Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/461 E. 2023/325 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/461 Esas
KARAR NO : 2023/325

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 11/12/2022
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 11/12/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uzun yıllardır dünyanın birçok ülkesinde ve ülkemizde gayrimenkul yatırımı ve işletmesi alanında faaliyet gösteren tanınmış ve güvenilir bir firma olduğunu, müvekkilinin girişim ve projelerinin hepsinin “…” markası altında gerçekleştirildiğini, “…” markasının doğrudan ve yalnızca müvekkili şirketi akla getirdiğini, davalı şirketin … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, …’nca markanın karıştırılma ihtimali yönünden 36. Sınıf bakımından kısmi olarak reddedildiğini, davalı şirketin itirazı üzerine … tarafından kısmi ret kararının kaldırıldığını, … kararında uygulanan tercüme yönteminin hatalı olduğunu, dünyanın dört bir yanında tescilli bir markanın ayırt edici olup olmadığının … çevirisine bakarak karar vermenin hatalı bir yöntem olduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markada yer alan “…” kelimesinin … karşılığının “emlak” olduğunu, davalı şirket marka başvurusunun bıraktığı izlenimin müvekkiline ait markayla birebir aynı olduğunu, dava konusu marka ile karşılaşan ortalama tüketicinin markayı müvekkiline ait varsayacağını, bu durumun davalının haksız kazanç ve itibar sağlamasına, müvekkilinin ise kazanç ve itibar kaybına yol açacağını, haksız rekabet ortamının oluşacağını, müvekkiline ait markaların 09, 35, 36, 37, 41, 42. Sınıflarda tescilli olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 15/12/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru sahibinin yayıma itiraza cevap olarak sunduğu dilekçesinde itiraza mesnet … sayılı markanın kullanımının ispatı talebinde bulunduğunu, davacı tarafından sunulan deliller kapsamında markanın “ofis kiralama hizmetleri” bakımından kullanımının ispatlandığının tespit edildiğini, …’nın bu tespitine … tarafından da iştirak edildiğini, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait marka arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, tüketici zihninde markaların ilişkilendirmeye yol açmasının mümkün olmadığını, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak kullanıldığını, davacının “ofis kiralama hizmetleri” bakımından kullanımını ispatladığı kabul edilen markanın asli ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, anılan markada “…” ibaresinin tali nitelikle olduğunu, “…” ibaresinin … “önemli” anlamına geldiğini, dilimize yerleşerek farklı sektörlerde sıkça kullanılan ve ayırt edicilik karakteri zayıf bir ibare olduğunu, davaya konu “ofis kiralama hizmetleri” tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyinin yüksek olduğunu, taraf markalarıyla karşı karşıya kalan tüketici kitlesinin hizmetin ticari kaynağını kolayca ayırt edebileceğini, Kurum tarafından yapılan iş ve işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-… Kararının İptali İstemi Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…+… … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait … sayılı “…+… … …” ibareli marka arasında “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Dava konusu … sayılı “…+… … …” marka ile davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…+… … …” ibareli, 36.sınıftaki hizmetlerin tescili amacıyla 31.03.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2021 tarih ve 371 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 25.05.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin itiraza karşı 20.09.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, … sayılı markaların kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürdüğü, bu def’iye karşı davacı yanın 08.11.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına itirazı değerlendiren …’nın “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.
” bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ve … sayılı markayı mesnet göstererek tescil başvurusunun reddine karar verdiği, bu karara karşı davalı şirket tarafından 18.07.2022 tarihinde itiraz edildiği, bu itiraza karşı davacının 19.08.2022 tarihli karşı görüş dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 14.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 20.02.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
I-… Kararının İptali İstemi Bakımından Yapılan Değerlendirme:
Somut olayda davalı şirkete ait dava konusu markanın başvuru tarihi 31.03.2021’dir. Davalı taraf, itiraza mesnet markalardan … sayılı markaların kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler yönünden kullanımının ispatlanmasını talep etmiştir.
… kararında, davacıya ait markalardan sadece … sayılı markanın “ofis kiralama hizmetlerinde” kullanımının ispatlandığı kabul edilmiş ve başvuru markası kapsamından “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri”nin çıkarılmasına karar verilmiştir.
Davacı taraf, davalı şirketin … sayılı markasının “ofis kiralama hizmetlerinde” kullanıldığına ilişkin davalı … … kararı tespitine itirazda bulunmadığından, bu husus dava sebebi yapılmadığından, redde mesnet alınan markanın “ofis kiralama hizmetlerinde” kullanımının bulunduğu kabulü ile yargılama yürütülmüştür.
“Ofis kiralama hizmetleri” ile “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” aynı tür hizmetlerdir. Ofis kiralama, gayrimenkul komisyonculuğu/müşavirliği/idaresinin bir çeşididir. Gayrimenkul komisyonculuğu, bir kişinin ya da bir şirketin, ev, arsa, işyeri gibi inşaatların satışı, kiralanması veya değişimi gibi işlemlerin yapılması söz konusudur. Gayrimenkul müşavirliği/idaresinde ise hak sahibi ile danışmanlık veren kurum veya kişiler arasında imzalanan bir sözleşme çerçevesinde tüm emlak işlerinin yürütülmesi işlemleri söz konusudur. Dolayısıyla, ofis kiralama ile “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” aynı/aynı tür hizmetler olarak kabul edilmelidir.
Dava konusu marka başvurusu, hem …hem kelime unsurlarını barındıran karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsurunu, ilk satırda “… …. …”, alt satırda ise okunmayacak derecede küçük punto ile yazılmış “…” ibaresi oluşturmaktadır. Kelime unsurlarının üstünde ise bina resmi bulunmaktadır. “…” ibaresi, kırmızı renk ile yazılmış, diğer kelime ve …unsurları ise beyaz renk ile yazılmış/çizilmiştir. “…” ibaresi, … bir kelime olup, “başlangıç, hayatın baharı, en güzel dönem, ilk dönem, mükemmel şey” gibi anlamları taşımakta ve “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, ise “mal mülk, mülkiyet” anlamlarını taşımaktadır. “…” ibaresi ise …’nin …’dir. Alt satırda konumlanan “…” ibaresi ise “…” anlamını taşıyan bir slogan olup, diğer kelimelere nazaran çok küçük punto ile yazılması nedeniyle markanın tali unsuru konumundadır. Dava konusu marka başvurusuna bakıldığında, “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığı değerlendirilmiştir. Zira, markada yer alan diğer unsurlar beyaz renk iken, “…” ibaresi kırmızı renk ile yazılmıştır. Ayrıca, dava konusu markada yer alan kelimeler, anlam olarak değerlendirildiğinde, tamamının anlamlı kelimeler olduğu ve marka kapsamında yer alan hizmetleri tanımladığı ve/veya yer bildirdiği tespit edilmiştir. “…” kelimesi de anlamlı bir kelime olmakla birlikte, markada yer alan diğer unsurlara nazaran ayırt edici niteliği en yüksek ibare olduğu, renk ile de ön plana çıkarıldığı gözetildiğinde, dava konusu markayı gören bir tüketicinin “…” kelimesini marka olarak algılayacağı değerlendirilmiş, “…” kelimesinin, markanın esas unsuru olduğu tespiti yapılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet … sayılı “… + … … …” ibareli markada, hem …unsuru hem de “…” ibaresi, ön planda olan unsurlardır. “… …” ibaresi ise, diğer unsurlara nazaran daha küçük punto ile yazılmış, yazılırken daha açık bir renk kullanılarak, ibareye tali unsur niteliği kazandırılmıştır. Daha önce de ifade edildiği üzere “…” ibaresi anlamlı bir ibare olup, “başlangıç” gibi bir anlamı bulunmaktadır. “… …” ibaresinin çevirisi yapıldığında ise “ana gelişme” olarak ifade edilmektedir. “…” ibaresinin ise, herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Bir markada, anlamlı kelimelerden ziyade, marka algısı yaratan unsur, anlamı bulunmayan kelimelerdir. Dolayısıyla, davacı markasında “…” ibaresi, esas unsur konumundadır. Davacının “… + … … …” ibareli markasında, ayrıca ön plana çıkarılan, büyüklük olarak markanın yarısını oluşturan bir …unsuru bulunmaktadır. Davacı markasının …ve kelime unsurlarının kompozisyonu, renk kullanımı gibi unsurlar da gözetildiğinde, dava konusu markanın gerek esas unsur gerekse bütünsel olarak davalı şirkete ait markadan farklılaştığı değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olduklarının söylenemeyeceği, daha önce itiraza mesnet markayı gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra başvuru markasını davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı itiraza mesnet markadan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, izah edilen gerekçelerle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Yapılan Değerlendirme:
Dava konusu markanın “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” bakımından tescil edildiği ve hükümsüzlük davasının konusunu bu hizmetlerin tamamının oluşturduğu tespit edilmiştir.
Hükümsüzlük davasında davalı şirket tarafından kullanmama def’i ileri sürülmemiştir. Bu nedenle dava konusu marka ile hükümsüzlüğe mesnet gösterilen markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olup olmadığı aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında 36. Sınıf hizmetler bulunmakta olup, davacıya ait … sayılı markalar, hali hazırda 36. Sınıfta tescillidir. Dolayısıyla bu emtialar bakımından taraf markaları arasında sınıfsal ayniyet oluşmuş olup, ayniyet taşıyan hizmetler, bilirkişi raporunda yer verilen tabloda kırmızı renk ile işaretlenmiştir.
Dava konusu marka başvurusu, hem …hem kelime unsurlarını barındıran karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsurunu, ilk satırda “… … …”, alt satırda ise okunmayacak derecede küçük punto ile yazılmış “…” ibaresi oluşturmaktadır. Kelime unsurlarının üstünde ise bina resmi bulunmaktadır. “…” ibaresi, kırmızı renk ile yazılmış, diğer kelime ve …unsurları ise beyaz renk ile yazılmış/çizilmiştir. “…” ibaresi, … bir kelime olup, “başlangıç, hayatın baharı, en güzel dönem, ilk dönem, mükemmel şey” gibi anlamları taşımakta ve “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, ise “mal mülk, mülkiyet” anlamlarını taşımaktadır. “…” ibaresi ise …’nin … si’dir. Alt satırda konumlanan “…” ibaresi ise “…” anlamını taşıyan bir slogan olup, diğer kelimelere nazaran çok küçük punto ile yazılması nedeniyle markanın tali unsuru konumundadır. Dava konusu marka başvurusuna bakıldığında, “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığı değerlendirilmiştir. Zira, markada yer alan diğer unsurlar beyaz renk iken, “…” ibaresi kırmızı renk ile yazılmıştır. Ayrıca, dava konusu markada yer alan kelimeler, anlam olarak değerlendirildiğinde, tamamının anlamlı kelimeler olduğu ve marka kapsamında yer alan hizmetleri tanımladığı ve/veya yer bildirdiği tespit edilmiştir. “…” kelimesi de anlamlı bir kelime olmakla birlikte, markada yer alan diğer unsurlara nazaran ayırt edici niteliği en yüksek ibare olduğu, renk ile de ön plana çıkarıldığı gözetildiğinde, dava konusu markayı gören bir tüketicinin “…” kelimesini marka olarak algılayacağı değerlendirilmiş, “…” kelimesinin, markanın esas unsuru olduğu tespiti yapılmıştır.
Davacıya ait markalar ise, iki kategoride değerlendirilmelidir. Zira, davacıya ait “… + … … …” marka ile davacıya ait diğer markalar, esas unsur bakımından farklılık arz etmektedir. Davacıya ait “…” ibareli markada, hem …unsuru hem de “…” ibaresi, ön planda olan unsurlardır. “… …” ibaresi ise, diğer unsurlara nazaran daha küçük punto ile yazılmış, yazılırken daha açık bir renk kullanılarak, ibareye tali unsur niteliği kazandırılmıştır. Daha önce de ifade edildiği üzere “…” ibaresi anlamlı bir ibare olup, “başlangıç” gibi bir anlamı bulunmaktadır. “… …” ibaresinin çevirisi yapıldığında ise “ana gelişme” olarak ifade edilmektedir. “…” ibaresinin ise, herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Bir markada, anlamlı kelimelerden ziyade, marka algısı yaratan unsur, anlamı bulunmayan kelimelerdir. Dolayısıyla, davacı markasında “…” ibaresi, esas unsur konumundadır. Davacının “…” ibareli markasında, ayrıca ön plana çıkarılan, büyüklük olarak markanın yarısını oluşturan bir …unsuru bulunmaktadır. Davacı markasının …ve kelime unsurlarının kompozisyonu, renk kullanımı gibi unsurlar da gözetildiğinde, dava konusu markanın gerek esas unsur gerekse bütünsel olarak farklılaştığı değerlendirilmiştir.
Davacıya ait diğer markaları değerlendirdiğimizde ise, markaların “…” ibarelerinden oluşan birer kelime markası olduğu tespit edilmiştir. Davacıya ait markalar kapsamında herhangi bir renk ya da …unsuru bulunmamaktadır. Davacıya ait markalarda yer alan “….” ibareleri, herkesin kullanımına açık, marka vasfı bulunmayan ibarelerdir. Davacı markalarında, marka algısı yaratan, esas unsur niteliği bulunan, ibarelerde ön planda olan unsur “… ibaresidir. Dolayısıyla, davacının “…” ibareleri ile dava konusu marka, esas unsur bakımından ayniyet taşımaktadır.
Sonuç olarak, dava konusu marka, davacıya ait “… + … … …” ibareli marka ile benzer olmamakla birlikte, davacıya ait “….” ibareli markalar ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerdir. Başka bir deyişle; daha önce davacıya ait “… ” ibareli markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu markayı davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, davacıya ait söz konusu markalar ile ilişkilendirebileceği, bu markayı davacıya ait belirtilen markaların serisi olarak algılayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla yukarıda belirtilen markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; … kararının iptali isteminin reddine, markanın hükümsüzlüğü isteminin kabulü ile; dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-… kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Markanın hükümsüzlüğü isteminin KABULÜ ile; dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalı …’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-… kararının iptali istemi bakımından; davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 gereğince hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 431,00 TL posta-tebligat masrafı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı olmak üzere toplam 4.068,62 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 2.034,31 TL’nin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiye 2.034,31 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde… Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/06/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza