Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/65 E. 2023/25 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/65 Esas
KARAR NO : 2023/25

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 25/02/2022
KARAR TARİHİ : 13/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/02/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in daha önce davacı şirket çalışanı olduğunu (marka işlem dosyasındaki iddiası ise davalı …’in daha önce davacı şirket çalışanı olan …’in eşi olduğu yönündedir.) ve (…’in) müvekkiline ait şirketten ayrılmasından sonra “…” markası için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, kötü niyet ve taklit içeren davalı başvurusunun tescil edilmesi durumunda müvekkilinin mağdur duruma düşeceğini ve hak kaybına uğrayacağını, müvekkili şirketin …’da bulunan bir şirket olduğunu, sırf bu yüzden dahi müvekkili şirketin seri markalarında bulunan “…” ibaresinin … ile özdeşleşmiş durumda olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli birden çok markanın bulunduğunu, davalı yanın müvekkili şirketin seri markalarının esas unsuru olan “…” ibaresinin yine müvekkili markalarında bulunan “…” esas ibaresi ile birleştirip bir marka başvurusunda bulunduğunu, davalının haksız kazanç sağlamak ve müvekkilinin ünü ile portföyünden yararlanmak amacında olduğunu, davalı başvurusunun müvekkili markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzediğini ve iltibasa sebebiyet vereceğini, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalı markasının, tüketici nezdinde müvekkilinin marka çeşitliğinden biri görünüşünü andırdığı için karıştırılacağını, müvekkili markasının aynı zamanda şirket ticari unvanının da esas unsurunu oluşturduğunu, SMK m.6/6 hükmü uyarınca davaya konu marka başvurusunun reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin yıllardır bu ad ve unvan altında faaliyetlerini sürdürdüğünü, “…” esas unsurlu seri markalarıyla belirli bir tanınırlığa eriştiğni, müvekkilinin … alan adını da markası için tahsis ettiğini, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile 1943 yılından beri hizmet verdiğini ve 2015 tarihinden bu yana …’de sicile kayıtlı bir firma olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, davaya konu marka başvuru sahibinin ise 2021 yılında faaliyete başladığını ve müvekkili ile aynı alanda “…” markası ile haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, müvekkilinin “…”, “…”, ve “…” ibareleri üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu, müvekkili şirket markaları ile davaya konu markanın faaliyet alanları nazara alındığında başvuruya konu markanın müvekkilinin sektörde bilinen markalarının serisi gibi algılanacağını, davalı yan markasının müvekkili markalarının tescilli olduğu 35.sınıfta tescil edilmek istendiğini, markaların neredeyse birebir aynı olduğunu ve iltibası aşan düzeyde benzediğini, bu haksızlığın engellenmesinin müvekkilinin sektördeki saygınlığını koruması ve faaliyetlerine devam etmesi için büyük önem taşıdığını iddia ederek; davalı tarafından 09.09.2020 tarihinde başvurusu yapılmış, 12.01.2021 tarihli 364 sayılı … yayınlanmış … sayılı “…” ibareli markaya yapılan itirazın reddine dair …’nın 17.01.2022 tarihli kararının iptaline, davanın kabulüne ve … adına kayıtlı olan “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 14/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu marka ile itiraz konusu markaların tertip tarzlarının, yazım stillerinin, ihtiva ettikleri farklı şekil, renk ve kelime unsurlarının markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, markaların bütünsel algılamada ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal anlamda benzerlik taşımadığını, markaların işitsel açıdan birbirlerinden farklılık arz ettiğini, markaların görsel açıdan da benzer olmadıklarını, bütüncül olarak değerlendirilmesi halinde makul derecede bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğu varsayılan ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğmayacağını, başvuru markasının, davacının seri markası gibi algılanmayacağını, bahse konu markaların eşya listesi yönünden ise başvuru markası kapsamında bulunan 35.sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” ile itiraza gerekçe … sayılı marka kapsamında bulunan 11. Sınıftaki malların farklı olduğunu, bu itibarla SMK 6/1 maddesi hükmü gereği aranan çifte benzerlik koşulu oluşmadığından markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, dava konusu başvuru markasının, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu müvekkili şirketin ticaret unvanının ve … alan adının aynısı ya da benzeri olmadığından söz konusu gerekçeye dayalı iddialarının da kabul edilemeyeceğini, davacı yanın başvuru ve dava aşamasında kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunulmadığından bu iddianın da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve kabul edilemeyeceğini ileri sürerek; davacı tarafın tüm talepleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı … vekili 14/06/2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı firmanın hiçbir zaman eski çalışanı olmadığını, müvekkilinin 2020 yılından bu yana … markası olan ve ithal edilen “…” markalı süpürgelerin … yetkili satıcısı ve serisi olarak ticari faaliyeti sürdürdüğünü, davacı yanın ise … ilinde esas faaliyeti olan ana markası “…” olan su arıtma cihazlarının satım ve servis işini yaptığını, müvekkilinin süpürge satımı yaparken, davacının farklı bir sektör olan su arıtma cihazı sattığını, bu durumun ticari kayıtlar ve internet sayfalarında da yer aldığını, davacı firmanın marka ilan sürecinde yapmış olduğu itirazlarında “…” markasını yurt dışında bulunan bir şirkete ait olduğunu ve …’ki tek yetkili satıcısı olduğunu iddia ettiğini, fakat … markasının yurt dışında bir firmaya ait olmakla birlikte … yetkilisinin davacı firma olmadığını, … markasının uluslararası tanınmış bir … markası olduğunu, … markalı süpürgelerin …’da bulunan … firması tarafından üretildiğini ve diğer ülkelere satılarak faaliyet yürüttüğünü, … distribütörünün ise …. Pazarlama Ltd. Şti. firması ve …, … isimli kişiler olduğunu, davacı firmanın … markalı süpürgelerin eski … yetkili servisi olduğunu ve yetkili servis sözleşmesinin 01.08.2020 tarihi itibari ile sona erdiğini, bu hususta 21.08.2020 tarihinde davacı firmaya, … markasının … yetkilisi tarafından …. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek davacı firmanın muhatap firma ile tüm ticari ilişkilerinin 01.08.2020 tarihi itibari ile sonlandığının bildirildiğini, davacının …markası ve logosunun faturalarda, internet sayfalarında, müşteri görüşmelerinde kullanılmaması ve servis hizmeti verilmemesi, tabela – katalog- ürün ve hizmetlerde vs. kullanılmaması hususunun ihtar edildiğini, davacı yanın itiraz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu görsel ve faturaların yetkili servis olduğu döneme ait olduğunu, müvekkilinin …markasının … distribütörü ile yapmış olduğu sözleşme neticesinde 02.08.2020 tarihi itibari ile …markasının … resmi tek yetkili servisi olduğunu, … isimli firma ile müvekkili … – … olarak faaliyetlerini yürüttüğünü, 02.08.2020 tarihi itibariyle … ilinde … markalı süpürgelerin tüm yetki ve haklarının müvekkiline devredildiğini, bu tarih itibariyle davacı firmanın … markalı süpürgeler üzerinde hak ve faaliyeti kalmadığını, müvekkilinin aktif olarak ve resmi sözleşmeye dayanarak ticari faaliyetlerini yürütmüş olduğu ürünlerle ilgili marka başvurusunda bulunduğunu, SMK 6/9 kapsamında müvekkili marka başvurusunun kötü niyetli olmadığını, davacı firmanın, dünyaca ünlü bir markayı tanınmış marka yapabilmesinin mümkün olmadığını, davacı firmanın itiraza konu olan “… …” markasının sadece … olarak su arıtma cihazlarında kullanılabileceğini, davacı markasının 11.sınıfta, müvekkili markasının ise 35.sınıfta tescilli olduğunu, markaların farklı sınıflarda, farklı hizmetler için kullanıldığını, kompozit markalarda ortak kelime bulunması halinde benzerlik varlığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacı yanın söz konusu marka üzerinde kullanım hakkı ve gerçek hak sahipliği olmaması sebebi ile iş bu markaya itiraz hakkının da bulunmadığını, müvekkili markasında yer alan … ibaresinin şehir ismi olması nedeni ile ayırt edicilik, benzerlik, tanınmışlık iddialarında incelemeye tabi olmayan bir husus olduğunu, şehir isimlerinin tek başına marka olarak tescilinin mümkün olamayacağını ve söz konusu iddiaların incelenemeyeceğini ileri sürerek; davacı yanın tüm istemleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
… sayılı kararı ile söz konusu dava dosyası, mahkememize ait yukarıda yazılı esas sayılı dava dosyası ile birleştirildiğinden, birleşen dava dosyası, dosyamız arasına alınarak yargılama birlikte yürütülmüştür.
Davalar, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, birleşen davalı şahsa ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ve alan adı ile birleşen davalıya ait marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, birleşen davalı şahsın marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde birleşen davalı şahıs markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 18/03/2022 tarih … sayılı kararı ile; davacı vekilinin 25/02/2022 tarihinde … Esas sayısına kaydedilen dava dosyası ile mahkememiz nezdinde açılan eldeki dava arasında bağlantı bulunduğu, zira her iki davanın davacılarının aynı olduğu, her iki davanın özünü de aynı … Kararının iptali isteminin oluşturduğu, dosyamız davalısı şahıs ile birleştirilmesi istenen davanın davalısı … arasında … kararının iptali istemi bakımından zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu anlaşıldığından; iş bu esasa kayıtlı davanın …. Esas sayısına kayıtlı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılama bu şekli ile yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Birleşen davalının “…” ibaresinin 35-1. sınıfta bulunan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” nin tescili amacıyla 09.09.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.01.2021 tarih ve 364 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı-birleşen davacı yanın 11.03.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/2, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı-birleşen davacı tarafından yeniden itirazda bulunulduğu, birleşen davalının 03.09.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı-birleşen davacı marka vekiline 18.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 10.03.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
Huzurdaki davanın konusu hem … kararının iptali, hem de hükümsüzlük istemidir. … kararının iptali istemi bakımından … marka işlem dosyası ve bu işlem dosyasında itiraza mesnet gösterilen … sayılı markalar bakımından değerlendirme yapmıştır.
Hükümsüzlük istemi bakımından ise davacı yan, marka işlem dosyasında dayanak gösterdiği markalarının yanı sıra huzurdaki davada … sayılı (… ibareli) markaları ve … sayılı (… ibareli) markalarını da dayanak göstermiştir.
Davacının başvurudan sonraki tarihli bir kısım markası daha dayanak gösterilmiş olmakla birlikte, bu markalar değerlendirmeye esas alınmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” ile davacıya ait …. sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda altı çizgili olarak belirtilen hizmetler aynı veya aynı türdür.
Huzurdaki davada çekişme konusu olan 35. Sınıftaki “(35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” genellikle profesyonel iş sahiplerine, firmalara ve/veya işletmelere hitap eden, tanıtım ve organizasyon düzenleme, servis sağlama hizmetleridir. Dolayısıyla bu hizmetlerin ilgili tüketicilerinin dikkatli ve bilinçli olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu; mavi tonlarında yazılmış …kelimesi ile aradaki dikey çizginin ardından siyah renkte görece daha büyük puntolarla yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. …, …’de “gökkuşağı” anlamına gelmektedir. “…” ibaresi ise bir il adı olup, markada menşe belirtir şekilde kullanılmış ve anlamsal açıdan “…’un … şubesi” algısı yaratılmıştır.
Davacının çekişme konusu …ibaresini aynen içeren … sayılı “… …” markası 35.sınıfı kapsamamakta olup, 11.sınıftaki mallar için tescillidir. Bu emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler arasında benzerlik bulunmadığından söz konusu mesnet marka ile dava konusu marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı peşinen söylenebilecektir.
Davacıya ait itiraza ve hükümsüzlüğe mesnet gösterilen ve çekişme konusu hizmetlerle aynı veya aynı tür hizmetler içeren markalar; “…” şeklindedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldıklarında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak davaya konu hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olduklarının söylenemeyeceği, görsel olarak markaların farklı yazım stilleri oluşturuldukları, kavramsal olarak markaların bütünlüğü dikkate alındığında benzer olduklarının söylenemeyeceği, her ne kadar işitsel olarak markalar arasında “…” sözcüğünün müşterek olmasından kaynaklı kısmi benzerlik bulunsa da, markaların umumi intibaları dikkate alındığında gerek başvuru markasında yer alan “…” ibaresi, gerekse davacı markalarında yer alan sair kelime unsurlarından kaynaklı olarak işitsel olarak da markaların yeter düzeyde benzer olduklarının söylenemeyeceği, buna göre; ilgili tüketicilerin … “…” veya … “…” sözcüğünün ortaklığından kaynaklı olarak, bu kelimeleri markaların bütününden koparak davacı markaları ile ilişki kurmayacakları, markaların farklı ticari kökenlerden geldiğini algılayacakları gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacakları, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı … nezdindeki itirazlarında, “…” markasının tanınmış marka olduğunu ve “…” ibareli başvurunun tescili halinde, müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağını iddia etmiştir. … kararının iptali istemi bakımından söz konusu iddia … marka işlem dosyası ile sınırlı olarak incelenmiştir. Buna göre; davacı yan … markasının “su arıtma sistemleri” bakımından tanınmış marka olduğunu iddia etmekle birlikte, … nezdinde sunduğu bila tarihli broşürler ile bir kısım faturanın, markanın kullanımını tevsik etmekle birlikte; ilgili tüketici nezdinde refleks halinde bilinir hale geldiğini, yani tanınmışlık düzeyine eriştiğini ispata yeterli ve elverişli olmadığı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte hükümsüzlük istemini içerir eldeki dava aşamasında; davacı marka işlem dosyasına ibraz ettiği ispat araçlarına ilaveten yeni ve farklı bir delil sunmadığından; hükümsüzlük istemi bakımından da davacı yanın tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla; davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engeli/hükümsüzlük istemleri de yerinde bulunmamıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. … sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, … ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; … …’nün 20.06.2022 tarihli müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere, davacı şirketin ana sözleşmesi 09.01.2008 tarihinde tescil edilmiş olup, şirketin … LTD. ŞTİ. şeklindeki unvanı, 04.02.2021 tarihinde … DIŞ TİCARET SAN. VE TİC. A.Ş. olarak değiştirilmiştir. Somut olayda davalının … sayılı … ibareli marka başvurusu 09.09.2020 tarihinde yapılmış olup, başvuru tarihi itibariyle davacı şirketin ticaret unvanının ayırt edici kısmı …. ibaresidir. Unvanın ayırt edici kısmı 04.02.2021 tarihinden itibarense … olarak değişmiştir. Davacının sonradan değişen ticaret unvanının, unvandan önce başvurusu yapılan davalı markası bakımından tescil engeli yaratmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı yan “…” alan adından kaynaklı hak sahipliğine dayanarak, dava konusu marka başvurusunun tesciline itiraz etmektedir. Davacının alan adı 28.09.2011 tarihinde tahsis edilmiş olup, alan adının ayırt edici kısmı “…” ibaresidir. Bilirkişi heyetinin yaptığı web arşiv araştırmasından da görüleceği üzere; geçmişten bu yana internet sayfası içeriğindeki markasal kullanım “… water treatment systems” şeklindedir. Söz konusu alan adı üzerinden davacı … markalı “su arıtma sistemleri”nin tanıtım ve pazarlamasını yapmaktadır. Görüldüğü üzere davacının alan adı içindeki markasal kullanımı 11. Sınıftaki “Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı.” mallarına, bu malların satışına ilişkin 35. Sınıftaki hizmetlere ilişkindir. Yani dava konusu davalı markasının kapsadığı 35. Sınıftaki “(35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” bakımından, davacının alan adına bağlı internet sitesindeki eylemli kullanımı aynı/aynı tür veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin değildir. Belirtilen nedenlerle, dava konusu marka başvurusu bakımından, davacı yanın alan adından kaynaklı üstün hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yan, birleşen davalı …’in, daha önce davacı şirket çalışanı olan …’in eşi olduğunu ve …’in müvekkiline ait şirketten ayrılmasından sonra “…” markası için eşi adına marka tescil başvurusunda bulunduğunu, kötü niyet ve taklit içeren davalı başvurusunun tescil edilmesi durumunda müvekkilinin mağdur duruma düşeceğini iddia etmektedir. Davacı yan … nezdindeki itirazında ve işbu davada şu delillere dayanmıştır:
1. Başvuru sahibi tarafından, davacı firma adına başlatılan karalama kampanyasına ilişkin sosyal medya görüntüleri ve sms mesajları: “…” ve “…” isimli instagram hesaplarından paylaşılan bila tarihli iletilerde özetle, …’nın tek yetkili …servisinin …-… olduğu, …’un bir dünya markası olduğu, ancak …ile hiç ilgisi olmayan …’ın çin malı olduğu belirtilmektedir. …isimiyle gönderilen 8 Aralık tarihli (yılı belirsiz) kısa mesajda ise; “Değerli Müşterimiz, Tek Yetkili …Bayii ve Servisimiz …’dir. Sizleri …adı altında ya da yetkili servis olduğunu iddia ederek su arıtma cihazı satmaya çalışanlara itibar etmeyin. Her … …değildir.” denilmektedir.
2. Davacının …markasının resmi satışçısı olduğuna dair fotoğraflar: Tarihi ve yeri anlaşılamayan …mağaza fotoğrafları ile …afişlerinin önünde önünde çektirilmiş bazı kişilere ait fotoğraflar sunulmuş olup, illiyet bağı kurulamayan, bu nedenle de ispat kabiliyeti olmayan bu görseller mahkememizce değerlendirmeye esas alınmamıştır.
3. Başvuru sahibinin eşinin, …firması ve davacı şirket ile ile çekilmiş olan fotoğrafları: Bir kısım fotoğrafta … markasını içeren afişlerin önünde … olduğu belirtilen kişi işaretlenmiş olup, fotoğrafların hangi tarihte nerede çekildiği içeriğinden anlaşılamamaktadır.
4. Davacıya ait şirketler arasında …markalı ürünlerin satışını gösterir faturalar:
İş bu faturalar incelenmekle; dava dışı …. PAZ. LTD. ŞTİ. tarafından, eski unvanıyla davacı şirket (… TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ.) adına düzenlenmiş;
 01.06.2011 tarihli ve … sayılı faturanın 30 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-….
 07.07.2011 tarihli ve … sayılı faturanın 30 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-….
 08.02.2012 tarihli ve …sayılı faturanın 50 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-….
 01.03.2012 tarihli ve …. sayılı faturanın 100 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-….
 02.04.2012 tarihli ve … sayılı faturanın 70 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-….
 05.12.2013 tarihli ve …. sayılı faturanın 50 adet …TEMİZLİK SİSTEMİ TK 1-…. … MATE, emtiasının satışına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı yan bu satışın kendisine ait şirketler arasında olduğunu iddia etmişse de, dosya kapsamında buna ilişkin herhangi bir delil bulunmamaktadır.
5. …’de …markasını kullanan diğer firmaların da davacıya ait olduğunu gösterir imza sirkülerleri (Bu delil ile, davacının …markasının … satıcısı olduğu iddia edilmektedir): Sunulan 08.10.2002 tarihli imza sirküleri dava dışı …- … firmasına aittir.
6. Başvuru sahibinin kötüniyetli olduğunu gösterir savcılık şikayetleri: Belirtilen bu delil dosyada bulunamamıştır.
7. … esas unsurlu markalara yönelik davacının itirazları hakkında verilen … kararları: … esas unsurlu farklı markalara ilişkin kurum kararlarının, her somut olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiği ilkesi çerçevesinde somut olay bakımından emsal teşkil etmeyeceği değerlendirilmektedir.
8. Davacı şirketin kazanmış olduğu tanınmışlığı kanıtlayan belgeler (faturalar vb.): Davacı (eski unvanı ile) … Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş 202 adet fatura sunulmuş olup, 2010-2020 tarihleri arasında düzenlenmiş bu faturaların çoğunlukla …markalı süpürgelerin yedek parça ve aksamlarının yanı sıra … markalı su arıtma sistemleri emtiasının satışına ilişkin oldukları görülmüş ve faturaların bir kısmının antetinin “…” ve “…” şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
Birleşen davalı … ise; … markasının yurt dışında bir firmaya ait olmakla birlikte … yetkilisinin davacı firma olmadığını, … markalı süpürgelerin …’da bulunan … firması tarafından üretildiğini ve … distribütörünün ise …. Pazarlama Ltd. Şti. firması ile …, … isimli kişiler olduğunu, davacı firmanın … markalı süpürgelerin eski … yetkili servisi olduğunu ve yetkili servis sözleşmesinin 01.08.2020 tarihi itibari ile sona erdiğini, bu hususta davacı firmaya “…” markasının … yetkilisi tarafından …. Noterliğinin 21.08.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi kaşide edilerek davacı firmanın muhatap firma ile tüm ticari ilişkilerinin 01.08.2020 tarihi itibari ile sonlandığının bildirildiğini, davacı yanın itiraz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu görsel ve faturaların yetkili servis olduğu döneme ait olduğunu, müvekkilinin …markasının … distribütörü ile yapmış olduğu sözleşme neticesinde 02.08.2020 tarihi itibari ile …markasının … resmi tek yetkili servisi olduğunu, 02.08.2020 tarihi itibariyle … ilinde … markalı süpürgelerin tüm yetki ve haklarının müvekkiline devredildiğini, bu tarih itibariyle davacı firmanın … markalı süpürgeler üzerinde hak ve faaliyeti kalmadığını ileri sürmüştür. Yayına itaza karşı sunduğu karşı görüş ekinde ise iddiasını ispata yönelik olarak şu delilleri sunmuştur:
1. … markasının … firması olan … isimli şirkete ait olduğuna ait internet sayfası görselleri: … sitesinden alınan sayfa görsellerinin incelenmesi ve internet araştırması ile desteklenmesi neticesinde, … markalı süpürgelerin …’da bulunan … firması tarafından üretildiği ve diğer ülkelere satılarak faaliyet yürütüldüğü anlaşılmaktadır. İlgili internet sitesinde …’de hizmet veren yetkili …distribütörü’nin dava dışı … A.Ş. olduğu açıkça belirtilmiştir. (Aşağıda 5. Başlıkta incelenen yazılı beyan uyarınca bu şirket, …markalı ürünleri davacı şirkete satan …. PAZ. LTD. ŞTİ.’nin bağlı grup şirketidir )
2. … markasının … resmi distribütörü hakkında … resmi internet sayfasında yer alan açıklamalar: … sitesinden alınan sayfa görselinin incelenmesi ve internet araştırması ile desteklenmesi neticesinde, …’da üretilen ve “…” markası ile diğer ülkelere satılan süpürgelerin … distribütörünün …. Pazarlama Ltd. Şti. olduğu anlaşılmaktadır.
3. Davacı firmaya keşide edilen ihtarname: …. Noterliği’nin 21.08.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelenmekle; dava dışı … adlı kişinin, davacı şirkete gönderdiği ihtarname ile yetkili servis sözleşmesinin ve tüm ticari ilişkilerinin 01.08.2020 tarihi itibari ile sona erdiğini bildirdiği ve davacı tarafından … markasının ve logosunun faturalarda, tabelalarda, kataloglarda, ürün ve hizmetlerde, internet sayfalarında, müşteri görüşmelerinde kullanılmamasının ve servis hizmeti verilmemesinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır.
4….’ne yazılan yazı: … markasının … yetkilisi olan firmanın bağlantılı grup firmalarından olduğu belirtilen … Tic. Paz. Servis Ltd. Şti tarafından 23.09.2020 tarihinde …. yazılan yazı “Kurumunuz tarafından verilmiş 16 -… belgesine sahip … TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. (davacının eski ünvanı) ile ticari faaliyetimizi sonlandırma kararı almış bulunmaktayız. Bu nedenle aramızdaki servis sözleşmesi geçerliliğini yitirdiğinden, ilgili belgede … kapsamında görünen ‘Firma Unvan’ ve ‘…’ markamızın belge kapsamından çıkarılmasını arz ederiz” şeklindedir.
5. Yine … markasının … yetkilisi olan …. Paz. Ltd. Şti firmasının bağlantılı grup şirketlerini gösterir yazı: …. Paz. Ltd. Şti ile dava dışı … Tic. Paz. Servis Ltd. Şti ve yine dava dışı … A.Ş. tarafından imzalı kaşeli yazıda, söz konusu iki şirketin …. Paz. Ltd. Şti firmasının bağlantılı grup şirketleri olduğu beyan edilmektedir.
6. İtiraz dilekçesine ekte sunulan iş yeri önünde yer alan … tabelasının artık olmadığına ilişkin fotoğraf: Davacı tarafından itiraz dilekçesi ekinde sunulmuş fotoğraflar ile karşılaştırıldığında, aynı işyerleri önünde artık …tabelasının bulunmadığı görülmektedir.
7. … markasının … distribütörü ile davalı …’in yaptığı sözleşme: …. Paz. Ltd. Şti ile … firması arasında imzalanmış 1 yıl süreli ve bila tarihli sözleşmenin ilk sayfası sunulmuş olup, işbu sözleşme …markalı elektrikli süpürgelere ilişkin Yetkili Servis Sözleşmesdir.
8- Vergi Levhası ve … oda sicil kaydı: Vergi Levhası ile 01.03.2017 tarihli … … Faaliyet Belgesi uyarınca; …-Naturel Sistemler firması 26.12.2016 tarihinde odaya kaydolmuş olup, iştigal konusu “temizlik makinaları ve su arıtma sistemleri pazarlama ve satışı”dır.
9. Davalı tarafından … markalı ürünlerin satımı ve servisine ilişkin güncel servis formu ve fatura örnekleri: Dava dışı …. PAZ. LTD. ŞTİ. tarafından, … … adına düzenlenmiş;
 21.12.2020 tarihli, … sayılı faturanın 4 adet …PARFÜM
 15.01.2021 tarihli, … sayılı faturanın 2 adet …ŞAMPUAN
 09.02.2021 tarihli, … sayılı faturanın 2 adet …
 03.03.2021 tarihli, … sayılı faturanın 1’er adet … , emtiasının satışına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
10. Davacının esas markası olan “…” markası üzerine hazırlanan internet sayfası görseli ve katalog ana sayfa görseli: … sayfasından alınan görselden davacı şirketin “su arıtma sistemleri” sektöründe faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır.
11. İnternet sayfası görseli: Google arama motoruna “… –….” yazıldığı zaman itiraz eden firmanın “…” markalı su arıtma sistemleri ürünlerinin satışına ilişkin bilgilerin çıktığı görülmektedir.
Marka işlem dosyasında yer alan ve yukarıda ayrıntılı olarak incelenen deliller çerçevesinde, davacı şirketin 01.08.2020 tarihine kadar …markalı elektrikli süpürgelerin yetkili servisi olduğu ve bu tarihe kadar …markasını sözleşme çerçevesinde kullanma hakkı bulunduğu, 01.08.2020 tarihinden sonra ise dava dışı distribütör firmanın davalı … ile yetkili servis sözleşmesi yaptığı ve …markasının yetkili servis sözleşmesi kapsamında haklı kullanımının bu tarihten itibaren davalıya ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar davalı … …’in ya da eşi …’in eski çalışanı olduğunu iddia etmiş olsa da, dosya kapsamında bu hizmet akdini ispatlayan iş sözleşmesi, … kaydı gibi kesin ve inandırıcı herhangi bir delil bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu iddiası dosya kapsamında ispatlanamamıştır.
Yukarıda yer alan açıklamalar ve incelenen deliller çerçevesinde, 09.09.2020 tarihli … ibareli dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut bir veriye ya da olguta ulaşılamamıştır. Dolayısıyla davacı yanın kötü niyet iddiasından kaynaklı istemleri yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen davaların REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından asıl ve birleşen davadan peşin alınan 161,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 18,50 TL’nin davacı-birleşen davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ve birleşen davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı-birleşen davacıdan alınarak davalı ve birleşen davalıya eşit olarak verilmesine,
4-Davacı-birleşen davacı tarafından yapılan 161,40 TL peşin harç, 161,40 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 142,25 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.499,55 TL yargılama giderinin davacı- birleşen davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Birleşen davalının yapmış olduğu 34,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacı-birleşen davacıdan alınarak birleşen davalıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı-b. davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Birleşen Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim…
E-imza