Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/477 E. 2023/342 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/477 Esas – 2023/342
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/477 Esas
KARAR NO : 2023/342

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 21/12/2022
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 21/12/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şahsın … sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirkete ait “…” ibareli markalar …gösterilerek itiraz edildiğini, itirazlarının nihai olarak … sayılı … kararı ile reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin 1990 yılında kurulduğunu, …’nin önde gelen havayolu şirketlerinden biri olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, “… …” ibaresinin müvekkiline ait “…” esas ibareli markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olarak algılanmaya müsait olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markasının ilk 5 harfini aynı sıra ile içerdiğini, müvekkili markasının kısaltması olduğu izlenimi bıraktığını, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin “…” anlamına geldiğini, ayırt edici niteliği haiz olmadığını, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu marka görselinde yer alan balon şeklinin içerisine tıpkı müvekkili markasında olduğu gibi uçan at figürü yerleştirildiğini, bu figürün müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, dava konusu markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak müvekkili şirket markalarına benzer olduğunu, dava konusu markayı gören tüketicinin aklına müvekkili şirketin tanınmış markasının geleceğini ve karıştırılma tehlikesi doğacağını, davalı şahsın verdiği hizmetin müvekkili markasının tescilli olduğu 39. Sınıfta yer alan hava taşımacılığı hizmetlerinden olduğunu, markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin aynı olduğunu, dava konusu markada yer alan “sıcak hava balonlarının kiralanması hizmetleri”nin “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri” ile aynı hizmetlerden olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmış markalar olduğunu, müvekkili markasının … sayı ile … nezdinde tanınmış marka statüsünde korunmakta olduğunu, müvekkili şirketin ülkemizin ikinci büyük havayolu şirketi olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkili şirket markasının ayırt edici vasfının zedeleneceğini, dava konusu marka başvurusunun aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı ile de iltibas oluşturduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve haksız rekabet oluşturduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 27/12/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde davacı markalarının orta düzeydeki tüketici tarafından başvuru konusu marka ile benzer olarak algılanması ve karıştırılma ihtimalinin doğmasının mümkün olmadığını, taraf markalarının anlam, …, fonetik ve bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer olmadıklarını, markaların tertip tarzı, yazım stilleri, ihtiva ettikleri farklı …, renk ve kelime unsurlarının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, başvuru markasında … zemin üzerinde … renkte “… …” ibaresinin yer aldığını, ibarenin başında balon biçiminde … unsuru bulunduğunu, davacı markalarının “…” ibaresini içerdiğini, bir kısım markaların kelime markaları, bir kısım markaların karma markalar olduğunu, bazı markaların sarı zemin üzerinde … renkte … biçiminde … unsuru içerdiğini, bazı markaların ilave kelime, … ve renk unsurları ihtiva ettiğini, markaların sahip oldukları kompozisyon itibariyle görsel açıdan benzerlik arz etmediklerini, harf, hece ve kelime sayısı ve dizilimi itibarıyla okunuşlarının farklı olduğunu, kavramsal olarak başvuru markasının davacı markalarından farklılık arz ettiğini, ilgili tüketicilerin markalar arasında ilişki kurması ve davalı markasının davacının seri markası olarak algılaması, aynı ticari işletmeye ait olduklarını ve/veya iktisadi ya da idari yönden bağlantılı işletmelere ait ürünler olduğunu sanmasının mümkün olmadığını, markalar benzer olmadığından tanınmışlık hususunun davaya etkili olmadığını, ayrıca SMK 6/5 maddesinde belirtilen risklerin varlığının davacı tarafından ispat edilemediğini, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 23/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili markası ile davacının markalarının benzer olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının … numaralı tanınmış markasının … fon üzerinde … renkli düz yazı biçiminde olduğunu ve … unsuru içermediğini, davacının itiraza …gösterdiği 39. sınıfta tescilli … sayılı markasının ise … fon üzerine kırmızı renkte yazı ve şekilden oluştuğunu, müvekkili markasının … fon üzerine … renkli, farklı yazı tipiyle yazılmış ibare ve … içerdiğini, müvekkili markasında sıcak hava balonuna uyarlanmış … figürü bulunduğunu, bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkili markasının tüketicide bıraktığı izlenimin davacı markasından oldukça uzak olduğunu, markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını ve tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt edici olmadığına ilişkin davacı iddiasının yerinde olmadığını, markaların hitap ettiği tüketici kesiminin birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin hitap ettiği tüketici kitlesinin çoğunun yurt içi ya da yurt dışından gelmiş olan turistler olduğunu, sıcak hava balonu hakkında bilgi sahibi olan kişiler olduklarını, davacı markasının ise yurt içi ve yurt dışına uçuşlar yapan, gerektiğinde diğer havayolu şirketlerine kiralama hizmeti sunan hava yolu ulaşımına ait bir marka olduğunu, davacının kötü niyet ve haksız rekabete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı… Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe …markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 15.01.2021 tarihinde … sayılı “…+… …” ibareli 39.sınıfta bulunan bir kısım hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 17.05.2021 tarih ve 372 sayılı…’nde yayımlandığı, davacının 12.07.2021 tarihinde SMK m.6/1, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında … sayılı markaları …göstererek yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 13.09.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, …’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 21.12.2021 tarihinde yeniden itiraz edildiği, itirazı inceleyen…’nun …. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 24.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 10.01.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe …markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; davacı şirketin itiraza …gösterdiği; …. sayılı markaların başvurusu/tescili geçersiz olduğundan aşağıda yapılacak incelemede dikkate alınmamıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında “39. Sınıf: Sıcak hava balonlarının kiralanması hizmetleri” yer almaktadır. Davacıya ait markalar ise “39. Sınıf: Hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından tescillidir. “Sıcak hava balonu” bir hava taşıtı olduğundan, dava konusu marka kapsamındaki hizmetler ile davacı markalarının tescilli olduğu “Hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” aynı tür hizmetlerdir.
Davaya konu marka başvurusu; “… …” ibaresi ile bir sıcak hava balonu ve balonun üzerine yerleştirilmiş bir … şeklinden oluşan karma nitelikte bir markadır. “…” ibaresi ve balon şekli, yapılan işi tanımlar nitelikte unsurlardır. Zira dava konusu marka kapsamında sadece “Sıcak hava balonlarının kiralanması hizmeti” bulunmaktadır. Dolayısıyla hem balon … unsuru, hem de “…” ibaresi, marka vasfı bulunmayan unsurlardır. Dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunan bir ibare olup, herhangi bir anlamı tespit edilememiştir.
Davacıya ait gerekçe markalar ise; “…” ibaresini ortak olarak içermekte, “…” kelimesinin sonuna gelecek şekilde “…” gibi tali unsurlar içermektedir. Bu ibareler, hava yolu taşımacılığında sektöründe herkes tarafından kullanılan, marka vasfı bulunmayan ibarelerdir. Davacı markalarının bir kısmında ise uçak şekli, uçak kanadı şekli ve … şekli yer almaktadır. Esasen “…” ibaresi de, Yunan mitolojisinde … olarak tanımlanmaktadır. Sonuç olarak, davacı markalarının esas unsuru “…” ibaresidir. “…” ibaresi, yazıldığı gibi okunan bir kelimedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetlerin, davacı markalarında yer alan hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu, davacı markasının hem tanınmış marka olması hem de akılda kalıcılığı yüksek bir ibare olması nedeniyle ayırt edici gücünün yüksek olduğu, davacı markası ile dava konusu markanın esas unsurunun toplamda beş harf benzerliği taşıdığı, taraf markalarının uzun kelime markaları olduğu, farklılık taşıyan harfin kelimenin sonundaki iki harften kaynaklandığı, kelimenin sonunda yer alan farklılığın, kelimenin başında yer alan farklılığa nazaran daha az dikkat çekici olduğu, toplamda beş harf benzerliği taşıyan markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, dava konusu markanın anlamlı bir kelime olmaması nedeniyle dava konusu markayı gören tüketicinin aklına kolaylıkla tanınmış marka niteliği de bulunan davacı markalarının geleceği, taraf markalarının “…” şeklini içermesi nedeniyle markalar arasında tali unsurlar nazarında da benzerlik bulunduğu, dava konusu hizmetler için tüketicinin taraf markalarını aynı tür sayılan hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait marka ile davalının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, ortalama tüketicilerin davacı markasından edindiği izlenimi davalı başvurusuna aktarabilecek olması, tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark etse dahi her iki markanın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olması karşısında, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olayda markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirket, … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir delil sunmamış, fakat … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında “…” markasının tanınmış marka olarak sicile kayıtlı olduğunu ifade etmiştir. Bu kapsamda yapılan araştırmada, “…” ibaresi için … sayı ile tanınmış marka tescili için 10.09.2009 tarihinde başvuru yapıldığı, bu başvurunun 05.13.2013 tarihinde kabul edildiği tespit edilmiştir.
… nezdinde, davacıya ait tanınmış marka işlem dosyaları üzerinde inceleme yapılmış, tanınmış marka başvurusu için aşağıdaki belgelerin …’na ibraz edildiği tespit edilmiştir:
• Davacı markalarının … kayıtları,
• “Kolay uçuş kılavuzu” başlıklı belgeler,
• Haberler (….),
• Kampanya film yapım faturaları,
• Billboard faturaları,
• Radyo spotu yapım faturaları,
• Dergi sponsorluk bedelleri,
• Mahkeme kararı (…..),
• Gazetelere verilen sponsorluk faturaları,
• Reklam faturaları,
• Gazete reklam yayın faturaları,
• İç yazışmalar, faxlar,
• …’ndan gelen yazılar,
• Sertifikalar,
• Gazetelerde verilen iş ilanları,
• Yabancı dilde verilen bazı sertifikalar,
• Wikipedia sayfası,
•…. internet sayfası görüntüleri,
• Uçak fotoğrafları,
• Broşür basım faturaları,
• … dergisi.
Davacı şirket, dava aşamasında aşağıdaki belgeleri dosyaya ibraz etmiştir;
• …. adresinde yer alan haberler (26.06.2021-03.02.2023 tarih aralığına ilişkin 9 adet),
• Dergi ve 2018 yılına ait gazete haberleri (…),
• Açık hava görselleri,
• … … isimli sosyal medya görselleri (…).
Davacı vekilinin 16/02/2023 havale tarihli delil dilekçesi ile ibraz ettiği 1 adet USB bellek içinde herhangi bir belge tespit edilememiştir.
Yukarıda yer verilen belgeler ışığında; davacı tarafça, itiraz aşamasında dosyaya sunulan tanınmış marka kaydına dair tescil bilgisinin başvuru tarihinin 2009 olduğu ve bu talebin 2013 yılında kabul edildiği gözetildiğinde ve yine mahkememizce oluşturulan içinde sektörden kimsenin de yer aldığı bilirkişi heyeti nezdinde davacı yana ait “…” ibareli markanın tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluştuğu, “…” markasının davacı firma ile özdeş hale geldiği ve 39. sınıfta yer alan “hava taşımacılığı hizmetleri” bakımından tanınmış marka olduğu, “…” markasının tanınmış olduğu sektör ile dava konusu marka kapsamında yer alan hizmet bakımından, davalıya ait markanın, davacıya ait “…” ibareli tanınmış markanın ayırt edici karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, … kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. …. Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı tarafça, dosyaya sunulan belgeler ve tanınmış marka başvurusu aşamasında sunulan belgeler incelendiğinde, davacı markasının 39. sınıfta yer alan “hava taşımacılığı hizmetleri” bakımından “…” ibaresini kullandığı değerlendirilmiştir. Dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler, davacının ticaret unvanını kullandığı hizmetler ile ilişkili hizmetlerdir.
Sonuç olarak, davacıya ait unvan ile dava konusu marka başvurunun benzerlik taşıdığı, davacının unvanını fiilen kullandığı faaliyet alanı olan “hava taşımacılığı hizmetleri” faaliyetinin, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan hizmet ile aynı tür hizmet olduğu, bu nedenle davacı yanın önceki tarihli ticaret unvanından kaynaklı olarak SMK m.6/6 hükmü uyarınca iş bu davaya konu marka bakımından üstün hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe …markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmaları ve davacı markalarının tanınmış olmasının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/6 hükmü koşulları oluştuğundan, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 230,25 TL posta-tebligat masrafı, 3.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 4.224,17 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2023
Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza