Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/417 E. 2023/360 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/417 Esas – 2023/360
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/417 Esas
KARAR NO : 2023/360

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 09/11/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin …’nin önde gelen sanayi ve ticaret toplulukları arasında anılan şirketler olarak, başta süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünleri olmak üzere çeşitli gıda maddelerinin üretim ve satış faaliyetiyle iştigal eden, bu sektörde ülkemizin öncü kuruluşlarından olduğu, uzun yıllar boyunca, yapılan yatırımlar ve tanıtımlar ile müvekkili şirketlerin “…” markası altında tüketicilere sunduğu ürünlerinin, piyasada haklı bir şöhrete kavuşmuş ve her yerde aranılır hale gelmiş olduğu, müvekkili şirket adına tescilli “…” markasının tanınmış marka olarak kabul edildiği gibi, müvekkili şirket markalarının tamamının da “toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş” markalar olduğu, müvekkili şirket adına tescilli “…” ibareli markaların varlığı ve tüketici nezdindeki bilinirliğine rağmen, müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin … nezdinde “… …” ibareli başvurunun 29, 30, 35, 43. Sınıf mal ve hizmetler için tescili talebinde bulunulmuş olduğu, müvekkili şirketlerin gıda sektöründe öncü bir kuruluş olup, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği ürünlerin de gıda ürünleri olduğu, dolayısı ile dava konusu marka tescil edildiği takdirde, bu markalı ürünlerin hitap ettiği tüketici grubu ile müvekkili şirketin yıllardır tanınmış ve piyasada haklı bir kalite ve güven sembolü olmuş “…” ve “…” markalarının hitap etmekte olduğu tüketici grubunun aynı olacağı, bu durumda dava konusu marka sahibinin, “…” markalı ürünlerin tüketici nezdindeki tanınmışlığından haksız bir avantaj sağlayacağı, müvekkili şirket tarafından “… …” ve “…” ibareli markaların kesintisiz ve fasılasız olarak kullanılmış ve toplum nezdinde tanınmışlık düzeyine erişmiş bir marka haline getirilmiş olduğu, müvekkili şirketin “…” ibaresini, tescil edilmek istenen eşyalar sınıfında uzun yıllardır kullanmakta olup, “…” ibaresi ile tescilli ürünlerinde, ilgili ibarenin ayırt edici unsur haline gelmesini sağlamış, maruf ve meşhur hale getirerek bu ürünler için büyük bir tüketici kitlesi oluşturmuş olduğu, dolayısıyla “…” ibaresinin, bu ibare altında tescilli ürünlerde ayırt edici unsur haline gelmiş olduğu, müvekkili şirketin uzun yıllardır “…” markasını kullanması ve çeşitli reklam ve tanıtım faaliyetleri ile piyasada belirli bir bilinirlik sağlamasının, markanın ayırt edici niteliğini yüksek kılan unsur olduğu, müvekkili şirketin “…” markası adı altında üretmiş olduğu ürünlerin kalite ve standartlarının, toplumun büyük bir kesimi, hatta bu malın alıcısı olmayanlar tarafından dahi bilinmekte ve tanınmakta olduğu, Kurum’un müvekkili şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna ilişkin 11.07.2014 tarih ve … sayılı kararı ile “…” ibareli markaya yoğun kullanım ile müvekkil şirket tarafından ayırt edici nitelik kazandırıldığı hususunun sabit hale gelmiş olduğu, “…” ve “… …” ibareli markaların anlam olarak birebir aynı olduğu, davalı şirket tarafından tescil başvurusunda bulunulmuş olan dava konusu markanın esas ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olup, müvekkili şirketlerin diğer davalı kurum nezdinde tescilli olan “… …” ve “…” ibareli markalarınun esas ve ayırt edici unsuru olan “…” ibaresi ile aynı olduğu, davalı şirketin dava konusu markayı tescil ettirmek istemekteki amacının, markaları ile seri marka olduğu veya davalı şirket ile müvekkili şirketler arasında işletmesel yahut mali bir bağın bulunduğu izlenimi yaratarak markalarının tanınmışlığından ve müvekkillerinin tüketiciler nezdindeki güvenilirliğinden yararlanmak olduğu, davalı şirket başvurusuna konu “… …” ibaresi ile müvekkili şirket adına tescilli muhtelif “… …” ve “…” ibareli markalar ayırt edilemeyecek derecede benzer ve hatta görsel ve işitsel anlamda birebir aynı olup, davalı şirketin dava konusu marka başvurusunda “…” ibarelerinin yazı stili ve yazı gölgelendirmesi kullanılmış olduğu, dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarının aynı hale gelmiş olduğu, müvekkili şirketin “…” ibaresini uzun yıllardır kullanmakta olup, ilgili ibarenin ayırt edici unsur haline gelmesini sağlamış, maruf ve meşhur hale getirerek büyük bir tüketici kitlesi oluşturmuş olduğu, dolayısıyla “…” ibaresinin, ayırt edici unsur haline gelmiş olduğu ve markanın esaslı unsuru olduğu, söz konusu ürün grubunun üretim anlayışı, tüketim amacı ve pazarlama şekli nazara alındığında, müvekkili şirketler tarafından üretilmekte olan “…” ibareli markaya haiz ürünlerin, belirli bir tüketici grubuna hizmet ettiği, bir defada tüketilmek üzere ya da ürünün ambalajının açılmasından sonra, aynı anda tamamının tüketilmesi amacına yönelik olduğu, bu amaçla da muadili markaların ürünlerine göre tek seferde tüketilerek bitirildiği, dava konusu başvuru ile müvekkili şirketler markaları arasında yapılacak değerlendirmede, sadece görsel ve işitsel olarak “… …” ve “… …”, “…” ibarelerinin karşılaştırılması suretiyle değil ve fakat her iki markanın da üzerinde kullanıldığı ürünler bakımından üretim ve pazarlama amacına ettiği hizmet de göz önüne alındığında, anlamsal açıdan yüksek benzerliklerinin bulunduğu da dikkate alınarak karşılaştırma yapılması gerektiği, müvekkil şirketlere ait “…” ibareli markaların kullanıldığı malların satış politikası, üretim tarzı ile dava konusu markanın satış politikası ve üretim metodunun benzer olduğu, dolayısıyla dava konusu markanın bu yönden de benzer olduğu, müvekkili şirketler tarafından uzun yıllardır süren çalışmalar, reklamlar ve büyük maddi külfetler sonucunda yaratılan “…” markalarını istismar etmekte olduğu, marka tecavüzü suretiyle tüketici zihninde karışıklık yaratarak, aynı şirketin ürünüymüş imajı yaratmakta ve bu şekilde müvekkili şirketler markalarının toplum nezdindeki tanınmışlığından yararlanmaya çalışmakta olduğu, haksız kazanç sağlamak istediği, davalı şirket tarafından marka olarak başka bir ibare seçme olanağı mevcut iken, “…” ibareli müvekkil şirketler markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan bir ibarenin tercih edilmesinin, iltibas ve haksız rekabet şeklinde kendisini gösteren kötü niyetin bir tezahürü olup, davalı şirkete bu konuda bir koruma sağlanmaması gerektiği, “…” ve “… …” ibareli markaların müvekkili şirketler tarafından uzun yıllardır büyük yatırımlar yapılarak kullanılmış ve bu kullanım sonucunda toplum genelinde müvekkil ile özdeşleşmiş ibareler haline getirilmiş olduğu, dava konusu markanın 6769 sayılı SMK 6/7 ve 6/8 maddeleri gereğince de reddi gerekirken, aksi şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarını beyan etmekte, davaya gerekçe markaların konu edildiği emsal yargı kararlarına yer verilmekte, …. ’nun 09/09/2022 tarih ve … sayılı ret kararının iptaline ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve markalar sicilinden terkinine, dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin ve kullanımının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı … vekili 21/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu ibarenin ihtiva ettiği anlam, genel görünüm, hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenimin, davacıya ait markalardan bütüncül anlamda tamamen farklı olduğu, hedef tüketici kesiminin başvuruya konu davalı markası ile itiraza gerekçe gösterilen davacı markalarının bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olduğunu anlayabileceği, davaya konu markanın iki zıt ibarenin birleşiminden oluşturulmuş “… …” ibaresinin görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan davacı markaları ile herhangi bir benzerliğinin de söz konusu olmadığı, davalı markasında yer alan farklı şekil ve bütünsel algı ile davacı markalarında yer alan farklı kelime, şekil ve bütünsel algının birbirinden tamamen farklı olduğu, başvuru konusu marka “… …” şeklinde okunup algılanacakken; mesnet olduğu iddia edilen markalar ise “…, … …” şeklinde okunup algılanmakta olduğu, bazen tek bir harf farklılığı dahi markaların birbirinden farklı algılanmasına sebebiyet verirken somut olayda bu durumun ötesinde gerek görsellik olarak, gerek anlamsallık olarak gerekse de işitsellik olarak çok büyük farklılıklar olduğu, bu durumların taraf markaları açık bir şekilde birbirinden ayırmakta olduğu, mevcut farklar karşısında markaların birbirinin serisi olarak algılanmayacağı, aralarında benzerlik bulunmayan davalı markasının davacıya ait markalara zarar vermeyeceği ve sulandırmayacağı, taraf markaların birbirine benzememesi nedeniyle taraf markalarını gören ilgili alıcıların davalıya ait başvuru konusu markayı davacı markasının başka bir versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunu ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği davalının bu markayı üzerinde kullanıldığını algılanmasına yol açmayacağı, bu nedenle de ilgili tüketicilerin başvuru konusu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden ayrı/farklı markalar olarak algılayacakları, dolayısıyla taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK 6/1 anlamında bir benzerlik ve karıştırılma ihtimali söz konusu olmayıp verilmiş olan kurum kararında da herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı markasında yer alan ve taraf markalarında ortak yer alan “…” ibaresinin de ticari ve günlük hayatta yaygın kullanımı olan, anlamı herkes tarafından bilinen bir ibare olduğu, davacı tarafından yaratılmış fantezi bir ibare olmadığı, yaygın kullanımı olan bu ibarenin bir fiil olarak ayırt edici gücünün görece düşük olacağının sabit olduğu, bu denli düşük ayırt ediciliğe sahip bir ibare üzerinde davacı tarafa münhasır bir kullanım hakkı bulunduğundan söz edilebilmesinin mümkün olmadığı, zayıf nitelikte olan ibarenin kullanımında ayırt edicilik için ufak bazı değişikliklerin yapılmış olması yeterli iken; davalı markasında bunun ötesinde belirgin farklar yer almakta olup ayırt ediciliğin sağlanmış olduğu, dava konusu … numaralı marka, davacı markalarına benzer olmadığından ve karıştırılma ihtimali bulunmadığından tanınmışlığın iş bu davaya etkili olmadığı, markalar benzer olmadığından, itiraz gerekçesi mesnet markaların önceki kullanımları ya da piyasadaki bilinirlik düzeyinin de markalar arasında karışıklığa neden olmayacağından ve mesnet markaların ün ve itibarından haksız kazanç elde etme veya bunlara zarar verme ihtimalleri bulunmadığından başvuru konusu markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebebin söz konusu olmadığı, markaların ayniyet derecesinde ya da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olması kötü niyetin varlığını tespit için tek başına yeterli değilken, iddialara mesnet markalarla dava konusu başvuruya konu işaret arasında ibarenin tesciline engel olacak nitelikte bir benzerlik dahi bulunmadığı, davacı tarafça Kuruma itiraz aşamasında kötü niyet iddiasını destekleyecek nitelikte somut ve elle tutulur yeterli delil sunulmadığından ve de böyle bir kanaat oluşmadığından kötüniyet iddiasının da reddinin gerektiği, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı … vekili 07/12/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında ortak ibare olan “…” ibaresinin, günlük hayatta yaygın şekilde kullanımı olan, ayırt edici vasfı “düşük” hatta “ayırt edicilik vasfı olmayan” bir ibare olduğu, “…” ibaresinin davacı tarafın “ilk defa bulduğu / ortaya çıkardığı” bir ibare de olmadığı, davacının kullanımı son derece yaygın olan, “halka ait” olarak tasvir edilebilecek bir ibareye ilişkin olarak “münhasır hak” iddiası manasına gelen taleplerinin kabulünün mümkün olmadığı, markaların görsel ve anlam olarak birbirinden farklı olduğu, müvekkili markası ile davacının davasına mesnet yaptığı markaların gerek görsel olarak gerek kavramsal olarak, tüketicide bırakacağı izlenimin farklı olduğu, markaların açıkça “zıt” kavramlar içermekte olduğu, “…” ile “…” şeklindeki birbirine tamamen zıt iki kavramın tüketici nezdinde karıştırılabilme ihtimali bulunmadığı, kelime farklılığı, kelime farklılığının neden olduğu kavramsal farklılığın net olduğu, …. nolu markaların “şekil” dahi içermeyen “düz yazımlı kelimelerden ibaret olduğu, … nolu markanın ise renk, uzantı, şekil olarak tümü ile farklı olduğu, markalar arasında “benzerlik” bulunmamakla, tüketici nezdinde “karıştırılma” ihtimalleri bulunmadığından, davacının tanınmışlık iddiasının huzurdaki uyuşmazlık ile hukuki irtibatı bulunmadığı, müvekkili markasının, SMK 6/5 maddesine aykırı hiç bir yönü, maddi durumu, davacı aleyhine olabilecek, hiç bir nam altında “sonucu” bulunmadığı, müvekkilinin “kötü niyet” olarak addedilebilecek hiç bir fiili de bulunmadığı hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davacılara ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıların gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, SMK m.6/6, m.6/7 ve m.6/8 hükümleri koşullarının oluşup oluşmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacılara ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 25.06.2021 tarihinde … sayılı “… …” ibareli 29, 30, 35 ve 43.sınıfta bulunan mal ve hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 13/09/2021 tarih ve 380 sayılı …. yayımlandığı,
Davacı … … San. A.Ş’nin (kısaca … Süt) 08/11/2021 tarihinde 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6, m.6/7, m.6/8 ve m.6/9 ve diğer sebeplerle …. sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz dilekçesi sunduğu,
Davacı … … San. A.Ş’ nin (kısaca … … ) 08/11/2021 tarihinde 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6, m.6/7, m.6/8 ve m.6/9 ve diğer sebeplerle ….
…’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı Davacı … … San. A.Ş’ nin ve Davacı … … San. A.Ş ‘nin 27/05/2022 tarihli itirazın yeniden incelenmesine ilişkin itiraz dilekçeleri sundukları,
İtirazları inceleyen … ‘nun … sayılı kararı ile; itirazları reddettiği, kararın davacılar marka vekiline 12.09.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık süre içerisinde … kararının iptali istemini de içerir eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 02.03.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, marka işlem dosyası, mesnet marka tescil belgeleri, davacılara ait ticari sicil kayıtları, özel veya teknik hususlarda tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı şirketlerden … … tarafından davaya gerekçe gösterilen markalar …. sayılı markalar olup, bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.2’de yer almaktadır. Davacı markalarından … sayılı marka başvuruları ile Kurum nezdinde yapılan itirazlara gerekçe gösterilen ancak davaya gerekçe gösterilmeyen … sayılı marka başvurusu sicilde geçersiz durumda olduğundan incelemeye alınmamıştır.
Davacı şirketlerden … … SANAYİİ ANONİM ŞİRKETİ tarafından … sayılı marka davaya gerekçe olup, bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.3’te yer almaktadır. Davacı markalarından …. sayılı marka başvuruları sicilde geçersiz durumda olduğundan incelemeye alınmamıştır.
Davalı şirkete ait marka ile davacı şirketlere ait davaya gerekçe tescilli markaların tescil kapsamında yer alan mal/hizmetler bilirkişi raporunda sunulan tablolarda takdim edilmekte olup, aynı mal ve hizmetler kalın harflerle, benzer olan mal ve hizmetler italik ve altı çizili harflerle gösterilmektedir.
Dava konusu “… …” ibareli marka ile davacı şirkete ait davaya gerekçe Tablo.2 ve Tablo.3’te yer alan “…” ibareli markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; markalarda ortak olan “…” kelime unsuru bakımından aynılık söz konusu olsa da davaya konu marka bu ibarenin başında “…” ibaresini, davacı markaları ise “…” ibaresini içermekte, kelime unsurları bir bütün olarak “…” ve “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Taraf markalarının oluşturulma şekli, içerdiği kelime ve şekil unsurları göz önüne alındığında; ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmadıkları düşünülmektedir. Davaya konu markanın başvuru kapsamında 29, 35 ve 43. Sınıflarda yer alan ve bilirkişi raporunda Tablo.4’te belirtilen bir kısım mal ve hizmetler ile davacı şirkete ait markaların tescil kapsamında 29. Sınıfta yer alan malların aynı/aynı tür ve ilişkili/benzer olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen markaların özdeş, birbirinin kopyası olmadığı veya markalar arasındaki farkın markaların tüketici tarafından aynı olarak algılanacağı ölçüde küçük olmadığı hususu dikkate alındığında herhangi bir ayniyet veya ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlikten söz edilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Sonuç olarak; taraf markalarının ilk bakışta aynı işaretler olarak algılanmayacağı, taraf markaları arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açıp açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olmadığı dolayısıyla 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi kapsamında aranan ayniyet veya ayırt edilemeyecek kadar benzerliğin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.5’te detaylı olarak görüldüğü üzere, davaya konu marka başvurusu kapsamında;
29. Sınıfta yer alan malların, davacı şirketlere ait davaya gerekçe markaların tescil kapsamında yer alan mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu,
30. Sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mallarının davacı şirkete ait … sayılı markanın tescil kapsamında bulunan ve Tablo 4.’te belirtilen mallar ile genel olarak birbirleriyle ikame edilebilen veya tamamlayıcı mallar olması veya rekabet halinde bulunmaları, hitap ettikleri tüketici kesiminin örtüşmesi, dağıtım kanallarının aynı olması ve aynı işletmeler tarafından üretilebiliyor olmaları gibi sebeplerle BENZER kabul edilmektedir.
35. sınıfta 05. alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri davacı şirketlere ait Tablo.4’te yer alan markaların tescil kapsamında 29. sınıfta yer alan mallar ile İLİŞKİLİ MAL ve HİZMETLERDİR. Şöyle ki; bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur.
Davaya konu marka 43. sınıfta 01. alt grupta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”, davacı şirketlere ait markalar ise 29. sınıfta yer alan malları kapsamaktadır. Davaya konu marka başvurusu kapsamında; 29. sınıfta yer alan malların “yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti” sunan işletmeler tarafından tüketiciye arz edilebilen ürünler olması ve birbirlerini tamamlayıcı mal/hizmetler olması; özellikle, yiyecek ve içeceklerin tedarikinin ve bu tür malların imalatının aynı teşebbüs tarafından aynı ticari marka altında sunulduğu durumlarda tüketicilerin sorumluluğun aynı teşebbüste olduğunu düşünebilecek olmaları nedeniyle bu malların 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti” ile BİR DERECEYE KADAR BENZER olduğu kabul edilmektedir.
Dava konusu “… …” ibareli marka; beyaz renkte zemin üzerinde verev şekilde siyah renkte gölgelendirilmiş içi beyaz dolgulu kahverengi harflerle alt alta yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır.
Davacı şirketlere ait davaya gerekçe markalar ise; “…” logulu “…” ibaresiyle birlikte tescil edilmiş beyaz zemin üzerinde pembe renkte gölgelendirilmiş beyaz renkte kalın harflerle üst üste yazılmış “…” ibaresinden oluşan “… …” şeklindeki markadan, tek başına beyaz zemin üzerinde pembe renkte gölgelendirilmiş beyaz renkte kalın harflerle üst üste yazılmış “…” ibaresinden oluşan markasından, beyaz zemin üzerinde düz kitap harfleriyle yazılmış “…….” ibareli kelime markalarından meydana gelmektedir.
Davacı şirketlerin markalarında yer alan “…” ibaresinin gerek davacı şirketlerin ticaret unvanının kılavuz unsuru olması, gerekse davacı şirket tarafından söz konusu ibareye çeşitli ibareler eklemek suretiyle seri marka tescillerinin bulunduğu anlaşıldığından “…” ibaresinin davacı şirketlerin çatı markası olması nedeniyle değerlendirmede arka planda bırakılması gerekmektedir. Bu bağlamda davacılar markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu ibare tescil kapsamında yer alan ambalajlı gıda ürünlerinin “açılarak bitirilmesi”, “tek seferde tüketilebilmesi” gibi mesajlar veren slogan niteliğinde oluşturulmuş bir ibare olduğundan normal şartlarda tanımlayıcı nitelikte, özellikle gıda ürünleri bakımından herkesin kullanımına konu olabilecek bir ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun ve fazla olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir malın, hizmetin ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil bir firmanın mal ve hizmetini gösterir bir işaret olduğu algılanmalıdır. Bir başka anlatımla, kullanım yoluyla ayırt edici hale geldiği savunmasının kabul edilerek, serbest kullanımdaki bir sözcüğün veya işaretin bir kimsenin tekeline verilebilmesi için başlangıçta ayırt edici olmayan bir ürünün cinsi, çeşidi, ticarette herkesçe kullanılan bir ad veya işaret, bu anlamından uzaklaşmalı ve bunu kullanan firma ile özdeşleşmelidir. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşarak ikinci bir anlam kazanmaktadır.
Davacı şirketler tarafından iş bu dava dosyası ile Kurum nezdindeki itiraz aşamasında Marka İşlem Dosyası kapsamına sunulan deliller incelendiğinde; davacı şirketlerin uzun yıllardır “…” markasını paketlenmiş et ve peynir ürünleri üzerinde etkin şekilde kullanmakta olduğu, yoğun reklam ve tanıtım çalışmaları gerçekleştirdiği, çok sayıda ürün satışı gerçekleştirdiği ve sektöründe belirli bir pazar payı elde ettiği, bu hususların davacı şirketin taraf olduğu davalara ilişkin mahkeme kararlarında da tespit edilmiş olduğu, bu bağlamda “…” ibareli markanın gıda ürünleri bakımından ayırt edicilik kazanmış, sektöründe bilinir markalardan olduğu ve ayrı olarak marka korumasından faydalandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu “… …” ibareli marka ile davacı şirketlere ait “…” ve “…” esas unsurlu markalar karşılaştırıldığında; davaya konu markanın oluşturulma şekli bakımından davacıların markalarındaki gibi fakat farklı renkte gölgelendirme kullanılmak suretiyle beyaz renkli harflerle yazılmış olduğu, iki kelimeden oluşan söz konusu ibarelerin alt alta konumlandırılmış olduğu, “…” ibaresinin markalarda ortak olduğu ve markada kolaylıkla ayırt edilebilir konumda olduğu, bu ibarenin davacı şirkete ait kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırılmış ve sektöründe bilinir hale getirilmiş olan “…” ibaresinin kelimenin uzunluğu nedeniyle daha ön plandaki unsurunu oluşturduğu ve tüketici tarafından görsel olarak ilk bakışta bu ibareye odaklanılacağı, markanın oluşturulma şeklinin davacılara ait markaların serisi izlenimi verecek düzeyde benzer olduğu, bu bağlamda markaların görsel ve işitsel bakımdan benzer olduğu düşünülmektedir.
Diğer taraftan, davaya konu markayı oluşturan “…” ibaresi yukarıda açıklandığı üzere davacılara ait “…” ibareli markalara benzer şekilde ambalajlı gıda ürünlerinin “yemeye başlanarak bitirilmesi”, “tek seferde tüketilebilmesi” gibi mesajlar veren slogan niteliğinde oluşturulmuş bir ibare olması nedeniyle anlam bakımından davacı markalarıyla aynı algıyı oluşturduğu, dolayısıyla markaların kavramsal bakımdan nispeten benzer olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, davaya konu “… …” ibareli marka ile davacı şirketlere ait “…” ibareli markaların, “…” ibaresinin davacı şirketler tarafından paketlenmiş et ve peynir ürünlerinde kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırılmış ve koruma kapsamı genişletilmiş bir ibare olduğu, davaya konu markanın içerdiği kelime unsurları ve oluşturulma şekli bakımından tüketici nezdinde davacı şirkete ait “…” ibareli markaların serisi algısı yaratabileceği hususları dikkate alınarak taraf markalarının ortalama düzeyde tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, yapılan inceleme neticesinde çekişmeli mal ve hizmetler bakımından tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyinin düşük ve orta olduğu, görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle taraf markaları arasındaki benzerlik ve davacı markalarının kullanım sonucu kazanılmış ayırt ediciliği dikkate alındığında taraf markalarının; 29. Sınıfta yer alan tüm mallar, 30. Sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” malları, 35. sınıfta 05. alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri, 43. sınıfta 01. alt grupta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından 6769 Sayılı Kanun m.6/1 anlamında işletmeler arasında bağlantı kurulması olasılığı ve ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Gerçek hak sahipliği iddiası bakımından yapılan incelemede; davacı şirketler tarafından dosya kapsamına sunulan deliller incelenmiş, davacı şirketlerin davaya konu “…” ibareli markayı kullanımına ilişkin herhangi bir delile rastlanmamıştır. Bununla birlikte sunulan delillerin davacı yanın 2010 yılından itibaren “…” markalarını paketlenmiş et ve peynir ürünleri üzerinde etkin şekilde kullanmakta olduğu, yoğun reklam ve tanıtım çalışmaları gerçekleştirdiği, çok sayıda ürün satışı gerçekleştirdiği ve sektöründe belirli bir pazar payı elde ettiği, bu hususların davacı yanın taraf olduğu davalara ilişkin mahkeme kararlarında da tespit edilmiş olduğu, bu bağlamda “…” ibareli markanın gıda ürünleri bakımından ayırt edicilik kazanmış, sektöründe bilinir markalardan olduğu ve ayrı olarak marka korumasından faydalandığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda davacı yanın davaya konu marka başvurusunda önce “…” ibareli markaya bahsi geçen gıda ürünleri üzerinde kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırmış olduğu kabul edilmekle birlikte, davacı yanın söz konusu markalarının tescilli olduğu ve dolayısıyla kullanımlarının tescile dayalı gerçekleştiği, bu bağlamda 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi değil, 6/1 maddesi kapsamında korunabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Tanınmışlık iddiası bakımından yapılan incelemede; Davacı şirketler tarafından iş bu dava dosyası ile Kurum nezdindeki itiraz aşamasında Marka İşlem Dosyası kapsamına sunulan “…” ibareli markalarının kullanımına ve tanınmışlığına ilişkin 2010-2020 yılları arasına ait ürün satış faturaları, reklam ve tanıtım harcamalarına ilişin fatura örnekleri, “…” ibareli markaların konu olduğu davacı lehine verilmiş olan ve markanın belirli düzeyde bir tanınmışlığı bulunduğuna hükmeden mahkeme kararları; davacı şirketlerin gıda ürünleri bakımından ayırt ediciliği düşük “…” ibaresine kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırmış oldukları, bu ibarenin sektöründe bilinen bir marka haline geldiğini kanıtlamaktadır. “…” ibareli markanın sektöründe bilinen bir marka olduğu kabul edilmekle birlikte, söz konusu bilinirliğin de belirli bir düzeyde olduğu, toplumun büyük bir kesimi tarafından gıda sektörü dışında kalan herhangi bir mal veya hizmet üzerinde farklı kelime veya şekil unsurları ile birlikte görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı olmadığı düşünülmektedir.
Davaya konu markanın sektöründe iyi bilinir hale getirilmiş olan “…” ibaresi ile karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzer “…” ibaresi nedeniyle davalı tarafından sunulan mal/hizmetlerin davacı yanın seri markası olarak algılanma ihtimali bulunduğu, aynı sektörde tesciline ve kullanımına izin verilmesi halinde “…” ibaresine kazandırılmış ayırt ediciliğin yeniden zayıflatılması, davalının başvuruya konu markasının davacının tescilli markalarından haksız yararlanma sağlaması ve davacı markasının itibarına zarar vermesi gibi durumların ortaya çıkabileceği, dolayısıyla aynı/aynı tür ve benzer/ilişkili mal ve hizmetlerin yanısıra gıda sektörüne ilişkin diğer mal ve hizmetlerde de 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi kapsamında tescil engeli bulunduğu kanaatine varılmıştır. SMK m.6/5 hükmü kapsamında tescil engeline tabi olan mal ve hizmetler; bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.6’da gösterilmiştir.
SMK m.6/6, m.6/7 ve m.6/8 hükümlerinden kaynaklı iddialar bakımından yapılan incelemede;
Davacı şirketlerin Kurum nezdindeki itirazlarına veya iş bu dava kapsamına, markaları dışında SMK’nın 6/6 maddesi anlamında herhangi bir fikri mülkiyet hakkını gerekçe göstermediği tespit edilmiş olup, davacı şirketlerin bu madde bakımından korunmayı haiz bir hakkı bulunup bulunmadığı hususunda inceleme yapılamamıştır.
Gerek Marka İşlem Dosyası gerekse iş bu dava dosyası kapsamında davacı yanın markalarının ortak veya garanti markası olduğuna ve kanunda belirtilen süre içinde yenilenmediğine ilişkin bilgi, teknik şartname veya başkaca bir delil sunulmadığı, markaların ortak marka veya garanti markası olmadığı anlaşıldığından 6769 Sayılı 6/7 maddesi koşullarının vuku bulmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı şirketlerin Kurum nezdindeki itirazlarına veya işbu dava kapsamına, tescilli ve red sebebiyle sicilde geçersiz durumda olan markaları dışında SMK’nın 6/8 maddesi anlamında yenilenmeme nedeniyle koruma süresi sona eren marka hakkı ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla davacı şirketlerin 6769 Sayılı 6/8 maddesi kapsamında bir hakları bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmünden kaynaklı iddia bakımından yapılan incelemede;
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların bir kısım mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, başka bir deyişle; davalı şirketin engelleme, spekülasyon, tuzak, yedekleme, şantaj vb gibi ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacak bir amaca matuf olarak davaya konu marka tescil başvurusunda bulunduğuna yönelik delil bulunmadığı anlaşılmakla; kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “29.SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “29.SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 189,15 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacıların peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davacılar tarafından yapılan 80,70 TL başvurma ve 11,50 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 246,25 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 3.883,87 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.941,94 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiye 1.941,93 TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 18,55 TL’nin davacılardan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiye 18,55 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacılar vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza