Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/399 E. 2023/186 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/399 Esas
KARAR NO : 2023/186

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 24/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1971 yılında … ’de kurulmuş olduğunu, “…” markalarının dünyada ve …’de yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, müvekkiline ait “…” ve “… …” markalarının yoğunlukla 29, 30, 32, 35 ve 43. sınıflarda tescil edilmiş olduğunu, itiraza konu “…” markası ile müvekkilin tanınmış “…” ve türevi markaları arasında SMK 6/1 uyarınca karıştırılma ihtimali bulunduğunu, aksi yöndeki … kararının hatalı olup iptali gerektiğini, davaya konu markanın, müvekkil markasından kopartılan tanınmış “…” unsurunun görsel ve işitsel olarak kopyasını “…” markalarının oluşturulma sistematiği ile aynı mantıkta kopyalamış ve bu sayede markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer hale gelmiş olduğunu, “…” ibaresinin, müvekkilinin tanınmış “…” markasının ayırt edici parçalarından biri olan “…” ibaresinin görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzeri, işitsel olarak ise aynısı olduğunu, her iki markanın son kısımları … olarak okunduğundan, markaların telaffuzlarının bir bütün olarak da yüksek derecede benzer olduğunu, “U” yerine “A” harfinin seçilmesinin tamamen bilinçli bir tercih olduğunu, davalının kötü niyetli bir şekilde … ibaresini kendi adına tescil ettirme çabasının, başvuru sahibinin … no’lu “… doğal sevenlere 100% natural organic ….”, … no’lu “…”; … no’lu “…” ibareli marka başvuruları incelendiğinde de görülmekte olduğunu, davacı ile davalı arasında söz konusu markalarla ilgili ihtilaf bulunduğunu, davalının önce “…” ibaresini kullandığını, davacının itirazından sonra “…” şeklinde başvurular yaptığını, … ve yargı kararlarında görüleceği üzere, üçüncü kişilerce sıklıkla “…”+ “…” sistematiği kullanılarak marka yaratılması yoluna gidilmekte ve … markaları bu şekilde taklit edilerek, haksız fayda sağlanma amacı güdülmekte olduğunu, … markasının da müvekkil markasının sistematiğini kopyalayan ve ondan haksız fayda sağlamayı amaçlayan bir marka olduğunu, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde karıştırılma ihtimalinin doğduğunu, dava konusu markanın davacı markalarının taklidi olduğunu, … kararında 30. sınıfta, “…” ve “…” kelimelerinin tüketici üzerindeki etkisinin göz ardı edildiğini, … markalarının emsalsiz tanınmışlığı karşısında, …’ın ana faaliyet alanında “…” ve “…” içeren bir markanın, … haricinde hiçbir markaya atıf veya çağrışım yapmayacağını¸ “…” markasının doğrudan “… …” markasını akla getireceğini, SMK m.6/5’in gözetilmediği … kararının hatalı olduğunu, davaya konu markanın … markalarının tanınmışlığından haksız bir yarar elde edeceğinin tartışmasız olduğunu, … markalarının ayırt edici karakterinin 3. kişiler tarafından kullanılması ile zedelenecek ve sulanacak olduğunu, davaya konu markanın, … markalarının itibarını zedeleyecek nitelikte olduğunu, … markalarının … Sözleşmesi kapsamında da tanınmış olup daha geniş bir korumaya tabi tutulması gerektiğini, … kararının SMK m. 6/4’ün gereğini yerine getirmediğini, davalının kötü niyetli olduğunu, kötü niyetli girişimin reddi gerektiğini, davaya konu markanın tescili halinde müvekkil ticaret unvanından ve … ve türevi alan adlarından doğan haklarının zedelenmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını beyan ederek, dava konusu … sayılı … kararının iptaline, tescili halinde dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 01/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” esas unsurlu markaları değerlendirildiğinde; genel görünümleri ve bir bütün olarak bakıldığında bıraktıkları intiba, karıştırılacak şekilde benzer olmadıklarını, dava konusu markayı okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkânı olmayan kişinin zihnindeki intibanın, davacıya ait marka/markaların bıraktığı intiba ile aynı olmayacağını, başvuru markasında yer alan “…” ibaresi ile itiraz markalarındaki “…” ibareleri arasında anlamsal bağ bulunmadığını, davalı başvurusunun konusu olan işaretin, davacıya ait tescilli markalarla -“toplu olarak bıraktığı umumi intiba” itibariyle- ilk bakışta kolayca tefrik edilemeyecek şekilde benzediğinden ve bu suretle iltibasa sebebiyet vereceğinden söz edilebilmesinin olanaksız olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6 (3) bendi uyarınca tescili talep edilen bir markanın tescilsiz bir marka gerekçe gösterilerek engellenebilmesi için, tescili talep edilen işaret(marka) için daha önceden bir hak elde edilmiş olması gerekmektiğini, somut olay bakımından; davacı yanın eskiye dayalı kullanım iddiasının, SMK m.6/3 şartlarının oluştuğu ispat edilemediğinden, anılan iddiaya itibar etmenin mümkün olmadığını, somut olay açısından, markalar benzer olmamakla birlikte, dava konusu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığını, davacı taraf, kötüniyet iddiasını itiraz aşamasında belgelendirmediğinden, bu husustaki iddiaya itibar edilmemiş olduğunu, davacının md.6/6 gerekçeli itirazı, itiraz aşamasında bu yönden kanaate varmayı sağlayacak yeterlilikte bilgi ve belgeler sunulmadığından, anılan iddiaya da itibar edilmediğini, her somut olayın kendi özellikleri ve somut koşulları çerçevesinde, ayrı olarak incelenmesi gerekliliği marka hukukunun temel prensiplerinden olduğu için, marka örnekleri ve/veya mal/hizmet kapsamları iş bu başvurudan farklı olan başvurular için verilmiş olan kararların iş bu başvuru için emsal karar teşkil etmesinin de mümkün olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 21/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddialarının yerinde olmadığını, davaya dayanak yapılan “… ibaresinin (dolar/para anlamında) topluma mal olmuş, jenerik ve harcı alem bir ibare olduğu, hiçbir firmanın tekelinde olamayacağı, müvekkili markasında kullanılan ibarenin “…” (Sırt anlamında) olduğu, markaların; görünüş, kelime, hece sayısı, okunuş, renk, anlam, yazı karakteri, işitsel yönden birbirinden farklı olduğunu, davalı kurumun tesis ettiği … kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ve alan adı ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 18.03.2021 tarihinde 30. sınıfta yer alan emtialar bakımından … sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında SMK m.5/1-f hükmü uyarınca “Çaylar, buzlu çaylar.” emtialarının başvurudan çıkartıldığı, kalan emtialar bakımından başvurunun 17.05.2021 tarih 372 sayılı Bülten’de yayınlandığı, söz konusu yayıma karşı davacının 19.07.2021 tarihinde …. ibareli markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri uyarınca itiraz ettiği, …’nca itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 27.12.2021 tarihinde yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 03.02.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, davacı yanın 25.05.2022 tarihli başvuruya görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazları değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 23.08.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu marka 23.11.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Dava konusu marka kapsamında yer alan “…, kakao; … veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları ile davacıya ait …. sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu veya altı çizgili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ya da benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka; “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacıya ait itiraza/mesnet olup dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile aynı, aynı tür veya benzer mal ve hizmet içeren markaların “…” esas unsuru etrafında kümelendikleri tespit edilmiştir.
Dosyada mevcut deliller kapsamında, davacı şirketin “…+… …” markasının uzun yıllardan beri piyasada olduğu, dünya çapında çok sayıda ülkede tescilli olduğu ve yaygın olarak kullanıldığı, sürekli tanıtım ve reklam faaliyetleri ile davacı şirket ile özdeşleştiği ve içecek-cafe sektöründe tanınmış hale geldiği tespit edilmekle birlikte, dünya çapında tanınmış/çok bilinen, özgün, ayırt edici niteliği yüksek, kullanıldığı mal ve hizmetlerin yüksek kalitesi ile de bilinen bir marka olduğu, tanınmış olduğu sektörün toplumun her kesimine hitap eden niteliğinin bulunduğu, bu nedenle içecek-cafe sektörü haricinde kalan diğer mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin de davacıya ait bu markayı iyi bildiği ve tanıdığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile davacıya ait olup yukarıda belirtilen markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, davacının “…+… …” markasının, davaya konu emtialar ile aynı ya da benzer mal ya da hizmetler üzerinde tanınmış marka mertebesine ulaştığı, tanınmışlığın ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini artıran bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği, yine; markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı/aynı tür olduğu, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (…), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı/aynı tür olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, ancak; somut olayda markaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede benzer olduğu, zira; başvuru markasının esaslı unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, “…” sözcüğünün “…” anlamına geldiği ve davaya konu “…” ve türevi emtialar bakımından ayırt ediciliğinin bulunmadığı, hal böyleyken dava konusu markanın oluşturulmuş sistematiğinde; davacı markalarının ikincil sesini taşıyan “…” ibaresi ile görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyde benzerlik taşıyan “…” ibaresini içerdiği, bu durumun
işaretler arasında bir benzerlik oluşturmasının yanı sıra, uyuşmazlık konusu
marka kapsamında, davacı yanın markalarının tanınmışlığının bulunduğu
sınıfların mevcut oluşu da gözetildiğinde, davacı yanın özgün ve ayırt edici
“…” markalarını çağrıştırır nitelikte yaratılmış “…” şeklindeki
markada, “…” ibaresinin kullanımının herhangi bir zorunluluktan kaynaklı
olmadığı, bu ibarenin ticaret hayatında yaygın veya sektörel ihtiyaç temelli
kullanılan bir işaret olmadığı gözetildiğinde, bu ibarenin davacı yan tanınmış
markalarının zihinde kalıcı unsurlarından biri olarak dava konusu markadaki
yüksek düzeyde benzer kullanımının, ortaya çıkan bütünde, tüketicinin dava konusu markanın,
davacı markalarından esinlenilerek yaratıldığı, davacı markasının serisi olduğu
yönünde bir algı edinimi için yeterli olduğu, bu haliyle dava konusu markanın,
davacının yeni bir emtia grubu türü için yarattığı bir marka izlenimi verdiği, bu tür
markaların tesciline izin verilmesinin zaman içerisinde orijinal markanın ayırt
ediciliğinin giderek zayıflaması, benzer ticari isimler taşıyan çok sayıda
markanın aynı piyasada var olması sonucunu meydana getirebileceği, bu
durumun ise zaman içerisinde tanınmış markanın sulanmasına neden
olabileceği gibi davalı markasının, davacı yanın markalarının tanınırlığından
dolayı olumlu bir imaj transferi edineceği, tüketicinin bu yöndeki ilk algısı
sonradan değişse dahi, tüketicinin davalı markasını öncelikli olarak tercih
etmesi sebebinin, davacı yanın tanınır markasının algısında bıraktığı imaj ve
kalite algısı olabileceği, bu nedenlerle davacı markalarının tanınmışlığından
yararlanma sonucuna sebebiyet verebilecek öğeler içerir şekilde oluşturulmuş
dava konusu markanın, farklı şekillerde meydana getirilmesi de mümkünken
davacı markaları ile benzer şekilde oluşturulmuş olmasından kaynaklı olarak
taraf markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan tüm gıda ürünleri bakımından, davacı yanın markalarının
tanınmışlığına bağlı oluşması muhtemel bir ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
…’nun 08/06/2016 tarih …. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 hükmü koşulu davaya konu tüm emtialar bakımından oluştuğundan, sair itiraz/dava sebeplerinin incelenmesine gerek görülmeksizin davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 247,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.945,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 45,42 TL dosya kapağı masrafı ve 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin olmak üzere toplam 56,92 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza