Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/37 E. 2022/219 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/37 Esas
KARAR NO : 2022/219

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 02/02/2022
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 02/02/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren, … barkodlama alanında Türkiye’nin tek, dünyanın da en büyük dördüncü firması olduğunu, yürüttüğü bir çok projesi ve Ar-Ge çalışmaları ile topluma hizmet ettiğini, geliştirdiği sistem, cihaz ve makinelere özel özgün markalar yaratmaya da öncelik verdiğini, bu minvalde yarattığı “…” ibareli markasının davalı TÜRKPATENT nezdinde 2020 29667 sayı ile 10. Sınıfa giren emtialarda tescilli olduğunu, diğer davalı firmanın 35. Sınıf içerisinde 10. Sınıfa giren emtiaların da satışı hizmetlerinde kullanılmak üzere TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı … sayılı “…” ibareli markanın tesciline, söz konusu markasına ve SMK m. 6/1 ve m. 6/9 hükümlerine dayalı olarak dosyaladığı itirazların TÜRKPATENT tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve aynı/aynı tür emtialarda kullanılacaklarını, markalarda geçen ibarelerin ilk altı harfinin aynı olduğunu ve sadece son harflerinde değişiklik olduğunu, işaretlerde kullanılmış olan şekil unsurlarının markalara kattığı ayırt ediciliğin çok düşük seviyede kaldığını, bu ibarelerin neredeyse aynı şekilde telaffuz edildiğini, karşılaştırılan markaların her ikisinin de başlangıç heceleri olan “…” ibaresinin tüketici nezdinde kavramsal açıdan uyandırdığı ilk algının da karıştırmaya mahal verecek derecede yakın olduğunu, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinin İngilizce’deki karşılığının “adli tıp uzmanı/tabip” olduğunu, bu yönü itibariyle de dava konusu edilen markanın SMK m. 5/1-c ve 5/1-d hükümleri uyarınca tescilinin mümkün olmadığını, bütün bunlara rağmen davalı firmanın dava konusu edilen markayı tescil ettirmek istemesinin kötü niyetli olduğunu iddia ederek; TÜRKPATENT YİDK’nın 30.11.2021 tarihli ve … sayılı kararının 35. Sınıf içerisinde yer alan 10. Sınıf emtialar yönünden iptaline, dava konusu edilen … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 16/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; SMK m. 5/1-c ve 5/1-d hükümlerinin somut olayda uygulanmasını gerektirecek herhangi bir durum olmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, zira taraf markalarında kullanılmış olan şekil unsurlarının işaretlerin genel görünümleri itibariyle işaretleri birbirlerinden ayırt etmeye yeterli unsurlar olduğunu, markaların bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, markalar arasında karşılaştırma yapılırken, davacının yaptığı şekilde, diğer farklı unsurlar gözetilmeksizin markaların bölümlere, parçalara ayrılarak inceleme yapılmasının bütünlük ilkesine aykırı olacağını, ayrıca da taraf markalarının farklı mal ve hizmetlerde kullanılacağını, bu sebeplerle aralarında karıştırılma ihtimali olduğundan söz edilemeyeceğini, davacının dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasını somut delillerle ispatlayamadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … Sağlık Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.Ş., davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2020/29667 sayılı “Şekil+…” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, dava konusu markanın 6769 sayılı SMK m.5/1-c ve m.5/1-d hükümleri uyarınca mutlak tescil engeli barındıran bir işaret olup olmadığı, dava konusu markanın tescili halinde tescil kapsamındaki tüm hizmetler bakımından hükümsüzlüğü koşulunun oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 35. Sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin tescili amacıyla 07.07.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.09.2020 tarih ve 357 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 30.11.2020 tarihinde 2020/29667 sayılı markasını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 03.05.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 02.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı vekilinin markanın hükümsüzlüğü istemine mesnet tuttuğu; dava konusu markanın SMK m.5/1-c ve m.5/1-d hükümleri bağlamında tümden hükümsüz kılınması istemi hakkında ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir. Zira; YİDK kararının iptali istemi bakımından ileri sürülen itiraz sebepleri arasında dava konusu marka başvurusunun mutlak tescil engeli barındırdığı iddiası da bulunmamaktadır.
YİDK kararının iptali davası bakımından ise; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK karar tarihi olan 30.11.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri içindeki emtialar, davacıya ait itiraza mesnet 2020/29667 sayılı marka kapsamında yer almaktadır. Bir malın üretilmesinin doğal sonucu o malın satışı/pazarlanmasıdır. Satış hizmetinden söz edebilmek için ortada satışa konu imal edilmiş bir ürün bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, davacıya ait marka kapsamında 10.sınıfta yer alan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alıp davaya konu olan 10.sınıftaki emtiaların satışı/pazarlanması hizmetleri arasında birbirini tamamlayıcı işlev bulunmakta olup, bu mal ve hizmetler benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibaresi, stilize edilmiş yazım karakterinde mavi/yeşil/mor renkli büyük harflerle yazılmış ve ibarede geçen ikinci “O” harfi, güneşi veya çiçeği andıran bir figür şeklinde tasarlanmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet marka incelendiğinde; şekil ve kelime unsuru ihtiva eden karma bir marka olduğu, işaretin sol baş tarafına … sarmalını andıran, yatay ve dikey çizgiler de ihtiva eden basit bir şekil unsurunun konuşlandırıldığını, bu figürün yanına da düz yazım karakterindeki siyah renkli kalın ve büyük harflerle “…” ibaresinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; “…” ve “…” ibarelerinin davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi tarafından umumi intiba olarak anlamsız sözcükler olarak algılanacağı, taraf markalarının esas unsurları olan “…” ve “…” ibarelerinin harflerinin büyük bir çoğunluğu ortak olduğundan ve bu harflerin diziliş sıraları da aynı olduğundan, birbirlerine benzer bulunmuştur. Zira; karşılaştırılan ibarelerin sadece son harfleri farklıdır ve ilk altı harfleri, diziliş sıraları dahil olmak üzere, birebir aynıdır. İbareler arasındaki tek bir harf farklılığı, markalarda esas unsur olan kelimelerde geçen diğer ortak harflerin yaratmış olduğu benzerliği ortadan kaldıracak, yani markaları iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte değildir. Taraf markalarındaki baskın olmayan şekil unsurlarının veya bu kelimelerin farklı renklerde ve yazım karakterinde yazılmış olmasının, bu benzerliğin aşılması için yeterli bir farklılık/ayırt edici nitelik olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemektedir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “…”li markasını görmüş ve tanımış olan bir ilgili tüketicinin, davalının “…”li markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması” riski altında olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 10. Sınıfa giren emtiaların 35. Sınıf altında toptan/perakende satışı hizmetlerinin, davacının markasının kapsamına giren 10. Sınıftaki emtialar ile benzer olduğu da tespit edilmiştir. Her ne kadar bu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri düşük olmasa da, taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyi nedeniyle, bu emtialarda “…” ve “…” ibarelerinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması halinde alıcıların/tüketicilerin söz konusu emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların/tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının markasının tescili kapsamına giren bu emtialar açısından davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetler bakımından, dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından iptaline, dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 266,50 TL posta-tebligat, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.439,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı Şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza