Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/491 E. 2023/333 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/491 Esas
KARAR NO : 2023/333

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/12/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/12/2022 tarihli dava ve 19/01/2023 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin “…” esas unsurlu ve ibareli birçok seri markanın maliki olduğunu, müvekkilinin markalarını uzun yıllardan beri yoğun ve ciddi olarak kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, davalı şahsın … no.lu “… … …” ibareli marka başvurusu yaptığını, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu markaları ilk defa kullanan ve ayırt edicilik kazandıran hak sahibi olarak marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, davalı şahsın müvekkili adına tescilli “…” ve “…” esas unsurlu markaları taklit etmek suretiyle markalar oluşturarak kanunu dolanmaya çalıştığını, müvekkilinin seri markaları arasına sızmayı amaçladığını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında uzun süredir devam eden davalar olduğunu, davalı şahsın ve yetkilisi olduğu … ŞİRKETİ ile süregelen ihtilaflar bulunduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı şahsın marka başvurusunda “…” emtiasına işaret eden bir bardak üzerine “…” ibaresini yerleştirdiğini, “…” ibaresinin bir … çeşidi olduğunu, davalı şahsın marka başvurusunun tescili halinde müvekkili markaları ile aynı sınıflarda faaliyet göstereceğini ve markaların tüketiciler tarafından karıştırılacağını, müvekkilinin dava konusu marka başvurusuna itirazlarının davalı Kurum tarafından haksız olarak reddedildiğini, müvekkili markasında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğunu, müvekkili markasının özellikle “…” emtiası bakımından oldukça tanınmış olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kapsadığı sınıfların müvekkili markaları ile aynı olduğunu, müvekkili markalarını içeren ürünlere ülkenin her yerinde herhangi bir markette, satış noktasında ulaşmanın mümkün olduğunu, müvekkiline ait “…” alan adlı internet sitesinde de müvekkili markalarının tanıtıldığını, “…” ibaresinin müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, davalı şahsın dilekçesinin süresinden sonra sunulmuş olması sebebiyle dikkate alınmasını mümkün olmadığını beyanla; …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 06/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intibaın davacıya ait markanın bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, markaların seri marka olarak algılanabilecek nitelikte olmadığını, davacının SMK 6/3 maddesine dayalı iddialarını ispatlayamadığını, somut olayda SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığını, davacının kötü niyet iddiasının itiraz aşamasında belgelendirilmediğini, … kararının usule ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 06/03/2023 tarihli beyan dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin tarih olduğunu ve tek bir kişiye marka olarak verilmesinin mümkün olmadığını, davacı markasının tanınmış olmadığını, müvekkilinin davalı markasına benzeme kastı ile hareket etmediğini, davacı markaları ile müvekkili marka başvurusunun benzerlik göstermediğini, “…” ibaresinin zayıf marka niteliğinde olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı… Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…+…” …” sayılı marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 16.08.2021 tarihinde … sayılı “…” …” ibareli 29 / 30 / 32 / 35 / 43.sınıfta bulunan mal ve hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.10.2021 tarih ve 383 sayılı …’nde yayımlandığı, davacının …. sayılı markaları mesnet göstererek yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, …’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından yeniden itiraz edildiği, itirazı inceleyen …’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 09.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 26.12.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, …izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. …değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında 29, 30, 32, 35 ve 43. Sınıf mal ve hizmetler bulunmaktadır. Davacı markaları ise genel olarak 29 ve 30. Sınıfta tescilli olup, davacı markalarından … sayılı marka ise aynı zamanda 35 ve 43. Sınıf hizmetler bakımından da tescillidir. Bilirkişi raporunda yer verilen tabloda kırmızı renk ile işaretlenen mal ve hizmetler, taraf markalarında aynı/aynı tür mal ve hizmeti göstermektedir. Buna göre; dava konusu marka kapsamında yer alan 29, 30 ve 43. Sınıf mal ve hizmetlerin tamamı ile 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. …, kakao; … veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar.Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu. Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. Alkollü içecekler (biralar hariç): Şaraplar, rakılar, viskiler, likörler, alkol içeren kokteyller. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı ve/veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu; hem … hem kelime unsurlarını barındıran karma nitelikte bir markadır. Markada, “…”, “…” ve “…” yer almaktadır. “…” ibaresi, bir ürün adı olup, marka vasfı bulunmamaktadır. Yine “… bardağı” şekli de, ürünü tanımlayan bir unsurdur. Dava konusu marka başvurusunda, marka algısı yaratan tek unsur “…” ibaresidir. Zira … ibaresi, bir tarih olup, markada tarih gören bir tüketici, bu unsuru marka olarak algılamaktan ziyade, işletmenin kuruluş tarihi yorumunda bulunacaktır. Dolayısıyla, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. “…” ibaresi, “… cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad” anlamına gelmekte olup, marka kapsamında yer alan mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı değildir. Bu nedenle, ayırt edici niteliği yüksek bir marka olarak değerlendirilmiştir.
Davacı markaları ise; genel olarak “…” ibaresinden oluşmakta olup, bir kısmı … kutusu, … ambalajı görselini de içermektedir. Davacı markalarının bir kısmı ise “… …” ibaresini esas unsur olarak içermektedir. Bu ibarelerin haricinde, marka kapsamında tanımlayıcı nitelik arz eden “….” ibareleri yer almaktadır. Ayrıca davacı markalarının tamamında … tarihi yer almaktadır. Bu tarih, bir kısım markada okunmayacak derecede küçük boyutta “…” ibaresinin sağ üst köşesinde yer alırken, bir kısmında ise daha büyük puntolar ile yazılmıştır. … ibaresinin yazıldığı punto değişse de tali unsur olduğu algısı değişmemektedir. Davacı markalarında, “…” ya da “… …” ibaresi ön plandadır. Dolayısıyla, davacı markalarında yer alan … ibaresi de, kuruluş tarihi algısı yaratmakta olup, davacı markalarında esas unsurlardan birinin … ibaresi olduğu söylenemez.
Taraf markaları …olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan ve iş bu davanın konusunu oluşturan bir kısım mal ve hizmetler bakımından markaları arasında ayniyet/benzerlik bulunduğu, taraf markalarının ortak olarak “…” ibaresini içerdikleri, fakat bu ibarenin taraf markalarında esas unsur konumunda olmadığı, marka algısı yaratmadığı, işletmenin kuruluş tarihi olarak yorumlanmasının yüksek ihtimal olduğu, tali unsur niteliğinde olduğu, markaların esas unsur ve bütünsel karşılaştırmasında aralarında benzerlik olmadığı, markalar arasındaki ortak olarak işaretlenen “…” ibaresi bir tarih olup, marka vasfının düşük olduğu, davacı markalarında koruma altına alınmak istenen unsurunun … olmadığı, dava konusu marka kapsamında yer alan diğer unsurlar nazarında hiçbir ortak unsur bulunmaması, dava konusu markada “…” ibaresinin ön plana çıkarılmaması, dava konusu markada ve davacı markalarında “…” tarihinin esas unsur olmaması, markaların bütünsel olarak ilişkilendirilebilir olmaması, dava konusunu oluşturan emtianın ilgili tüketicisinin özellikleri de göz önünde bulundurulduğunda, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olduğu, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (…)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafın dosyaya sunduğu belgeler, faturalardan ibarettir. Davacı taraf, tescilli markalarını tescil kapsamında yer alan mal ve hizmetler bakımından kullanmaktadır. Davacının kullanımına konu markalar, tescilli markalar ile hali hazırda koruma altında olup, tescilsiz bir kullanım söz konusu değildir. Başka bir deyişle; davacı yanın, dava konusu marka tescil başvuru tarihinden önce, başvuru markası ile aynı ya da benzer tescilsiz bir işareti yoğun ve sıkı surette kullandığını ispatlayamadığından SMK m.6/3 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … Dairesi’nin 13.02.2019 tarih … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak …bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, …bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirket, dava dosyasına çok sayıda fatura ibraz etmiş olup, bu faturalar 2020 ve 2021 tarihlerini içermekte olup, marka olarak “… …” markasına yer verilmiştir. Sunulan faturalarda da, … ibaresi, “…” markasının sağ üst köşesinde çok küçük punto ile yazılmıştır. Sunulan belgelerden, bir markanın tanınmış olduğu sonucuna ulaşılması mümkün değildir. Ayrıca belirtildiği üzere, davacının tescilli markalarında olduğu gibi, kullanımlarında da “…” ibaresinin markasal olarak kullanıldığı söylenemez. Bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, taraflar arasında başkaca hukuki ihtilaflar bulunmuş olmasının iş bu davaya konu marka tescil başvurusu bakımından davalı şahsın kötü niyetli olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 233,00 TL posta-tebligat masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.951,32 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’ın yapmış olduğu 51,20 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza