Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/333 E. 2023/166 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/289 Esas – 2023/164
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/289 Esas
KARAR NO : 2023/164

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/08/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu, davalı …, davalı yanın “…” ibareli marka başvurusuna karşı gerçekleştirdikleri itirazları hukuka aykırı biçimde reddetmiş olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarını ilk kez 1979 yılında kullanmaya başlamış olduğunu ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını artırmış olduğunu ve artırmaya devam etmekte olduğunu, müvekkili şirket “…” markasını taşıyan ürünleri yedi kıtaya ihraç etmekte olup bu sayede … nezdinde dahi tanınmış marka statüsüne hak kazanmış olduğunu, müvekkili şirketin “…” markaları için yapmış/yaptırmış olduğu reklam projelerinin milyonlar tarafından izlenmiş olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun pek çok yargı kararında belirtilmiş olduğunu, müvekkili şirketin “…” markalarının tanınmış marka olması sebebiyle iltibas ihtimali artmakta olduğunu, Kurumca gerçekleştirildiği iddia edilen “bütünsel inceleme” biçiminin yüksek mahkeme kararları, hukuk ve kanunla uyumlu olmadığını, davaya konu marka ile müvekkiline ait markalar arasında gerek marka örneği gerekse emtia listesi bakımından benzerlik mevcut olup, aralarında iltibas ve ilişkilendirme riski mevcut olduğunu, davaya konu “…” markası müvekkili adına tescilli “…” ibareli markalar ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu, iş bu dava konusu marka ile müvekkili şirket markaları arasında sınıfsal benzerlik bulunmakta olduğunu, ortalama gıda tüketicisi “…” ibareli marka ile müvekkili şirketin “…” ibareli markalarını benzer olarak algılayacağını, davalıya ait “…” ibareli markanın tesciline cevaz verildiği takdirde bu durum müvekkiline ait “…” ibareli tanınmış markaların ayırt edici karakterine zarar verecek ve davalının müvekkili markalarından haksız yarar sağlamasına sebep olabileceğini, davalının müvekkiline ait tanınmış “…” markalarına benzer marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu beyanla; davalılardan …’nun … sayılı “…” marka başvurusuna karşı müvekkil tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin 06.06.2022 tarih ve … sayılı kararının 35. sınıf içerisinde yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetler” hizmet sınıfının altında mevcut; 29 ve 30. Sınıfın tamamı ve 32. Sınıfta yer alan “Maden suyuları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” emtiaları yönünden iptaline, davalıya ait … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde 35. Sınıf içerisinde yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetler” hizmet sınıfının altında mevcut; 29 ve 30. Sınıfın tamamı ve 32. Sınıfta yer alan “Maden suyuları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” emtiaları yönünden hükümsüzlüğüne ve markalar sicilinden terkinine, dava konusu … sayılı “…” ibareli markanın, dava sonunda verilecek karar kesinleşinceye kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 16/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … kod numaralı markanın, küçük ve pembe harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmakta olduğunu, davacı markalarının hemen hemen hepsinde “…” ibaresi ile birlikte çeşitli … unsurlarının, “…” kelimesinin ve … şeklinin kullanıldığı, davacı ve davalı markalarının her ikisi de “…” ibaresi ile başlamakla birlikte diğer davalının, “…” ibaresinin devamında yer alan “…” ibaresi ile birlikte “…” şeklinde bölünmez bir bütün olarak, bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullanmış olduğunu, davalı markasının son hecesinin seslendirilişi, davacı markasına nazaran farklı olup, ibareler arasında işitsel açıdan iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını, itiraza konu markaların tertip tarzına bakıldığında, görsel olarak itiraz gerekçesi markalardan ayrışmasını sağlayacak unsurlar ve farklılıklar içerdiğinin görüldüğünü, bu açıdan, görsel olarak da markalar arasında benzerliğin mevcut olmadığını, kavramsal benzerlik açısından incelendiğinde de, iki ibare arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intiba, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneği, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığı gibi, iki markanın hiçbir şekilde karıştırılma olasılıkları olmadığını, malların/hizmetlerin benzerliği, karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabilmesi için varlığı zorunlu koşullardan bir diğeri olup, davacı markaları ile başvuruya konu markanın mal/hizmet listeleri incelendiğinde, uyuşmazlığa konu işaretlerin mal/hizmetleri arasında da bir benzerlik bulunmadığını, davalı başvurusunda yer alan emtialar/hizmetler ile davacı markalarının eşya listesinde yer alan emtiaların, -hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alındığında- her ne kadar davacı vekili tarafından aksi iddia edilmekte ise de; benzer ihtiyaçları gidermedikleri, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olmadığı, ikame imkanlarının bulunmadığı, birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunmadığı, davalı ve davacı markasını bu farklı sınıftaki mallar/hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmayacağının da ortada olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösterir kanıtlar itiraz ekinde sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet iddiasının yerinde görülmediğini, davacı, davalının başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Davacının, davalı …’a yönelttiği markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından feragat beyanında bulunması nedeniyle hükümsüzlük davası iş bu dava dosyasından tefrik edilerek mahkememizin … Esas sayısına kaydedilmiş, bu esas üzerinden 22/12/2022 tarih … Karar sayılı karar ile hükümsüzlük davasının reddine karar verilmiştir.
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının 35.sınıf içinde yer alan 29 ve 30.sınıftaki emtiaların tamamı ile yine bu sınıf içinde yer alan 32.sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında yukarıda belirtilen emtialar bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…” ibareli, 35.sınıfta yer alan hizmetlerin tescili amacıyla 26.02.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2021 tarih ve 371 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 22.06.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 31.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 07.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alıp iş bu davaya konu edilen 35.sınıf içinde yer alan 29 ve 30.sınıftaki emtiaların tamamı ile yine bu sınıf içinde yer alan 32.sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” emtiaların satışı hizmetleri ile itiraza mesnet … sayılı markaların kapsamlarında yer alan 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar benzerdir. Zira; bir malın satışı hizmetinden söz edebilmek için ortada öncelikle imal edilmiş bir ürün bulunması gerekmektedir. Bir ürün ile bu ürünün satışı hizmeti arasında birbirini tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla; dava konusu yapılan hizmetler ile bu hizmetlere konu emtialar arasında benzerlik bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibaresinden oluştuğu, itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “… … müzik akademisi”, “…”, “…”, “…+… …”, “… …”, “…+… …”, “…+… …” ibarelerinden oluştukları tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin gerek davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru, gerekse şemsiye marka niteliği dolayısıyla markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı, davacı markalarının esaslı unsurunun “…” ve “…” ibareleri oldukları, … unsurlarının kelime unsurlarına göre arka planda kaldığı, başvuru markasının esaslı unsurunun ise “…” ibaresinden oluştuğu, gerek başvuru markasının, gerekse itiraza mesnet markaların esas unsurlarının başlangıç kısımlarının aynı harflerden oluştukları, davaya konu hizmetlerin hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve bilgili, markaların detaylarını analiz etmeyen, gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin; markaların başlangıç kesimine, diğer kesimlerine nazaran daha çok dikkat ettikleri, buna göre; daha önce itiraza mesnet “…” ve “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını, davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı itiraza mesnet markalar ile ilişkilendirebileceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının tanınmışlık iddiası bakımından, tanınmışlığının tespitine ait mahkeme kararları incelendiğinde “… ” ibareli markaları yönünden tanınmışlık kararı mevcuttur (… .26/06/2008 tarihli kararı). … no.lu tescil kaydında da davacı markalarından “… … …” markasının … tanınmış marka siciline kayıtlı olduğu görülmektedir. Davacı tarafından uyuşmazlık konusu yapılan salt “…” ibaresi yönüyle, gıda emtiaları söz konusu olduğunda …’nin … markası akla geliyor olmakla birlikte, salt “…” ibaresinden oluşan marka için dosyada münhasır delil ya da mahkeme kararı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı yana ait salt “…” ibareli markanın tanınmışlığının ispatlanamadığı değerlendirilmiştir. Davalı markasının tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibar ve ayırt ediciliğinin zedelenip zedelenmeyeceği kapsamında delil sunulmamıştır. Dolayısıyla tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinin somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından; davacı ve davalı … arasında yapılan 07/09/2022 tarihli sulh protokolü hükümleri dikkate alınmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 hükmü koşulu oluştuğundan, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının 35.sınıf içinde yer alan 29 ve 30.sınıftaki emtiaların tamamı ile yine bu sınıf içinde yer alan 32.sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” emtiaları bakımından İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 48,60 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 720,75 TL posta-tebligat, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3,676,17 TL yargılama giderinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza