Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/36 E. 2022/284 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/36 Esas – 2022/284
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/36 Esas
KARAR NO : 2022/284

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/02/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yıllardır elektronik ve ev aletleri alanında Türkiye çapında hizmet verdiğini, Türkiye’nin pek çok yerinde bayisi olan kurumsal bir firma olduğunu, müvekkilinin bu kapsamda tanınırlığı da arttıkça markalaşmaya daha da önem verdiğini ve halihazırda 109 adet tescilli ve tescil süreci devam eden markasının bulunduğunu, bütün bu markaları ile müvekkilinin artık sektöründe öncü, ev aletleri denildiğinde tüketicinin aklına ilk gelen sayılı isimler arasında olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır kullanmakta olduğu … markasının kullanımla da yaygınlaşan tanınırlığı ve kalitesiyle gelen saygınlığından faydalanma amacı taşıyan ve müvekkilinin markasıyla iltibas yaratacak derecede benzer olan … başvuru numaralı … marka başvurusuna ilişkin itirazın 01.12.2021 tarihli kararla reddedildiğini, müvekkili şirketin 2015/12554 başvuru numaralı … markasını 01. Sınıf ile 45. Sınıf arası tüm mal veya hizmetler kapsamında tescil ettirerek marka üzerinde tek hak sahibi olduğunu, Marka Patent Kurumuna yapılan itirazda davalı yanın müvekkilinin markası ile faaliyet gösterdiği aynı sektörde, yani 20. Sınıf kapsamında faaliyet gösterebilmek için … markasına ilişkin bulduğu başvuru ile müvekkili şirketin … markasına benzerliğinden ötürü iltibasa neden olacağını ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun belirtildiğini, … ibareli marka başvurusunun orijinallikten uzak olduğunu, müvekkili markasının devamı, serisi sanılabileceğini, müvekkilinin yıllardır … markasına yoğun emek ve sermaye ayırdığını ve seri markalar oluşturduğunu, …. gibi tescilli markalarının bulunduğunu, müvekkilinin işbu markalarına benzer marka başvurularının daha önce de yapılmış olduğunu, müvekkili firma itirazları sonucunda bu marka başvurularının iptal edildiğini, davalı yanın … ibareli marka başvurusu ile müvekkili firmanın … markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, davalı markasının müvekkili markalarıyla çağrışım yaratacağını, ortalama seviyedeki bir tüketicinin görsel ve işitsel olarak ayniyet derecesindeki bu benzerlik sebebiyle müvekkiline ait “…” ibareli markalarını içeren benzer ürünleri satın alabileceğini veya her iki markanın da müvekkili firmanın sanılabileceğini, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili markasının bilinirliğinden haksız menfaat sağlamayı amaçladığını, davaya konu marka başvurusunun tescil edilmesi halinde müvekkili markasının itibarına ve tüketici nezdindeki konumuna telafisi güç zararlar vereceğini iddia ederek; davalının … markasının tescilinin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulünü ve neticeten … sayılı Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararının iptalini ve dava konusu marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 16/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru markası olan … markası ile davacının itirazına mesnet … markası olan 2015/12554 sayılı markası yan yana incelendiğinde anılan markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırılmaya sebep olacak derecede benzer olmadığını, taraf markalarının genel görünümlerinin ve bütünüyle bıraktıkları izlenimin de farklı olduğunu, her ne kadar her iki marka kapsamında benzer emtialar bulunsa dahi, taraf markaları arasında karıştırılacak derecede işaret benzerliği bulunmadığı için 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenmiş olan iltibas koşulunun oluşmayacağını, taraf markalarının işaret anlamında karıştırılacak derecede benzer olmadığından tanınmışlık koşulunun da oluşmayacağını, başvuru markasının, davacı markalarının çıkarlarına zarar vermesi ve itibarından haksız yararlanmasının söz konusu olamayacağını, bu nedenle davacı vekilinin tanınmışlığa dayanılarak başvuru markasının tescil edilmemesi yönündeki iddialarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, YİDK’nın işbu kararının usule ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek; davanın reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … 16/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Henüz tescil edilemeyen marka nedeniyle işbu davanın usul ve yasalara aykırı olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu’na şirket adına patent alımı için 20.07.2020 tarihinde müracaat edildiğini, ilgili kurumun müracaatı kabul ederek tescili talep edilen … marka isminin, başka şirket markaları ile ilgili benzerliğinin olup olmadığının araştırıldığını ve yapılan araştırma sonucunda … markasının, davacı yanın … ibareli markasına iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine vardığını ileri sürerek; işbu davanın öncelikle husumat yokluğundan reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde her iki marka arasında iltibasa neden olabilecek düzeyde benzerlik olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından davanın tümden reddedilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+….com” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “Şekil+….com” ibareli, 20. sınıfta bulunan bir kısım emtiaların tescili amacıyla 20.07.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.09.2020 tarih ve 357 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 07.10.2020 tarihinde 2015/12554 sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 08.04.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 02.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 02.03.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; bilirkişi raporunun 5 ve 6.sayfasında listelenen hükümsüzlüğe mesnet markalar; dava tarihi itibariyle davacı … TİCARET A.Ş. adına kayıtlı iken Ağustos 2022 itibariyle dava dışı … ELEKTRİKLİ EV ALETLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.’ye devredilmişlerdir. Dava dışı bu şirketin eldeki davayı HMK m.125/2 hükmü uyarınca takip etmemesi nedeniyle söz konusu hükümsüzlüğe mesnet markaların dava malzemesi arasından çıktığı tespit edilmiştir.
Eldeki davada gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacıya ait olup mesnet tutulan tek marka 2015/12554 sayılı … markasıdır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan “20.sınıf: (20/01) Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. (20/03) Aynalar. (20/06) Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler.” emtiaları, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet 2015/12554 sayılı marka kapsamında aynen yer almaktadır. Bu nedenle dava konusu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet 2015/12554 sayılı marka arasında “emtia ayniyeti” bulunmaktadır.
Dava konusu “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Aynalar. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler.” emtialarının ilgili tüketicisi; makul derecede bilgili, dikkatli ve gözlemci olarak kabul edilen ortalama tüketici olup; içinde profesyonel iş sahiplerinin yanı sıra, sıradan kişilerin, nihai kullanıcıların da yer aldığı oldukça geniş bir kitledir. Eğitim, kültür, sosyoekonomik durum farkı olmaksızın pek çok yetişkin bu malların kullanıcısı/tüketicisi durumundadır. Dolayısıyla işbu mallar yönünden orta düzey tüketicilerin algısı esas alınmalıdır.
Davacının itiraza ve hükümsüzlüğe mesnet gösterilen “…” şeklindeki markası, beyaz zemin üzerine siyah renkte, yuvarlak-düz formlu harflerle yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. Markada yer alan STİL kelimesi TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “üslup, biçem” anlamına gelmektedir. “Ev” kelimesi ise “konut, hane” demektir. “Ev” kelimesi davalı marka başvurusu kapsamında yer alan çekişme konusu “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar” emtiası bakımından yoğun telmih içeren bir ibaredir. Zira mobilya emtiası, “ev eşyası” olarak anılmaktadır. Stil kelimesinin de özellikle ev dekorasyonu bakımından sektörde “… stil” (modern stil, minimalist stil, iskadinav stil, endüstriyel stil, fransız country stil, geleneksel stil, bohem stil, eklektik stil, rustik stil) biçiminde yaygın kullanımı söz konusudur. Ancak somut olayda davacı markası “ev stili” şeklindeki bilindik tamlamadan oluşmamakta, “stil” ve “ev” kelimelerinin sonuna S eki eklenerek olağan dışı biçimde bir araya getirilmesi suretiyle türetilmiş telmih edici bir fantezi ibaredir. Dolayısıyla itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın esas unsuru bir bütün halinde “…” ibaresidir.
“Şekil+….com” şeklindeki davalı marka başvurusu ise; beyaz zemin üzerine siyah renkte, uç kısımları renkli noktalarla karakterize edilmiş, yuvarlak formlu harflerle yazılmış … kelimesi ile bu kelimenin sağ üst köşesinde yer alan çok küçük boyuttaki “com” ibaresinden oluşmaktadır. Marka bütünü içinde vurgu ve ayırt edicilik … ibaresine yüklenmiş olup, alan adı uzantısı olan “com” ibaresi hem anlamı, hem de yazım boyutu ve markadaki konumlanışı gereği tali unsur durumundadır. … ibaresi, STİL kelimesi ile ikinci tekil şahıs iyelik eki almış EV(İN) kelimesinin bitişik yazılması suretiyle türetilmiş bir sözcüktür.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; kapsamlarında yer alan emtiaların aynı olduğu, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği …. dava konusu markanın esas unsuru “…” iken, davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, markaların esas unsurlarının ilk altı harfinin birebir aynı harflerden oluştuğu, bu nedenle söz konusu markalar arasında görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyli benzerlik bulunduğu, zira ortalama tüketici kesiminin markaların başlangıç kısımlarına, sondaki kısımlarına göre daha çok dikkat edeceği ve markaların başlangıç kısımlarını hatırında daha çok tutacağı, karşılaştırılan markaların başlangıç kısımlarının da aynı harflerden oluştuğu, gerek dava konusu markanın, gerekse itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın bir bütün halinde ortalama tüketici kesimi nezdinde algılandıkları ve bütüncül algı neticesinde farklı nesnelere çağrışım oluşturmadıkları, dolayısıyla kavramsal olarak markaların farklılaştığının söylenemeyeceği, buna göre; daha önce davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markayı gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları birlikte görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, ancak markaların ayırt edici unsurlarının gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu markayı davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde bu markayı davacıya ait marka ile ilişkilendirebileceği, bu markanın davacı tarafından ihdas edildiği hususunda yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının … markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak herhangi bir delil sunmadığı, sadece itiraz dilekçesine … markalı küçük ev aletlerinin satışına ilişkin bazı internet sayfası görsellerini eklediği anlaşılmıştır. Huzurdaki davada da … markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak satış faturası, reklam-tanıtım belgeleri, kamuoyu araştırması gibi herhangi bir somut delil sunulmamıştır. Tüm dosya kapsamı itibariyle, davacının … ibareli markasının “tanınmış marka” olduğu iddiasının gerek YİDK nezdinde gerekse huzurdaki davada ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü koşulu somut olayda gerçekleştiğinden davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 378,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.562,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’un yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2022