Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/382 E. 2023/185 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/382 Esas – 2023/185
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/382 Esas
KARAR NO : 2023/185

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 13/10/2022
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 13/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şahsa ait … ibareli marka başvurusu ile müvekkiline ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında iltibas tehlikesi doğuracak derecede benzerlik bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu belirterek; … ’nun … başvuru no.lu “…” ibareli marka başvurusuna karşı davacı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin 22.08.2022 tarih ve … sayılı kararının 5. sınıf içerisinde yer alan “tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” malları yönünden iptaline, markanın tescili halinde bu emtialar bakımından hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 27/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … kararı ve ilgili mevzuat hükümlerine değinerek dava konusu markalar arasında SMK m.6/1 kapsamında benzerlik olmadığını, davacı tarafından …. sayılı markalar dışında başkaca bir markanın kuruma itiraz aşamasında itiraz sebebi olarak ileri sürülmediğini, kurum nezdinde inceleme konusu olmadığını, tanınmışlık şartlarının gerçekleşmediğini, davacının SMK 6/1, 6/4, 6/5 dışındaki “6/9” gerekçeli iddialarının … itiraz aşamasında davacı tarafından itiraz konusu yapılmadığını, söz konusu iddianın bu davada değerlendirilmesinin usulen mümkün olmadığını, muvafakatlerinin olmadığını, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 08/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile davacı markalarının benzer olmadığını, “…” ibaresinin ayırt edici özellik kattığını, basit farklılık ve ek unsurlarla yaratılacak markalara bu türden zayıf markaları seçen kişilerin katlanmak zorunda olduğunu, markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, tüketici kitlesinin farklı olduğunu, tanınmışlık iddiasının kanıtlanamadığını, kötüniyet iddialarının kanıtlanamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının Kısmen İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında yukarıda belirtilen emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…” ibaresinin 05.sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 22.03.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında …’nca SMK m.5/1-ç hükmü gereği bir kısım emtiaların başvurudan çıkartılmasına karar verildiği, kalan emtialar için 27.05.2021 tarih ve 373 sayılı Bülten’de başvurunun ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 06.07.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 13.07.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayıma yapılan itirazın …’nca reddedildiği, ancak dava dışı şirketin itirazı kabul edilerek marka tescil başvurusunun reddedildiği, bu karara karşı davalı şahıs tarafından 28.12.2021 tarihinde itirazda bulunulduğu, davacının 31.12.2021 tarihinde kendisi hakkında verilen ret kararına karşı yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 23.08.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtmek gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
… kararının iptali istemi bakımından ise aşağıdaki şekilde inceleme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
…. ‘ nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (….) Eldeki dava da salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 22.08.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında hükümsüzlük sebebi yapılan kötü niyet iddiası değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Davacı yanın dava konusu yaptığı “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları ile itiraza mesnet … sayılı marka kapsamında yer alan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları; aynı veya aynı türdür.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibaresinden oluştuğu, kırmızı renk ile yazılan kelime markası olduğu, “…” ibaresinin aynı düzlemde yazıldığı, “f” ve “y” harflerinin kademeli olarak “…” ibaresine göre daha alt düzlemde mizanpajının yapıldığı, bu nedenle davaya konu marka başvurusunda hemen ve ilk bakışta “…” ibaresinin ön plana çıktığı tespit edilmiştir.
İtiraza mesnet olup dava konusu emtialar ile aynı/aynı tür emtialar içeren davacıya ait … sayılı markanın “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı/aynı tür olduğu, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (…), somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların aynı/aynı tür olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasında farklılık derecesinin artması gerektiği, ancak; gerek başvuru markasının, gerekse itiraza mesnet markanın esaslı unsurunun müşterek olarak “…” sözcüğünden oluştuğu, davaya konu emtialar bakımından bu sözcüğün somut ayırt ediciliğinin bulunduğu, başvuru markasında yer alan “…” harflerinin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, bu nedenle; karşılaştırılan markalar arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … ‘nin 13.02.2019 tarih … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının tanınmışlık iddiası bakımından; tanınmışlığının tespitine ait mahkeme kararları incelendiğinde “…” ibareli markaları yönünden tanınmışlık kararı mevcuttur (Örneğin … .26/06/2008 tarihli kararı). … no.lu tescil kaydında da davacı markalarından “… …” markasının … tanınmış marka siciline kayıtlı olduğu görülmektedir. Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinin kanaati de davacının … markasının “şekerleme, bisküvi” emtiası bakımından tanınmış marka olduğu yönündedir. Diğer taraftan, somut vakada, davaya konu edilen emtialar ile davacının … markasının tanınmış olduğu “şekerleme, bisküvi” emtiaları arasında davacı markasının tanınmışlığının sağladığı olumlu imajın dava konusu marka başvurusuna transfer edilmesi riski bulunmamaktadır. Zira; emtialar arasında bu transfere meydan verecek bir ilinti söz konusu değildir. Yine; karşılaştırılan emtiaların niteliği dikkate alındığında; davalı markasının tescilinin davacı markalarının itibar ve ayırt ediciliğini de zedeleyecek nitelikte olmadığı, dolayısıyla SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 hükmü koşulu somut olayda oluştuğundan, “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının iptaline karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 62,70 TL vekalet harcı, 167,00 TL posta-tebligat, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.936,52 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza