun 15.166.045 TL olduğunu, “….com.tr” internet sitesinde ve pazaryerlerinde ….2020 yılı içinde 81 şehire toplam 1.367,251 adet kargo paketi gönderilmiş olduğunu, müvekkilinin ayrıca önde gelen online alışveriş siteleri olan….da 2018 yılında 263.000 adet, 2019 yılında 661.919 ve 2020 yılında 1.269.527 adet siparişi müşterilerine ulaştırmış olduğunu, müvekkilinin, ülke içi ticaret hacmi yanında ihracat alanında da önemli bir ticaret hacmine sahip olduğunu, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeye ürün ihraç etmekte olduğunu, müvekkilinin, süpermarket konseptini e-ticaret platformunda da sürdürmekte olduğunu, dijital ve sosyal iletişim alanlarında perakendecilik faaliyeti ile tanınmakta ve takip edilmekte olduğunu, davalı tarafından “… market” markasının tescili için 03.12.2020 tarihinde Kuruma başvuruda bulunulmuş olduğunu, müvekkili şirketin davalının başvuru yaptığı 29, 30 ve 35. sınıfta ve diğer sınıflarda olmak üzere birden çok markası bulunduğunu, aynı emtiada ve sektörde kullanılan ve “… market” ibaresini içeren davalı ürünün tüketicinin, ürünü daha önce denediği ve hafızasında yer etmiş müvekkil şirketin “private label” olarak adlandırılan ürünlerinden (… Bi olduğunu ve market sektöründe lider markalardan biri olan müvekkil şirketini akla getireceğini, söz konusu markayı müvekkili şirkete ait market ve/veya müvekkilin private label olarak adlandırılan ürünlerinden biri zannedeceğini ya da ekonomik olarak bağlantılı olan aynı grup şirketinden geldiğini düşünerek tercihte bulunacağını, bu nedenle de davalı markasının müvekkil markaları ile karıştırılma olasılığının yüksek ve yoğun olduğunu, davalı markasının, müvekkili markaları ile aynı ibareleri içermekle birlikte görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, davalı markasının mal ve hizmetlerin benzer kanallardan dağıtılmasının planlanmakta olduğunu, benzer müşteri/tüketici kesiminin hedeflenmekte olduğunu, bu durumun davalı markası ile müvekkili markaları ve hizmetleri arasında bağlantı kurulması sonucunu doğuracağını, davalı markasının müvekkilinin seri marka ailesinin bir üyesi olduğu intibaını yaratacağı ve davalının haksız rekabetine sebebiyet verebilecek nitelikte olduğunu, davalının başvurusunun müvekkilinin seri markalarına sızma niteliğinde bir girişim olduğunu, davalı markasının müvekkiline ait markalarla aynı ifade ve benzer logoları içermesi, görsel ve işitsel benzerliğin yüksek olması; markaların halk tarafından ilişkili görülmesi, davalı markasının müvekkilinin seri markalarından biri olduğu yönünde bir algıya sebebiyet vermesi, tüketiciyi yanılgıya düşürmesi sonucunu doğuracağını, “… ibaresinin müvekkilinin faaliyet gösterdiği ve tüm markalarını bu faaliyeti çerçevesinde kullandığı “Mağazacılık Hizmetleri” açısından ayırt edici nitelikte olduğunu, davalının markayı kullanmasının tüketiciyi ürün/hizmetin aynı iktisadi- idari kaynaktan geldiği yönünde yanılgıya düşüreceğini, davalının, müvekkilinin toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden ve müvekkilinin iktisadi kaynaklarından haksız bir yarar sağlayacağı, hususlarını beyan etmekte, markalarına ilişkin yargı kararlarını emsal göstermekte ve Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 03.01.2022 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve … sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne, markanın 3. Kişilere devrini ve lisans sözleşmesine konu edilmesini önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 17/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konu markanın yayını sonrası itiraz aşamasında Markalar Dairesi Başkanlığınca yapılan değerlendirme sonucu itirazın kısmen kabul edilerek birtakım mal ve sınıfların çıkartılmasına karar verildiğini, kalan mal ve hizmetler açısından ise; başvuruya konu … numaralı “… market” ibareli marka ile 2009/30731 sayılı “… … şekil” ibareli markanın benzerlik düzeyi ve markalar kapsamında yer alan mallar/hizmetlerin benzerlik durumu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali ortaya çıkmadığı, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dava dilekçesinde müvekkil Kurum tarafından başka marka başvuruları için verilen kararlarla, verilmiş olan bazı yargı kararlarını örnek göstererek iş bu yargılamaya dayanak olması gerektiği iddiasının da haksız olduğu, her somut olayın, kendi özellikleri ve koşulları çerçevesinde “özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından” ayrı olarak değerlendirilmesinin gerekmekte olduğu, marka başvurularının bahsedilen yapısı nedeniyle bu bakımdan da davacı vekili iddialarının mesnetsiz olduğu hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “Şekil+… Market” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.5/1-ç gereğince iltibas ve SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı şahıs markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’nun “Şekil+… Market” ibareli, 29, 30 ve 35.sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 03.12.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.03.2021 tarih ve 369 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 23.05.2021 tarihinde 2009/30731 sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca kısmen haklı bulunarak bir kısım mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 03.11.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, başvuru kapsamında kalan sair mal ve hizmetler bakımından da başvurunun reddedilmesinin talep edildiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 10.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;

İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İkinci olarak belirtilmelidir ki; YİDK kararının iptali istemi bakımından, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada da YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK karar tarihi olan 03.01.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır. Buna göre; eldeki uyuşmazlıkta YİDK kararına konu olan salt SMK m.6/1 hükmü koşulunun mevcut olup olmadığı hususu irdelenmiş olup, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından mesnet gösterilen sair iddialar değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve YİDK kararının iptali istemine konu olan “29.01 Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 29.03 Hazır çorbalar, bulyonlar. 29.04 Zeytin, zeytin ezmeleri. 29.05 Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). 29.06 Yenilebilir bitkisel yağlar. 29.07 Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. 29.08 Kuru yemişler. 29.09 Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. 29.10 Yumurtalar, yumurta tozları. 29.11 Patates cipsleri. 30.02 Makarnalar, mantılar, erişteler. 30.03 Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. 30.04 Bal, arı sütü, propolis. 30.06 Mayalar, kabartma tozları. 30.10 Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 30.11 Sakızlar. 30.12 Dondurmalar, yenilebilir buzlar. 30.13 Tuz. 30.15 Pekmez 35.01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” mal ve hizmetler, itiraza mesnet marka kapsamında yer alan “35.02 Büro hizmetleri. 35.03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (Muhasebecilik hizmetleri dahil). İthalat ihracat acente hizmetleri. 35.04 Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. 35.05 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 35.06 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri ile aynı veya benzer DEĞİLDİR. Davacının bahsi geçen markası kapsamında 35. sınıfın son alt grubunun eski sınıflandırma tebliğine uygun olacak şekilde genel nitelikte herhangi bir emtia grubu ile sınırlandırılmaksızın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” şeklinde tanımlandığı, dava konusu markada ise 29 ve 30. sınıflarda yer alan bir kısım malların bulunduğu görülmektedir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/8877 E 2018/171 K, 2015/8504 E 2016/3492 K, 2015/12715 E 2017/1112 K, 2011/15502 E 2013/461 K, 2017/3588 E 2019/642 K sayılı müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere; mağazacılık hizmetinin daha önceki tarihte 35.sınıf için bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da benzer tür hizmetler olduklarının kabulü için, tescilli marka sahibinin itiraz ettiği başvuru kapsamında sayılan malların da kendisi tarafından bu hizmet altında satışa sunulmasının kanıtlanması gerektiği, genel perakende satış hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “Çoğun içinde az da vardır.” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacağı düşüncesinin de kabul edilemeyeceği, ilkeleri benimsenmiştir. Bu kapsamda eldeki dava bakımından da 35. Sınıf son alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri”nin, dava konusu markanın 29 ve 30. sınıfta yer alan malları ile doğrudan benzer görülmesi mümkün değildir.
Davacının dosya kapsamına sunmuş olduğu deliller incelenmiş, delillerin çoğunlukla “… center” ve “… clean” markalarının süpermarket/perakendecilik hizmetlerinde yoğun kullanımını kanıtlar nitelikte olduğu, “… …” ibareli marka ile ilgili olarak sadece “… …” mağazasının açılışına ilişkin haber ve görsel ile bu mağazada satılan ve 03, 29, 30, 32. Sınıflar kapsamında yer alan bir kısım ürünleri gösterir birkaç adet tanıtım broşürü bulunduğu anlaşılmıştır. Söz konusu markaya ilişkin sunulan delillerin üzerinde tarih bulunmayışı ve görsellerin net olmayışı nedeniyle “… …” ibareli markanın fiili kullanımını ispatlamada yeterli olmadığı, bu nedenle de Yargıtay 11. HD’nin içtihatları çerçevesinde markaların birbirleri ile 29. ve 30. sınıftaki mallar – 35. Sınıf son alt grupta bu malların perakendecilik hizmetleri bakımından doğrudan benzer olarak kabul edilemeyecekleri değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka; şekil unsurunun alt kısmında gri renkte kısa kenarları yuvarlatılmış dikdörtgen formdaki zemin üzerinde beyaz renkte harflerle yazılmış “…” ibaresinden, bu ibarenin alt kısmında daha küçük puntolarla yazılmış “market” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu marka; kelime ve şekil kombinasyonundan oluşan karma bir markadır.
Davacıya ait itiraza mesnet marka ise; açık gri zemin üzerinde gri renkteki alışveriş sepetini süren ve baş kısmı gülen yüz ikonu ile oluşturulmuş sarı renkte insan figürü, önünde gülen yüz ikonu bulunan siyah renkte harflerle yazılmış … ibaresinden ve bu ibarenin alt kısmında çok küçük puntolarla yazılmış “…” ibaresinden meydana gelmektedir. Söz konusu markada şekil unsuru ve “…” ibaresi ön planda konumlandırılmışken, “…” ibaresi ilk bakışta dikkat çekmeyecek ölçüde geri planda konumlandırılmıştır.
Taraf markalarında ortak olan “…” kelime unsuru; “Üstünlük, kazanım, yarar, teniste eşitliğin bozulması için alınan ilk puan” anlamına gelmekte olup, özellikle 35. sınıfta yer alan hizmetler bakımından farklı sahipler tarafından tek başına veya ek ibareler ile birlikte yaygın olarak kullanılan ve başvuruya konu edilen, tüketicinin sıklıkla karşılaştığı türden bir ibare olduğundan ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı düşünülmektedir. Söz konusu ibare dava konusu markada esas unsur konumundayken, davacı markasında tali unsur konumundadır. “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin yüksek olmayışı, tüketicinin söz konusu ibareyi ek kelime unsuru olarak birçok farklı markada görmeye alışkın olması, bu ibarenin davacı markasında da yeterince ayırt edilebilir konumda olmaması, davaya konu markada yer alan şekil unsurunun ve genel tertip tarzının markaya ayırt edicilik kattığı, markanın davacı markasından uzaklaşmış farklı bir marka haline gelmiş olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak; davaya konu markanın kelime ve şekil unsurları ile birlikte genel izlenim bakımından davacının “Şekil+… …” markasından uzaklaşmış ve farklılaşmış olduğu, dolayısıyla markaların ortalama düzeyde tüketici nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet marka global olarak karşılaştırıldığında; gerek kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzer olmaması, gerekse markaları oluşturan işaretlerin umumi intiba olarak farklılaşması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturmayacak derecede farklı oldukları, bu nedenle SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 212,50 TL posta, 2,000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.369,90 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’nun yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/11/2022