Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/354 E. 2023/217 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/354 Esas – 2023/217
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/354 Esas
KARAR NO : 2023/217

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/09/2022
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 26/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…” mağaza adı/markası ile halk arasında ve sektörde tanındığını, müvekkili şirketin … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna karşı davalı şirket itirazının …tarafından kısmen kabul edildiğini, … kararına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkili şirket itirazının …’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin “…” markası ile davalı şirkete ait “… … …” ve “… …” markaları arasında herhangi bir benzerlik veya iltibas ihtimali bulunmadığını, müvekkili markasının yeterli ayrıt ediciliği sağladığını, redde mesnet markaların ilgili sınıflar için tescilde hiçbir üstün hakkının bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” şeklinde oluşturduğu markaları 09, 35, 36, 38, 42. sınıflarda tescil ettirdiğini, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını, markalar benzer olmadığından sınıflar bakımından benzerlik bulunmasının iltibasın varlığı için tek başına yeterli olmayacağını, davalı şirket markalarının esaslı unsuru olarak değerlendirilen “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresini içeren birden fazla markanın sahibi olduğunu, seri marka oluşturma amacı taşıdığını, müvekkili şirketin önceki tarihli “…” ibaresini içeren markaları sayesinde öncelik hakkına sahip olduğunu, davalı şirketin markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük ve tanımlayıcı olduğunun kabul edildiğini, ilgili masa oyununun toplumda “…” olarak bilindiğini, “…” ibaresinin davalının tekeline bırakılamayacağını, davalı şirket markalarında yer alan “… …” ibarelerinin ayırt ediciliğinin düşük ve zayıf olduğunu, tanımlayıcı bir ibare olduğunu, davalı markasında “…” ibaresinin esas unsur olarak dikkate alınması gerektiğini beyanla; … …’nın … sayılı kararının aleyhe hususlarının iptaline, müvekkili şirkete ait … sayılı marka başvurusunun tescil prosedürünün tüm mal ve hizmetler yönünden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 05/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında sınıf benzerliğinin söz konusu olduğunu, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğacağını, markaların birbirleriyle ilişkilendirilebilir olduklarını, ilgili tüketicilerin markaların kaynaklarının aynı olduğu algısına kapılabileceğini ve markaların birbirlerinin serisi olduğu yanılgısına düşebileceğini, markalar arasındaki sınıf benzerliğinin markaları birbirine yakınlaştırdığını ve iltibas tehlikesi oluşturduğunu, davalıya ait mesnet markaların “…” ibaresini içeren “… … …” ve “… …” markalarından oluştuğunu, davacı markasının davalı markaları ile aynı esas unsuru içeren “…” sayısı ile oluşturulduğunu, markanın tek ve esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, düz bir yazı tipi kullanılarak siyah renkle yazıldığını, markanın sadece “…” ibaresinden oluşması nedeniyle davalıya ait markaların serisi olduğu algısı oluşturduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, davacının kazanılmış hak ve tanınmışlık iddialarının reddi gerektiğini, … kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ŞİRKETİ vekili 25/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1999 yılında faaliyete başladığını, kısa süre içerisinde internet kullanıcılarının en çok tercih ettiği markalardan biri olduğunu, müvekkili şirketin … numarasıyla kayıtlı tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu, dava konusu marka başvurusunun reddine mesnet olan müvekkili şirket markalarında “…” ibaresinin lacivert zemin üzerinde tüketicilerin dikkatini çekecek şekilde kırmızı renkle ve oldukça büyük puntolarla yazıldığını, markalardaki baskın, esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasında yüksek seviyede görsel benzerlik bulunduğunu, müvekkili şirket markalarında yer alan “…” ibarelerinin markaların kullanıldığı oyun hizmetlerini belirttiği için düşük ayırt edicilik vasfına sahip olduğunu, … sayılı markanın ise müvekkili şirketin çatı markası olan “…” ibaresini taşıdığını, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde çatı markanın dikkate alınmayacağını, markalar arasında yüksek derecede işitsel benzerlik bulunduğunu, müvekkili şirket markalarının ortalama tüketici zihninde bıraktığı imajın kavramsal yönden “…” olarak ifade edilen oyunlara ilişkin olduğunu, davacı markasının ise yalnızca “…” ibaresinden oluştuğunu, markalar arasında kavramsal benzerliğin de bulunduğunu, davacı markası ile müvekkili şirket markalarının aynı mal ve hizmetlere ilişkin olduğunu, markalar arasında güçlü bir karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davacının … mağazalarının tanınmış olup olmadığı, mağaza sayısı, marka tescilleri gibi hususların iş bu yargılamanın konusu dışında olduğunu, müvekkili şirket markalarının her yaştan, cinsiyetten ve kesimden insanlara hitap ettiğini, ortalama tüketicilerin uzman olmadığını, davacının iddiasının aksine “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, … kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı …. Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet alınan … sayılı markalar arasında … kararında belirtilen mal ve hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “…” ibareli, 09 / 35 / 36 / 38 / 42.sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 26.11.2020 tarihinde … sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.04.2021 tarih 371 sayılı … ‘nde yayımlandığı, söz konusu yayıma karşı davalının 11.06.2021 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1 ve m.6/5 hükümleri uyarınca itiraz ettiği, davacının bu itiraza karşı 08.09.2021 tarihinde karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, …’nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca bir kısım mal ve hizmetlerin reddedildiği, bu karara karşı davacının 01.12.2021 tarihinde karara itiraz dilekçesi sunduğu, davalının 22.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 25.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Dava konusu marka başvurusunun, iş bu davaya konu emtiaları, 09. Sınıfta yer alan emtialar, (1-34 sınıf emtiaların satışına yönelik) 35/05 sınıf hizmetler ile 38. Sınıfta yer alan hizmetlerdir. Davalının redde mesnet kabul edilen markaları ise, hali hazırda 09. Sınıfta yer alan emtialar, (1-34 sınıf emtiaların satışına yönelik) 35/05 sınıf hizmetler ile 38. Sınıfta yer alan hizmetler yönünden tescillidir. Taraf markalarında ayniyet taşıyan emtialar, bilirkişi raporunda yer verilen tabloda altı çizili olarak işaretlenmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan ve iş bu davanın konusunu oluşturan emtialar bakımından, taraf markaları arasında, “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu; herhangi bir renk, kelime ya da şekil unsuru içermeyen, “…” sayısından oluşan bir markadır. Dava konusu markanın tek unsuru, siyah renk ve standart bir sayı karakteri ile yazılmış “…” ibaresi olup, bu ibare “…” şeklinde telaffuz edilmektedir.
Redde mesnet markalar ise üst satırda kırmızı renk ile yazılmış “…” sayısı ile sayının altında çok daha küçük punto ile yazılmış “…” ve “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Markalar, mavi renkli bir arka plan üzerine konumlandırılmıştır. “…” ve “…” ibareleri, yazı puntosu itibariyle markanın tali unsuru konumundadır. Zira “…” ibaresine nazaran çok küçük punto ile yazılmış ve markada bütün algı “…” sayısı üzerinde toplanmıştır. Bu nedenle, davalıya ait markaların da esas unsurunun “…” sayısı olduğu değerlendirilmiştir.
“…” ibaresi, … oyununda kullanılan bir tabirdir. “…” ibaresi ise, davalının hem ticaret unvanının ayırt edici unsuru, hem de tanınmış markasıdır. Dolayısıyla, çatı marka niteliği taşıyan “…” ibaresinin, benzerlik değerlendirmesinde göz ardı edilmesi gerekmektedir. Hem “…” ibaresinin punto itibariyle ön planda olması, hem de “…” ibarelerinin, anlam itibariyle ayırt edici niteliğinin düşük olması nedeniyle, davalı markalarının esas unsuru “…” ibaresidir.
Taraf markaları, sadece, davalı markalarında yer alan renk ve tali unsurlar konusunda farklılık taşımakta olup, esas unsur olarak aynı ibareden oluşmaktadır. Markaların esas unsurunun ayniyet taşıdığı gözetildiğinde, markalar arasında yüksek seviyede görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, somut olay bakımından, taraf markaları arasında “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları “…” ibaresini ortak olarak içerdiğinden, bu ibarenin taraf markalarında esas unsur konumunda olmasından kaynaklı olarak, markalar arasında yüksek seviyede benzerlik bulunduğu, taraf markalarının esas unsurlarının aynı olduğu, sınıfsal olarak değerlendirildiğinde de taraf markaları kapsamında yer alan emtiaların ayniyet taşıdığı, bu nedenle somut olayda markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili müktesep hak iddiasında bulunduğundan bu husus aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
…. sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
…. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (,,,)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, ,,, sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; davacının ,,,, sayılı markasının, dava konusu markadan sonraki tarihte başvuruya konu edilmesi nedeniyle, davacının … sayılı markalarının tescil tarihi üzerinden 5 yıl geçmediğinden, henüz çekişme konusu olmaktan çıkmaması nedeniyle, davacının,,, sayılı markaları, dava konusu 09 ve 38. Sınıf bakımından sınıfsal ayniyet taşımakla birlikte, bu markaların dava konusu marka ile işaretsel olarak benzer olmaması nedeniyle, davacının diğer markaları ise, dava konusu markanın emtiaları ile sınıfsal ayniyet taşımaması nedeniyle, (Davacının önceki tarihli markaları da 35. Sınıf yönünden tescilli ise de, aralarında alt sınıf benzerliği bulunmamaktadır.) müktesep hakka gerekçe olamayacakları değerlendirilmiştir.
Ayrıca müktesep hak için aranan koşullardan biri de, eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması olup, davacının, önceki tarihli markalarını kullandığını gösterir bir belge, dosya kapsamında bulunmamaktadır. Dolayısıyla kazanılmış hak için aranan şartların, somut olay bakımından gerçekleşmediği, davacı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 243,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 3.986,92 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … ŞİRKETİ’nin yapmış olduğu 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ŞİRKETİ’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/05/2023

Katip ….
E-imza

Hakim ….
E-imza