Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/448 E. 2023/322 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/448 Esas – 2023/322
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/448 Esas
KARAR NO : 2023/322

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 30/11/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/11/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının… genelinde 600’ü aşkın “…” markası adı altında mağaza işlettiğini, … genelinde tanınmış olduğu gibi … çapında (…. başta olmak üzere) birçok ülkeye de ihracat yaptığını, davacı firmanın tescilli markaları olan “….” markaları tanınmış marka olup tescilinin tüm sınıflarda korunması gerektiğini, davacıya ait … markasının, …’de tüm sektörlerde tanınmış bir marka olup en çok satılan spor ürünleri markalarından biri olduğunu, … ve …’da yaklaşık 2950 satış noktasında ve tüm sanal pazarlama mecralarında satışa sunulduğunu, davacının “…” ibareli markasının … sınıflarda; “…” ibareli markasının …. sınıflarda tescilli olduğunu, davalının “…” ibareli markasını 25. Sınıfta yer alan emtialar bakımından tescil ettirmek istediğini, dava konusu markanın davacının “…” markasının ‘’…’’ harfleri yerine “…” harfleri kullanılarak oluşturmaya çalışmışsa da bu değişikliğin kelimeye ve anlama hiçbir farklılık katmadığını, bu haliyle itiraza konu marka ile davacı şirkete ait … markası arasında gerek işitsel, gerek görsel gerekse anlamsal bakımdan ayniyet bulunduğunu, 6769 sayılı SMK’nin 5/ç maddesi gereğince davalı tarafından davacı firmaya ait “…, … …” markalarının aynısı olan davaya konu markanın, müvekkiline ait markalarla aynı sınıfta tescil talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek, … …’nun 27.10.2022 tarih ve … sayılı … iptali ve tescili halinde …. sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı … vekili 14/12/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu ibarenin ihtiva ettiği anlam ve genel görünüm ile bırakacağı etkinin, başvuru konusu markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmetler bakımından davacıya ait markalardan tamamıyla farklı olduğunu, dava konusu markanın siyah harflerle oluşturulmuş “…” ibaresinden oluşurken; davacı markalarının ise davalı markasından tamamen farklı … ve kelime unsurları ile oluşturulmuş ibareler olduğunu, taraf markaları arasında sadece “…” harfi ortak bulunmakta olup sırf bu harf ortaklığı nedeniyle taraf markaların benzer sayılması hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi marka hukuku genel kaidelerine de aykırı olacağını, taraf markalarını gören ilgili tüketici kesiminin hiçbir şekilde markalar arasında bir ilişki kurmayacağını, bu bakımdan taraf markaları arasında bütüncül değerlendirme anlamında görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan herhangi bir benzerlik bulunmadığını öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 19/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı markası ile davacının markasının iltibas oluşturmadığını, sadece “…” harfi nedeniyle taraf markaların benzer sayılmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi marka hukuku genel kaidelerine de aykırı olacağını, bütüncül bakış açısıyla değerlendirildiğinde davacının markası ile davalı markasının tamamen birbirinden farklı olduğunu, karışıtırılmaya yol açacak nitelikte olmadığını, söz konusu markadan sadece bir harf alarak veya bir ibare alarak değerlendirme yapıldığında, … kayıtlarında tescilli marka alınmasının imkansız hale geleceğini, kötü niyetli bir başvuru olmadığını öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı …. Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 29.03.2021 tarihinde…. sayılı “…” ibareli 25.sınıfta yer alan emtialar bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.08.2021 tarih ve 378 sayılı …’nde yayımlandığı, davacının 28.09.2021 tarihinde ….sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, …’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 24.03.2022 tarihli yeniden itiraz dilekçesi sunulduğu, itirazı inceleyen …’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 31.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 28.11.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markanın kapsamında yer alan 25. sınıftaki malların tamamı, davacının önceki tarihli ve tescilli markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur. Neticesinde dava konusu marka kapsamında 25. Sınıfta yer alan malların tamamı açısından taraf markalarının aynı ya da benzer kapsamlı oldukları, kullanım amaçları, hitap edilen kullanıcı grubu, faaliyet gösterecekleri ticari pazar, ilgili pazardaki satış yolları, birbirleriyle rekabet edebilirlikleri, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri gibi özellikleri bakımından benzer oldukları, markaların kapsamları itibariyle oluşan bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin var olup olmadığının tespiti için taraf markalarını oluşturan işaretlerin, nihai algılar itibariyle benzer olup olmadıklarının tespitinin yapılması gerekmektedir.
Davalı şahıs markasının beyaz zemin üzerine tamamı büyük siyah renkte ve standart yazı karakteri ile yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, başkaca ilave kelime yahut görsel unsur içermediği görülmektedir.
Davacı markalarının ise “…” ibarelerinden oluştuğu, tamamının ilave … unsuru içerdiği görülmektedir.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; kapsamlarında yer alan emtiaların aynı olduğu, markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları, bu nedenle SMK m.5/1-ç hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, ancak; davacıya ait markalardan “…” esas unsurlu markanın …. sayı ile … nezdinde tanınmış marka olarak tescil edildiği, davacı yanca sunulan muhtelif yerel mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarında davacının “…”li markaları ile ilgili tanınmışlık kapsamında değerlendirmelere yer verildiği, yine …. sayılı kararında belirtildiği üzere, bu markanın özellikle 25.sınıf içerisinde bulunan ayakkabı sektöründe tanınmışlık mertebesine eriştiği, dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların da “ayakkabı” emtialarını da içine alacak şekilde genel olarak hazır giyim ürünlerine ilişkin olup, davacı yanın bilinirlik sağladığı sektöre ilişkin olduğu, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi değerlendirmesinde, önceki tarihli markanın tanınmış olmasının, tanınmış olduğu sektör ile aynı veya benzer emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi riskini artıran bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği, yine; emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (….), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı veya aynı tür olması nedeniyle ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, somut olayda yapılan incelemede; dava konusu “…” markasının bilinen bir anlamının olmadığı, “…” şeklinde telaffuz edileceği, davacıya ait “…” markalarının da bilinen bir anlamının olmadığı, “…” olarak telaffuz edileceği, gerek davaya konu markanın, gerekse davacıya ait bu markaların ilk iki harfinin aynı olduğu, son harflerinin de aynı şekilde telaffuz edildiği, markaların görsel ve işitsel olarak başlangıç ve bitiş kısımlarının benzer olduğu, markaların orta kısımlarında farklı harflerin yer aldığı, ancak bu durumun markaları birbirinden farklılaştırmaya yetmediği, zira; makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, markaların başlangıç kısımlarına, diğer kısımlarına nazaran daha çok dikkat ettiği, buna göre; davacıya ait “…” ibareli markaları daha önce gören, yararlanan, yaygın olarak kullanıldığını bilen ve bu hale göre zihninde bu markaya yönelik olumlu bir imaj oluşan, 25.sınıfa ait emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli, ihtiyatlı ve makul düzeyde zekaya sahip, markaları genellikle bir bütün olarak algılayan, detaya girip ayrıntılı değerlendirme yapmayan ortalama tüketicinin, dava konusu marka başvurusu ile karşılaştığında, marka başvurusunun tek ve esaslı unsurunu oluşturan “…” ibaresini davacı markaları ile bağdaştırabileceği, bu markanın davacı markalarının serisi niteliğinde bir marka olduğunu düşünebileceği, bir kısım ortalama tüketici kesiminin farklı markalar karşısında olduğunu hemen ve ilk bakışta algılasa bile, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, hülasa, ortalama tüketici kesiminin, davacı markalarının oluşturduğu olumlu imaj dolayısıyla davalı markalı ürünlerini tercih edebileceği, böylece imaj transferi gerçekleşme riski bulunduğu, bu durumun davalı şahıs lehine haksız rekabet oluşturacağı, nihai olarak; karşılaştırılan markalar arasında ortalama tüketici nezdinde ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
…. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu …. sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 234,00 TL posta, tebligat masrafı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 3.977,92 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı… tarafından yapılan 25,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza