Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/496 E. 2023/334 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/496 Esas
KARAR NO : 2023/334

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 30/12/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/12/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 30 yılı aşkın zamandır bilgisayar ve sair elektronik aletler sektöründe faaliyet gösterdiğini, alanının en büyük ve prestijli şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını 1990’lı yılların başından itibaren ülkemiz de dahil tüm dünya çapında piyasaya sürdüğünü ve özellikle bilişim ve elektronik sektöründeki yoğun kullanımları neticesinde çok tanınmış bir marka haline getirdiğini, “…” markasının 100’den fazla ülkede en az 1000’e yakın tescile konu edildiğini, ülkemizde ilk olarak 1991 yılında tescil ettirildiğini, … nezdinde “…” ve “…” seri markaları için 50’ye yakın marka tescili bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasının… sayılı … kararında “bilgisayar ürünleri” sektöründe tanınmış marka olarak kabul edildiğini ve … sayı ile tanınmış marka olarak kayıt altına alındığını, davalı şahsın … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yayınına müvekkili şirket tarafından kısmen itiraz edildiğini, itirazlarının nihai olarak … sayılı … kararı ile reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkili markasını aynen içerdiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli seri markaları sebebiyle dava konusu markanın tüketici nezdinde müvekkiline ait seri markaların bir yenisi olduğu izlenimi yaratacağını, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket markalarının tescilli ve tanınmış olduğu 09. sınıfta yer alan bilgisayar ürünlerine yönelik malların birebir aynısını/çok benzerini kapsadığını, markaların karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduklarını, dava konusu marka başvurusunun “…” ve “…” ibarelerinin birleşiminden oluşan bir kelime markası olduğunu, “…” ibaresinin başında kullanılan “…” ibaresinin …’de ofis anlamına gelen “office” ibaresi olarak algılandığını ve bu ibarenin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, dava konusu marka başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 07 ve 09. sınıflarda yer alan bir kısım malların müvekkili şirket markaları kapsamındaki mallar ile birebir aynı veya çok benzer olduğunu, başvuru kapsamında 07. Sınıfta yer alan “üç boyutlu yazıcılar” ve “matbaa makineleri” müvekkili şirkete ait markaların kapsamında yer alan ve içerisinde “yazıcılar”ın da bulunduğu 09. Sınıfta yer alan mallar ile birebir aynı/benzer olduğunu, dava konusu markanın özellikle bilgisayarlar başta olmak üzere tüketici elektroniği ürünleri üzerinde tescil edilmesi ve kullanılması halinde müvekkili şirket markalarını çağrıştıracağını ve müvekkili şirket ile bağlantılı olduğu yanılgısı doğurmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkili markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından son derece güçlü bir marka olduğunu, dava konusu marka başvurusunun tescili halinde müvekkili şirket markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, müvekkili şirket markasının tanınmışlığından haksız bir menfaat sağlanacağını, dava konusu marka başvurusunun kısmen reddi talep edilen 07 ve 09. Sınıflarda sadece yüksek meblağlı ürünlerin bulunmadığını, bir kısım ürünlerin her yerde ortalama fiyatlarla satılan ve günlük hayatta herkesin elinde bulunan ürünlerin de yer aldığını, ürünlerin bilinçli tüketiciye hitap ettiği iddiasının subjektif yorumlara dayalı olduğunu, ürünlerin tüm yaş gruplarını barındıran ortalama tüketicilere hitap ettiğini beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın tescili halinde “07. sınıf: Üç boyutlu yazıcılar, matbaa makineleri.” ile “09. sınıf: Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar; kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, CD-DVD kayıt ve oynatıcı cihazlar, MP3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri; manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri; elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları; fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.” bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 10/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun münhasıran tek bir kelimeden oluştuğunu, tüm harflerin aynı renkte, aynı yazı stiliyle ve aynı puntoda kaleme alındığını, ön plana çıkarılan bir kısmının olmadığını, vurgunun ibarenin tamamına yapıldığını, dava konusu markanın esas unsuru ile davacı markalarının esas unsurunun farklı olduğunu, bu durumun markaları görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde birbirinden ayırdığını, ilgili tüketicilerin taraf markaları arasında ilişki kurmasının mümkün olmadığını, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, markaların birbirinin serisi olarak algılanmayacağını, dava konusu markanın davacıya ait markalara zarar vermeyeceğini ve sulandırmayacağını, 07 ve 09. Sınıfta yer alan malların yüksek dikkat düzeyine sahip kişilere hitap ettiklerini, sık alınmayan, günlük alışverişe göre daha özenli davranılarak alınan ve nispeten yüksek meblağlı mal ve hizmetler olduğunu, alıcılarının özen ve dikkat seviyesinin oldukça yüksek olduğunu, SMK 6/5 maddesinde sayılan hallerin mevcut olduğuna dair bilgi ve belgenin sunulmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın kısmen hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında “7.SINIF: Üç boyutlu yazıcılar, matbaa makineleri. 9.SINIF: Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar; kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, CD-DVD kayıt ve oynatıcı cihazlar, MP3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri; manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri; elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları; fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.” emtiaları bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 01.04.2021 tarihinde … sayılı “…” ibareli 07 / 09 / 16.sınıfta bulunan bir kısım emtialar bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.05.2021 tarih ve 373 sayılı …’nde yayımlandığı, davacının 15.09.2021 tarihinde …, … sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1 ve m.6/5 hükmü uyarınca yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, uyuşmazlık konusu emtialar bakımından başvurunun reddine karar verilmesini talep ettiği, …’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 07.07.2022 tarihinde yeniden itiraz edildiği, itirazı inceleyen …’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 01.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 08.02.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu edilen 9. sınıf emtialar, hali hazırda davacıya ait markalar kapsamında yer almaktadır. Bilirkişi raporunda yer verilen tabloda koyu renk (bold) olarak gösterilen emtialar, taraf markalarında aynı/aynı tür emtiayı göstermektedir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan ve iş bu davanın konusunu oluşturan bir diğer emtia grubu ise 07. Sınıfta yer alan “Üç boyutlu yazıcılar, matbaa makineleri.”dir. Üç boyutlu yazıcı, sanal ortamda tasarlanan ürün ve nesnelerin katı biçimde somut nesnelere dönüştüren makinedir. “Matbaa makineleri” ise basımevinde kullanılan makinelerdir. Baskı makinası olarak da adlandırılması mümkün olan bu makineler; “kâğıt ya da kumaş gibi bir yüzey üzerine, boya taşıyan bir başka yüzey ile mekanik baskı uygulayarak görüntüyü aktaran, matbaacılığın temel aracıdır”. Yazıcılar ise, elektronik ortamdaki grafik ya da metinleri bir kâğıt üzerine işleyen alet olup, davacı markaları kapsamında “yazıcılar” emtiası bulunmaktadır. Genel olarak, bu ürünlerin tamamı aynı işleve sahip olup, kullanım yerleri ya da baskı sonucunda elde edilen ürüne göre farklılık göstermektedir. Bu ürünlerin, birbiri ile ilişkilendirilebilir, temel olarak benzer işleve sahip ürünler olması nedeniyle benzer ürünler olduğu değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, iş bu davanın konusunu oluşturan tüm emtialar bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Davaya konu marka; “…” ibaresinden oluşan, herhangi bir renk ya da şekil unsuru içermeyen bir kelime markasıdır. Markayı oluşturan kelime standart bir yazı karakteri ile siyah renk ile yazılmıştır. “…” ibaresinin herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Dava konusu markanın “…” ya da “…” şeklinde telaffuz edilmesi olasıdır. Dava konusu markanın tek ve esas unsuru “…” ibaresidir.
Davacı markaları ise “…, … catalyst, macos catalina, macos big sur, … mini, macos, airmac, …, … ” kelimelerinden oluşan kelime markalarıdır. Davacı markaları da standart bir yazı karakteri ve siyah renkle yazılmıştır. Davacı markaları “…” ibaresini ortak olarak içeren markalar olup, davacının bir kısım markasında “…” ibaresinin önüne, bir kısmında ise “…” ibaresinin sonuna ek/kelime getirilerek, bir seri marka ailesi yaratılmıştır. “…”, … firmasının ürünü olan Macintosh serisi bilgisayarların kısaltması olarak oluşturulmuş olup, “mek” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, aynı zamanda tanınmış bir markadır.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; dava konusu edilen tüm emtiaların davacı markalarında yer alan emtialar ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, karşılaştırılan markaların esas/tek unsuru olan “…” ve “…” ibareleri arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklanan görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, davacının “…” ibareli seri markalarının “…” ibaresi yanında bir kısım kelimeler/ekler ihtiva etmesi, bu markaların bir marka ailesi yarattığı ve dava konusu markanın da davacının “…” ibaresini içeren markalarının bir serisi olarak ele alınması olasılığını ve karıştırılma ihtimalini artırdığı, davalının “…”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…” ibareli markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması ve karıştırması ihtimali bulunduğu, dava konusu markada “…” ve “…” kelimeleri birleşik yazılmasına karşın ortaya yeni bir anlam çıkmadığı, kelimelerin ayrı ayrı varlığını korumaya devam ettiği, davacının markaları ile davalının dava konusu edilen markası aynı tür/benzer emtialarda kullanılacak olduğundan, ortalama tüketicinin söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini doğurduğu, bu durumun ilgili tüketici kesimini yanıltabileceği, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünebilecekleri, davalının tescil talebinin, davacının tescilli markaları kapsamında yer alan emtialar açısından, davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği, somut olayda dava konusu edilen tüm emtialar bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak … bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, … bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirket, … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir delil sunmamış, fakat … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında “…” markasının tanınmış marka olarak sicile kayıtlı olduğunu ifade etmiş olup, bu kapsamda yapılan araştırmada, “…” ibaresi için … sayı ile tanınmış marka tescili için 01.12.2011 tarihinde başvuru yapıldığı, bu başvurunun kabul edildiği tespit edilmiştir.
Davacı taraf dava aşamasında, dosyaya müvekkili şirketin Wikipedia internet sitesinden alınan sayfasını,… adresinde yer alan “…” markaları hakkında bilgi veren kısmı gösteren belgeleri ve tanınmışlığın kabul edildiği … kararlarını sunmuştur.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde; davacı tarafça, itiraz aşamasında dosyaya sunulan tanınmış marka kaydına dair tescil bilgisinin başvuru tarihinin 2011 olduğu ve bu talebin kabul edildiği gözetildiğinde ve yine içinde sektörden kimsenin de yer aldığı mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyeti nezdinde davacı yana ait “…” ibareli markanın “Bilgisayarlar ve Yazılımlar” sektörü bakımından tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluştuğu, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu, dava konusu edilen 09. Sınıf emtiaların davacının tanınmış olduğu sektörde yer alan emtialar olduğu, 07. Sınıf emtiaların ise yine tanınmış olunan sektör ile ilişkili ürünler olduğu, davalıya ait markanın, davacıya ait “…” ibareli tanınmış markanın ayırt edici karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “7.SINIF: Üç boyutlu yazıcılar, matbaa makineleri. 9.SINIF: Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar; kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, CD-DVD kayıt ve oynatıcı cihazlar, MP3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri; manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri; elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları; fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.” emtiaları bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 474,00 TL posta-tebligat masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 4.192,32 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’nin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza