Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/335 Esas – 2023/304
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/335 Esas
KARAR NO : 2023/304
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 07/09/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
DAVA:
Davacı vekili 07/09/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin “…”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ve benzeri ibareli markaların sahibi olduğunu ve … genelinde 409 adet “…” markası adı altında mağaza işletmekte olduğunu, … markasının … başvuru numarası ile tanınmış marka olarak tescil edilmiş olduğunu, davalı şirketin “…” markasını 35. Sınıfta tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu, …’nın … numaralı kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirkete ait “…” markasının … nezdinde 03, 09, 14, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35. Sınıflarda tescilli olduğunu ve aynı zamanda … nezdinde “tanınmış marka” (maruf marka) olarak tespit edildiğini, davalı şirketin “…” markasını tescil talebinin müvekkil firmanın tanınmışlığından yararlanma amaçlı ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin müvekkil firmaya ait “…”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibareli ve başkaca tescilli markalarından habersiz olması mümkün olmadığı gibi tescil ettirmek istediği “…” markasının da iltibas sureti ile oluşturmuş olmasının müvekkil şirkete ait tescilli markalarının tanınırlığından faydalanma kastını gösterdiğini, davalı markası ile müvekkil markasının ayniyet derecesinde benzer olduğunu, orta ve üst düzey bilinçteki tüketicinin davalı markası olan “…” markası ile müvekkile ait “…” markasının alt bir markası veya marka serisi olarak değerlendirileceğini, markalar karşılaştırıldığında, müvekkil şirkete ait marka başvurusunda, tercih edilen renk müvekkile ait … markalarındaki kullanılan turuncu renginin bire bir aynı tonu olduğunu, müvekkil şirkete ait … markalarında kullanılan turuncu renginin tonu … nezdinde …. numaralı başvurularla tescil edildiğini, … markasının telaffuzu … şeklinde olduğunu ve bu haliyle davaya konu markanın telaffuzu ve bilhassa markanın kendisi olan … ibaresi dikkate alındığında markalar arasındaki tek farkın ilk harf olduğu, yine davalı markanın müvekkil markanın tescilli ve tanınmış hale gelmiş olduğu turuncu rengi kullanması ile birlikte markalar birbirlerinden ayırt edilemez halde olduğunu, açıklanan nedenler çerçevesinde müvekkile ait … ve devamı markalarının ayniyet derecesinde benzeri olan “…” markasının aynı sınıfta tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle … tarafından verilen … sayılı …’nın iptaline, davalı şirket adına tescil edilen … başvuru numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 13/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, karıştırılma ihtimali değerlendirilirken kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, karşılaştırmaya konu işaretlerin ve malların ve/veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dâhil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak bütüncül olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafın itirazına mesnet gösterilen “…” ibaresini içeren markalar ile davalı tarafın “…” ibareli markasının benzer olmadığını, davalı şirket markasında yer alan “…” ibaresinin bütün olarak algılandığını, “…” ibaresi tahılların saklanması işlevine hizmet eden ambar anlamına gelen ve dilimize yerleşmiş ve toplumun tüm kesimince bilinen bir ibare olduğunu, markalarda, sesçil vurgunun baskın olduğu başlangıç kısmındaki farklılık işitsel olarak da markaları birbirinden farklı kıldığını, taraf markalarının nihai tüketici üzerinde oluşturduğu umumi intiba birbirinden farklı olduğundan taraf markaları ile karşı karşıya kalan tüketici açısından malın ticari kaynağında yanılma ihtimalinin oluşmasının mümkün olmadığını, davada aranılan benzerlik var olmadığından, davacının eskiye dayalı kullanım iddiasında bulunamayacağını, eskiye dayalı kulanım iddiasının kabulü için gerekli olan kanuni unsurlar sağlanmadığını, davacı tarafından bu hususta somut ispat vesikası da sunulmamış olduğunu, yine somut olayda dava konusu marka başvurusu ile davaya mesnet gösterilen markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından davacının tanınmışlık iddiasına da itibar edilmemesi gerektiğini, açıklanan sebepler çerçevesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili 30/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın … olarak, 1997 yılında … …’te kurulduğunu ve hızla büyüyerek bugün şube sayısını 273’e çıkarmış; 2007 yılında ise … LTD ŞTİ olarak … marketler zincirini kurmuş olduğunu, davacının 35. sınıfta markasını kullandığını gösterir ciddi delil dosyaya sunmadığını, davacının dayanak gösterdiği … markalarından 5 yılı geçmiş olan markalar için 35. sınıfta bilhassa hükümsüzlük talep ettiği hizmetlerde markasal olarak …’de ciddi şekilde kullanmakta olduğunun ispatlanmasını talep ettiklerini, davacının 5 yılı geçmemiş olan markalar açısından da kullanımının bulunmadığını, söz konusu markalara yedekleme amacıyla başvurulduğunu ve bu markaların tescilinin kötü niyetli olduğunu, müvekkile ait … markası ile davacının itiraza mesnet gösterdiği … markasının esas unsurları arasında benzerlik bulunmadığını, davacı markalarından öncelikle kelime unsuru olarak oldukça farklı olduğu, … markası ile … markası arasında ne anlam ne de işitsel olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, müvekkil markasının … olarak okunmaktayken davacı markaları … olarak okunduğunu, taraf markaları hecelere bölündüğünde telaffuz olarak ilk hecenin baskın olduğunu, müvekkili markasında kullanılan turuncu rengin daha açık olduğu ve davacının dayanak gösterdiği renk markalarında yer alan turuncunun tonu ve siyah renkle kullanımının müvekkil markası ile benzer olmadığını, bir mal veya hizmetle kullanılarak ayırt edici hale gelmesi durumunda o mal veya hizmetle sınırlı olmak üzere renk markası olarak tescili mümkün olduğunu, davacının ayakkabı satışı yaptığı ve müvekkil markasının içerisinde söz konusu emtiaların yer almadığı, bu sebepten dolayı görsel benzerlik iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, renklerin tek başlarına ayırt ediciliklerinin bulunmaması ve soyut olarak tek bir rengin bir mal veya hizmet bakımından kaynak göstermeyecek olması nedeniyle 35. sınıfta yer alan reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri açısından iltibas oluşmayacağını, açıklanan nedenler çerçevesinde aleyhe açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan …Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı …kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, dava aşamasında ileri sürülen davacı markalarının 35.sınıfta kullanılmadığına ilişkin def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 35.sınıfta yer alan hizmetlerin tescili amacıyla 01.04.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında …’nca SMK m.5/1-(b), (c), (ç) hükümleri gereğince bir kısım hizmetlerin kısmen reddedildiği, kalan hizmetler için başvurunun 14.06.2021 tarih ve 374 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 16.08.2021 tarihinde “…” ibareli markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 30.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı …kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 18.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
…kararının iptali istemi bakımından, marka işlem dosyası ile sınırlı olarak, dava sebebi yapılan hususlar çerçevesinde aşağıdaki şekilde inceleme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan ve iş bu davaya konu olan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” ile davacıya ait markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı renk ile vurgulanan hizmetlerin aynı veya benzer oldukları tespit edilmiştir.
Dava konusu hizmetler; ticaret hayatında aktif olarak yararlanılan profesyonel danışmanlık, yönetim, reklam gibi süreç ve organizasyon hizmetlerini içermektedir. Bu hizmetler, sık ve değişken satıcılardan satın alınan hizmetler değildir. Uzun süreli faydalanılan ve süreklilik arz eden hizmetler olması sebebiyle görece olarak yüksek fiyatlıdır. Bu sebeple tüketici kitlesinin bu hizmetlerin satın alma karar sürecinde daha dikkatli ve seçici olacağı değerlendirilmektedir.
Davalının “…” markasıyla davacının “…” esas unsurlu markaları kavramsal açıdan karşılaştırıldığında; … kelimesinin anlamı buğday, arpa gibi tarımsal ürünlerin depolandığı silindir biçiminde büyük ambar anlamına gelmektedir. Davacı markalarının esas unsurunu oluşturan … kelimesinin ise … sözlüğünde yer alan bir anlamı yoktur. Dolayısıyla dava konusu marka ile davacı markaları kavramsal açıdan birbirlerine benzememektedir.
Markaları sesçil açıdan karşılaştırdığımızda; dava konusu markanın (…) ve davacı markalarının (…) iki heceden (…) oluşan markalar olduğu görülmektedir. Marka isimlerinin son heceleri benzerdir. Ancak tükeci algısında markaların başlangıç kısımlarının fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunması, son ses veya hecenin benzerliğinden çok daha etkili ve önemli olmaktadır. Bu yüzden markaların sesçil olarak da benzemediği kanaatine varılmıştır.
Görsel olarak markalara baktığımızda; davacının ….. esas no’lu markaları hariç diğer bütün markalarının ekler aldığı ve şekil unsurunu içerdiği görülmektedir. Renk unsurunun dışında (Portakal rengi ) markalar şekil unsuru açısından birbirine benzememektedir. Kaldı ki marka karşılaştırılmasında kelime unsuru şekil unsuruna nazaran tüketiciler tarafından öncelikli olarak algılanmaktadır.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; davaya konu “…” ibareli marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların tamamının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları, davaya konu hizmetlerin dikkatli ve bilinçli tüketici kesimine hitap ettikleri, davacının her ne kadar … sayılı “…” markasının tanınmış marka olarak tescil edildiği müşahede edilmişse de, davacı yanın söz konusu tanınmışlığının “…” sektörüne yönelik olduğu, dava konusu hizmetler ile davacı yanın tanınmışlık sağladığı sektörün birbirinden oldukça ilişkisiz ticari faaliyet alanları olduğu, dolayısıyla; davacı yanın tanınmışlık iddiasının somut olayda davaya konu hizmetler bakımından markalar arasında ilişkilendirilme ihtimal dahil karıştırılma tehlikesi oluşturmaya etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla; dava konusu marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda SMK m.6/1 hükmü koşulu oluşmadığından, SMK m.5/1-ç hükmü koşulunun da oluşmadığı evleviyetle söylenecektir.
…. sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi çoğunluk raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … Dairesi’nin 13.02.2019 tarih …. sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak … bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, … bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının her ne kadar … sayılı “…” markasının tanınmış marka olarak tescil edildiği müşahede edilmişse de, davacı yanın söz konusu tanınmışlığının “…” sektörüne yönelik olduğu, dava konusu hizmetler ile davacı yanın tanınmışlık sağladığı sektörün birbirinden oldukça ilişkisiz ticari faaliyet alanları olduğu, dava konusu marka ile davacıya ait tanınmışlığı iddia edilen “…” ibaresi arasında işaret benzerliği bulunmadığı, dolayısıyla; tanınmışlık iddialarından kaynaklı nispi tescil engelinin somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; …kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-…kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 197,00 TL posta, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.940,92 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2023
Katip …
E-imza
Hakim ….
E-imza