Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/375 E. 2023/77 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/375 Esas
KARAR NO : 2023/77

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/10/2022
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 07/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin dünyanın ilk ve tek zayıflama televizyonu olan … internet sitesinin sahibi olduğunu, kanalın konusu zayıflama üzerine olup zayıflama üzerine farklı programlar yürütülmekte olduğunu, … ile hem içerik olarak hem görsel, hem de işitsel hiçbir konuda örtüşmediğini, …, ibareli markanın özgün olmadığının bölge ismi olmasından belli olduğunu, müvekkilinin markasının aynı zamanda soyadı olduğunu, -… eki gelerek oluşturulmuş bir marka olmadığını, müvekkilinin iş bu markayı kullanma amacının … Bölgesi ile ilgili olmamakla birlikte kendisi …’de alanında uzman profesyonellerce hazırlanmış beslenme, psikolojik hareket içerikleri bulunmakta olduğunu, programların tamamı müvekkili … ve uzman diyetisyenlerin, hareketisyenlerin, psikologların, sosyologların yer aldığı kadro tarafından hazırlanmakta olduğunu, hali hazırda … platformunun çok sayıda kullanıcısının bulunmakta olduğunu, …, … ve …’da nörobilim alanında özel eğitim almış olan müvekkilinin, yaptığı araştırmalar ve aldığı eğitimlerle nörobilim uzmanı olarak adını duyurmuş olduğunu, sadece zayıflama alanında değil, bilinçaltı eğitimleri ile de başarılı bir kariyere sahip olduğunu, müvekkiline ait marka başvurusu ile redde mesnet alınan markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak farklı olduğunu belirterek; … nezdinde tesis edilen 05.08.2022 tarihli …karar sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 25/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İltibas tehlikesinin, eski ve yeni markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak saptandığını, markalar arasında iltibas tehlikesinin, telaffuz, biçim ya da anlam itibarıyla ortaya çıkabilir olduğunu, başvuruya konu markanın, küçük harflerle yazılmış “… …” ibaresinden oluşmakta olduğunu, redde mesnet davalı markalarının da, küçük harflerle yazılmış “… …” ibaresi ile bu ibareyi çevreleyen karışık renklerle süslenmiş bir … unsurundan oluşmakta olduğunu, davacı başvurusu ile davalının itiraza mesnet markalarının esas unsuru olan “… …” ibaresinin birbirinin aynısı olduğunun açık olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markalarda ön plana çıkan esas unsurun, birbirinin tıpatıp aynısı olan “… …” kelimesi olup, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle, markaların umumi intibalarının da aynı olduğundan şüphe bulunmamakta olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
Dava konusunu devralan davalı … vekili 24/01/2022 tarihli dilekçesinde özetle; Davacının … başvuru numaralı “…” markasının tescili istemini içerir başvurusu üzerine, başvuru tarihinde …’a ait olan “…” markası ile iltibas yaratması nedeni ile, marka tescil talebinin kabul görmemesi neticesinde açılan iş bu davada, dava …’ a yöneltilmiş ise de, “…” isimli markayı …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile müvekkili satın almış olmakla, markanın tüm hak ve yetkilerinin müvekkiline ait olduğunu, iş bu davanın tarafı müvekkili olacağından, davaya müdahil olmak ve süresi içerisinde cevaplarını sunmak gerektiğini, davacının … numaralı “…” marka başvurusuna müvekkiline ait “… …” ibareli seri markaları ile çok çok benzer olması, aynı sektöre hitap etmesi ve müvekkilin bu markayı çok uzun zamandır kullanmasından doğan geçmişe dayalı hakları sebepleriyle itiraz edilmiş olduğunu, yapılan itiraz doğrultusunda, davacının marka tescil talebinin kabul görmemiş olduğunu ve talebin reddine karar verilmiş olduğunu, davacı yanın marka tescil talebinin kabul görmemesinin gayet yerinde ve hukuka uygun olduğunu, öncelikli olarak, “…” isimli markayı …. Noterliğinin … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile müvekkili satın almış olduğundan, markanın tüm hak ve yetkilerinin müvekkiline ait olduğunun kabulü ile müvekkilinin davalı yanında davaya katılma talebinin kabulüne, zamanaşımına uğramış davanın usulden reddine, aksi kanaat halinde hukuka ve hakkaniyete aykırı davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan… Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı… kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan …. sayılı markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih …sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 21.06.2021 tarihinde … sayılı “…” ibareli, 38 ve 41. sınıflarda bulunan hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.09.2021 tarih 381 sayılı … Bülteni’nde yayımlandığı, söz konusu yayıma karşı davalı … tarafından 25.11.2021 tarihinde… sayılı markalar mesnet gösterilerek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca itiraz edildiği, davacı yanın 24.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, … Başkanlığı’nca itirazların reddine karar verildiği, davalı … tarafından 27.05.2022 tarihli yeniden itiraz dilekçesi ibraz edildiği, davacının 04.07.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı… kararı ile SMK m.6/1 hükmü uyarınca itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 08.08.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; redde mesnet … sayılı markaların ….Noterliği’nin 28/04/2022 tarih … numaralı marka devir sözleşmesi ile … tarafından …’e devredildiği, söz konusu devir işleminin … siciline 11/10/2022 tarihinde işlendiği, … karar tarihinden sonra devir olgusu … siciline işlendiğinden 6100 sayılı HMK m.125/1-a hükmü uyarınca davacı yanın talebi de dikkate alınarak redde mesnet markaları devralan …’in davalı olarak eldeki davaya dahli sağlanarak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “38.SINIF:Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (…). Haber ajansı hizmetleri. 41.SINIF:Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (… iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetleri, redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan 38 ve 41.sınıftaki hizmetlerle aynı veya aynı türdür.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin, “…” ibaresine göre nispeten büyük punto ile yazıldığı, markanın genel görünümünde ilgili tüketici kesimi nezdinde “… …” olarak algılanacağı tespit edilmiştir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; “…+… …” ve “…+… …” ibarelerinden oluştukları tespit edilmiştir.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; markalarda müşterek olarak bulunan unsur “…” ibaresidir. …; …’nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. …. sayılı kararında, “… ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır. Örnek verilmek gerekirse …, …veya… veya dava konusu olayda olduğu gibi …’un maruf bir ilçesinin adı olan sadece “…” sözcüğünün bir kişi adına marka olarak tescil edilmesi halinde, bu sözcük artık bir kişinin tekelinde kalacak ve bu şekilde bir kamu adı başkaları tarafından markalarında kullanılamayacaktır. Zira, yerleşen uygulamaya göre, bu isim, markanın “kök” sözcüğü olacak ve iltibas iddiası ile diğer marka başvurularının önlenmesine neden teşkil edecektir. 556 sayılı KHK’nın genel amacı dikkate alındığında böyle bir imtiyazın kimseye tanınmaması gerekir. Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkan verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi de bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin “…” ve “…” adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, “….” gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir.” denilmiştir. O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla, yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim ….. sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötü niyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; redde mesnet “…+… …” ibareli markalar karşısında, davacıya ait “…” ibareli marka başvurusunun tescili mümkündür. Markaların tertip tarzı, kullanılan renk ve … unsurları farklıdır. Ayrıca başvuru markası “…” şeklinde bütünlük arz edecek biçimde dizayn edilmiştir. Buna göre; davacı, redde mesnet markalarda kullanılan “…” ibareli coğrafi yer adını farklı bir ekle marka olarak tescil ettirmek istemekte olup, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde söz konusu başvurunun tesciline engel bir durum bulunmamaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek, HMK m.125/1-a son cümle uyarınca dava konusunu devreden davalı da dava konusunu devralan davalı ile birlikte yargılama giderlerinden sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı… kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 231,00 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 429,50 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 25,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, dava konusunu devreden davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza