Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/338 E. 2023/400 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/421 Esas
KARAR NO : 2023/363

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/11/2022
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 12/11/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1944 yılında kurulmuş olduğu, …’nin en önde gelen gıda şirketlerini bünyesinde barındıran bir şirketler grubu haline gelmiş olup, 130’dan fazla ülkede 65 bin çalışanı, 5 bin 200 tedarikçisi ve dünya geneline yayılmış 68 fabrikası ile faaliyetlerini sürdürmekte olduğu, yurt içinde ve yurt dışında, aralarında sektörlerinin en tanınmış ve önde gelen markalarının da bulunduğu yaklaşık 10.000 tescilli markanın da sahibi konumunda olduğu, davalı tarafa ait “… … …” ibareli marka başvurusu ile müvekkiline ait “…” esas unsurlu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, müvekkilimin “…” markası ile “…” ibaresinin yan yana getirilmesi sonucunda oluşturulduğu ve davalı tarafa ait markada baskın unsurun “…” ibaresi olduğu, itiraza konu markada yer alan “…” ibaresinin başvuru sahibi olan şirketin “…” ticaret unvanının kılavuz unsuru konumunda olup, markalar arası benzerlik incelemesinde arka planda bırakılması gerektiği, markaların esaslı unsurlarının aynı olduğu, “…” ibaresi … “…” anlamına geldiğinden markaya ayırt edicilik katmadığı, … Sayılı Kararı ile 29 ve 30. sınıfta tescilli “…” markaları ile 30. 31. sınıflarda tescil talep edilen “… …” markası arasında karıştırma ihtimali olduğuna karar verilmiş olup ilgili … Kararının iptali ile 30. sınıfta ilgili emtialarda markanın hükümsüzlüğü yönünde hüküm kurulmuş olduğu, davaya konu markanın müvekkiline ait “…” ibaresini birebir şekilde içerdiği gibi müvekkilinin tescilli olduğu sınıfta ve 35. sınıf içerisine eklenen gıda sınıflarının perakendeciliği hizmeti bakımından tescil talebinde bulunulduğu, her iki marka karşılaştırıldığında; taraf markaların esas unsurlarının birebir aynı olduğu, itiraza konu markaya eklenen “…” ibaresinin … “…” anlamına geldiği ve tanımlayıcı bir ifade olduğundan ayırt edicilikten yoksun olduğu, vurgunun “…” ibaresi üzerinde olduğu, inceleme konusu işaretlerin bütünsel yaklaşımda da aynı firmaya ait seri marka imajı yaratacağı, markalar arasında iltibas ölçütünün çok net bir biçimde gerçekleştiği, ortalama tüketici tarafından, müvekkilinin markasının tercih edildiği zannı ile davalının markasının satın alınması, davaya konu markanın müvekkiline ait olduğu yanılgısına düşülmesi ya da müvekkil markasının devamı niteliğinde olduğu zannı ile markaların karıştırılması ve/veya söz konusu markaların en azından ticari, ekonomik açıdan bağlantılı olduğu yönünde bir ilişki kurulması ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, itiraza konu marka başvurusunun aynı zamanda müvekkiline ait seri marka imajı yaratmakta olup tüketici tarafından markaların karıştırılması ve ilişkilendirilmesi ihtimalinin de çok yüksek olduğu, müvekkil şirketin, yıllar boyu devam eden çok büyük tutarlara ulaşan yazılı, görsel ve sosyal medya reklamları, yoğun tanıtımları, ürünlerinin yüksek kalitede, ödüllü ürünler olması, … harcamaları yoluyla ürünlerini geliştirmesi, ürünlerin yaygın dağıtım ve dolaşım ağı ile geniş bir kitleye ulaşması, büyük tanıtım giderleri yapılması, ürünlerin çok sayıda ülkeye ihraç edilmesi ve aynı zamanda ihraç edilen ülkelerde tescilli olması gibi çok sayıda nedenlerle müvekkiline ait “…” markasını taşıyan ürünlerin, 7’den 70’e herkes tarafından bilinen ve aranan ürünler haline gelmiş olduğu, müvekkili tarafından yapılan reklam ve tanıtım harcamalarına dair bir kısım fatura, araç giydirme görselleri, mağaza görselleri, satış rakamları, ambalaj görselleri, reklam ve tanıtım çalışmalarına ilişkin görseller, ürün kitapçıkları, ürün hane tüketim bedeli konulu araştırma raporları, marka lisans sözleşmeleri ve hazirun cetvelinin dosya kapsamına sunulmuş olduğu, davalı tarafın, sırf müvekkilinin emeğinden haksız yararlanmak ve bu bağlamda haksız kazanç sağlamak düşüncesiyle hareket etmiş ve seçebileceği binlerce marka varken müvekkilinin markası ile ayniyet arz eden bir marka tescili için başvuruda bulunmuş olduğu, müvekkilinin tanınmışlığı göz önünde bulundurulduğunda, davalının müvekkilinden haberdar olmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, müvekkili markasının adeta aynısını tercih etmesinin başvuru sahibinin kötü niyetli olduğu ihtimalini kuvvetlendirdiği, hususlarını beyan etmekte, emsal kararlara yer vermekte ve …, …’nun 07.10.2022 tarihli ve … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… … …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmektedir.
C E V A P :
Davalı … vekili 24/11/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının birbirinden bağımsız markalar olduğu, davalının markasından sadece … ibaresini çekip benzerlik iddiasında bulunmanın hukuka uygun olmadığı, davalının markasının davacı markalarıyla aralarında herhangi bir benzerlik olmadığı ve markadaki esas unsurun … ibaresi olduğu, nihayetinde davalı markasının bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde davacı markaları ile SMK 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, … tarafından yapılan incelemede “… …” ibarelerinin … karşılığının “altın …” olduğu ve …’de de üretimi olan özellikli bir … türü olduğu tespit edilmiş, bu bağlamda başvurunun ayırt edici esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilerek başvuru ile “… …” ibareli itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel ya da kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı kanaatine varılmış olduğu, tanınmış markanın farklı mal veya hizmetlerde kullanılmasının, markanın itibarına zarar verip vermediği ve haksız avantaj sağlayıp sağlamadığı hususunun her somut durumda ayrıca ele alınıp incelenmesi gerektiği, bir markanın tanınmış olmasının, o marka ile benzerlik içeren markaların tesciline her durum ve şart altında engel olunabileceği anlamına gelmediği, bu nedenlerle, somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/5. maddesindeki şartların oluşmadığı, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olmasının veya markaların benzer olduğu yönündeki iddianın, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacağı, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı … vekili 21/12/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından tescili için başvurusu yapılan markanın … … … olduğu, her ne kadar davacı tarafça bu markadaki baskın unsurun … olduğu ileri sürülmüşse de, bu çıkarımın dayanağının anlaşılamadığı, müvekkili şirketin adının … … San. Tic. A.Ş. olup … … …’nin müvekkili şirkete ait bir marka olduğunun ilk bakışta kolaylıkla anlaşılmakta olduğu, bu yönüyle markada yer alan … kelimesinin asıl ve ayırt edici olduğu, ayrıca markada geçen … kelimesinin de … markası ile ayırt edilmesini sağlamakta olduğu, müvekkili tarafından tescili talep edilen markanın ayırt edici unsurunun … olduğundan bahisle … tarafından verilen ret kararının yerinde olduğu, “… …” ibaresinin “altın …” anlamına gelmekte olup …’de üretimi olan özellikli bir … türüne işaret etmekte olduğu, bu yönüyle … kelimesinin kullanımının … markası ile de bir bağlantısının bulunmadığı, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 24.12.2020 tarihinde 29, 30, 31 ve 35.Sınıflarda yer alan mal ve hizmetler bakımından “… … …” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 17.05.2021 tarih 372 sayılı …’nde yayımlandığı, söz konusu yayıma karşı davacının … sayılı markaları mesnet göstererek SMK 6/1, 6/5 ve 6/9 hükümleri uyarınca itiraz ettiği, …’nca itirazın haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile söz konusu itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 10.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
… kararının iptali istemi bakımından ise aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu marka başvurusu kapsamında;
29. sınıfta 01 ve 02. alt gruplar dışında kalan tüm malların, davacı şirkete ait 2001 13266 sayılı markanın tescil kapsamında 29. sınıfta yer alan mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
30. sınıfta yer alan tüm malların davacı şirkete ait markaların tescil kapsamında 30. sınıfta yer alan mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için…Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez…. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.” hizmetleri davacı şirket markalarının tescil kapsamındaki 29 ve 30. sınıfta yer alan mallar ile İLİŞKİLİ MAL ve HİZMETLERDİR. Şöyle ki, bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur. 35.sınıfta yer alan her türlü gıda maddesine ait perakende hizmetleri ile ticari mallar (örneğin 29, 30 ve 31. Sınıfa dahil taze meyve ve sebzeler) karşılaştırıldığında, perakende satış hizmetleri, geniş bir mal kategorisiyle ilgilidir ve 35. sınıftaki hizmetler, tüketicilere gıda emtialarının tüketiciye sağlanması/ulaşması noktasında önem arzetmektedir. Dolayısıyla, bahsi geçen mallar açısından 35. sınıftaki perakendecilik hizmetinin, tamamlayıcı nitelikte olduğu kabul edilmektedir.
Dava konusu marka başvurusu; “… … …” ibaresinden oluşan, kapsamında herhangi bir renk ya da şekil unsuru barındırmayan, bir kelime markasıdır. Dava konusu marka başvurusu, standart bir yazı karakteri ile siyah renkle, büyük harflerle yazılmıştır. “…” ibaresi anlamlı bir ibare olmayıp, davalı başvuru sahibinin ticaret unvanının ayırt edici unsurudur. Bununla birlikte, “…” ve “…” ibareleri, … kelimeler olup, “…” ibaresi “…”, “…” ibaresi ise “…, tahin” anlamı taşımaktadır. Dava konusu marka başvurusunda, herhangi bir ibare ön plana çıkarılmamış, tüm kelimeler aynı satırda, aynı punto ile yazılmıştır.
Davacıya ait markalar ise “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının bir adet markasında tüm kelimeler aynı satırda yazılmış iken, diğer iki markada “…” ibaresi üst satırda, “…” ibaresi ise alt satırda konumlandırılmıştır. Davacıya ait bir diğer markada ise “… …” ibaresinin yanı sıra “…” ve “…” kelimeleri ile şekil unsurunun yer aldığı markada; “…” emtia ismi, “…” sıfat ve şekil unsuru da emtia tasviri belirtmektedir. “…” markasının, davacı adına … sayı ile kayıtlı tanınmış marka olduğu tespit edilmiştir. Davacının çok sayıda önceki tarihli markalarının “…” ibaresini barındırdığı gözetildiğinde, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı, davacı markasında yer alan “…” ibaresinin esas ve baskın unsur olduğu, tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. “…” ibaresi, “…” anlamı taşıyan bir kelime olmakla birlikte, davanın konusunu oluşturan emtialar bakımından tanımlayıcı ya da çeşit bildiren bir kelime değildir. Dolayısıyla zayıf bir unsur konumunda değildir (Aynı yönde …). Davanın konusunu oluşturan gıda ürünleri bakımından, “…” ibaresinin marka vasfı bulunmaktadır. Bu nedenle, davacıya ait markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; tüm kelimeler aynı satırda aynı punto ile yazılmışsa da, “…” ibaresi, gıda ürünleri bakımından tanımlayıcı, tür bildiren bir kelime niteliğinde olup, ayırt ediciliği bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu marka başvurusunun esas unsurları, “…” ve “…” ibareleridir.
Taraf markaları ortak olarak “…” kelimesini içermekte, uyuşmazlık “…” markasının ortaklığından kaynaklanmaktadır. “…” kelimesi, anlamı olan, orijinal olmayan, bir diğer deyişle davacı tarafça türetilmiş bir marka olmamakla birlikte, taraf markalarında ayniyet/benzerlik taşıyan mal ve hizmetler ile ilişkilendirilebilecek/bağlantı kurulabilecek bir kelime değildir. Uyuşmazlık konusu sınıflarda yer alan emtialar ile ilişkilendirilemeyecek bir kelime olması nedeniyle, “…” ibaresi, ayırt ediciliği bulunan bir marka olarak nitelendirilmiştir. Dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresi, markada yer alan diğer kelimeler ile bütünleşmemiş, … bir anlama kavuşmamış, aksine markada “…” şeklinde kolaylıkla algılanabilir niteliktedir.
Taraf markalarını esas unsur bakımından görsel, işitsel ve kavramsal olarak karşılaştırdığımızda; davalıya ait dava konusu marka başvurusunun esas unsuru “…” ve “…” kelimelerinden oluşur iken, davacıya ait markaların esas unsuru “…” kelimesinden oluşmaktadır. Davacıya ait markaların esas unsuru, dava konusu marka başvurusunda aynen yer almaktadır. Dava konusu marka başvurusunda yer alan bir diğer esas unsur “…” ibaresi ise de bu ilave ibare, markaların esas unsurlarını “birebir aynı” olmaktan çıkarmakta, ancak “markaların benzer olması” durumundan kurtaramamaktadır. Potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Taraf markalarının ortak olarak “…” ibaresini içermelerinden kaynaklı olarak, aralarında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmaktadır.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin bir kısmı bakımından, taraf markaları arasında ayniyet/benzerlik oluştuğu, davanın konusunu oluşturan ve taraf markaları arasında ayniyet/benzerlik taşıyan mal ve hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul düzeyde bilgili ve dikkat ve özeni yüksek olmayan bireyler olduğu, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin çatı marka niteliğinde olup, benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmamasının gerektiği, davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, “…” ibaresi “…” anlamı taşımakla birlikte, gıda sektörü bakımından herhangi bir tanımlayıcılığının bulunmadığı, dava konusu markanın da esas unsurlarından birinin “…” ibaresi olduğu, taraf markaları arasında esas unsur bakımından ayniyet oluştuğu, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması nedeniyle, somut olayda dava konusu marka kapsamında yer alan “29.SINIF: Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından, dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
…. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun çoğunluk görüşünün aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.

SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirkete ait “… …” ibareli markanın tanınmış olduğu iddiasına ilişkin sunmuş olduğu deliller incelenmiştir. … kayıtlarında “… …” veya “…” olarak tanınmış marka tescili bulunmadığı görülmüştür. Davacı şirket tarafından sunulan dokümanlardan “… …” ibareli markanın davaya konu markanın başvuru tarihi itibariyle “çikolata” mallarında bilinirliğinin olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak “…” ibaresi olmaksızın tek başına “…” ibaresinin davacı şirket ile sıkı sıkıya bağlı, toplumun büyük bir kesimi tarafından gıda ürünleri dışında kalan herhangi bir mal veya hizmet üzerinde farklı kelime veya şekil unsurları ile birlikte görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı bulunmadığı ispatlanamamıştır. Dolayısıyla SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davaya konu bir kısım mal ve hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulu oluştuğundan … kararının kısmen iptaline karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “29.SINIF: Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 189,15 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
7-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 358,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.007,12 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 2.003,56 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 2.003,56 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından yapılan 62,70 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 31,35 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiye 31,35 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza