Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/347 E. 2023/253 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/347 Esas – 2023/253
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/347 Esas
KARAR NO : 2023/253

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 20/09/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı yana ait “….” markaları ile davaya konu “…” markasının aynı mal ve hizmetler için tescil edilmek istendiğini, davaya konu “…” marka başvurusunun davacı “…- … …”, “… – …”, “… – …” markaları ile görsel ve işitsel açılardan benzer olduğunu, itiraza konu başvuruda yer alan … ibaresinin …’e bağlı bir adanın ismi olmasından kaynaklı ayırt edici nitelikte olmadığı göz önüne alındığında asli unsur konumunda yer alan ibare … ibaresi olduğunu ve bu unsurun davacının tescilli markasında yer alan … ibaresinden farklılığı olmadığını, değerlendirmenin … ibareleri arasında yapılması gerektiğini, şekil unsuru ve yazılı unsurların bir arada yer aldığı markalar bakımından tüketicilerin aklında kalan ve asıl marka algısını oluşturan unsurun kelime unsuru olduğunu, davacıya ait markanın özgün bir şekilde oluşturulmuş, yoğun şekilde ayırt edici karaktere sahip olan, tüketici nezdinde bilinen bir marka olduğunu, itiraza konu başvurunun davacıya ait markanın asli unsurunu birebir içerdiğini ve davacının … ibaresini bir çok markasında ibarenin önüne ya da arkasına bir unsur getirerek farklı şekillerde tescil ettirmesi nedeni ile itiraza konu … markasının davacının seri markası olarak anlaşılmasının kaçınılmaz olduğunu öne sürerek; … ‘nun 26.07.2022 tarih ve … sayılı … kararının iptaline ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 26/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının … ve … sayılı markalarının … kararının iptali davasında incelemeye esas alınamayacağını, hak düşürücü süre içerisinde sadece … sayılı markaya dayalı olarak itiraz edildiğini, … ve … sayılı markalara dayalı olarak itiraz edilmediğini, bu markaların sonradan itiraz gerekçeleri arasına eklenmesi ve incelenmesinin mümkün olmadığını, dava konusu marka başvurusunun 25, 35 ve 43. sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetleri kapsadığını, idari aşamada yapılan incelemede, başvuru ile davacı tarafa ait ve yayıma itiraz aşamasında davacı tarafından hak düşürücü süre içerisinde itirazına mesnet gösterilen … sayılı marka arasında belli düzeyde benzerlik olmasının yanı sıra markaların kısmen aynı/aynı türden emtialarda tescilli olduğu ve bu bir kısım emtialar yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğunun tespit edildiğini, bu nedenle, başvuru kapsamında yer alan bir kısım emtiaların başvuru kapsamından çıkartıldığını, kalan mal ve hizmetler yönünden 6’ncı maddenin uygulanma koşulları gerçekleşmediğini öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıslar vekili 07/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı “…+…” markasının davalıların yaşamlarını sürdürdükleri ve işletmelerinin bulunduğu … ilinden (coğrafi isminden) ve … müzik türünden esinlenerek oluşturulduğunu, davalı tarafından ”…” markasının, özellikle yazma, tahta baskı ürünlerin üretimi alanında faaliyet göstermekte olduğunu, … nezdinde … numarası ile tescil ettirdiğini, taraf markaları iltibasa sebebiyet vermese de her iki marka ibaresinde de geçen ”…”; 400 yıllık geçmişi olan ve temeli …’ya dayanan, bir müzik türü olup anonim bir kelime olduğunu, “…”un dünyaca bilinen ve yüz yıllardır var olan bir müzik türü olduğunu ve ayırt ediciliği bulunmadığını, davalıya ait “…” markası ile davacıya ait “…” markası arasında SMK 6/1 kapsamında ayniyet/ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, markaların görsel ve logosal olarak farklı olduğunu, davalı markasının, davacının markasından gerek kelime olarak, gerek şekil olarak gerek ses gerekse de kavramsal olarak tamamen farklı olduğunu, markaların kompozisyonları bütünsel olarak değerlendirildiğinde aralarında hiçbir benzerlik bulunmadığını öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahıslara ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahısların “…” ibaresinin 25, 43, 35. sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 04.06.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.08.2021 tarih ve 378 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 09.10.2021 tarihinde … sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahısların 03.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın …’nca kısmen kabul edilerek bir kısım hizmetlerin başvurudan çıkartıldığı, bu karara karşı davacı şirket tarafından 06.04.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 28.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 17.02.2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler ile davacıya ait … sayılı marka kapsamında yer alan hizmetlerin aynı veya benzer olduğu tespit edilememiştir. Bu nedenle; dava konusu marka kapsamında kalan mal ve hizmetler bakımından, dava konusu marka ile davacıya ait … sayılı marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı peşinen söylenebilecektir.
Bununla birlikte; dava konusu markanın kapsamında yer alan 35, 43. Sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı, davacının önceki tarihli ve dava aşamasında öne sürülen tescilli markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur.
Ticari bir malı üreten bir işletmenin, ürettiği malı satması işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğu kabul edildiğinden, davaya konu davalı markasının tescil edilmek istenen 25. Sınıf emtialar ile davacının dava aşamasında öne sürülen tescilli markasında yer alan aynı malların 35. Sınıf satış hizmetleri doğrudan ilişkilendirilmeye müsaittir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında 25, 35, 43. Sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı açısından taraf markalarının aynı ya da benzer kapsamlı oldukları, kullanım amaçları, hitap edilen kullanıcı grubu, faaliyet gösterecekleri ticari pazar, ilgili pazardaki satış yolları, birbirleriyle rekabet edebilirlikleri, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri gibi özellikleri bakımından benzer oldukları, markaların kapsamları itibariyle oluşan bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin var olup olmadığının tespiti için taraf markalarını oluşturan işaretlerin, nihai algılar itibariyle benzer olup olmadıklarının tespitinin yapılması gerekmektedir.
Davalı markasının tamamı büyük siyah renkte standart yazı karakteri ile yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, düz sözcük markası niteliğinde olduğu, başkaca ilave şekil unsuru içermediği görülmektedir. Markada yer alan “…” ibaresinin …’in … ilçesine bağlı bir ada ismi olduğu, “…” ibaresinin ise “… kültüründe cenaze ve yas törenlerinde ”acının ifadesi” olarak kullanılan “çivit rengi” üzerinden mistisizme dayanır. …, 400 yıllık geçmişi olan ve temeli …’ya dayanan, bir müzik türü” anlamına geldiği görülmektedir.
Davacının mesnet gösterilen ve davalı markası ile benzer mal ve sınıfları kapsayan markalarından biri olan … markasının, tamamı büyük stilize yazı karakteri ile beyaz renkte yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerden “…” kelimesinin baş kısmında hashtag (#) yer aldığı, bu ibarelerin kesik çizgiden oluşan bir daire içerisinde yer aldığı ve dairenin arka planında ise sırtı dönük insan görseli olduğu görülmektedir. Markada yer alan “…” ibaresinin … bir ibare olduğu ve … “…” anlamına geldiği, “mag” ibaresinin de yine … bir ibare olduğu ve … “magazin, dergi, sohbet” anlamlarına geldiği, bir bütün olarak ise “… dergi/magazin, … sohbet” olarak tercüme edilebileceği görülmektedir.
Davacının mesnet gösterilen ve davalı markası ile benzer mal ve sınıfları kapsayan … markasının ise, tamamı büyük beyaz renkte stilize yazı karakteri ile yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerin çizgi kısımları altın sarısı, iç kısmı … renkle dalgayı andıran dikdörtgen bir şekil unsuru içerisine konumlandırıldığı görülmektedir. Bu markada da yer alan “…” ibaresinin … “…” anlamına geldiği, “…” ibaresinin de … bir ibare olduğu ve … “dalga, dalgalanmak” anlamlarına geldiği, bir bütün olarak ise “… dalga” olarak tercüme edilebileceği görülmektedir.
Davalı markasının yer adı ve müzik türü ibarelerinden oluşturulmuş bir marka olduğu, davacı markaları ise “… dergi/magazin, … sohbet” ve “… dalga” anlamlarına gelmektedir. Bütün olarak işaretlerin kavramsal olarak ayrıştığı kanaatine varılmıştır.
Davalı markası “…” şeklinde veya bir miktar … bilen tüketiciler tarafından “…” şeklinde telaffuz edilirken davacı markaları da “…” “…” ve “…” “…” şeklinde telaffuz edilecektir. Bu çerçevede her iki markanın yalnızca “…” sesinin aynı olduğu, ancak vurgunun markanın tümünde olduğu, dolayısıyla işitsel olarak bu sesten kaynaklı düşük düzeyde benzerlik taşıdığı anlaşılmaktadır. Fakat bu benzerliğin bütünsel değerlendirme bakımından etkisinin olmayacağı, söz konusu markaların kulakta bıraktıkları algıların farklı olduğu, taraf markaları arasında bütünsel algıda aralarında işitsel olarak yeterli düzeyde farklılık bulunduğu değerlendirilmektedir.
Taraflar arasında çekişme konusu “…” ve “… – …” markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresidir ve yukarıda da belirtildiği üzere bu ibare … bir renk adı olan “…” anlamına gelmektedir. Ülkemizde vatandaşların ilk öğretimden başlayarak … eğitim gördüğünü, turizm sektörünün ülke ekonomisinde tuttuğu yerin önemini ve … internet ve benzeri iletişim kanalıyla artık tüm dünyada bilinen bir dil haline geldiği dikkate alındığında; tüketicisi yönünden “…” kelimesinin bu anlamının bilindiğinin kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, davalı markasında yer alan “…” kullanımı ise tek başına bir müzik türüne işaret etmektedir ve bu yönden ayrışmaktadır.
… nezdinde 25, 35. ve 43. Sınıf emtialar bakımından yapılan araştırmada “…” ibaresini içeren pek çok marka başvurusu/tescil kaydına rastlanmıştır. Dolayısıyla renk adı + ilave kelime kombinasyonu ile oluşturulan çok sayıda marka olduğu ve bu ibarenin zayıf nitelikte bir ibare olduğu düşünülmektedir.
Bu genel tespitler ve somut olay bazında yukarıda ifade edilen görsel, fonetik ve anlamsal unsurların her biri açısından yapılan değerlendirme neticesinde taraf markalarının bütünsel anlamda yarattıkları nihai algılarda görsel, kavramsal ve işitsel olarak birbirlerinden somut anlamda uzaklaştıkları, dava konusu markanın davacı yanın markalarından yeterli düzeyde farklılaşarak bağımsız ve yeni bir marka algısı yarattığı, her ne kadar taraf markalarının kapsamları aynı – aynı tür/benzer mal ve hizmetleri kapsamakta iseler de, markaların bütünsel algıları itibariyle, ilgili tüketici kitlesi nezdinde, aralarında karışıklığa neden olacak düzeyde benzerlik taşımadıkları, bu sebeplerle işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 269,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 3.967,50 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı şahıslar tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şahıslara verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve davalı şahıslar vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza